![]() |
#1 |
![]() Yol’a baş koyuş: Önce lâl vardı... Susuş pus olmuş puslu bir havada geveze bir sükûttu... Önce o vardı, mevsimler yalanı, yalanlar kışları Kışlar yazları ırgalıyordu… 1. Lâl, kelimelerini diline dizmişti. Diz çökmüştü heceler cümle sofrasında İmgeler, sükûtun lâl oluşunu seyre durmuşlardı Sukut artık vardı… /Ve lâldi/ Varlığı kanıtlanmış bir suskunluktu lâl, Gözlerinin içindekini içecekmiş gibi duran, Bir mevsimde yaratılmıştı… 2. Mevsimlerin ilmeğine geçince lâl, Şahlandı… Geceye olur olmaz öyküler anlattı… Susmuyordu lâl, Bu sükût öyle gevezeydi ki… Kelimeler utanıyordu… Lâl artık bağrını açmıştı… Söyledikleri tadından yenmiyordu. Bir bilmeceydi dilinin bağlı olduğu damar, Damarları kalbini sükûta hasret bırakıyordu Bu lâl hiç susmuyordu… Lâl geceleri düş toplantılarına konuktu… Ha bire anlatıyordu. Dervişlerin zamanından bir esmerlik vuruyordu yüzüne… Lâl kıskanmaya başlıyordu… Bitiş ellerinde ki hınçta saklıydı… 3. Lâl ceza aldı Artık kekeme bir lâldı… Sükûtun kekelemesi, akordu bozuk bir sazdı. Çift kişilikli sevdaları izleye durdu… Kekemeliği gitsin diye kendini şarkıya verdi… Lâl hiçbir tene dokunamaz oldu… 4. Lâl kelime radarında duraklayınca, Dili çözülüverdi… Sustu! Sükûtunu perdeleyerek, emirlere karşı gelerek, Sustu! Lâl hayır etme böyle… Dediler, Lâl sustu… Sükût terk-i diyar yaptı… Kayboluş: Öyküzen bir lâl vardı… Uykunun son secdesini yaşıyordu. Vedaları süslüyordu… Ve artık sükûtunun yakasını bırakmadan /susuyordu… Susuşunu süslüyordu… Yitiyordu… Elif(’e): Akşamdır… Hüzünlerin dili tutulmaya yüz tutmuştur… Ağlamak vardır… Dost omzuna bandırarak ağlamak Lâl çıkagelir elleri bertaraf… Besmelesiz oturulmuş sofrada ki bereketsizliktir Olmayışı yok edişi… Lâl sızlaya durur/ kelimeler ceketini çoktan ipe sermiştir… Ağlamak vardır Ve Öyküzen artık lâldir… Be: Titrek bir kuş vardı En çok lâl’in ellerine aşikârdı. Düşler var ya o derece katrandı Sen düşten ne anlarsın diye Yokuş aşağı bırakılacak insanlar vardır… Ve yeminler lâldir… Nun: Çiçekler açınca lâl kendini açılmış sandı… Çiçekleri anlatır doğrulurum dediyse de olmadı… Nisan… Tek umudu nisandı/ yanıldı… Ye: Bir harfe yemin olsun ki, Yunusi bir iklim beklemiş lâl hep… Ağlasa bile sesini duyarmış … Ve bir ucu yakasında dev bir harf çevrelemiş öyküzeni… Öyküzeni –y bile kurtaramazmış… Ağlarmış… Ağlasın… Vennokta(z’den uzak…): Bu son ağlayışın olsun demiş yunus… Ellerinden bir ip dua hükmüyle öyküzeni gözlerine bürümüş… Sana bir şiir okuyayım demiş yunus… Dinlemiş lâl… Oku demeye bile cesareti yokmuş… Yunus kekeme bir hevesle fısıldamış: ‘Ellerim…’ Öyküzen artık bilinçli bir lâlmiş… Asude Zeynep Toprak __________________
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|