|
|
#3 |
|
K, k ka 1.hani. 2.saman
kabra adam, erkek kade bir cins börek. kadîn samanlık kadiz saman yolu kaj yumak kak ağabey. ayrıca sevgi ve saygı hitabıdır. kakêşan samanyolu kakil çerez. 2.ceviz, fıstık vb.nin çekirdeği. kal yaşlı, ihtiyar kalan kın kalbûn yaşlanmak kalik 1.büyük baba, dede. 2.ata, cet kalîn melemek kalitî yaşlılık kambax berbad kamûk üzümü sıkıp şarabını çıkaran kişi. kan kaynak, maden ocağı kanê hani, nerede, nerde kanî çeşme, pınar kanik göz kapağı kanîn yapabilmek, muktedir olmak kap aşık kemiği kapan dar ve yürümesi zor yol. kapavêtin aşık kemiği oyunu kapik kısa ip parçası. kapîr dişlerdeki tartar kapox biçilmiş otları desteyapıp bağlamak üzere ücretle tutulan işçi kar 1.oğlak, keçi yavrusu. 2.sözcüğe yapan, eden, anlamı katan sonek. 3.iş, kazanç, kar. karak demir madeni karbeşî iş bölümü karbidest 1.yetkili. 2.işadamı karekew toplu helde yapılan keklik av. karesat trajedi, faci, felaket karêz 1.pınar. 2.havası serin olan yer, yayla. kargeh işyeri karger idareci, yönetici kargerandin idare etmek kargerî yönetim, idare karifîn zıkkımlanmak karîger etkili, etken karîgerî etki, tesir karîn yapabilmek, edebilmek karistan fabrika karker işçi karkêş becerikli, bitirim karkirin çalışmak, kar etmek karmax buğday elemekte kullanılan büyük kalbur. karmend memur karsaz işadamı kartîk marangozlukta kullanilan eye. kartol patates karûbar iş güç, hizmet, uğraş kasik topraktan yapılmış yemek kabı. kasox orak kat 1.az ürün veren arazi. 2.zaman, vakit kate çörek kaş yokuş, yamaç kaşing kuşak kaşkirin çekmek, sürüklemek katjimêr saat katjimêr çend e? saat kaç? kavanî ev hanımı kavî kenar, kıyı kavil yıkıntı, harabe kavir iki yaşındaki koyun kavnare antik, eskiye ayit kawdan şart, koşul kawik saf kişi kaxiz kağıt kayîn geviş getirmek kê kim, kimin kebar 1.fecr.2.tekbir keç kız, kız evlat kêç pire keçanî kızlık keçêç tavukların eşelendikleri yer keçel kel, dazlak keçelî kellik keçhêlî üvey kız keçinî bekaret keçxapînok kadın avcısı ked emek kedî evcil kedîbûn evcilleştirmek kedkar emekçi kedûn küçük su testisi kedxwar sömürücü kef köpük kêf keyf, zevk, eğlence kef ji re hatin hoşlanmak, sevmek kefandin bir şeyin kenarını bir baştan bir başa dikmek kefdan köpürmek kefgîr süzgeç, kevgir kefkirin köpürtmek keftar sırtlan keftûleft mücadele, ağız dalaşı kefxoy hristiyanların köy yöneticisi kêfxweş memnun kefxweşî memnuniyet kej kumral, sarışın kejê sevimli, sempatik sarışın kız çoçuğu kek 1.ağabey. 2.ayrıca saygı ve sevgi hitabıdır. kel iki yaşında sığır. kêlandî tirpan kelandin kaynatmak kelbetan maşa kelê tuzsuz, az tuzlu keledoş döğülmüş buğday ile yapılan bir yemek. kelejin erkek ruhlu kadın kelek sal, kayık kêlek yan, yan taraf kelem 1.meşe. 2.lahana. 3.engel, rahatsızlık veren kelemîz sık sık altına işeyen kişi kelepor miras, birkim, varlık keleş 1.güzel, alımlı.2.eşkıya, efe kelh 1.güzel görkemli. 2.nadir. kelhatin kaynamaya başlamak. kelî tuzsuz, az tuzlu kêlîk kısa an, lahza kêlîka din biraz önce kelîn kaynamak kelk yarar, fayda kelkel aşırı sıcak kelkela havînê yaz sıcağı kelkwergirtin yararlanmak kelogirî ağlamaklı, sulu göz kelogirîbûn ağlamaklı olmak kelwaz şiddetli soğuk kêm 1.az, eksik. 2.irin, cerahat. kêm û zêde aşağı - yukarı kêmanî eksiklik, hata, kusur kêmasî eksiklik, hata, kusur kêmbûn eksilmek, azalmak kêmî yetersizlik, azlık kemîn pusu kemîndanîn pusu atmak kêmkirin azaltmak, eksiltmek kemxe ipek, kumaş ken gülme, gülüş kenandin güldürmek kenarî kanarya kend 1.hendek, arğ. 2.koyak. kend û kosp engel, engebe kendal dik yamaç, derin dere ve yanların iki tarafı. kendav körfez kengê ne zaman kenîn gülmek kenok güler yüzlü, sempatik, güler ker 1.eşek. 2.sağır kêr 1.bıçak. 