Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Siyaset Siyaset haberleri bu bölümde paylaşıyoruz.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 02-27-2008, 11:35   #1
Kullanıcı Adı
tozkaldiran
Standart ERDOĞAN'I YOK ETME PLANI ''Erdoğan'a 2 sayfalık ihbar mektubu''
Şamil Tayyar'ın kitabında derin devletle ilgili şok belgeler. En can alıcı belge Erdoğan’a ulaştırılan iki sayfalık ihbar mektubu. Erdoğan 12 suikastten mi kurtuldu? İşte çarpıcı bilgiler:
Gazeteci-yazar Şamil Tayyar, “Operasyon Ergenekon / Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler” adlı kitabında, derin devlet ve çete yapılanmalarıyla ilgili önemli belgeleri ilk kez yayınlıyor. En can alıcı belge ise Başbakan Erdoğan’a ulaştırılan iki sayfalık bir ihbar mektubu. kitap 28 Şubat'ta satışa sunulacak...

Sarıkız ve Ayışığı darbe planları, Sauna, Atabeyler çetesi, Danıştay saldırısı, Dink suikastı, Malatya olayları, Ümraniye soruşturması, Ergenekon… Bütün bunlar, Türkiye’nin son 5 yıldır yaşadığı olağanüstü sürecin köşe taşlarından sadece birkaçı. 1950-60’ların Gladio’su, 1970’lerin Kontrgerillası, 1980’lerin derin devleti, 1990’ların Susurluk’u, 2000’lerin de Ergenekon’u var artık. İttihat ve Terakki’den beslenen bu “illegal” yapılanmaların son halkasının nihai hedefi ise 2023. Yani Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıldönümünde içe kapalı, aşırı milliyetçi, bölgesinden soyutlanmış bir Türkiye hayali. Bu son halkanın yapılanmasını 1999’dan başlatmak gerekiyor. Asıl önemli tarih ise AK Parti’yi iktidara taşıyan 3 Kasım 2002 seçimleri. Kanlı olaylar, cinayetler, darbe planları, şantaj faaliyetleri, çete ve terör yapılanması adı altında bir ‘devlet kurtarma’ operasyonları sürecinin başlangıcı oldu bu tarih. Görünenler dışında görünmeyen nice olayların yaşandığını, Türkiye’nin kaç darbenin yanı başından döndüğünü bilmiyoruz. Bilinen en somut şey, Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar’ın da ifadesiyle 2002-2007 arasında bu “derin devlet” faaliyetlerinin Cumhuriyet tarihinin tamamında yaşananları aratmayacak sıklıkta ve çoklukta tekerrür ettiği.

SARIKIZ’DAN ERGENEKON’A UZANAN İLİŞKİLER AĞI

Şamil Tayyar, darbe planlarından Ergenekon’a uzanan olayları belgeleri, “Operasyon Ergenekon - Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler” adıyla kitaplaştırdı. 28 Şubat’ta piyasaya çıkacak kitap, derin devlet ve çete yapılanmalarının bölük pörçük bilgilerini bir araya getirip ‘filin tarifini’ yapmakla kalmıyor aynı zamanda belgeleriyle olayları ilk kez gün ışığına çıkarıyor. Belgelerden en can alıcı olanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a 2006’nın başında ulaşan iki sayfalık ihbar mektubu. 2003-2004’te Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına’nın kuvvet komutanlıkları sırasında yaşanan Sarıkız darbe planlarının tam göbeğinde yer alan emekli bir Albay’ın uyarı ve itiraflarla dolu mektubu ilk kez ortaya çıkıyor.

Tayyar’a göre darbe planları ve askerin içinde olup bitenler ile gelişen derin devlet ve çeteleşme faaliyetleri konusunda Emniyet kanalıyla bilgilenen Başbakan Erdoğan ve yetkililer, bu son mektupla olayın vahametini daha net görmeye başladı. Tayyar’ın Aksiyon ile paylaştığı ve kitabında Sarıkız’ın Mektubu başlığıyla duyurduğu mektup şöyle başlıyor: “Özellikle son dönemde Türkiye Cumhuriyeti 59. hükümet üyeleri ve icraatları aleyhinde yürütülen ‘psikolojik harekât’ kapsamında sistematik bir biçimde yıpratıcı ve yıkıcı çalışmalar başlatılmaktadır. Bu faaliyetler, çekirdek kadrosunu bir kısım TSK mensubunun oluşturduğu, emekli askerî personel ile bazı sivil şahısları da kapsayan ve etki alanları oldukça geniş organizasyon tarafından yapılmaktadır.”

İsim konmadan Ergenekon’un tarifi yapılıyor ve devamında Türkiye’de yürütülen kapsamlı psikolojik harekât anlatılıyor: “Kitle iletişim araçlarını etkin kullanarak, hükümet üyelerini kamuoyunda küçük düşürerek, inanırlık ve güvenirliklerini zedeleyecek tarzda doğruluğu ispatlanmamış haberleri yaymaktır. Bu sayede ülkede kriz ortamı oluşturarak, mevcut rejim için öncelikli tehdit kabul ettikleri ve irticaın temsilcisi olarak gördükleri AKP hükümetini etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadırlar.”

Emekli subay bu hareketin içinde olduğunu, operasyonun adının Sarıkız olduğunu ve kendisinin pişmanlık duyduğunu şu cümlelerle anlatıyor: “Başlıca görevi Türkiye Cumhuriyeti devletini korumak ve kollamak olan TSK gibi; ülkenin ve onun timsali olan bir kurumun mensubu olmakla gurur duyuyorum. Yetiştirilme tarzım ve aldığım eğitim gereği anti-laik oluşumların zararlılığına ve ülkemizi geri götüreceğine inanmaktayım. Bu nedenle yukarıda bahsettiğim illegal organizasyon tarafından şahsıma yapılan görev teklifini seve seve kabul ettim. (…) Bugüne kadar süreç içinde yürütülen psikolojik harekat çerçevesinde planlanan görevlerde aktif olarak yer aldım. Söz konusu psikolojik harekât eylem planlarında, AKP hükümetine karşı düzenlenen operasyonun adı Sarıkız olarak belirlenmişti. Plana göre öncelikle AKP’nin önde gelen isimleri hakkında kapsamlı bir fişleme çalışması yapıldı. Maddî çıkar amaçlı çetelerin yasa dışı faaliyetlerine göz yumularak; fişleme çalışmaları esnasında kendilerinden azamî derecede istifade edildi. Sonuçta tescil edilen çeteler sayesinde yıpranan TSK oldu.”

Medyaya ve çetelere biçilen rolleri de dile getiren iki sayfalık mektubun belki de en ilginç bölümü psikolojik harekâtın örneklerinin verildiği satırlar: “Rektörle görüşülerek öğrencilerin hükümet aleyhinde eylemlerde bulunulmasına çalışıldı. Bu kapsamda basına yansıyan 10 Eylül 2003 tarihindeki Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ile rektörlerin yaptığı görüşmeler haricinde yapılan gizli görüşmelerle de 2 Mart 2005 ve 27 Şubat 2006 tarihlerinde Ankara Üniversitesi’nde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in maruz kaldığı durum ile benzeri hadiselerin temelleri atıldı. (…) Laik rejimi koruma adına yaptığımız ifade edilen bu operasyonun aslında bazı şaibeli kişilerin önünü açma ve TSK içindeki bir grubun menfaatleri doğrultusunda yaptıkları bir harekât olduğunu, dolayısıyla TSK’ya ve Cumhuriyetimize zarar verdiğini öğrenmiş olmam beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu nedenle birçok konuda aynı görüşleri paylaşmasak bile sizi bahse konu organizasyon hakkında bilgilendirmek zorunluluğunu ve mecburiyetini kendimde hissediyorum. (…) Kemal Unakıtan ile ilgili yolsuzluk iddialarının basın yayın organlarında sıkça yer alarak, gündemin ilk sıralarında tutulması, Bülent Arınç, Ali Babacan, Hüseyin Çelik gibi isimlerle ilgili sansasyonel haber ve bilgi üretilerek hükümetin yanlış politika ve eylemler içinde olduğu izlenimi verilmeye çalışılmaktadır. Turan Çömez gibi isimlerden faydalanılarak AKP içinde ikilik varmış havasından bahsedilerek, bu sayede sözde yolsuzluklar, kadrolaşma, tarikat bağlantıları, ihalelere fesat karıştırma gibi haberlerle vatandaşların kafasında AKP yönetimine karşı soru işaretleri oluşması sağlanmıştır.”

 

tozkaldiran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı