![]() |
#1 |
![]() Yarın yine kesin olarak "tüm Türkiye'de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve dış temsilciklerde coşkuyla kutlanacağından" emin olduğumuz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının asli niteliğini günlerdir gündemde olan resepsiyon tartışmaları çok net biçimde özetliyor. Önce Cumhuriyetin kurucu partisi CHP'nin, ardından resmi ideoloji savunucusu aydınların ve nihayet rejimin biricik muhafızı ordunun Çankaya'daki törenlere ilişkin sergiledikleri başörtüsü hazımsızlığı sadece sıradan bir siyasi rahatsızlık, bir çekememezlik olarak görülemez. Bu tavır özünde Kemalist Cumhuriyetin İslami değerlere asırlık tahammülsüzlüğünün ve halka yabancılaşmasının tipik bir yansımasıdır.
Sorun sadece Çankaya'daki resepsiyonla sınırlı değildir. Bayram denilen şey bu ülkede, Cumhurbaşkanının eşinden, Vatan Caddesinde tören eziyetinin muhatabı kitlelere, okullarda metazori icra edilen basmakalıp kutlamalara kadar tüm toplumu saran bir tedirginlik ve anlamsızlık kaynağıdır adeta. Belli bir azınlık haricinde, tüm halkı potansiyel tehdit algılayan, üniformatik bir ulus kurgusu etrafında kitleleri daracık bir kalıba döküp, şekillendirmeye çalışan ve bu yüzden de geniş kesimleri ezik, edilgen ve mutsuz kılmış bir Cumhuriyet var karşımızda. Küçücük çocukları bile mutlu olabilmek için tayin ettiği kimliği kabullenmeye mecbur bırakan, bununla yetinmeyip her sabah avaz avaz haykırmaya zorlayan bir zorbalık düzenidir bu. İşte yarın devletçe kutlanacak olan şey bu düzenin kuruluşunun yıldönümüdür. Tam 87 yıl önce bir Meclis darbesi ile kurulan ve ondan sonraki süreçte de sürekli biçimde askeri müdahalelerle, yargı darbeleriyle bugünlere getirilmiş bu Cumhuriyetin halkın egemenliğine dayandığı iddiası büyük bir yalandır. Kemalist laik Cumhuriyette halkın yeri ve sınırı bellidir. Halkın tamamı ya da büyük bir kesimi, yani cumhur, istese de istemese de kendisi için biçilmiş kıyafeti giymek zorundadır. Kendisine dayatılanı değiştirmesi de, değiştirmeyi teklif etmesi de yasaktır! Kendisine layık görüldüğü kadarıyla özgürlüğe razı olanlara; kimliğini, inancını, taleplerini egemenlerin insafına terk edenlere; dayatılanı dayatma olarak algılamayıp gönüllü teslimiyete dönüştürenlere kutlu olsun! Özgür-DER
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() TRT 1 de geçiş törenini izledimde,yabancı birisi görse sanar ki ya savaşa gidiyoruz veya bir savaşın yıldönümünü kutluyoruz
![]() Ula ne işi var tankın topun tüfeğin orada ? Zafer bayramını mı kutluyoruz Çanakkalenin kurtuluşunu mu ? Bırakmak lazım ruslar çinkliler gibi askeri şovları.Daha kendi silahımızı üretemiyoruz kime bu hava ? Her yıl aynı sözler,aynı şiirler okunuyor,olduğu yerde sekiliyor,buna bir değişiklik getirmek lazım. Kutlansın elbet,ama tankla tüfekle okunan aynı şiir ve sözlerle,tepeden inen paraşütçülerle değil. Geldik 87 yaşına ama bir analiz yapsak hiç 87 gibi gözükmediğimiz ortaya çıkar elbet. |
|
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|