![]() |
#1 |
![]() Güzel bir ahlaka sahip olabilmek ancak Allah'tan korkmakla ve O'nun emirlerine kesin olarak boyun eğmekle mümkündür. Bir insanın güzel ahlaka sahip olması ve bunu kararlılıkla sürdürebilmesi için güçlü bir Allah sevgisi ile birlikte güçlü ve derin bir Allah korkusu taşıması gerekir. Allah'tan gereği gibi korkabilmek ise Allah'ın büyüklüğünü şanını ve azametini üstün makamını sonsuz ilim ve kudretini kulları üzerindeki kayıtsız şartsız güç ve hakimiyetini dilediğini dilediği gibi gerçekleştirebileceğini sürekli akılda tutmak ve tefekkür etmekle Allah'ın vaadine tehdidine hesap gününe cezasının şiddetine cehennem azabının sonsuzluğuna ve korkunçluğuna kesin olarak iman etmekle mümkündür. Bu iman güçlü bir Allah korkusunu doğurur. Bu korku da insanın tüm tavır ve davranışlarını hareket ve konuşmalarını Allah'ın beğendiği hoşnut olduğu ahlak doğrultusunda düzenlemesini sağlar. Allah'tan korkan kişi O'nun sınırlarını korumaya karşı derin bir hassasiyet içinde olur.
Allah'tan korkmayan insanlar ise Allah'ın beğenmediği her türlü tavrı gösterebilirler. Allah'a hesap vereceğini unutmuş bir insanın dürüstlük göstermesi insanlara fedakarlıkta bulunması adil ve namuslu olması kısacası güzel ahlaklı olması için hiçbir nedeni yoktur. Onun tüm ahlakını yalnızca kendi kişisel hırsları ve çıkarları şekillendirir. Ve ölümlü insanlara güzel ahlak göstermenin onun için bir anlamı olamaz. Bu bakış açısının bir sonucu olarak kişinin kendi çıkarları uğruna yapmayacağı şey yoktur. Allah'ın kadrini gereği gibi takdir edemediğinden Allah'ın azabı onun için caydırıcı bir unsur olmaz. Allah'tan korkmadığı ve karşılık göreceğini düşünmediği için haddi aşmada insanlara zalimce bir tavır göstermede hiçbir sınır tanımaz ve alabildiğine azgın bir karakter sergiler. Allah'ın azametini ve intikam alacağını aklına getirmediği için rahatlıkla Allah'ın sınırlarını aşar. Bu nedenlerden dolayı Allah korkusu olmayan insanlar her türlü günaha ve ahlaki bozukluğa açıktırlar. Hem Allah'ın dinine uymazlar hem de zalimce bir tavır göstererek diğer insanları da Kuran ahlakından uzaklaştırmaya çalışırlar. Dinin sunduğu güzel ahlakın yaşanmasına kesinlikle tahammül edemezler. Elbette bu insanlar dünyada işledikleri zulümlerin karşılıklarını ahirette göreceklerdir. Allah Kuran'da bu insanları ve uğrayacakları sonu şöyle haber vermiştir: Şüphesiz inkar edenler ve Allah yolundan alıkoyanlar gerçekten uzak bir sapıklıkla sapmışlardır. Gerçek şu ki inkar edenler ve zulmedenler Allah onları bağışlayacak değildir onları bir yola da iletecek değildir. Ancak onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (iletecektir.) Bu da Allah'a pek kolaydır. (Nisa Suresi 167-169) Bu bölümde Allah'tan korkmayan zalim insanların Kuran'da tarif edilen belli başlı çarpık karakter özellikleri incelenecektir. Şeytanla Olan Benzerlik: Şuursuzluk ![]() Allah'ın varlığını ve gücünü bildikleri halde Allah'ın dilediği biçimde davranmayan O'ndan gerçek manada korkmayan insanların durumu şeytanın durumuyla benzerlik taşır. Şeytanın sürekli telkini ve etkisi altında bulunan bu kimseler neredeyse şeytanla aynı tür bir zihniyet ve ruh hali içine girmişlerdir. Bu ortak ruh halinin en belirgin özelliği ise şuursuzluktur. Yani insanın bildiği ve gördüğü bir gerçek karşısında vermesi gereken mantıklı tepkiyi göstermesi gereken en akılcı tutum ve davranışı ruh halini değil göz göre göre çarpık dengesiz ve kendi zararına sonuçlanacak tepki ve davranışı göstermesidir. Bu çarpık davranış tarzının en somut örneğini şeytanın Allah'a başkaldırmasında görürüz. Kuran'da bu olay tüm insanlar için bir ibret vesilesi olarak aktarılır. Allah Hz. Adem'den önce melekleri ve cinleri yaratmıştı. Onlar Allah'ı övgü ile tesbih ediyorlardı. Sonra Allah ilk insan olan Hz. Adem'i yarattı ve meleklere ona secde etmelerini emretti. Melekler Allah'ın emrine gönülden itaat ederek Hz. Adem'e secde ettiler. Ancak meleklerin arasında bulunan ve cinlerden olan İblis Allah'ın bu emrine başkaldırarak O'na isyankar oldu. Çünkü kendisinin Hz. Adem'den daha üstün olduğuna inanıyordu. Bu kibiri yüzünden Allah kendisine "Ey İblis iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" (Sad Suresi 75) diye sorduğunda şöyle cevap vermişti: ..."Ben ondan daha hayırlıyım; Sen beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın." (Sad Suresi 76) Allah'ın emrine karşı böyle bir itaasizliğe cüret eden İblis'i Allah lanetledi ve kendisi için ebedi cehennem azabı takdir etti. Kuşkusuz İblis'in bu isyanında esrarengiz bir ruh hali hakimdir. İblis Allah'ın varlığına bizzat şahittir. Öyle ki Allah'la konuşmuştur. Allah'ın sıfatlarını gücünü ve sonsuz cehennem azabını da çok iyi bilmektedir. Şeytanın ve Allah korkusundan uzak tüm insanların esrarengiz benzerliği burada gizlidir: Allah'ın varlığını bildikleri halde O'nun hükmüne karşı gelebilmek ve inkarcılardan olmak. Bu aslında son derece mucizevi bir olaydır. Çünkü bu bilgilere sahip olan şeytanın çok üstün bir imana ve korkuya sahip olması gereklidir. Şuur seviyesi de aynı oranda yüksek olmalı Allah'a son derece itaatli ve saygılı olmalıdır. Oysa şeytan çirkin bir cüret ve cesaret göstermiştir. Hem Allah'ın varlığını tanımak O'nun sonsuz gücünü ve ilmini kabul etmek hem de O'na kasıtlı olarak isyan etmek açık bir şuurla izah edilemeyecek bir durumdur. Bir ayette bu kişilerin durumu şöyle tarif edilir: De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız? (Yunus Suresi 31) Bir başka ayette ise inkarcıların şuursuzca davranışları ve ruh halleri şöyle haber verilmiştir: İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar sağırdırlar dilsizdirler kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. (Bakara Suresi 171) Bu insanların şuursuzca inkar ettikleri konulardan biri de yeniden diriliştir. Ancak yokken var edilmiş ve öleceğini kesin olarak bilen bir insanın bir daha nasıl diriltileceğini sorması kuşkusuz son derece hayret vericidir. Bir ayette insanların yeniden dirilişi inkar etmelerinin şaşırtıcı olduğuna şöyle dikkat çekilir: Eğer şaşıracaksan asıl şaşkınlık konusu onların şöyle söylemeleridir: "Biz toprak iken mi gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?" İşte onlar Rablerine karşı inkara sapanlar işte onlar boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır. (Rad Suresi 5)
![]() Konu Duygu'Seli~ tarafından (11-14-2009 Saat 20:51 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|