Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
AK Parti Haberler - AK Parti Duyurular AK Parti Haberleri, AK Parti Duyuruları, AK faaliyetler ile ilgili tüm haberleri burada paylaşıyoruz.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 07-16-2008, 00:35   #1
Kullanıcı Adı
taya
Standart Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(15.07.2008)

Değerli milletvekili arkadaşlarım

Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Bugünkü grup toplantımızda geçen hafta gerçekleştirdiğimiz önemli yurtdışı temaslardan, ülkemizin ve milletimizin çıkarlarını geliştirmek için yaptığımız dış gezilerden bahsederek konuşmamı gerçekleştirmek istiyorum.

Ak Parti özellikle grup toplantıları sadece ama sadece Türkiye’nin ihtiyaçlarının, bu ihtiyaçların nasıl giderileceğinin konuşulduğu, paylaşıldığı bir zemindir.

Ak Parti grubunun gündemi her zaman milletimizin gerçek gündemidir, ulusal ve uluslararası çıkarlarımızı geliştirmek için yaptığımız çalışmalardır bunlar.

Türkiye’nin sevinçlerini büyütmek, Türkiye’nin saygınlığını artırmak, Türkiye’nin imkan ve kaynaklarını zenginleştirmek, geliştirmek için gece gündüz, yaz kış demeden çalışan, ülkesine hizmete kendini adanmış bir kadrodur bu kadro.

Özellikle bu kadronun milletimizle kader birliği vardır. Bu birlikteliği bozmak isteyenler her şeyden önce kendi sorunlarını, millet nezdinde düştükleri o büyük meşruiyet krizini gözden geçirmeleri gerekir.

Meşruiyet krizinden kurtulmak için yanlış üstüne yanlış yapanlar bu ülkenin bahtını açan, ufkunu ağartan Ak Parti’ye kara çalmaya çalışarak, aralarındaki mesafeyi sürekli olarak her gün daha da fazlasıyla açtıklarının farkına varamıyorlar.

Defalarca tecrübe edilmiştir ki, ak olana kara deme siyaseti tutmamış, millet nezdinde, milletin vicdanında makes bulmamıştır, bulmayacaktır.

Biliyoruz ki, bizim bütün eylemlerimiz, bütün fiillerimiz, bütün icraatımız her gün, her an milletimizin şaşmaz terazisinde ölçülüyor, biçiliyor, tartılıyor.

Şartlar ne olursa olsun her zeminde, her fırsatta ülkemizin hukukunu savunmaya çalıştıkça, gözümüzü ülkemizin bütünlüğünden, gelecek ideallerinden ayırmadıkça gerilimi artırma çabaları, gerçek gündemi saptırma gayretleri boşa çıkıyor.

Ülkemizin güven ve istikrarını değil, sadece belli bir zümrenin siyasi menfaatlerini düşünerek hareket edenler maskeleriyle birlikte deşifre oluyorlar.

Evet, defalarca söyledik, bir kez daha söylüyoruz.

Türkiye ağırlıklarından kurtuldukça, Türkiye bu maskelerden arındıkça, demokratik istikrar ve güven muhkem hale geldikçe Türkiye’nin şahlanışını kimse durdurmaya muktedir olamaz.

Geçtiğimiz hafta daha evvel defalarca sahnelenen kirli oyun, bir kez daha sahnelenmek istendi, İstanbul’da huzur ve istikrarımıza yönelik alçak bir saldırıyla, hain bir terör eylemiyle bir kez daha sarsıldık, üzüldük.

Üç polisimizin şahadetiyle yüreklerimiz yandı, ama bu menfur saldırıyı gerçekleştiren o karanlık eller karanlık senaryoları içerisinde boğuldular.

Bu menfur saldırıda kahramanca mücadele ederek şehit olan polis kardeşlerimize, yavrularımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağolsun diyorum.

Biz birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz sürece bu tür terörist eylemler şüphesiz ki akamete uğramaya mahkum olacaktır.

İnanıyorum ki, demokrasiyle güçlenen bu ülke bütün direncini yeniden toplayarak, başta siyaset kurumu olmak üzere bütün kurumlarımızın duyarlı çalışmalarıyla oynanan oyunları bertaraf edecek güce milletimiz sahiptir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Türkiye Cumhuriyeti modern dünya ile birlikte medeniyet yürüyüşünü sürdürme kararında olan, demokrasi tecrübesi hiç de küçümsenmeyecek büyük bir ülkedir.

Çalkantılı bir bölgede barış ve istikrar unsuru olan Türkiye, gelişme ve kalkınma sürecini aynı kararlılıkla, aynı hızla, asla herhangi bir kesintiye uğramadan bu ülkenin demokrasiye bir pamuk ipliğiyle bağlı olmadığını göstermek suretiyle hesapları boşa çıkartacaktır.

Birlik ve beraberliğini korudukça asıl gücünü daha iyi fark eden aziz milletimiz bu ülkede emniyet içinde, güven ve istikrar içinde sonsuza kadar yaşayacaktır.

Kimse endişe içinde olmasın, Türkiye demokrasiden, hukuk devletinden, evrensel insan haklarından geriye doğru tek bir adım atmayacaktır.

Dünya nezdinde Türkiye’yi küçük düşürmek için kasıtlı bir hesap içinde olanlar Türkiye’den dünyaya bir kaos fotoğrafı vererek bu yolla kendilerine alan açılacağını düşünüyorlarsa bilsinler ki, büyük bir hüsran içindedirler.

AK Parti’yi uluslararası güçlerle işbirliği halinde gösterme gayreti içerisinde olanlar, sadece bir iftira kampanyasının figüranlarıdır, bunu da gayet iyi bilsinler.

Beş buçuk yıl önce Türkiye neredeydi, bugün Türkiye nerede? Beş buçuk yıl önce gündemi belirlenen bir Türkiye vardı, bugün ise dünyada gündem belirleyen, gündem belirleyen ülkeler arasında olan bir Türkiye var.

Beş buçuk yıl önce milli geliri, bugünkü ifadesiyle gayri safi yurt içi hasılası bir olan Türkiye vardı, bugün ise üç olan Türkiye var. Aş bu kadar büyüdü, ekmek bu kadar büyüdü, işbirliği içerisinde olan Türkiye bu mu? Ve bunu hiçbir zaman belli bir zemine oturtamayan acizler, bu ifadelerle Türkiye’ye yaklaşım içerisinde oluyorlar. Ve hiçbir zaman şu andaki AK Parti iktidarı, Türkiye’nin çıkarlarının, menfaatlerinin pazarlığı girişiminde bulunmamıştır, tam aksine Türkiye’ye dünyadaki bu ilişkiler içerisinde acaba daha büyük bir zemini nasıl oluştururuz, bunun gayreti içerisinde olmuştur.

İşte onun için şu anda Türkiye’nin müteahhitlik sektörü, dünyada Amerika ve Çin’den sonra üçüncü sıraya çıkmıştır. Eğer bu ilişkiler olmamış olsaydı, bu zemini yakalayamazdık. İşte onun için 36 milyar dolar olan ihracatımız, 124 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer bu ilişkiler, bu münasebetler olmamış olsaydı bizler bunu yakalayamazdık.

Türkiye büyük uğraşlarla, büyük fedakarlıklarla, büyük hedeflere büyük bedeller yakalayarak demokratik istikrar içerisinde güvenle bu zemini yakalamıştır. Şimdi buradan feragat etmemiz mümkün değildir. Bu noktadan geriye gidiş olmayacaktır.

Vicdan sahibi hiç kimse bu ülkenin karanlık koridorlara dönmesine göz yummayacak, izin vermeyecektir.

Değerli Arkadaşlar,

İçinden geçtiğimiz süreçte siyasî aktörlerin temel görevi, demokratik siyaseti savunmak ve siyasetin imkânlarını genişletmek, büyütmektir.

Siyaseti ve siyasetçiyi değersiz kılma gayreti içerisinde olanlar asla şunu bilmelidirler ki, siyaseti gerçek manada savunanlar bunlar karşısında suskun kalmayacaktır.

Siyaseti, erdemli bir faaliyet, saygın bir hizmet vesilesi olarak hep birlikte muhafaza etmeliyiz. Bundan asla taviz veremeyiz.

Zira, mutlaka konuşarak, her türlü şiddeti dışlayarak, medenî bir üslûpla meselelerimizin çözümü noktasında siyaset dışında bir yolu bizler kabul etmedik, bundan sonra da kabul etmeyeceğiz.

Daha iyi, daha adil, daha özgürlükçü bir toplum idealinin gerçekleştirilmesinin meşru zemini siyasettir, demokrasidir.

Siyaset kurumunun itibarının korunması, bir ülke için hayatî önemdedir.

İşte AK Parti Türkiye’ye bunu kazandırmıştır.

Türkiye’de, her fırsatta kurumların yıpratılmaması gerektiğini ifade edenler, siyaset kurumuna yönelik yıpratmalara sessiz kalmamalıdır.

Eğer demokrasi gibi bir derdimiz varsa, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yaşatılmasını istiyorsak, siyaset kurumuna da en az diğer kurumsal yapılar kadar hassasiyet göstermemiz gerektiğinin farkına varmalıyız.

Soruyorum sizlere, 50-60 yıl şöyle kesintisiz yaşayan partilerin bulunmadığı bir ülkede siyaset nasıl kurumsallaşabilir?

Şöyle kendi siyasi tarihimize bakalım.

Siyaset kurumsallaşmadan demokrasi nasıl kurumsallaşacak?

Buna bir dikkat edelim. Bu konuda özeleştiri yapalım, ama bu özeleştiriyi sadece siyasetin içerisinde olanlar değil, siyasetin dışında olanlar da yapmalıdır. Çünkü onlar da siyasetin endirekt birer uzvudur, endirekt birer mensubudur. Sadece seçilenler değil, seçenler de siyasetin birer aktörüdür, bunu böyle bilmeliyiz. Siyaset bu noktada bir bütündür. Onu birbirinden ayıramayız.

Demokrasinin üst seviyede kurumsallaştığı ülkelere baktığımızda, asırlık siyasî partilerle karşılaşırız.

Gelenekler üzerine oturan, kalıcı ve kuşatıcı teamüller inşa etmiş partilerdir bunlar. Bunları görürüz.

Siyasete dışarıdan müdahalelerin normalleştiği bir siyasî iklimde ise bu türden gelenekler, teamüller oluşturmak zordur.

İşte Türkiye bunun bedelini ödemiştir yıllardır, on yıllardır.

Demokratik siyasetin asli unsurları siyasi partilerdir. Bu, anayasamızda yer alıyor. Bu güzel bir şey de, ama bu, anayasamızın sayfaları arasında kalmamalıdır.

Özellikle demokrasiyi kökleştirmenin bir yolu da siyasi parti geleneklerini kökleştirmektir. Bunu da başarmaya mecburuz.

Birileri, değerli kardeşlerim siyaseti bütünüyle çatışma üzerinden yürütmek arzusunda olabilir.

Oysa siyasetin özü çatışma değildir; demokratik siyasetin özü, medenî anlamda yarışmadır, uzlaşmadır, ama uzlaşma hiçbir zaman yüzde yüz değildir. Nedir? Kısmi azamisinin üzerinde mutabık kaldığı bir konudur. Bunu başarmak durumundayız. İşte burada özellikle pozitif bir rekabet içerisinde olmak bizler için asıl hedef olmalıdır.

Biz siyaseti, daha iyi, daha demokratik, daha özgür, daha müreffeh bir toplum arayışının tek mümkün yolu olarak görüyoruz.

Bu yolun tahrip edilmesine var gücümüzle karşı çıkıyoruz.

Geçmişte siyasetin tahrip edilmesine, yıpratılmasına seyirci kalan siyasî aktörlerin, nasıl kendi sonlarını hazırladıklarını, millet tarafından nasıl tasfiye edildiklerini hep birlikte gördük.

Bugün siyasetin yıpratılmasına sessiz kalan, hatta bu yıpratma ameliyesine destek veren siyasetçileri de hiç şüphesiz, açık söylüyorum, aynı akıbet beklemektedir. Ve bundan kaçmak mümkün değil. Bakınız; arzu etmem ama söylemek durumundayım.

Ana muhalefet partisinin lider ve sözcülerinin son günlerdeki gayretkeşliğini tarih kaydetmiştir. Millet bunları da kayda girmiştir.

Hukukî süreç henüz işlerken, demokratik siyasî sürece darbe vurma iddiasıyla soruşturulan illegal yapılanmaların avukatlığına soyunmak, ancak demokratik hukuk devleti anlayışına inancı zayıf olan bir siyasi anlayışın kalkışabileceği bir iştir.

Bu tür siyasetçilerin ve böyle bir siyaset tarzının siyasete verdiği zararı, demokrasiye verdiği zararı, hukuka verdiği zararı herhalde başka kimse veremez.

Değerli arkadaşlarım,

İktidarı yıpratmak uğruna, bindiği dalı kesen, içinde bulunduğu gemiyi batırmaya çalışan siyasetçi tipi, soruyorum sizlere bu millete ne verebilir? Bunların bu millete verebileceği bir şey var mı?

Demokrasi, hukuk, anayasal düzen hepimiz için olmazsa olmaz varlık zeminidir.

Değerli arkadaşlarım,

İşte bu noktada bizler, ekranları başında izleyen milletimizle birlikte aynı çizgideyiz. Hiçbir sıkıntımız yok ve milletimiz bunu yakından takip ediyor, izliyor ve değerlendirmesini de buna göre yapıyor. Çünkü kim kimlerin avukatlığına soyunmuş veya kimler kimlerin avukatlığına soyunmuş? Bu çok önemli. Ve biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken, bize de savcılık görevini sağolsun yine onlar veriyorlar. Bu da güzel bir şey. Niye? Savcı millet adına vardır. İddia makamı millet adına oradadır ve biz de millet adına evet, hakkı aramanın, hakkı savunmanın gayreti içerisindeyiz. Eğer bu anlamda savcılıksa evet savcıyız.

Değerli arkadaşlarım,

Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta Perşembe günü komşu ülke Irak’ı, bir grup arkadaşımla birlikte ziyaret ettim, başta Cumhurbaşkanı ve başbakan olmak üzere, Irak’ta çok çok verimli görüşmelerimiz oldu. Bağdat Havaalanı’nda Irak Başbakanı Sayın Maliki ve icracı bakanlarıyla birlikte bizleri karşıladılar. Orada resmi karşılama törenlerimizi yaptık ve ondan sonra da Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı bütün görüşme yapacağımız yerlere ulaştık. Tabi bizler de icracı bakan arkadaşlarımızla birlikte oradaydık.

Ve Irak’a -tabi ilginç olan odur- 18 yıl aradan sonra ilk defa Türkiye’den bir Başbakan gidiyor. Ve bu da bize nasip oldu, biz gitmiş olduk.

Tabi şuraya dikkatinizi özellikle çekmek istiyorum:

Biliyorsunuz Anadolu’da Irak kelimesi “uzak” anlamında kullanılır. Tabi bu Irak bize uzak değil. Akrabalıkların, kardeşliklerin olduğu bir Irak. Ve bu denli birbirine yakın olan, tarihi ve kültürel bağları itibariyle bu denli birbirini seven iki ülkeyiz biz.

Irak ve Iraklılar bizim için, bazen ifade ediliyor, komşu, dost. Biz komşu, dost ülke olmanın ötesinde kardeş iki ülkeyiz. Böyle bir bağımız var.

Ve bu bizim tabi Atasözlerimizde, türkülerimizde, ağıtlarımızda, şiirlerimizde, masallarımızda, Irak vardır, Bağdat vardır. Hep bunlar geçer.

Düşününüz, hep okurduk malum, edebiyatta, Türk şiirinin önemli isimlerinden, divan edebiyatının önemli isimlerinden işte bir Fuzuli Bağdatlıdır. Ve tabi bunlarla birlikte ister istemez bizler orayla böyle bir dili yakaladık. Böyle bir güzelliği yakaladık.

Medeniyetimizin, kültürümüzün, inancımızın manevi mimarları, Anadolu’nun gönül mimarlarının bakıyorsunuz buralarla çok ciddi bağlantıları var. Bugün de Bağdat’ta, Kerbela’da, Basra’da, Musul’da, Samarra’da, birçok bu noktadaki bu işin gönül mimarlarının, ediplerinin, şairlerinin medfun olduğunu görürüz.

Bizler, ortak bir medeniyeti, ortak bir kültürü, ortak bir tarihi, ortak bir coğrafyayı paylaşıyoruz.

Geçmiş dönemde de, müdahale sonrasındaki zor dönemde de kulağımız, gözümüz, gönlümüz hep Irak’ta oldu ve bunları yine onlarla birlikte, o kardeşlerimizle birlikte hep paylaştık ve bu konuda acaba bizler neler yapabiliriz diye bunları düşündük.

Devletler arasında zaman zaman gerginlikler yaşanmış olsa da, halklarımız birlikte üzüldü, birlikte sevindi.

 

taya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı