![]() |
#1 |
![]() Dünyada her şey, ama her şey dengeye dayanıyor. Dünya ile güneşin uzaklığından hücrelerimizle galaksi arasındaki ilişkiye kadar her bir ayrıntı denge esasına bağlı.
Oksijen miktarındaki küçük bir değişiklikten kromozom sayısındaki minik bir aksamaya kadar her bir varlığın hayatiyetini sürdürebilmesi hassas bir dengeyi gözler önüne seriyor. Onlardan birini bozduğunuzda kâinattaki ekolojik dengeyi bozmuş, birbiri ardınca zuhur edecek çatışmaları tetiklemiş oluyorsunuz. Bugün çevrecilerin feryadı bundan kaynaklanıyor... Sosyal dengeler de böyledir. Bir parçasına müdahale ettiğinizde bazen her şeyi altüst etmiş olursunuz. Bir hatayı (ki onun neye göre ve kime göre hata olduğu bir başka tartışma konusudur) düzelteceğim derken, yüz hatanın doğmasına sebep olabilirsiniz. Maalesef Türkiye gibi temel hak ve özgürlüklerin tam oturmadığı ülkelerde dengenin bozulması an meselesidir. Denge bozulduğunda tam ortada duracak, sosyal ahengin muhafaza edilmesini temin edecek kitleler de sağa sola savrulabilir. En vahim durum budur! Herkes en uç noktalara doğru savruldukça, aklıselimden uzaklaşılır. Oysa sosyal ahengin sigortası, aşırılıktan sakınan ve kalbi kamu vicdanıyla birlikte atan kitlelerin varlığına bağlıdır. Marjinal olan zaten marjinaldir ve bu dar çevreler, karşıt dar çevrelerden beslenir. Şayet lisan-ı halleriyle sağduyuya çağıran kitle de aşırı uçlarda kendine çıkış ararsa, ara renkler kaybolur ve toplum talihsiz bölünmelerle karşı karşıya gelir. Maalesef bugünkü manzara sosyal denge ve ahengin aleyhine işliyor. Mesela Hürriyet için Fehmi Koru ısrarla "Cumhuriyet'e benzediniz" diyor. "N'olmuş benzerse" denemez; çünkü beğenseniz de beğenmeseniz de Hürriyet bir kitle gazetesidir. Ancak, son yıllarda "farklı fikirlerin temsil edildiği bir market" olmaktan hızla uzaklaşıyor ve tek sesli, tek renkli bir çizgiye doğru kayıyor. Kitle gazetesi / televizyonu sayılabilecek medya organlarının bu hale gelmemesi gerekir; çünkü bunların sağa sola savrulması "aşırı ulusalcı", "aşırı milliyetçi", "aşırı dinci" kutuplara kayması sosyal dengeyi temelden sarsar; toplumsal ahengi altüst eder. Denge bozulunca üslup bozulur; incitici laflar telaffuz edilir. Bugün yaşanıyor böyle bir manzara. Mesela matematik meraklısı bir arkadaş, meslektaşlarına kulplar takarak güya "dinci basın"ı zekâ testinden geçiriyor. Efendim manşette 22 milyar dolar denmiş de, bazısı da 18 demiş de, bazıları da bilmem ne rakamı vermiş de. Sanki Borsa'nın bir günlük dalgalanmasıyla oluşan zararın farklı rakamlarla hesaplanması, normal değilmiş gibi. Haydi, hepsi bir yana, kendi gazeten de 22 milyar dolar diyor; bari kendi ceridene bir bak, sonra yaz. Dengesi bozulan, başkasının dengesini bozabilir; öyle bir gayret olmasa da öyle bir sonuca sebep olabilir. Değer mi? Hayır. Çünkü eleştiri yapma hakkının kötüye kullanılması en çok sahibini yaralar. AK Parti'nin kapatılma davası da denge sarsıntılarına yol açtı. Davayı açan Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'ya hakarete varılan sözler söylendi. Yanlış! Neticede herkes görevini yapıyor. Bu arada "Yargı süreci devam ediyor, savcıya saygılı olalım" deniyor. İlke doğru; uygulama yanlış; çünkü bu sözlerin sahiplerinin önemli bir kısmı, bir başka savcının yok ediliş trajedisinde aktif rol üstlendi. İşte bir uçtan bir uca savrulma buna derler. Soldan gelen bir isim olan Ertuğrul Günay adalet mekanizmasına "sızma"dan bahsedince, bakanı linç ediyorlar. Söz hoş değil; ancak meslek hayatlarını "sızma" haberlerine borçlu olanları da unutmamak gerekiyor. Ve şunu da eklemek gerekir ki bu ülkede "olağan şüpheliler" listesi yapmak doğru değildir, herkes "vatan evladı"dır. Örnekleri çoğaltmak mümkün; ama değmez. Önemli olan, dengeyi korumaktır; yani sağduyuyu, aklıselimi korumak. Millet de zaten buna bakıyor; cerbezelerle herkesi susturmayı deneyen laf ebeliğine değil. Bunu görmeyenler, kamu vicdanı denen gerçeği hiç mi hiç bilmiyor... EKREM DUMANLI ZAMAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|