![]() |
#1 |
![]() Dün, yoruldum ve sıkıldım... Neden? Dakika dakika akıp giden gündemin yoğunluğundan... Akşama doğru çıka gelen kapatma gerekçesi... MHP’nin Anayasa Mahkemesine yönelik anayasa değişiklik önerisi...
Artık sıradanlaşmaya başlayan ‘fırlayan dolar, düşen borsa’ haberleri... Askeri bürokrasinin maaşlarının gizlendiği 2012 Bütçe Taslağı... Daha bir rayına girmiş gözüken Ergenekon Davası.. Fatih Terim’in 2012’ye uzatılan sözleşmesi.. Ve yazıya oturduğumda detaylarını hiç bir yerde bulamadığım ve günün en olumlu haberi saydığım ‘Sanayi Envanteri’nin ortaya çıkması... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın bu konuyla ilgili birlikte yaptıkları basın toplantısı. Hangisini... Nasıl yazacağını şaşırtan koca bir hengame halindeki gündem... *** Oksijenlenmek için dünya pencerelerini açtım. İngiltere’den çıkagelen haber sürpriz oldu. Yavaş yavaş okumaya başladım. İngiltere’nin başkenti Londra’da ve bir kaç kentte daha..... Belediye otobüslerinde Ocak ayından itibaren ‘dini mesajların’ yanı sıra ‘ ateist mesajlar’ yazılı olduğu ilanların da yer alması planlanıyormuş. ‘Hayırdır,’ dedim. *** Her şey genç İngiliz komedi yazarı Ariane Sherine’in, geçen yaz Guardian gazetesine yazdığı bir makalede, belediye otobüslerine kiliseler tarafından verilen bazı ilanları eleştirmesiyle başlamış... Sherine bu ilanlardan birine girmiş ve tıklamış...Meğer Kilise’nin otobüslere verdiği ilandaki internet adresine girdiğinizde, karşınıza: ‘Tanrıyı reddedenler sonsuza kadar cehennemde yanacak’ türünden mesajlar çıkıyormuş. *** Okuduklarından irkilen ateist genç komedi yazarı yazısını okuyan herkesi, bir ‘karşı reklam kampanyası için’ beşer sterlin bağış yapmaya davet etmiş. ‘Britanya Hümanistler Derneği’ bu öneriyi anında desteklemiş... Kampanya bir anda umulanın çok üzerinde ilgi görmüş... Ateistler yaptıkları son açıklamada şimdiden hedeflediklerinin beş misli parayı topladıklarını belirtiyorlar. *** Şimdi... Kampanya kapsamında, Ocak ayından itibaren Londra’da, merkezi hatlarda çalışan 30 belediye otobüsüne, dört hafta boyunca ‘Muhtemelen Tanrı Yok. Tasayı bırakın, hayatın tadını çıkarmaya bakın’ yazılı ilanlar asılması planlanıyor. Ateistler, kampanyaya büyük ilgi olduğunu, Londra’dan sonra Birmingham, Manchester ve Edinburg gibi Britanya’nın diğer büyük kentlerindeki otobüslere de benzer ilanlar asılması konusunda talepler aldıklarını açıkladılar... Kampanyaya destek veren İngiltere’nin önde gelen ateistlerinden Profesör Richard Dawkins, dini kuruluşların, İngiltere toplumunda, vergi indiriminden tutun da, saygınlık görme ve kolayca incinebilme hakkına varıncaya kadar her türlü maddi ve manevi avantajdan otomatik olarak yararlandığını, bu nedenle insanları düşünmeye sevkedecek alternatif sloganları yaygınlaştırmanın tam zamanı olduğunu söylüyor. Makalesiyle kampanyayı başlatan yazar Ariene Sherine de, ‘Ateistler, laik bir ülke, laik bir eğitim ve laik bir yönetim istiyor. Kampanyamıza bu kadar çok insanın mali katkı yapmak istemesi de bu hissiyatı yansıtıyor’ demekte... *** Kiliselere gelince, şu ana kadar olup bitene yumuşak bir tepki vermişler... İngiliz Metodist Kilisesi, Tanrı’ya ilginin devam etmesini sevindirici bulduğunu, bunun insanları konu hakkında düşünmeye teşvik edeceğini duyurmuş... Anglikan Kilisesi ise, herhangi bir dini görüşü ya da felsefi yaklaşımı savunanların, görüşlerini uygun yollarla yayma hakkını, her zaman savunacağını bildirmiş... Ama kilisenin sözcüsü tasarlanan ilana gönderme yapmayı da ihmal etmemiş: ‘Hıristiyanlık inancının hayatın tadını çıkaramamakla özdeşleştirilmesi doğru değil. İngiltere’de her 10 kişiden yedisi kendisini Hıristiyan olarak tanımlıyor. Bu insanlar, imanın sağladığı mutluluğun tadını çıkarıyorlar’... *** İngiltere’de de ‘ateistlerle-Kilise’ tatlı tatlı çekişiyor... Ama bu öldürücü bir iktidar kavgasına dönüşmediği gibi karşılıklı bir baskı nedeni de olmuyor... Londra, türbanlının üniversiteye giremediği, içki isteyenin de belediye işletmesinde müşteri olamadığı bir kente dönüşmüyor... Tam tersine otobüslerdeki birbirine zıt ilanlar yan yana duruyor ve birbirlerine hoşgörüyle bakıyorlar... *** Ne dersiniz? Bıkıp, usanıp, yorulduğumda... Oksijenlenmek için dünya pencerelerini açmakta haksız mıyım? Böyle bir düzeyden çok uzaktaki Türkiye sizleri de bunaltmıyor mu? Tarih: 24 Ekim 2008 Cuma
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|