![]() |
#1 |
![]() İgnatiyev'in Terfî Sebebi
Albay Nikolay Pavloviç İgnatiyev'e verilen görev, Rusya'nın, Türkistan'ı yutma planının fizibilite çalışmasını yapmaktır. Ona göre, Çar bu ülkeyi derhal işgal etmelidir. Bu iş için Rus kanının dökülmesine de pek gerek yoktur. Zira Türkistan Türk hanlıkları, zaten birbirlerini yemektedir. Yapılacak tek iş, bu fitneyi körüklemektir. Bu fikirler doğrultusunda adımlar atılır. Kırım Savaşı'ndan sonra Rusya, Deli Petro'dan beri ele geçirmeye çalıştığı Türkistan'ı kararlı, sistemli ve programlı bir şekilde işgal etmişti. Komutanlara geniş yetkiler verilmesi gibi köklü askerî reformları gerçekleştiren Prens Baryatinskiy, Rusya'nın hareket alanının Türkistan olması gerektiği hususunda Çar'ı ikna etti. Çar, Baryatinskiy'nin yetiştirmelerinden Albay İgnatiyev'i, bölge hakkında rapor hazırlamak ve meseleyi yeniden tetkik etmek üzere görevlendirdi. General İgnatiyev, 1865-1876 yılları arasında, İstanbul'da Çarlık Rusyası'nın elçisi olarak bulunmuştur. Bu esnada Balkanlar'ın kan gölüne çevrilmesi için elinden geleni yapmış ve tarihimizin acı sayfalarından birini teşkil eden 93 Harbi'nin (1876-1877) çıkmasını sağlamıştır. Nedimof Paşa Son dönem Osmanlı tarihiyle ilgilenenler, genellikle İgnatiyev ile Mahmud Nedim Paşa'yı birlikte hatırlarlar. Hattâ zihinlerdeki bu yakınlık sebebiyle Mahmud Nedim Paşa'ya "Nedimof" lâkabı takılmıştır. Gerçekten de arkalarına İngiltere ve Fransa'yı alan Tanzimat paşaları Âli ve Fuad Paşalara karşı, Mahmud Nedim Paşa da Rusya'ya dayanmıştır. İgnatiyev'le samimiyeti son derece ileri ve meşhur olduğu için, Nedim Paşa'nın sadareti, içeride ve dışarıda Osmanlı İmparatorluğu'nun, Rusya'nın tesiri altına girmesi şeklinde telâkkî edilir olmuştur. İgnatiyev'in kısaca temas ettiğimiz bu hususiyetinden başka, Türk dünyası ile alâkalı son derece mühim bir sicil kaydı daha vardır ki, tarih kitaplarımızda buna pek temas edilmediğini müşahede ediyoruz. İstanbul bu yıllarda, Düvel-i Muazzama için en büyük başkentlerden birisidir. Bu yüzden birinci sınıf, tecrübeli ve en gözde diplomatlar, İstanbul'da görev yapmıştır. Acaba İgnatiyev, hangi başarısı sebebiyle bu mühim sefarete tayin edilmiştir? Bu sorunun cevabı, Albay İgnatiyev'in generalliğe terfii neticesini doğuran faaliyetleriyle ilgilidir. 16. yüzyılın ortalarında Kazan ve Astrahan'da bulunan Türk hanlıklarını yıkarak bu ülkeleri işgal eden Rusya, bundan sonra da mütemadiyen Türkistan ve Kafkaslar'da ilerlemeye devam etmiştir. 1800'lü yılların ortalarına gelindiğinde, Batı Türkistan'da üç Türk devleti bulunmaktaydı. Batı Türkistan, bugün Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'ın dışında kalan Türkistan topraklarıdır. Bu devletler, Buhara, Hive ve Hokand hanlıklarıdır. Bu devletlerin yerlerini, bugünkü siyasî haritaya bakarak, yaklaşık olarak şöyle tarif edebiliriz: Özbekistan'ın yerinde Buhara Hanlığı, Kırgızistan'ın yerinde Hokand Hanlığı ve Türkmenistan topraklarının bir kısmı üzerinde kurulmuş olan Hive Hanlığı. Bir gasp'ın anatomisi Türkistan topraklarına doğru ilerledikçe, sıcak iklim ile bu toprakların zenginlikleri ve bereketi karşısında iştahı kabaran ve daha önce işgal ettiği toprakları garanti altına almak isteyen Rusya, bu ülkelere ardı arkası kesilmeyen seferler tertip ediyor, bazen zorlanıyor, bazen ilerliyordu. Buraların ekonomik, sosyal ve stratejik özelliklerini yakînen tetkik edip, Rus nüfuzu ve Rus idaresi altına almak için gerekli raporu hazırlamak üzere Albay Nikolay Pavloviç İgnatiyev'e (1832-1908) görev verildi. 1858 Mayıs ayında yola çıkan, İgnatiyev başkanlığındaki Rus heyeti, on altısı coğrafyacı, jeolog, etnograf, zoolog, şarkiyatçı ve tarihçi olmak üzere toplam 82 kişi idi. Heyette bulunan subaylar ve diğer mütehassılar Türkistan'ın ekonomik, siyasî, içtimaî ve stratejik hususiyetlerini yerinde tetkik ederek, burada bulunan ülkeler hakkında geniş malumat toplamışlardır. Heyet, önce, Hîve Hanlığı bölgesinde yaşadığı halde, emîre karşı isyan etmiş olan Yamud Türkmenleri ile görüşüp, yeniden isyan ettikleri takdirde kendilerine yardım vaadinde bulunur. Hîve Hanının, Rusya ile herhangi bri ticarî antlaşmayı reddetmesi üzerine, Orenburg'a talimat göndererek, oradaki bütün Hîveli tüccarların tevkif edilmesini bildirir. "Böylece, medenî sayılan Rusya, savaş şartları olmadığı halde, çapul kanunu uygulayarak, tesadüfen bölgesinde bulunan suçsuz tüccarları tevkif etmektedir." Ağustos ayında Buhara'ya gelen İgnatiyev, Rus elçisi sıfatıyla, Emîrden bazı taleplerde bulunur. Emîr de, bütün isteklerini kabul eder. Bundan Rus tüccarları daha az gümrük vergisi ödeyecek, Âmu Derya'da Rus gemileri yüzecek ve Buhara'da Rus tüccarları için özel bir pazar yeri kurulacaktı. Buna karşılık Rusya, Buhara'yı Hokand'a karşı mücadelesinde destekleyeceğini bildirmiştir. Gezi sonucu, heyette bulunan uzmanlar, bölgenin, kendi alanlarıyla ilgili özelliklerini ihtiva eden raporlar hazırlamışlardır. Ayrıca, İgnatiyev, bölgenin istilası ile ilgili bir raporu, ileri gelenlere takdim etmiştir. İgantiyev, raporunun en mühim kısımlarında kısaca şöyle demektedir: "Rusya, bu ülkeleri işgale derhal başlamalıdır. Yalnız, bunun için Rus kanının dökülmesine pek de lüzum yoktur. Zira, buradaki üç Türk hanlığı arasında yeteri kadar ihtilaf vardır. Rusya'nın yapması gereken bu ihtilafları körükleyerek, devletleri birbirine düşürmektir. İhtilafların savaşa dönüşmesi için de, uygun olan devlete silah ve mühimmat yardımı vaad ederek savaşın çıkmasını sağlamaktır." Bu rapor istakametinde, önce Buhara Emîrliği ile Hokand arasında savaş çıkmış ve Hokand, askerî ve siyasî bakımdan tamamen zayıflatıldıktan sonra, 1864 yılında, Rus birlikleri tarafından işgal edilmiştir. Zaten İgnatiyev de raporunda Buhara Emîrliği ile Hokand Hanlığı'nın önce birbirlerine düşürülerek Rus nüfuzu altına alınmalarını, sonra da fiilen işgal edilmelerini tasrih eder. 1865 senesinde Hokand, 1868 senesinde Buhara Emîrliği ve 1873 senesinde ise Hîve Hanlığı ortadan kaldırılarak, Batı Türkistan'ın işgali tamamlanır. 1858 yazında, Batı Türkistan'a seyahatini tamamlayıp, yukarıda özetlemeye çalıştığımız raporunu hazırlayan İgnatiyev'in bu çalışması, Rusya hükümeti tarafından son derece takdirle karşılanır. 1860'ta ise fevkalâde yetkilerle Çin'e gönderilerek, bu ülkeyle dostluk ve ticaret antlaşması imzalar. İgnatiyev, bu faaliyetlerinden sonra, generalliğe terfi ettirilir ve Rus Hariciye Nezareti'nde Asya Masası'nın başına getirilir. Böylece İgnatiyev, Hariciye Nezareti'ni de nüfuzu altına alarak, raporu istikametinde işgali gerçekleştirmeye başlar. Rus saldırılarına karşı koymaya çalışan Türkistan devletleri zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu'na elçiler göndererek yardım taleplerinde bulunurlar. Ancak, mesafenin uzunluğu ve Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu şartlar sebebiyle, sadece nasihatte bulunulmuştur. Osmanlı'nın, Doğu Türkistan'da kurulan Kaşgar Devleti'ne silah, mühimmat ve düzenli bir ordunun kurulması yolunda yaptığı yardımları ve bunun neticelerini daha önceki bir yazımızda ele almıştık. Ancak, generalliğe ve Asya Masası şefliğine terfi edip, Türkistan'ın işgali istikametinde ihtisas sahibi olduğu halde bu istilâ henüz gerçekleşmeden, İgnatiyev'in İstanbul Sefareti'ni tercih etmesi, son derece dikkate değer bir husustur. İgnatiyevlerin misyonu bitmedi İçinde bulunduğumuz günlerde Türkistan, Kafkasya, Âzerbaycan ve hattâ Türkiye'de cereyan eden bazı hadiseler karşısında İgnatiyev'in bu misyonu ile alâkalı, tekrar tekrar düşünmek gerektiği kanaatindeyiz. Sadece devlet olarak kalmayıp, fertler ve çeşitli cemiyetler halinde de, günümüzdeki İgnatiyevlerin terfilerine farkında olarak veya olmayarak hizmet eden vatandaşlarımız, dindaşlarımız veya ırkdaşlarımız mı var acaba? Bugün içinde bulunduğumuz şartlar, aynı ırktan ve dinden, aynı tarihi, kültürü, inancı paylaşan insanların ayrı ayrı devletler halinde ortaya çıkması neticesini doğurmuştur. Önce mevcut devletlerin daha fazla bölünmemesi, bu yoldaki karışıklıkların son bulması, İgnatiyevlerin programlarını altüst edecektir. Sonra da aynı tarihi, kültürü, inancı ve ideali paylaşan, saadette ve sıkıntıda birbirlerinden ayrılması düşünülemeyen fertlerin diğer fertlere, cemiyetlerin diğer cemiyetlere ve devletlerin diğer devletlere müsamaha ile yaklaşması, aralarındaki samimiyet ve muhabbeti geliştirmesi, bunun ilk adımı olarak da, her türlü düşmanlık ve husumete son verilmesi gerekmektedir. Merdivenin ilk basamağı, diliyle ve eliyle kardeşlerine zarar vermekten şiddetle kaçınmak olacaktır. Bu basamaktan geçilmeden, diğerlerine ulaşmak düşünülemez. İgnatiyevler, her devirde bulunacak ve kendi görevlerini yerine getirmeye çalışacaktır. Ama onların faaliyet alanlarını sınırlamak veya ortadan kaldırmak bizlerin elinde değil mi? Dr. Alâeddin Yalçınkaya/Tarih ve Medeniyet, Sayı 31
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|