![]() |
#1 |
![]() ![]() CHP ve candaş medya eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un suçsuz yere tutuklandığını öne sürerken, Başbuğ'u aynı soruşturma kapsamında cezaevine konulan astları ele verdi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ neden tutuklandı? Basında 04.02.2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'nın kamuoyunu yönlendirme ve kara propaganda yapma amacıyla internet siteleri işlettiği yönündeki bir haber gündeme bomba gibi düştü. Bir süre sonra bu konuda çeşitli ihbarlar yapılmış ve gazetelerde yeralan buna dönük haberlerin yayınlanmasından sonra 2009 yılı Nisan ayı içinde bir İnternet Andıcı'nın Genelkurmay Başkanlığı görevlilerince hazırlandığı iddia edilmiş ve sözkonusu andıçın fotokopisi savcılığa gönderilmişti. ÇUBUKLU İNTERNET SİTELERİNİN VARLIĞINI KABUL ETTİ Söz konusu ihbarın basında yer alması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu 06 kasım 2009 tarihinde düzenlediği basını bilgilendirme toplantısında; "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır" şeklinde açıklama yapmıştı. Bu açıklama bir anlamda Genelkurmay Başkanlığı'nın hükümeti yıpratmak ve devirmek için kamuoyu oluşturmak ve kamuoyunu hükümete karşı yönlendirmek amacıyla internet siteleri açıp işlettiğinin resmi ağızdan kabulü anlamına geliyordu. BAŞSAVCILIK SORUŞTURMA BAŞLATTI Haberler ve ihbarlar üzerine İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Soruşturmanın ana konusu, AK Parti Hükümeti'ne karşı yapılması düşünülen bir darbenin alt yapısını oluşturmak ve irticaya ilişkin kamuoyunu olumsuz yönde etkilemek için genelkurmay tarafından kurulan ve işletilen internet siteleriydi. 22 SANIK HAKKINDA DARBEYE TEŞEBBÜS VE SİLAHLI ÖRGÜT SUÇUNDAN DAVA AÇILDI İnternet Andıcı soruşturması olarak adlandırılan bu soruşturma sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 22 kişi hakkında 21.07.2011 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, yani darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü yönetme ve örgüte üye olma suçlarından kamu davası açıldı. İddianamede ayrıca sanıklar hakkında tensiple birlikte yakalama kararı verilmesi de istenmişti. MAHKEME 14 SANIK HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARTTI Davanın açıldığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 08.08.2011 tarihli tensip tutanağı ile bu davayı millete ihanet davası olarak bilinen Dursun Çiçek davası ile birleştirdi. Ayrıca aralarında Hasan Iğsız, Mehmet Eröz, Mustafa Bakıcı, Nusret Taşdeler, Hıfzı Çubuklu, İsmail Hakkı Pekin, Fuat Selvi, Hulusi Gülbahar, Cemal Gökçeoğlu, Sedat Özüer, Mehmet Otuzbiroğlu, Alaattin Sevim, Ziya İlker Göktaş, Bülent Sarıkahya'nın yani 14 sanığın tutuklanmasına karar verilmişti. BAŞBUĞ'U DİĞER SANIKLAR YAKTI İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamına İnternet Andıcı'nda İlker Başbuğ'un isminin yer almaması nedeniyle dahil etmemişti. Ancak sanıkların tamamı ve özellikle Dursun Çiçek ile Hasan Iğsız dava açıldıktan sonra mahkemede ısrarla Başbuğ'un da internet sitelerinden haberdar olduğunu onun bilgisi ve emri olmadan bu sitelerin işletilmesinin mümkün olmadığını ileri sürdüler. Hatta bazı sanıklar ve avukatları ısrarla Başbuğ'un da ifadesinin alınmasını istediler. 12. 09. 