![]() |
#2 |
![]() AK Parti hükümeti faizci olmakla suçlanıyor. Hele yerli Pravda'nın umutları enkaza dönmüş bir yaşlı ideologu var ki sormayın.
Kutsalla tek alakası ona küfretmekten ibaret olan bu zat, kalkmış sütununda Kur'ân-ı Kerîm'de ne kadar faizle ilgili ayet varsa sıralamış. Böylece yaşlı okurları da o gazetede ilk defa Kur'ân'dan bu kadar alıntıyı bir arada görmüş oldu. Niyet temiz olmayınca 'bu da bir başlangıçtır' diyemiyoruz. Aşağıda sizin için önemli bir tablo hazırladım. AK Parti'nin iktidara ağırlığını koyduğu 2003 yılından başlattım. Şimdi sıralayalım: 2001-2002 kriz yıllarında durum çok daha kötü. İç borçların nominal faizi yüzde 45 bandından olumsuz 2006-2007 şartlarına rağmen yüzde 20'nin altına sarkmış (1. satır). Bundan ziyade herkesin ağzına sakız ettiği reel faize bakalım. 2003'te yüzde 12 bandından 2007'nin ilk 9 ayında yüzde 8,7'ye gerilemiş. 2001 yılında bir ara reel faizler yüzde 30'ların üzerine sıçramıştı. Son dört yılda tek haneli rakamda. 3. satırda yıllara göre faiz harcamaları var. 58,6 milyar YTL'ye çıkmış, olumlu gelişmelerin ardından 2005-2006'da 45 milyarın altına inmiş. 2007 ve 2008'de de ne yazık ki tekrar 50 milyarın üstüne çıkacak. 2008'de 56 milyarı aşacak gibi. Ancak faiz harcamalarına bu gözle bakmak yanlış. Nasıl ki, bilançoda bir şirketin yükümlülükleri kadar varlıklarına bakmak lazım, burada da aynı kural geçerli. Bir defa, faize giden kaynakların toplam gelirden alıp götürdüğü pay oransal olarak azalıyor (4. satır). 2003'te faize giden kaynak bütçe gelirlerinin tam yüzde 58,6'sını, yani yarıdan fazlasını alıp götürmekte idi. 2007 sonunda aynı oran yüzde 27'lere gerilemiş olacak. Aynı şekilde faiz harcaması da toplam harcamaların içinde daha az bir pay alıyor (5. satır). Bu da yüzde 42'lerden yüzde 24'lere gerilemiş. 6. satırda görüldüğü üzere, faiz gideri 2003 yılında vergi gelirlerinin yüzde 70'ini silip götürmüşken, bugün yüzde 30 bandına geriliyor. Son olarak en önemli oransal analiz de faiz harcamalarının GSMH (milli gelir) içindeki payı. 2001 yılında bu oran yüzde 23 idi. Akla ziyan. 2003 yılında yüzde 16,4'e geriledikten sonra son iki senedir yüzde 8'ler bandına kadar düşmüş. İşte faiz konusundaki gelişmeleri anlamamız için gerekli olan, herkesçe kabul edilen temel bütün veriler bundan ibaret. 2003 öncesine göre hangi veride daha kötü bir performans var? Cahil ideologlar moralinizi bozmasın. Umarım göstergelerdeki iyileşme böyle devam eder. Zira son beş senede faizle ilgili bütün göstergeler iyi yönde gelişiyor. Peki, bugün Türkiye benzer ülkelere göre en yüksek reel faizi ödemiyor mu? Evet, ödüyor. Ancak bunun tek sorumlusu bugünkü hükümet midir? Krizin yol açtığı ekonomik tahribatı gidermek kolay olmadı. Türkiye enflasyonda da benzer ülkelerden çok daha kötü durumda. Yüzde 70'lerden, yüzde 7 bandına gerilemiş enflasyonu daha da düşürebilirsek faize ödenen tutar da azalacak. Yerli Pravda'nın ideologuna bir tavsiye: Faizin inceliklerini bir de 1990'lar boyunca şirket gelirlerinin yüzde 70'ini faizden devşirirken, el ele ülkeyi batıran patronlara anlatın da Türkiye niye hâlâ bütçede aslan payını faiz giderlerine ayırmak zorunda kalıyor herkes görsün. İbrahim Öztürk Zaman |
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|