|
![]() |
#1 |
![]() - Pardon, verdiğiniz kararın gerekçesini öğrenebilir miyim? - Gerekçeli karar açıklanınca öğrenirsiniz. - Anlamadım! - Neyi anlamadınız? - Karar açıklandı ya zaten… - Evet? - Gerekçesi? - Gerekçe için biraz daha beklemeniz lazım. - Efendim? - Gerekçe için biraz daha bekleyeceksiniz diyorum. - Niye ki? - Çünkü henüz hazır değil. - Nasıl yani? Kararı verirken gerekçeniz yok muydu? - Olur mu öyle şey? - Olmaması lazım. Bir gerekçenizin olması lazım. - Var zaten. - Nerede? - Ne demek nerede? - Karar var, gerekçe yok. Bu nasıl iş? - Gerekçe elbette var, fakat henüz yazıya dökülmedi. - Niye ki? - Böyle şeyler zaman alır. - Ne kadar zaman alır? - Ne bileyim işte… Üç gün, beş gün, belki de bir-iki hafta… Daha uzun da sürebilir. - Niye ki? - Nasıl niye ki? - Şöyle ki: Siz gerekçenizi söyleyin, ben şuracıkta yazayım. Atla deve değil ya bu. - Öyle ayak üstü yapılacak basit bir işten söz etmiyoruz kardeşim. Tarihi bir kararın gerekçesini yazmaktan söz ediyoruz. Üzerinde uzun uzun düşünmemiz, tartışmamız lazım. - Daha düşünmediniz mi? Tartışmadınız mı? Kararı düşünüp tartışmadan mı verdiniz? “Önce asalım, sonra yargılarız” mı dediniz? Mustafa İslamoğlu hocanın güzel bir sözü var: “Kitaba uymayan kitabına uydurur.” Sizin böyle konuştuğunuzu duyanlar “Galiba kitabına uydurmak için zamana ihtiyacı var” diyeceklerdir. - Ne münasebet? - Münasebet filan yok. Tam bir münasebetsizlik söz konusu. - Ne diyorsunuz kardeşim siz? - Asıl siz ne diyorsunuz? “Böyle bir karara gerekçe bulmak zor iş. Bizde biraz daha zaman verin” mi diyorsunuz? - Ben söyleyeceğimi söyledim. Başka yorum yok. - Yaaa, demek yorum yok! “Dediğimiz dedik, astığımız astık, kestiğimiz kestik” diye kestirip atıyorsunuz yani. - Yorum yok dedim. - Bende yorum çok ya, neyse… Hakan ALBAYRAK.. Yenişafak..
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Gerekçe, üstünü örtmeye çalıştıkları gerçekler olsa gerek ... ;)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|