2011 günü yapılan ilk duruşmada ve bundan sonra yapılan tüm duruşmalarda da sanıkların ısrarla Başbuğ'un da sorumlu olduğunu iddia etmeleri üzerine davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi sonunda İlker Başbuğ hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldı. Yani aslında sanıkların bu ısrarı olmasa İlker Başbuğ hakkında soruşturma bile açılmamış olacaktı. Böylece silah arkadaşları Başbuğ'u da ele vermiş oldular. BAŞBUĞ HAKKINDAKİ DELİLLER Dava açılırken eldeki en önemli belge olan İnternet Andıcı belgesinde, "Sn, K'na Arz" şeklindeki bir paraf, bu andıcın dönemin Genelkurmay Başkanı'na da sunulduğunu gösteriyordu. Belgede imzası ve parafı olan sanıklar ısrarla bu andıcın Başbuğ'un emri ile hazırlandığını ve kendisine sunulduğunu söylediler. Hatta isminin yanında "Sayın K'na Arz" yazan Hasan Iğsız da ısrarla bu belgenin Başbuğ'un emriyle hazırlandığını ifade etti. Sanıklar savunmalarında, komutanın haberi olmadan bu tür bir icraatın Genelkurmay'da yapılmasının ve internet sitesi kurulup işletilmesinin mümkün olmadığını, dolayısı ile zamanın Genelkurmay Başkanı'nın bilgi ve talimatları doğrultusunda bu işlerin yürütüldüğünü söylediler. NEDEN TERÖR ÖRGÜTÜ İDDİASI Aslında Başbuğ'a neden terör örgütü yönetme suçlamasının yönletildiği 21. 07.2011 tarihli İternet Andıcı iddianamesinde açıklanıyordu. Yapılan soruşturmalarda elde edilen "lobi" başta olmak üzere Ergenekon örgüt belgelerinden, Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçlarından en önemlisinin askeri darbeye zemin hazırlamak üzere ülkede kaos ortamı oluşturmak, şiddet eylemleri ile darbenin alt yapısını hazırlamak, yürütülecek psikolojik harekat ile de halkı ve kamuoyunu yürütme organına karşı kışkırtarak darbeyi kolaylaştırmak olduğu ortaya çıkmıştı. Yine amaçlarına ulaşmak için Ergenekon Örgütü'nün TSK içine sızmayı ve faaliyetlerini TSK bünyesi içinde gizlemeye hayati önem verdiği özellikle 2. Ergenekon iddianamesi başta olmak üzere Ergenekon Örgütü hakkında düzenlenen iddianamelerde ayrıntısıyla açıklanmıştı. İşte İnternet Andıcı soruşturması kapsamında haklarında dava açılan diğer 22 sanıkla birlikte Başbuğ da resmen TSK bünyesi içinde görev yapıyor olmakla birlikte Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşmak için görev aldığı, bu amaçla TSK içinde kurulan, ancak yayınlarının TSK tarafından kurumsal olarak desteklenmediği Genelkurmay Başkanlığı'nın 30 aralık 2010 tarih ve 3050-605-10/O.Ç Ad. Müş. sayılı yazısıyla da ifade edilen internet sitelerinde kara propaganda yaptıkları ortaya çıkmıştı. Yani bu internet siteleri resmen ve legal yollardan TSK tarafından kuruldukları kabul edilse bile TSK'nın kurumsal olarak esteklemeyeceği tarzda ancak Ergenekon Terör Örgütü'nün amaçlarına ulaşmaya zemin hazırlayacak şekilde yayınlar yapmışlardı. Başbuğ'un yapılan ETÖ soruşturmasını engelleyerek, zaafa uğratıp, delillerin yok edilmesine neden olacak faaliyetlerde bulunması ETÖ'nün deşifre edilmeyen kanadının bu amaçlarla halen faaliyetlerine devam ettiği ETÖ İddianameleri'nde ayrıntılı olarak anlatılmıştı. Kamuoyu, arkasına bütün generalleri de alarak korkutucu bir hava oluşturmak suretiyle çıkıp örgütsel belge niteliğinde olan ve ETÖ'nün amaçları doğrultusunda hazırlanıp faaliyete geçirilen İrtica Eylem Planı hakkında "kağıt parçası" demesi, Poyrazköy'de ele geçen lav silahlarına "boru" diyerek delil olma özelliklerini zayıflatmaya