![]() |
#28 |
![]() ![]() ![]() Feridun Düzağaç (d.10 Ekim1968, Adana) söz yazarı, müzisyen. İlk kez Mersin'de bir grubun solisti olarak insanların karşısında şarkı söylemeye başladı. 1988’de Adana'da üniversitede (Çukurova Üniversitesi) okuduğu dört arkadaşıyla kendi müziklerini üretmek ve kendi şarkılarını yazmak için kurdukları TINI grubuyla şarkı yazmanın kutsal yükünü keşfetti. İlk bestesi Özdemir Asaf'ın Lavinia'sı, özel radyoların ilk günlerinde Ferdi Tayfur'un "Emmoğlu"sunun ardından bir ulusal radyoda en çok istek alan ikinci şarkı oldu. 1990 yılında yine aynı üniversitedeki 13 amatör şair arkadaşıyla 'İlk Rüzgar adını verdikleri antolojik formatlı şiir kitabında yazdıklarını yayınladı ve fırsatını bulup, iki yıl uzattıktan sonra 1992 yılında Çukurova Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İşletme bölümünden mezun oldu. 5 yıllık paylaşımının anısına kaydettikleri TINI demosu 1994 Kasımında "Öğrenci İndirimi" adıyla Ada Müzik'ten yayınladı. 1995 Ocak ayında Sevgi Güryay'la hayatını birleştirdi. Aynı yılın Aralık ayında babası Salih Mete Düzağaç'ı trafik teröründe yitirdi. feridun düzağaç ın bi röportajından alıntı Beşiktaşlılığınız yüzünden müziğinize ilgi duyan ya da futbola ilginizden dolayı müziğinizi bırakanlar var mı? İkisi de var. ‘Bu adamın Beşiktaşlı olduğunu bilirdim de bu kadar da olduğunu bilmezdim, bundan sonra bütün albümlerini almak lazım’ diyen de oluyor, bir Aziz Yıldırım yazısından sonra ‘Feridun Düzağaç albümlerini boykot edelim’ diye çağrı yapanlar da. Bunlar çok eğlenceli şeyler. Açıkçası bir hanımefendi gelip ‘Bu şarkıları yazan adamın, İnönü Stadı’nda bir fanatik gibi bağırmasını benim mantığım almıyor’ diyorsa da ‘eyvallah’ demekten başka bir şey yapamam. Albümünüz Beşiktaş mağazalarında satılmaya başlanabilir mi? Gerçi FD kısalttığınızda FB gibi oluyor ama. (Gülüşmeler) Evet, ucuz atlattık, öyle bir çaba oldu. Kulağıma geldi de. Ama o kadar olacağını sanmıyorum. Beşiktaşlılığın felsefesi ne? Babamı çok severim, o Beşiktaşlıydı. Daha duygusal, daha içsel unsurlarla açıklanabilir Beşiktaşlılık. FB’deki gibi statü, iktidar, güç, GS’deki gibi centilmenlikle değil. Ben 37 yaşındayım ama o anlamda Süleyman Seba kadar yaşlıyım. Konserlerin mi, yoksa statların kalabalığını mı tercih edersiniz? Biri daha çok içimize dokunan bir şey, diğeri daha çok daha çabuk tüketebileceği, anlık keyif. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|