Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Resim & Fotoğraflar Resim ve Fotoğraf paylaştığımız bölümümüz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-13-2008, 18:40   #1
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala

[img width=500 height=151]http://najialali.hanaa.net/images/najitoons_01.gif[/img]

[img width=500 height=344]http://img175.imageshack.us/img175/1617/najilebanon14vk0.jpg[/img]

[img width=500 height=341]http://img167.imageshack.us/img167/6522/najilebanon3te0.jpg[/img]

[img width=500 height=346]http://img167.imageshack.us/img167/2163/najilebanon4nc7.jpg[/img]

[img width=500 height=345]http://img167.imageshack.us/img167/1299/najilebanon5nh8.jpg[/img]

[img width=500 height=343]http://img246.imageshack.us/img246/4928/najilebanon6zo7.jpg[/img]

[img width=439 height=500]http://img246.imageshack.us/img246/4774/najilebanon7le4.jpg[/img]

 

Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 04-13-2008, 18:41   #2
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala
[img width=500 height=347]http://img79.imageshack.us/img79/8168/najilebanon9hy2.jpg[/img]

[img width=500 height=344]http://img228.imageshack.us/img228/2852/najilebanon10qo1.jpg[/img]

[img width=500 height=348]http://img126.imageshack.us/img126/4712/najilebanon11dn5.jpg[/img]

[img width=500 height=349]http://img167.imageshack.us/img167/8160/najilebanon12hx7.jpg[/img]

[img width=500 height=338]http://img167.imageshack.us/img167/8818/najilebanon17ir6.jpg[/img]

Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-13-2008, 18:42   #3
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala
[img width=500 height=361]http://img157.imageshack.us/img157/9427/najilebanon19jd6.jpg[/img]

[img width=500 height=338]http://img239.imageshack.us/img239/5395/najilebanon18up4.jpg[/img]

[img width=500 height=359]http://img157.imageshack.us/img157/3347/najilebanon21wf9.jpg[/img]



[img width=500 height=354]http://img83.imageshack.us/img83/2952/najilebanon33ui8.jpg[/img]
Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-13-2008, 18:43   #4
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala
[img width=500 height=358]http://img148.imageshack.us/img148/9405/najilebanon32gb6.jpg[/img]

[img width=500 height=346]http://img169.imageshack.us/img169/517/najilebanon30qc7.jpg[/img]

[img width=377 height=500]http://img169.imageshack.us/img169/7356/najilebanon27fv4.jpg[/img]
Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-13-2008, 18:45   #5
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala
[img width=349 height=500]http://img167.imageshack.us/img167/3853/najilebanon13oi2.jpg[/img]

[img width=500 height=355]http://img95.imageshack.us/img95/6567/najilebanon20ep9.jpg[/img]

[img width=500 height=340]http://img174.imageshack.us/img174/8085/najilebanon16qx7.jpg[/img]











Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-13-2008, 23:56   #6
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala

Kardeşim!
Mektubumu, Beyrut’ta doktorları şehit düşen, tıbbı malzemeleri enkaz altında kalan bir hastanenin bahçesinden yazıyorum.

Evlerimiz yok artık. Çarşılarımız viraneye döndü.
Bütün bunlardan öte yavrularımızı kaybettik. Halimizi herkes gibi sende görüyorsun. Biliyorsun ki; İslam toprağına saldıran şu küfür yobazlarını ilk olarak sana şikayet etmiştim. Sana dair umutlarım vardı. Çünkü sen Filistin’i en az İstanbul kadar aziz gören Sultan Abdulhamid’in torunuydun.
Fakat beklediğim gibi olmadı. İnkisari hayale uğradım.
Anaların ağladığı, çocukların babasız kaldığı coğrafyaya gelmedin.
Nasıl gelecektin ki, Abdulhamid’ten sonra devlet olmanın izzetini terk eden, mazlumlara sadece ekmek ve su dağıtan bir yardım kuruluşu haline dönmüştün.
Ekmek gönderdin, su gönderdin.
Halbuki ben ekmeğimi değil hürriyetimi kaybetmiştim.
Senden hürriyetim için yardım istemiştim.
Siyonistler yıkıyor, sonra sen yardım gönderiyor imar ediyorsun.
Her defasında enkaz kaldıracak yerde bir defa da siyonizmi enkaza dönüştürmeyi düşünmeyecek misin?
Biliyorum, bu mektup eline ulaşınca biraz duygusallaşacak ve gönderdiğin ekmeklerin sayılarını artıracaksın. Fakat azizim ben ekmek istemiyorum. Hani düşünüyorum da ne de çabuk unuttun Allah Resulü’nün -sallAllahu aleyhi vesellem- açlıktan karnına iki taş bağlayıp cihad ettiğini. Taş bağlamak boyunlara tasma takmaktan binlerce kat daha güzeldir. Çünkü ilkinde izzet ikincisinde ise zillet vardır. Bu yüzden sen karnımdaki taşı değil, ümmetin boynunda ki modern köleliğin tasmasını düşün.

[img width=500 height=290]http://najialali.hanaa.net/images/n_3esam.jpg[/img]

Kardeşim!

Uzunca bir zamandır kendi kendime bu hal neyin nesidir, bu kavga sadece benim midir diye sorup duruyordum.
Geçenlerde aklıma Ebu Davud’un rivayet ettiği şu hadis geldi:
“Yakında milletler birbirlerini vahşi yaratıkların hemcinslerini sofraya çağırmaları gibi sizin üzerinize davet edecekler. Sahebe:
“O gün biz az mıyız Ey Allah’ın Resulü?” diye sorduğunda, Efendimiz:
“Bilakis, o gün sayı itibariyle çok olacaksınız fakat selin üzerindeki köpükten farkınız olmayacak. Allah Teala düşmanlarınızın kalbinden korkunuzu söküp alacak ve içinize “vehen” koyacak. Sahabe “vehen” nedir ya Resulellah diye sorunca Efendimiz: “dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır.” buyurdu.
Yürekleri, dünya sevgisinin kapladığını 170 limuzinle dolaşan mümin kralın boy gösterisinden daha güzel ne anlatabilir ki?! Limuzinler ve saraylar…
Oradan Kudus’e, Grozni’ye gidilir ya da mustazafların çilesi anlaşılabilir mi?!
İşte bunun için siz kocaman devletlerinizle sadece yardım kuruluşları olarak Lübnan’a gelebilirsiniz.

[img width=500 height=289]http://najialali.hanaa.net/images/n_k.jpg[/img]


Kardeşim!
Allah’tan gayri ilk ve son sığınak seni görmüş ve defalarca postacı, mektuplarımı sana taşımıştı. Bundan sonra daha yazmayacağım.

Zira Filistin’de, Lübnan’da yüzlerce canımı toprağa koydum. Hanumanım yok oldu. Susuz-ekmeksiz kaldım. Zorluk namına her şey vardı. Tek sen yoktun.
Bu durumda sana, yeni mektuplar yazmam zaman israfından başka ne ifade eder ki?!

Kardeşim!

Bir akşam üstüydü. İzlediğim batı ajanslarından şöyle bir haber geçiyordu. “Lübnan sahillerinde İsrail’in attığı zararlı atıklar arasında can çekişen hayvanlar batılı hayvan koruma dernekleri üyeleri tarafından kurtarıldı.” O an kendime döndüm ve şöyle dedim: “Madem kardeşimden müsbet bir cevap alamadım. Bu kez mektubumu şu batılı adamlara yazayım. Hani birkaç hayvan için bütün kurumlarını seferber eden çağdaş adama…”
İlk mektubumu kapital gücün babası Beyazsaray’a yazdım. Başkana ulaşma ihtimali son derece düşükte olsa denemeliydim bunu. Tevafuk ya, olmaz olmuştu. İmza bekleyen evraklar arasına karışan mektup başkanın masasına kadar gelmişti. “Bu da ne?” diye sordu Bush. Bir taraftan hayretini ifade ediyor diğer taraftan da mektubu okuyordu. Okudukça keyiflendi, arada kaşlarını çattı, dudaklarını büktü, oh der gibi omuzunu salladı. İlkokul yıllarında ona aşılanan haçlı ruhu müthiş bir nefretle beynini istila etti. İşte tam bu noktada satırlara döktüğüm bütün umutları parçalayıp hizmetçinin ellerine tutuşturdu.
Her ne kadar haçlı ruhunun gerçek propagandistleri olsalar da yine de insandırlar diye Vatikan’a/Papa’ya yazdım ikinci mektubu. Şüphesiz ben de biliyordum, papa gayretiyle (!) yapılan Kudüs ve Endülüs’teki Müslüman katliamlarını. Bütün bunlara rağmen beni yazmaya iten güç, Müslüman kardeşlerimin uzun bir zamandır onlarla sürdürdükleri diyalog (!) çalışmalarıydı. Belki bizi tanımışlardır, imdada koşarlar diye umutlandım, fakat nafile. Papa İsrail’e dur demek şöyle dursun sükut ederek vahşeti ikrar etti. Anladım ki Batı, bütün kurum ve kuruluşlarıyla İsrail’in gönüllü ya da ödüllü işbirlikçileridir.

Kardeşim!
Senden sonra daha kimlere başvurmadım ki…
Fakat ağzındaki emziğiyle şehid olan 1 yaşında ki Muhammed’in acısını yüreğinde hisseden tek bir kurum bulamadım. Bütün kapılar yüzüme kapatıldı.
Ne AGK’ten, ne LAHEY’den, ne AB’den, ne de BM’den olumlu bir yanıt alabildim.

