![]() |
#1 |
![]() Eğri oturalım doğru konuşalım. İğneyi AK Parti'ye, çuvaldızı CHP'ye batıralım. Eğer, bugün "Dersim katliamı gerçeği" de dahil olmak üzere her şey konuşulabiliyor, tartışılabiliyorsa... CHP'nin Dersimli milletvekilleri Atatürk'ü dahi tartışmaya açabiliyorsa ve rahatlıkla geçmişlerinin hesabını sorabiliyorsa... Bütün bunlar AK Parti hükümetlerinin açtığı yolda, kurduğu ülküde, gösterdiği amaçta cereyan ediyor! Hükümet Anayasa'yı değiştirmek isterken BDP muhalefetinin engelleyiciliği unutulur mu? Hükümet, siyasi partilerin kapatılmasını önlemek istediğinde BDP, gerekli değişikliğin Meclis'ten geçmesini engelledi. PKK, hükümetin bütün iyi niyetli diyaloğa girme, görüşme planlarına, terörü artırarak, kanı köpürterek, sivilleri de öldürmeye başlayarak, muhalefet ediyor. Ergenekon'un, ordu içindeki cuntaların muhalefeti de var! CHP ana muhalefetinin engellemelerini söylemeye gerek var mı? Oysa bu işin normali muhalefetin "özgürlük özgürlük" diye bastırması, iktidarın ise kısıtlayıcı olmasıdır. AK Parti-CHP-MHP-BDP dörtgeninde, yani şekilde görüldüğü gibi muhalefet: Baskıcı... Engelleyici... Özgürlükleri kısıtlayıcı... İktidar: Toplumun tek parti dönemi ve sonrası daraltılan tüm özgürlük alanlarını genişletme çabasında... Kuruluş sorunları Türkiye'nin kuruluşundan beri sorun olarak ülkenin önünde duran fakat hiçbir şekilde çözülmesi için çaba gösterilmemiş kadim sorunları çözme çabasında... İşte AK Parti bundan dolayı iktidar olarak gittiği üçüncü seçimde yüzde 50 alıyor. İşte bunun için Türkiye'de muhalefet ya yerinde sayıyor ya da geriliyor! Görmek lazım, bugün 780 bin 562 kilometrekare Türkiye sahnesinde muhalefetin rolünü iktidar, iktidarın rolünü de muhalefet oynuyor! İktidar partisi sadece Türkiye'yi değil Türkiye'nin çevresindeki otoriter ülkeleri de değiştirmeye, dönüştürmeye çalışıyor. Mesela iktidar Suriye'ye kendini dönüştürmesi için baskı yapıyor ama CHP ana muhalefeti Suriye diktatörüne destek gezileri düzenliyor! Muhalefet ile iktidar arasındaki belirgin bir başka fark da iktidar herkes ve her kesim için özgürlük alanını genişletme çabası içine girerken, CHP'nin Dersimli genel başkanı, özgürlüğü sadece Dersimliler'e, Aleviler'e istiyor! Tamam Dersim, Tunceli, Aleviler vesayetten kurtulsunlar ama dindarlar ve diğerleri, mesela Kürtler vesayet altında yaşamaya devam etsinler öyle mi? Başbakan Tayyip Erdoğan dün yaptığı konuşmayla muhalefet ile arasındaki mesafeyi daha da açtı! Yakın tarih, resmi tarih, resmi ideoloji konularındaki tartışmalar CHP tarafından hemen "Atatürk'ü tartışmaya açıyorlar, tarihi gerçekleri çarpıtıyorlar" bilindik ezber cümleleri ile başlıyor. BDP-PKK muhalefeti de özgürlükleri sadece Kürtler'e istiyor. AK Parti ise özgürlüğü herkese tattırmak zorunda olduğunun bilincinde. Toplumsal hafıza netleşiyor Bugünkü tarih anlayışı Yalan... Tahrifat... Yok sayma... Adıyla çağırmama şeklinde. Yine yeri geldi soralım: Kim tarihi tahrif etmeye ihtiyaç duyar? Kim tarihsel gerçekler karşısında yasalarla korunmaya muhtaç olur? Kim toplumun hafızasını silmek ister? Başbakan, resmi tarihin yüceltilmemesini, tarihi olayların temizlenmemesini, yakın tarihin neden yasalar ve mahkemelerce korunmaya çalışıldığını, bir ülkenin tarihinin sadece ve sadece bir kişiye verilemeyeceğini, geçmişi yok saymanın mümkün olduğunu ama geçmişi yok etmenin mümkün olmadığını söylüyor. CHP'nin genel başkanlık koltuğuna çirkin video görüntüleri eşliğinde inen Kemal Kılıçdaroğlu şimdi de "Başbakan olacağım" diyor. Oysa bir Afrika atasözünde söylendiği gibi "Eğer nereden gelindiği bilinmiyorsa nereye gidildiği de bilinmez." Dersimli Kemal Bey bilmeli ki, harf devrimi şapka devrimi, kılık kıyafet devrimi gibi acayipliklerden yola çıkarak kaba kuvvet, çıplak şiddet iktidar olmayı sağlasa da bu iktidar kalıcı olmaz. İşte şimdi tam yerine geldi, manzarayı koyalım: Muhalefet istifaaaaa... Nug Gönültaş - Bugün
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|