![]() |
#11 |
![]() Allah’tan Nimet İsterken Gösterdiği Hassâsiyet:
“Süleyman, ‘Rabbim, beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz Sen daima bağışta bulunansın’ dedi.” (38/Sâd, 35) Âyet-i kerimenin başlangıcında belirtilen Hz. Süleyman’ın ifadesi gösteriyor ki o, nefsinin Allah’ın bağışı olan nimetlerden olumsuz etkilenmemesi için Allah’ın yardımını da istemekte, peşinen af talep etmektedir. Süleyman (a.s.)’ın kimsenin muktedir olamayacağı güçlerin, başkalarının ulaşamayacağı bazı mânevî mülkün kendisine verilmesini istemesi, övünmek ve hevâsını tatmin etmek için değildi. Zamanındaki kâfir ve zâlim kralları zelîl etmek, Allah’a teslim olup kulluk yapmalarına engel olan gururlarını kırmak içindi. Çünkü, hemen her dönemde olduğu gibi onun devrindeki krallar, gurur, kibir, zulüm, ihtişam sergilemek için büyük savurganlık ve sömürü içindeydi. Fahreddin Râzi, bu âyete şöyle de mânâ vermiştir: “Bana öyle şanlı bir mülk ver ki, ben ona kavuşup öldükten sonra ‘dünya mülkünün vefâsı olsaydı, Süleyman’a olurdu!’ denilsin de, kimsenin dünya saltanatına hırs ve rağbeti kalmasın!” Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi, Süleyman (a.s.)’ın asıl maksadı, dünya mülkünü değil; âhiret mülkünü istemektir. Yoksa, Allah’ın sünneti, âhiretten kopuk şekilde sadece dünya nimetlerini isteyeni esas yurt olan öteki âlemde nasipsiz bırakmaktır. Bir peygamberin böyle geçici küçük faydayı, büyük ve ebedî nimetlere tercih etmesi düşünülemez. “Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını isterse ona da dünyadan bir şeyler veririz; fakat onun âhirette bir nasibi olmaz.” (42/Şûrâ, 20) |
|
![]() |
![]() |