Kardeşim!
Tel-aviv gülerken sen de gülüyorsun. Gerçi aynı şeylere gülmüyorsunuz fakat gülüyorsunuz ya... İşte beni asıl bu vuruyor.
Sen gülerken Bağdat’ta, Grozni’de, Beyrut’ta, Doğu Türkistan’da yine yeni güller soluyor.

Kardeşim!
Abdulhamid’in gidişinin yani ümmetin öksüz kalışının üzerinden bir asır geçti.
Yüreklerde acı o kadar taze ki sanki Sultan’ım dün gitmiş gibi… Ben yine Sultanım’ı bekliyorum. O, idealleriyle dünyamıza yeniden dönecek. İslam birliği yeniden kurulacak ve o zaman Cava Adalarından Cebelitarık’a uzanan coğrafyada bütün Müslümanlar bir kardeşlik akdi imzalayacaklar. Bu yüzden yeni mektuplarımı günde beş defa O en büyük Sultan’a (c.c.) yazıyorum: “Allah’ım ümmetin başına yeni felaketler gelmeden onların başına Sultan Hamid gibi bir halife gönder. Gönder ki sadece ekmek dağıtan yardım kuruluşları olmadıklarını anlasınlar.”

Allah ve Resul davasının divanelerinden Abdullah Muhammed


[img width=390 height=500]http://najialali.hanaa.net/images/n_mansoor.jpg[/img]
Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-13-2008, 23:58   #7
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala

Hanzala - Naci el Ali

Naci el-Ali Hanzala’yı cizmistir, ama Ali’yi korkudan, geri adım atmaktan koruyan da Hanzala olmuştur. Hanzala Filistin’e sadıktır ve yenilginin dev dalgalarının Ali’yi alıp getürmesini engellemiştir. Yine de Naci el-Ali bir korkuyu her zaman taşıdı: “Sınırlamalardan korkmuyorum ve hiç hesabını yapmıyorum. Tek korktuğum yeisin kalbime ulaşması.





ilistinli çizer Naci el-Ali’nin Hanzala’sı İsrail’in vahşet ve yıkım politikasından doğmuş bir çocuktur, diş görünümünün, onu mülteci kaplarının diğer çocuklarından –Zeyneplerden, Muhammedlerden, Fatmalardan ayıran- belirgin hiçbir özelliği yoktur. Besili, şımartılmış ya da rahat bir çocuk değildir Hanzala. Tıpkı kamp arkadaşları gibi yalınayak, çirkin, bakımsız ve kirpi saçlı bir çocuktur. 10 yaşındaki bu çocuğu diğerlerinden ayıran, onun “negatif” ve küskün biri olmasıdır. Bağladığı elleri arkasında bu çocuk Amerika ve İsrail’in bölgedeki politikalarını ve önerdikleri “çözümü” protesto etmektedir. Hanzala elini bağlamaktadır, buna Henry Kissinger’ın Filistin politikasını öğrendiğinde karar vermiştir.






Hanzala’yı mülteci çocuklardan ayıran, onun bize sırtını dönmesidir. Negatif bir kişiliktir o; reddeden biri ve reddettiği sadece Amerika ve İsrail’in politikaları değildir. Hanzala nadiren yorum yapan ve eyleme geçen bir tanıktır; bazen onu bir taşa uzanırken ya da taş fırlatırken de görürüz, ama eses olarak Filistin’de olup bitenleri izlemektedir. Filistin mücadelesinin direnişçi unsurlarını ve Arapların acısını temsil etmektedir, ama bir yandan da Arapların bölünmüşlüğünü ve Filistin halkının acılarına kayıtsızlığını eleştirmektedir. Arapların sessizliğine, İsrail’in işlediği savaş suçlarına, dünyanın ikiyüzlülüğüne ve Arap yönetimleri ile FKÖ içindeki yozlaşmaya da sırtını dönmüştür.

Doğanın kanunları Hanzala üzerinde etkili değildir, çünkü o 10 yaşında doğmuştur ve her zaman o yaşta kalacaktır. Hanzala’nın büyümesinin, 10 yaşını geçebilmesinin tek koşulu onun Filistin’e dönebilmesidir. Hanzala bu bakımdan, diğer kamp çocukları gibi, çizeri Naci el-Ali’nin acısını da temsil etmektedir. Naci el-Ali, 1948’de, on yaşındayken ayrılmak zorunda kaldığı Celile’deki köyüne dönememiştir. Tıpkı büyümesi gibi, Hanzala’nın yüzünü görebilmemizin de bir koşulu vardır: Okur, onun yüzünü ancak Arap halkı özgürlüğünü ve tehdit altındaki haysiyetini yeniden kazandığında görebilecektir.







Hanzala’yı kendi küçük gövdesine hapseden ve içini acıyla dolduran Naci el-Ali’nin acımasızlığı değil, bizzat yaşadıklarıdır. Hanzala’nın elleri arkasında sessizlik içinde tanıklık ettiği göç, yoksulluk ve kamp hayatı, büyük ölçüde Naci el-Ali’nin de kişisel gerçeğidir. Karikatür çizmeyi cezaevinde öğrenen Ali, ilk çizimlerini mülteci kampının duvarlarına yapar. 1960’ların başında Filistin mücadelesinin önderlerinden Gassan Kanafani onun yeteneğini farkeder ve bu alanda profesyonel olarak çalışmasını sağlar. Filistin mücadelesinin Nasırcı Arap milliyetçiliğinden devrimci bir çizgiye kaymasında önderlik edenlerden biri olan Kanafani onun ilk çalışmasını El-Hürriyet dergisinde yayımlar.





Artık çizmeyi ciddiye alan Naci el-Ali, daha sonra Kuveyt’teki Tali’a dergisinde çizer olarak çalışmaya başlar. 1968’den 1975’e kadar Es-Siyase gazetesindedir. Bu tarihte Lübnan gazetesi Es-Sefir’e geçer. Artık çizimleri yayılmaya ve çizgisinin karakteristik özellikleri belirginleşmeye başlamıştır. Çok keskin ve detaycı çizgilerinin olduğu söylenemez ve fikrin daha ön planda olduğunu kabul etmek gerekir. Yine de hareketin fazla olmadığı bu çizimlerin donuk olduğunu söylemek haksızlık olacaktır. Naci el-Ali’ninki açik sözlü, cesur, mitlere ve hiziplere teslim olmamış bir çizgidir. Ama kabul etmeli ki, onun çizgisi yenilgilerin ortasına düşmüştür; 1967 ve 1982 yenilgilerinin ortasında biçimlenmiştir.








O kadar öyle ki, hayatının son on yılında (1977-1987) hep kendi kuşağının yenilgisinin sonuçlarıyla boğuşmuştur. Yenilenler mücadelede “düşenler” ve “göbekliler”dir, o ise Filistin’in direnişçi unsurlarını temsil etmeye devam etmektedir. Bu o kadar da kolay bir şey değildir ve en büyük dayanağı kendi kahramanı Hanzala’dır. Naci el-Ali, Hanzala’yı yaratmıştır, am Ali’yi korkudan, geri adım atmaktan koruyan da Hanzala olmuştur. Hanzala Filistin’e sadıktır ve yenilginin dev dalgalarının Ali’yi alıp getürmesini engellemiştir. Yine de Naci el-Ali bir korkuyu her zaman taşıdı:

“Sınırlamalardan korkmuyorum ve hiç hesabını yapmıyorum. Tek korktuğum yeisin kalbime ulaşması.”







Naci el-Ali 1987’de Londra’da MOSSAD tarafından öldürüldüğünde İngiltere, İsrail ve Filistin yönetimlerinin hepsi olayın örtbas edilmesinde pek istekli davrandılar. “Maskeliler” ve “göbekliler”, yirmi yil boyunca kendileriyle mücadele eden “negatif” bir çocuktan kurtulmuşlardı. Naci el-Ali kederin kalbini sarmasına izin vermeden öldü, ama Hanzala hala bizi korkaklıktan, geri adım atmaktan ve “göbeklilere” teslim olmaktan koruyabilir.

Naci el-Ali’nin Hanzala’sı bize galiba bir şey daha söylüyor: Hepimiz çok daha ağır yenilgiler yaşamış olduğumuza inanmış olabiliriz, ama bir çocuğun suratımıza bakmayı reddetmesi de yabana atılacak bir yenilgi sayılamaz.











ölümünden sonra naci ali "kanı ile filistini çizen bir sanatçı" olarak tanındı..geride 40 bin eser ve bu eserlere yüzünü dönmüş bir hanzala bıraktı..hanzala hep on yasındadır..çünkü o da on yasında vatanından kopartılmıstı..hanzala kendini soyle tanımlar.."ben hanzala..babamın adı önemli değil..annemin adı ise nakba.(israilin filistini isgal ettiği 1948 de büyük felaket günü demektir nakba..)kızkardesimin adı fatıma..ayakkabı numaram bilinmiyor.çünkü ben hep yalınayak dolasırım..































veddua...


http://ivideo.wordpress.com/2007/08/...a-naci-el-ali/
Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-14-2008, 00:11   #9
Kullanıcı Adı
Akıncı_Gençlik
Standart Naci el Ali ve Hanzala

“Sınırlamalardan korkmuyorum ve hiç hesabını yapmıyorum. Tek korktuğum yeisin kalbime ulaşması.”


Naci El Ali

Akıncı_Gençlik isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı