Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 02-03-2009, 10:57   #1
Kullanıcı Adı
siyah gül 07
Standart Katil olmakla kahraman olmak arasındaki fark…(ALİ BAYRAMOĞLU)
Başbakan'ın Davos'taki tepkisinden, özellikle "siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz" sözünden hareketle, ülkede "anlamsız bir karşılaştırmacı gazetecilik alıştırması" başladı.
"Ya Peres sana 17,500 faili meçhul cinayeti sorsaydı" veya "Sen önce kendi evini temizle" tarzı "birinci tekil şahıs"ın pek revaçta olduğu bir dizi yorum ve eleştiri dolaşıyor ortalıkta.
Meseleleri ayrıştırarak ya da her meselenin farklı yönlerini kendi içinde ayırarak tartışmak, anlamanın ve demokrat tavrın temel koşullarından birisiyken, bunun tersini, üstelik liberal bir duruşu öne sürerek yapmaya ve olup biteni iyice anlaşılmaz kılmaya ne isim vermek gerekir, bilmek zor…
Ama bu yapılıyor…
Denebilir ki, Başbakan'ın Gazze konusundaki tavrını Güneydoğu konusundaki tavrıyla karşılaştırmak, Gazze'deki çocuklara duyduğu ilgiyi Kürt çocuklara yöneltmesini istemek, Başbakan ve hükümete yönelik "daha insancıl, daha demokratik ol" talebidir. Hatta belki daha da fazlası, siyasi iktidarın çifte standart içinde hareket ettiğinin iması…
Hepsi meşrudur…
Ancak bu bakış açısı Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta Gazze konusunda Peres ve İsrail'e yaptığı çıkışı, bunun uluslararası sonuçlarını hafife almayı, insani, vicdani ve siyasi anlamını görmezden gelmeyi doğrulamaz…
Anlamsız karşılaştırmacılık, garip ve zorlama paralellikler üretir.
Kandil dağlarının bombalanmasıyla Gazze'deki hastanelerin, plajların bombalanmasını aynı kefeye koymak gibi...
Gazze'de seçimle gelmiş bir iktidar bulunduğunu, Gazze'nin Filistin toprağı olduğunu unutmak gibi…
Ya da Türkiye'de işlenmiş 17,500 faili meçhul cinayetin adının "cinayet", İsrail Gazze'yi vurduğu zaman öldürmenin adının "kahramanlık ya da askerlik" olduğunu akla getirmemek gibi...
Gazze'de kadın ve çocukları vurdu İsrail, hastaneleri vurdu, ambülansları vurdu…
1400 civarında ölü var, bunun 450'si çocuk, 120'si kadın…
Tayyip Erdoğan, kendi adına, ülkesi adına, hepimiz adına buna tepki verdi…
Verdiği tepkinin bir azarlamaya konu olmasına daha çok tepki verdi…
Üslubunu beğenin beğenmeyin, böyle bir çıkışın birçok açıdan haklı nedeni olduğunu görmezden gelemezsiniz…
"Başbakan'ı övmek, desteklemek durumunda kalmanın yarattığı baskı"dan kurtulamıyor bazılarımız.
Eleştirmek gerektiğinde eleştirin, ama övgüyü hak ediyorsa, övün…
Eleştirinin de övgünün de temel kriteri demokratik ilkelere, insan haklarına, dürüstlüğe, özgürlükler düzenine uygun ya da ters söz ve eylemler olmalıdır…
O zaman övmede de yermede de kişiden daha önemli olana yönelmiş olursunuz…
Bu kez bu çerçevede övgüyü hakediyor Başbakan…
Meselenin özü budur.
Bu tavrın bölgede de ülkede de "doğru" istikamette, Kürt sorununu da kuşatacak biçimde sonuçları olacaktır.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta panelde yaptığı asıl konuşma, tartışmalarda ve eleştirilerde hiç dikkate alınmadı…
Şöyle diyordu Erdoğan:
"Son olarak Gazze olaylarına da asla Yahudiler boyutunda ele alan bir anlayışla yaklaşmadık. Bizim bu konuda tutumumuz farklıdır. Ben anti-semitizmi insanlık suçu olarak ilan etmiş bir Başbakanım, bugün de aynı noktadayım. Yine aynı şeyleri söylüyorum. Değişen bir şey yok. Ama İsrail'in yönetimine serzenişte bulundum ve kınadım. Yaptıkları işin doğru olmadığını söyledim. Şu anda da aynı noktadayım. Aynı kanaatteyim ve bir de uluslararası camianın Gazze'ye duyarsızlığını kınadım. Bakın burada Gürcistan olayı olduğu zaman hemen ilk gün insani yardımlar Sarp Kapısı'ndaydı. Bütün ülkeler Gürcistan konusuna hemen müdahil oldular. Peki Gazze'de niçin anında müdahil olmadılar da iki hafta beklediler? Üç hafta bu sürecin devamına seyirci kaldılar? 1200'ü aşkın sivil halk öldü, 5 bini aşkın insan orada yaralandı. Farklı farklı bahanelerle de bu süreç devam ettirildi. Şimdi bir ateşkes var. Temenni ederiz ki bu ateşkes kararlı bir şekilde bundan sonra da sürsün ve Ortadoğu barışı sağlanmış olsun."
Meselenin özü gerçekten budur. Başbakan "doğru"dur ve övgüyü haketmektedir.

3 Şubat 2009 Salı

 

siyah gül 07 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı