![]() |
#1 |
![]() Türkiye yol haritasını çiziyor
Anayasa Mahkemesi, 4,5 aydır yaşanan belirsizliği bitirdi. Anayasa'da belirtilen çoğunluğa ulaşılamadığı için (6'ya 5) AK Parti kapatılmadı. Sadece bir yıllık Hazine yardımının yarısının kesilmesi kararlaştırıldı. Erdoğan: AK Parti, yol haritasını çizdi Başsavcı aynı delillerle yeni dava açamayacak Bazı kesimler tarafından dile getirilen 'AK Parti'nin kapatılma tehlikesinin hâlâ devam ettiği' iddiasına hukukçulardan itiraz geldi. Mahkeme'nin AK Parti hakkında verdiği 'kapatılamaz' kararının kesin hüküm niteliğinde olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin kararına itiraz yolu bulunmadığının altını çiziyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop, Ceza Usul Kanunu'ndaki hükümlere göre Yargıtay Başsavcılığı'nın yeniden dava açma hakkının olduğunu ancak, Başsavcı'nın karara bağlanan davanın iddianamesindeki bilgi, belge ve delilleri kullanmasının mümkün olmadığı görüşünde. Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Şen de Başsavcı'nın hukukun genel ve özel ilkeleri ile bağlı olduğuna dikkat çekti: Aynı sebep ve aynı saiklerle mahkemenin önüne yeni bir iddianame ile gidilemez. Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında verdiği karar kesin hüküm niteliğinde. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'nun 98. maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin kararına herhangi bir itiraz yolu yok. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AK Parti hakkında aynı delillerle yeni bir dava açamayacak. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop, Ceza Usul Kanunu'ndaki hükümlere göre Yargıtay Başsavcılığı'nın yeniden dava açma hakkının olduğunu söyledi. Şentop, başsavcının yeni iddianamede karara bağlanan davanın iddianamesindeki bilgi, belge ve delilleri kullanmasının ise mümkün olmadığını kaydetti. Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Şen de aynı görüşte. Başsavcının hukukun genel ve özel ilkeleri ile bağlı olduğunu, aynı sebep ve aynı saiklerle mahkemenin önüne yeni bir iddianame ile gidemeyeceğini vurguladı. Yeni bir dava için yeni olgular gerektiğini savunan Şen, şöyle devam etti: "Bir mahkemenin önüne aynı konu ve aynı olaylarla yeniden gidilemez. Giderse ne olur? Anayasa Mahkemesi bu iddianameyi reddeder. Reddetmezse hukukun en temel ilkesini, yani 'aynı konuda yeniden karar verilememesi' ilkesini çiğnemiş olur." Şen, Başsavcılığın yeni bir dava açması için bu davada tartışılmayan ve raportörün rapor hazırladığı konuların dışında yeni belge ve bilgiler bulması gerektiğini dile getirdi. Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise, AK Parti'nin kapatılma tehlikesinin hâlâ devam ettiği iddiasında. Kanadoğlu, "AKP'li sade vatandaş da bu karara sevinebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu karar iktidar partisine verilmiş kesin ihtar kararıdır. Bu yolda devam ettiği sürece 'benim kapatılmam kaçınılmaz olur' kararıdır." dedi. Delillerin 3'te 2'si dosya dışı bırakıldı Anayasa Mahkemesi üyelerinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın iddianamede öne sürdüğü kapatma delillerinin 3'te 2'sini dosya dışı bıraktığı öğrenildi. Yüksek Mahkeme'nin müzakereler sırasında delilleri 'laikliğe aykırı fiiller' değerlendirmesine tabi tuttuğu belirtildi. Delillerin büyük bölümünü laikliğe aykırı eylem niteliğinde bulmayan mahkeme üyeleri, bazı açıklamaları düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında bularak ayıkladı. AK Partililerin özellikle yargı kararlarına karşı yaptığı açıklamalar, delil sayılmadı. İddianamede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elçilere genelge göndererek, Türk okulları ve Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'yla ilişkiye geçilmesini istediği ve laikliğe aykırı fiil işlediği iddia ediliyordu. Yüksek Mahkeme üyeleri, genelgenin laikliğe aykırı fiil niteliğinde olmadığını belirterek, bu delili de dosya dışı bıraktı. Metin Arslan, Ankara Kapatmaya karşı çıkan yargıçlar Venedik kriterlerini hatırlattı Anayasa Mahkemesi, AK Parti davasındaki karar görüşmelerinde ateşli müzakerelere sahne oldu. En önemli tartışma üniversitelere özgürlük getiren anayasa değişikliği üzerinde yaşandı. Anayasa değişikliğinin iptali yönünde oy kullanan üyelerden Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli, AK Parti'nin kapatılmasına karşı çıkarken AİHM içtihatları ve Venedik Kriterleri'ne dikkat çekti. Bu üyeler, söz konusu düzenlemenin parti kapatmayı gerektiren şiddet kriterini içermediğini ve demokrasiyi tehlikeye sokacak bir eylem olmadığını belirterek şu görüşü savundu: "Anayasa değişikliği laikliğe aykırı ancak laikliği ve demokrasiyi ortadan kaldıran bir düzenleme değil. Bu eylem, partiyi odak haline getirir; ancak yoğunluklu olmadığı için kapatılmasına sebep olmaz." Görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le ilgili delillerin de odak hali için yeterli olmadığı vurgulandı. İddianamenin Cumhurbaşkanı yönünden reddini isteyen Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli, karar oturumlarında da bu görüşlerini tekrar etti. Anayasa'ya göre tarafsız cumhurbaşkanının önceki eylemlerinin Siyasi Partiler Kanunu kapsamında cezalandırılamayacağını vurgulayan üyeler, Gül'ün eylemlerinin odak olma kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Bu görüş üyelerin çoğunluğu tarafından benimsendi. Anayasa Mahkemesi üyeleri, AK Parti kapatma davasında Anayasa'nın 69. maddesinde belirtilen 'odak' tanımı konusunda farklı görüşler dile getirdi. 6 üye, odak halinin temelli kapatmayı gerektirecek şekilde oluştuğunu savundu. Kapatmaya karşı olan ancak odak halinin zayıf da olsa bulunduğunu belirten 4 üye ise, 2001 yılından sonra yapılan anayasa değişikliğine dikkat çekti. Değişiklikle odak hali için 'yoğunluluk, kararlılık ve benimsenme' şartlarının getirildiğinin altını çizen üyeler, odak halinin yoğunlukla oluşmadığını bildirdi. Bu yüzden iddianamede yer verilen fiillerin ağırlığının kapatmayı gerektirmediğini vurguladı. Bu görüşlerin ardından oylamaya geçildi. Yapılan oylamada 6 üye AK Parti'nin kapatılmasını, 4 üye kapatılması yerine Hazine yardımının kesilmesini, Başkan Haşim Kılıç ise davanın reddini istedi. Odak halinin tespiti nedeniyle Hazine yardımının kısmen kesilmesine karar verildi. Yüksek Mahkeme üyelerinin odak tartışması, daha çok eğitim özgürlüğü getiren düzenleme üzerinde yoğunlaştı. Üyelerin çoğunluğu, iptal edilen anayasa değişikliğini ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İspanya'da başörtüsü için kullandığı "Velev ki siyasi simge olsa, yasaklayabilir misiniz?" açıklamasını odaklaşmaya delil gösterdi. 6 üye, anayasa değişikliğinin iptaliyle Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin laikliğe aykırı fiillerin odağı halinin tespit edildiğini savundu. Kapatmaya karşı olan ancak anayasa değişikliğinin iptali yönünde oy kullanan üyeler Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli ise, AİHM içtihatları ve Venedik Kriterleri'ne dikkat çekti. Akyalçın, Kaleli ve Özgüldür, anayasa değişikliğinin iptal edilerek laikliğe aykırılığın ortadan kaldırıldığını, böyle bir değişikliğin yapılması halinde yeniden iptalinin gündeme geleceğini hatırlattı. Tartışmalar sırasında kapatmaya karşı olan üyeler, iptal edilen anayasa değişikliğinin parti kapatmayı gerektiren şiddete yönelik, demokrasiyi tehlikeye sokacak ölçüde bir eylem olmadığının da altını çizdi. Gül'ün eylemleri, odak oluşturmaz Müzakereler sırasında Cumhurbaşkanı Gül hakkında iddianamede belirtilen eylemler de masaya yatırıldı. Yurtdışındaki Türk okullarıyla ilgili genelgelerde dış temsilciliklere dernek, vakıf ve okullarla temas ve ilişki kurulması talimatı verilmediği, misyon şeflerinin her bir kuruluş için ayrı ayrı değerlendirme yapıp takdir yetkisini kullanmaları yönündeki teamülün hatırlatıldığı kaydedildi. Fethullah Gülen'in beraat kararının da gündeme geldiği görüşmelerde, söz konusu genelgelerin laiklik karşıtı olmadığı, Dışişleri Bakanlığı döneminde yapılan konuşmaların ise düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildi. İddianamede Cumhurbaşkanı Gül'e atfen yer alan bazı açıklamaların tekzip edildiği de kaydedildi. Ekonomi konuşulmadı AK Parti müzakereleri sırasında ekonomik ve siyasi dengelerin konuşulmadığı tartışmaların hukuki zeminde gerçekleştiği ifade edildi. Mahkeme kaynakları, "Üyeler siyasi açıklamaların hukuksal yönünü değerlendirdi. Kararın getireceği ekonomik ve siyasi etkileri üyeler vicdanlarında duymuş olabilir, ancak müzakerelerde konuşulmadı." değerlendirmesini yaptı. 2001'de parti kapatma zorlaştırıldı 2001 yılında yapılan anayasa değişikliği ile parti kapatmanın zorlaştırılması AK Parti davasında da kendisini gösterdi. Anayasa Mahkemesi, Hak-Par kararının ardından AK Parti davasında da 6'ya 5 oyla kapatılmama kararı verdi. Dönemin DSP-MHP-ANAP hükümeti, 2001'de yaptığı anayasa değişikliği ile siyasi partiler için daha güvenceli bir hüküm ortaya koydu. Değişiklikle odak hali için 'yoğunluluk, kararlılık ve benimsenme' şartları getirildi. 2001 yılındaki diğer bir değişiklik ise Anayasa'nın 149. maddesinde yapıldı. Düzenleme ile anayasaya siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluk (7 oy) şartı getirildi. Daha önce 6'ya 5 salt çoğunlukla parti kapatma kararı veriliyordu. Dünya basını: Türkiye uçurumun kenarından döndü Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatılması talebini reddetmesi dünya basınında geniş yankı buldu. Avrupa ve Amerikan gazeteleri, kararın Türkiye'yi uçurumun kenarından çevirdiği; ancak elitlerle parti arasındaki mücadelenin alttan alta devam edeceği yorumunda bulundu. Arap ve Rus basını ise AK Parti'nin kapatılmadığını; ancak uyarıldığını yazdı. Amerikan Wall Street Journal gazetesi, kararla, Batı'nın kilit öneme sahip müttefiki olarak gördüğü Türkiye'de istikrarsızlığa yol açabilecek siyasi krizin şimdilik önüne geçildiğini vurgularken; Washington Times, Anayasa Mahkemesi'nin yabancı yatırımcılara rahat nefes aldırıp, AB üyeliği yolunda duraksama endişelerini giderdiğine dikkat çekti. İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye'nin hem kendisinin hem dostlarının ödünü kopardıktan sonra uçurumun kıyısından döndüğünü belirtti: "Türkiye topyekün bir siyasî kriz ihtimalini bertaraf etti." Alman Allgemeine Zeitung ise, Yüksek Mahkeme'nin kararını, 'Son seçimleri açık farkla kazanmış bir partinin kapatılması, seçmen iradesinin hiçe sayılması anlamına gelirdi' yorumuyla okurlarına duyurdu. AB, 5 Kasım'a kadar yeni reformlar bekliyor AK Parti'ye karşı açılan kapatma davasının açıklandığı 14 Mart'tan bu yana ABD'nin aksine demokrasi yönünde net tavır koyan Avrupa Birliği, acil reform çağrısı yapıyor. Kapatma davasının reddedilmesinin ardından rahatlayan AB "gün reform günüdür" diyor. Hem AB Komisyonu hem de Avrupa Parlamentosu milletvekilleri üst üste yaptıkları açıklamalarda bir taraftan Mahkeme kararından duydukları memnuniyeti ifade ederken, bir taraftan da AK Parti'ye "artık bahaneniz kalmadı" mesajı gönderiyor. Hükümetten, ilerleme raporunun yayınlanacağı 5 Kasım'a kadar somut adımlar atmasını bekliyor. AK Parti kapatma davasını "yargı darbesi" ve "demokrasi karşıtı güçlerin" işi olarak gören AB, kısa süre içerisinde yeni bir anayasa metni beklentisi içerisinde. Soğuk Savaş'ın ardından Doğu Avrupa ülkelerinin bazılarının AB üyeliği için yeni anayasalar kaleme aldıklarına işaret eden uzmanlar, müzakereci ülke Türkiye'nin hâlâ askerî bir cuntanın hazırladığı anayasayı değiştirmemiş olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyor. Yeni bir anayasanın Türkiye'nin temel sorunları olan insan hakları, Kürt meselesi, Alevi sorunu, inanç hürriyeti, laiklik, asker-sivil ilişkileri, ifade hürriyeti gibi sorunlara kalıcı çözüm getirebileceği düşünülüyor. Temel hakları teminat altına alan bir anayasanın yokluğunda ise gerilimlerin kalıcı olarak çözülemeyeceği düşünülüyor. Yeni anayasa için bütün toplum kesimlerini kucaklayan ve dinleyen bir yaklaşımla ortaya çıkarılacak metnin Türkiye'nin yeni "uzlaşması, mukavelesi" olabileceği kaydediliyor. AB, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına karşı olmamakla birlikte, AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi'nden dönen başörtüsü düzenlemesini toplumdan yeteri kadar destek almadığı için eleştirmişti.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|