hatta çürütmeye çalışması, sık sık kamouyu önüne çıkıp tehdit dolu mesajlar vermesi örgütsel bir faaliyet olarak kabul edildi. İDDİANAMEDEN ÇARPICI BİR KESİT "...Soruşturma konusu internet siteleri faaliyetlerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızan Ergenekon Terör Örgütü mensuplarınca, kurumdan bağımsız ancak kurumun imkanlarını kullanarak, hiyerarşik düzene uygun bir şekilde Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yürütüldükleri, kurum tanıtımı ve bilgilendirme amacıyla yayın yaptıkları belirtilen internet sitelerinin bazıları ile Türkiye Cumhuriyeti Yürütme organı ve milletin bir kesiminin psikolojik harekat faaliyetlerinin hedefi haline getirdikleri kanaati oluşmuştur" "Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği…" BAŞKA HANGİ İDDİALAR VAR? Ergenekon Terör Örgütü'nün bir yandan mensuplarını devlet idaresi içerisine sızdırdığını, diğer yandan bu mensupları aracılığıyla devlete ait bilgi ve belgelere ulaştığını, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulan ve yayın yapan internet sitelerinin içeriğinin ve denetiminin hiyerarşik yapı içerisinde onay alındıktan sonra belirlendiğini, bu sitelerin içeriğinden görevli kişilerin sorumluluğunun olduğu, AK Parti'nin 3 kasım 2002 genel seçimlerinden sonra tek başına iktidar olmasının ardından benzer içerikli çalışmaların İrticayla Mücadele Eylem planı ismiyle düzenlenene kadar devam ettiği, bu belgeyle eyleme dönük hale getirildiği, hususları anlatılıyordu. İDDİANAMEDE PSİKOLOJİK HAREKAT ANLATILDI Bunun yanında psikoloji harekata ilişkin de; "Ergenekon Terör Örgütü faaliyetlerini hayata geçirirken, kaos ve kargaşa ortamı oluşturarak gerek duyduğu zemini oluşturma yöntemini kullanmaktadır. Soruşturma kapsamında elde edilen deliller ve yapılan incelemeler, örgütün kaos ve kargaşa ortamını hazırlarken, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal organlarına karşı psikolojik harekat yöntemlerinden de istifade ettiği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Örgütün millete ve devlete yönelik uyguladığı psikolojik harekatta kullandığı bazı bilgi ve belgelerin de yine devlete ait resmi belgeler olduğu görülmüştür. Yine psikolojik harekat hususları örgütsel dokümanlarda da örgüt stratejisi olarak işlenmiştir... Psikolojik harekatın; hedef kitlenin düşünce ve davranışlarını istenen doğrultuda yönlendirmek amacıyla yürütülen her türlü faaliyet olduğu, propagandanın psikolojik harekatın en önemli yöntemlerinden olduğu, yalan, iftira ve sahte delilleri kullanan kara propagandanın, bunlar arasındaki en acımasız yöntem olduğu, kitle iletişim araçlarının propagandanın olmazsa olmazı olduğu... Kaynağı açıkça belirtilen beyaz propaganda, bir taraftan dost ve tarafsız unsurların moral gücünü artırmayı amaçlarken diğer taraftan düşman unsurların motivasyonunu zayıflatmayı amaçlamaktadır. Gri propaganda da, kaynak açık seçik belirtilmezken dost, düşman ve tarafsız unsurlar paylaşılan bilgi nispetinde etki altına alınır. Propaganda faaliyetlerinin en acımasızı olan, kaynağının kimi zaman gizli tutulduğu, kimi zamansa kasıtlı olarak yanlış verildiği kara propagandanın asıl amacı ise bilgi kirliği ve dezenformasyondur. Hedef alınan olay veya durum, kaynağı bilinmeyen iddia ve spekülasyonlar ile karalanır, hedef alınan olay veya durumun dost unsurunun olaya duyduğu güven zedelenirken, tarafsız unsurlar düşman unsur olmaya, düşman unsurlar ise motivasyon kazanarak güçlenmeye başlarlar. Amacı, hedef seçilen olay veya durumun saygınlığını zedelemek olan bu yöntemde propagandayı yürütenler, kitlelerin kendi belirlediği amaca yönelik davranmasını ve düşünmesini sağlayacak şekilde ortamı maniple ederlerken, iletişim araçlarını kullanarak daha büyük kitleleri etki altına alırlar. Psikolojik harbin en önemli unsurlarından olan kara propaganda vasıtasıyla dezenforme edilen bilgi, olay veya durumun dezenforme edildiğinin ortaya çıkması bile kara propagandanın ilk anda oluşturduğu etkiyi sıfıra indiremez. Bu sebepledir ki; etkisinin bir gün dahi süreceği bilinse, kara propagandayı yapanlar gündemi meşgul etmek, bilgi kirliği ile kitleleri etkilemek amaçlarından vazgeçmezler. Bilgi kirliliği ve karalama orijinli kara propaganda faaliyetlerinin hedefinde düşman unsurlar vardır ve dost unsurların bu faaliyete maruz bırakılmaları düşünülemez. Dolayısıyla bir ülke içerisinde propaganda faaliyeti yaptığını düşünen hiçbir kişi, kurum, birim, yapı devletin yasama, yürütme, yargı organlarını, güvenlik birimlerini, o ülkenin kendi milletini, ordusunu ve diğer kurumlarını kara propaganda faaliyetinde düşman unsur olarak belirleyemez ve hedef alamaz. Psikolojik harekata ilişkin bu belgelerin yanı sıra, yine soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şüphelilerden elde edilen örgütsel nitelikli dokümanlarda da psikolojik harekatın, örgütün kullandığı yöntemlerden olduğunu belirtir bilgilerin yer aldığı görülmüştür.... ...Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda da, örgütün kara propaganda faaliyetleri ile ilgili olarak, Medya Faaliyetleri başlığı altında; Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır" şeklinde, Kara Propaganda Faaliyetleri başlığı altında ise; "Son dönemde geniş yankı bulan ses kayıtları konusunda bilgi kirliği yaratmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek, ama dinleyenlerin bizi haklı bulacağı tarzda ses kayıtları düzenlenecektir" şeklinde ibarelerin yer aldığı... ...Haklarında örgüt liderliği/üyeliği suçlamaları ile kamu davası açılmış bulunan şüphelilerden TSK'ya ait psikolojik harekat belgelerinin elde edilmesi, Ergenekon Terör Örgütünün temel stratejilerini belirleyen örgütsel dokümanlarda psikolojik harekat ve propagandanın örgüt tarafından kullanıldığının belirtilmesi, son olarak yine örgütsel niteliğe haiz İrticayla Mücadele eylem planında kara propaganda ve bunun medya vasıtasıyla etkisinin artırılması stratejisinin vurgulanması bir bütün olarak incelendiğinde, örgütün millete ve devlete yönelik hali hazırda uyguladığı veya uygulamayı planladığı psikolojik harekat faaliyetlerinin ciddi boyutlarda olduğu ortaya çıkmaktadır..." TSK, İNTERNET SİTELERİNİN İÇERİĞİNİN LEGAL OLMADIĞINI RESMİ YAZIYLA BİLDİRDİ TSK tarafından yapılan açıklamada açıkça "Bu yayınları TSK kurumsal olarak onaylamaz" denildi. İDDİANAMEDE İŞTE BU KONUYLA İLGİLİ BÖLÜM "...13 Aralık 2010 tarihli yazı ile site içeriklerinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti Yürütme organını baskı altına alıcı yayınların bir kısmı listelenip aynı zamanda dijital ortamda site sayfaları kopyalanarak Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine gönderilmiş, söz konusu yayınların TSK'nın Bilgi Destek Faaliyetleri kapsamında değerlendirilmeyeceği aynı zamanda bu yayınların TSK'nın yönetimsel geleneği ve hiyerarşik düzene olan bağlılığına da ters düştüğü belirtilerek, söz konusu yayınların, TSK içerisine sızdığı anlaşılan Ergenekon Terör Örgütüne mensup TSK personelince yayınlanmış olma ihtimali ile ilgili kanaat bildirilmesi istenmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın 30 Aralık 2010 tarih ve 3050-605-10/O.Ç Ad.Müş. sayılı cevabi yazısında, site içerikleri ile ilgili gönderilen liste, bu listede yer alan yayınların tarihleri ile CD içeriği dikkate alınarak Bilgi Destek Dairesi kayıtlarında yeniden bir inceleme yapıldığı, listede ya da CD'de bulunan yayınlar ile ilgili herhangi bir bilgi ya da kayıt bulunamadığı, bu itibarla listede yer alan yayınların eski bilgi destek dairesinde görevli personel tarafından hazırlandığına dair arşiv kayıtlarında herhangi bir bilgi ya da belge bulunamadığı, mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda listede ve CD içerisinde yer alan haberlerin ilgilileri tarafından kaleme alınan haberler şeklinde olmayıp, çeşitli basın ve yayın organlarında yayınlanan haberlerin siteye eklenmesi ya da sitede asıl kaynaklarına bağlantı verilmesi suretiyle yayınlanan haberler tarzında olduğunun anlaşıldığı, bununla birlikte adli makamlar tarafından bahse konu yayınların eski Bilgi Destek Daire Başkanlığı personeli tarafından bu sitelere eklendiklerine dair delil elde edilmesi halinde, bu yayınların anılan internet sitelerinin kuruluş amaçları ile örtüşmeyeceği ve ilgili personelin, bu açıdan görev ve yetki hudutlarını aşan bir şekilde işlem yaptıklarından bahsedilebileceğinin düşünüldüğü, ancak böyle bir durumda dahi ilgili personelin eyleminin ceza hukuku anlamında suç teşkil edip etmeyeceğinin, kanuni tipiklik açısından tavsifinin, suçun unsurlarının somut deliller ışığında ancak adli makamlar tarafından değerlendirilebileceği, bu itibarla sabit olması durumunda eylemin hangi saik veya kasıtla kimler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğine yönelik olarak Genelkurmay Başkanlığınca kanaat bildirilmesinin hukuken mümkün olmayacağının düşünüldüğü, bahse konu yayınların Genelkurmay Başkanlığı'nın kurumsal kimliği altında yayınlandıklarına dair hiçbir belge bulunmadığı, bunun yanında çeşitli basın yayın organlarında yayınlanmış haberlere dayanmış olsa dahi, internet sitelerinin kuruluş amaçları ile bağdaştırılamayacağı düşünülen bu tür yayınlara TSK tarafından hizmete yönelik amaçlar doğrultusunda işletilmesi öngörülen internet sitelerinde yer verilmesinin kurumsal olarak onaylanmasının da mümkün olmadığının kıymetlendirildiği belirtilmiştir" BU YAYINLAR KİME HİZMET ETTİ? bu yazıyla internet sitelerinin resmi ve legal amaçla kurulmuş olsa bile bu tür haber ve yayınların yer almasının TSK tarafından kurumsal olarak onaylanmasının mümkün olmadığı belirtiliyordu. İddianamede bu yazıya da dayanılarak bu sitelerdeki hükümeti yıpratmaya ve darbeye zemin hazırlamak için yapılan yayınları TSK içine sızmış ETÖ mensuplarınca yaptığına delil olarak gösteriliyordu. “YAYINLAR ETÖ AMAÇLARI İÇİN YAYINLANIYORDU” İddianamede internet sitesindeki yayınların ETÖ'nün amaçları doğrultusunda yayınlandığı tespitine şu şekilde yer veriliyordu: "Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda sistematikleştirilmiş örgütsel hususlara paralel birçok yayının yer aldığı, Ergenekon Terör Örgütü soruşturmasını eleştiren, bu örgüte mensup veya yönetici olmak iddiaları ile yargılamaları devam eden sanıkların organizesinde düzenlenen Cumhuriyet Mitinglerini övücü ve katılımı teşvik edici yayınların da bulunduğu görülmüştür. TSK ile ilgili ise yok denecek kadar az sayıda yayının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle söz konusu sitelerin kuruluş amaçlarında belirtilen kurum tanıtımı ve bilgilendirme gayeleri ile işletilmedikleri, bilakis Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya yönelik yayın yaptıkları kanaatine varılmıştır" ETÖ SORUŞTURMALARA VE DAVALARA RAĞMEN HALA FAALİYETTE İddianamede ETÖ'nün yapılan tüm soruşturmalara rağmen halen faaliyetlerini sürdürdüğü ve amacının seçilmiş iktidarı bir darbe ile devirmek olduğu şöyle ortaya konuluyordu: "Her ne kadar yürütülen soruşturmalar neticesinde örgütün birçok hücresi deşifre edilmiş ve birçok açıdan örgüte zarar verilmiş olsa da, İrticayla Mücadele Eylem planı, örgütün faaliyetlerine aralıksız devam ettiğinin somut bir örneğidir. Soruşturmalar kapsamında elde edilen deliller İrticayla Mücadele eylem planında yer alan örgütsel tutum ve anlayışın birden bire ortaya çıkmadığını ve sadece plandaki zamanla sınırlı olmadığını göstermektedir. Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün, mevcut iktidar partisinin tek başına iktidar olduğu 03 Kasım 2002 tarihinden sonra faaliyetlerini artırarak devam ettirdiği ve hedefinde iktidar partisinin yer aldığı çok sayıda illegal çalışma içerisine girdiği, elde edilen deliller doğrultusunda örgüt hakkında hazırlanan önceki iddianamelerde de ortaya konulmuştur. Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım Amirliğinin zemin kaplamaları altında özel olarak yapılmış gizli bir bölmede ele geçirilen deliller arasında, İrticayla Mücadele Eylem Planına paralel içerikli ve iktidar partisinin tek başına iktidar olduğu günden bu güne gelen süreçte örgütün sürece yayılan faaliyetlerini gösterir çok sayıda belge ele geçirilmiştir. Bu bağlamda Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan aramada elde edilen deliller hem bulundukları konum hem de muhteviyatları itibariyle ayrı bir öneme sahiptir." “ETÖ MENSUPLARI TSK İÇİNDE VE AMAÇLARI İÇİN TSK ARKASINA GİZLENEREK FAALİYET YÜRÜTÜYOR” İddianamede ETÖ mensuplarının TSK içine sızdığı ve yayınlanan psikolojik harekat belgelerinin bu personel tarafından sızdırılan belgeler olduğu şöyle anlatılmıştı: "Ergenekon Terör Örgütüne yönelik bugüne kadar yürütülen soruşturmalarda elde edilen deliller, örgütün eylemsel faaliyetlerini psikolojik harekat faaliyetleri ile de desteklediğini ortaya koymaktadır. Örgüt yöneticiliği ve liderliği suçlamaları ile halen yargılamaları devam eden bazı sanıklarda, Psikolojik Harekat'ın esası ve uygulamalarına ilişkin bilgilerin elde edilmesi ve söz konusu belgelerin TSK'ya ait olduğunun anlaşılması, hem örgütün TSK içerisine sızan uzantıları vasıtasıyla bilgi ve belgeleri ele geçirdiğini hem de psikolojik harekat konusunda özel bir gayretinin olduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Psikolojik harekatın en önemli yöntemlerinden olan kara propaganda faaliyetleri ile yürütme organını, iktidar partisini ve milleti baskı altında tutmaya çalışan örgütün, özellikle soruşturma süreci ile birlikte bu faaliyetlerini hızlandırdığı anlaşılmaktadır. Ergenekon Terör Örgütünün uyguladığı psikolojik harekat faaliyetlerinde etkili olmak için özellikle, milletimizin güzide bir kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetlerini ön plana çıkarmaya çalıştığı, haklarında örgüt üyeliği veya yöneticiliği şüphesi ile işlem yapılan bazı TSK personelinin yaptıkları fiillerin değil de resmi kimliklerinin ön planda tutulmasının amaçlandığı, bu yolla kamuoyunda soruşturmaya karşı olumsuz bir bakış açısı oluşturulmak istendiği gözlemlenmiştir. Yürütülen soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan bazı şüphelilerin Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup olması kullanılarak, soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılıyor gibi yansıtılmak istenmesi ve bu örgüt mensuplarının gayri hukuki faaliyetlerini silahlı kuvvetlerimiz arkasına sığınarak gizleme çabası, örgütün sistematik ve planlı psikolojik harekat faaliyetlerinin sadece birkaç göstergesidir. Psikolojik harekat bağlamında önemli bir işlevi olan İrticayla Mücadele Eylem Planında da özellikle yaptırılacak haberlerde TSK personeli tabiri kullandırılması ve bu şahısların mesleki çalışmalarından dolayı haklarında işlem yaptırıldığı iddialarının gündeme taşınmak istenmesi de, örgütün bu konudaki psikolojik harekat stratejisini göstermektedir... ...Türkiye Cumhuriyeti Yürütme organını baskı altında alıcı, tahkir ve tezyif edici yayınların, ülkenin sözde irtica tehlikesi altında olduğu ve bunun sorumlusunun iktidar partisi olduğu yönünde kamuoyu oluşturmayı hedefleyen yayınların, yine Dursun Çiçek imzalı irticayla mücadele eylem planında yer alan hususlara paralel nitelikte yayınların yer aldığı, bunların yanı sıra Ergenekon Terör Örgütü yöneticiliği veya üyeliği suçlamaları ile halen yargılanmakta olan şüphelilerce organize edildiği anlaşılan ve iddianamelerde ele alınan Cumhuriyet Mitinglerinin propagandasını yapan yayınların bulunduğu, ayrıca Ergenekon Terör Örgütüne yönelik soruşturmaları itibarsızlaştırmayı amaçlayan yayınların da yer aldığı anlaşılmıştır." SANIKLAR HAKKINDA NEDEN ÖRGÜT YÖNETME VE ÜYELİĞİNDEN DAVA AÇILDI? İddianamede sanıklar hakkında neden örgüt suçlamasının yapıldığı şöyle açıklanıyordu: "...Soruşturma konusu internet siteleri faaliyetlerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızan Ergenekon Terör Örgütü mensuplarınca, kurumdan bağımsız ancak kurumun imkanlarını kullanarak, hiyerarşik düzene uygun bir şekilde Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda yürütüldükleri, kurum tanıtımı ve bilgilendirme amacıyla yayın yaptıkları belirtilen internet sitelerinin bazıları ile Türkiye Cumhuriyeti Yürütme organı ve milletin bir kesiminin psikolojik harekat faaliyetlerinin hedefi haline getirdikleri kanaati oluşmuştur" HAKKINDA DAVA AÇILAN SANIKLARA ÖRGÜT SUÇLAMASI İDDİANAMEDE BÖYLE YER ALDI İnternet Andıcı iddianamesinde darbeye teşebbüs yanında örgüt suçlamasıyla suçlanan sanıklara yöneltilen suçlama aynen şöyle: "Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla, belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiği, ara yönetici sıfatıyla harekat faaliyetini yönettiği ve örgüt üyelerini yönlendirdiği"... habervaktim
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|