2.yarar, işlev, fonksiyon kêrakî pazar günü kêran mertek kerane zengin keratî afiyet olasın anlamında beddua. kerb üzüntü, tasa kerbeş gavurbaşı dikeni kerbûn sağır olmak kerem el açıklığı, gönül yüceliği kerem bika buyur kereng kenger kerguh tavşan kerî 1.sağırlık. 2.küçük baş hayvan sürüsü. 3.parça, dilim. kêrik çakı kerîkirin dilimlemek, parçalara ayırmak kerixandin teksindirmek, bıktırmak kerixîn teksinmek, bıkmak kêrkirin bıçaklamak kerme kurumuş tezek kermêş eşek arısı kertek bol, çok kertik eye kerxur akbaba kes kişi, şahıs kesaxtin budamak kesayetî kişilik, şahsiyet keser üzüntü, hüzün keser kişandin iç çekmek kesirandin üzmek, hüzünlendirmek kesirîn hüzünlenmek, üzülmek kesk yeşil keskesor 1.gökkuşağı. 2.renga renk keslan tembel kespik nazar boncuğu ket yonca keş karavana atılan mermi kêşan tartmak, çekmek, taşımak kêşe sorun kêşeya kurdî kürt sorunu kêşîn çekilmek, tartılmak, taşınmak keşîş papaz keşk tarhana keştî gemi keştigeh liman, rıhtım keştîvan gemici ketî düşkün, müflis ketin 1.düşmek, yıkılmak, devrilmek. 2.girmek, geçmek. ketin pey peşine düşmek ketin silûkê inzivaya çekilmek keval tablo kevan 1.yay. 2.parantez kevçî kaşık kevel koyun v.b. hayvanların derisi kever 1.kayaylardan oluşan dağ. 2.benekli keçi. kevir taş kevîşen kumsal, plaj kevjal yengeç kevn eski, eskimiş kevneperest grici, muhafazakar kevneşop kelenek kevneşopî geleneksel kevok güvercin kevot 1.kumru. 2. meyve vermeyen ve dalları kaşık yapılan bir ağaç. kew keklik kewar 1.ambar. 2.arı kovanı kewden ahmak, geri zekalı kewşen güneş görmeyen yamaç key kral keya muhtar keyanî krallık keybanû kraliçe keys firsat keyso fırsatçı, oportünüst keysperest fırsatçı, oportünüst kezeb ciğer kêzik böcek kêzîn döşemek, kanalizasyon kifş belli, açık kifşbûn belirmek, belli olmak kifşkirin belirtmek, açığa çıkarmak kîjan hangi, hangisi kil sürme, rastık kilam türkü, şarkı kilandin yayıl yalmak kilb uzun ve kalın çivi kilçan el feneri kilçêv sürme kalemi kilkirin sürme çekmek kilor börek, çörek, kömme kils kireç kin kisa kinahî kisalik kinbûn kısalmak kinc elbise, giysi kincjixwekirin soyunmak kinclixwekirin giyinmek kindir kendir kinêr abse, çıban kinêzet silsile kinik kisa boylu kinkirin kisaltmak kinoş cimri, pinti kinoşe süpürge kîp sık, sımsıkı kîpkirin sıkmak, sıkıştırmak kîr penis, erkek cinsel organı kirdan büyük ve kalın oklava. kirde özne, fail kirêt pis, kirli, çirkin, yoz kirîger müşteri, alıcı kirin yapmak, etmek, koymak kirîn satın almak, kirîn û firotin kirîn û firotin alışveriş, alım satım kirpandin vurgulamak kirtûpan gelişi, güzel, üstün körü kirû olgu, fenomen kiryar 1.yapan, eden. 2.uygulama. kîs torba, cüzdan kîte hece kîtekît ayrıntı, detay kişandin çekmek, tartmak kişkirin kışkırtmak kizik kıkırdak kizwet kiyafet klamên serhewa uzun hava koç göç koçber göçmen koçer göçer koçkirin göçetmek kok üstü başı düzgün kok qelandin kökünü kazımak kokim çok yaşlı kişi kolan cadde, sokak kolan,kûçe sokak kole köle, esir koledar sömürgeci, köle sahibi koletî kölelik kolîn kazmak, eşelemek koloz yün başlık kom grup, topluluk komar cumhuriyet kombûn toplanmak komele dernek komeleyatî toplumsal, sosyal komkarî kolektivizm komkirin toplanmak, biriktirmek komkujî katliam kon çadır kon kon vegirtin çadır çadır açmak kon vegirtin çadır kurmak kone kurnaz, uyanık konser konser kor kör, ama kordûnde çocuğu olmayan korebîn dargörüşlü koremar kör yılan koremişk kör fare, köstebek korik loş ışık koritî körlük kort çukur kortal büyük çukur, uçurum kotan pulluk kotî cüzzam hastalığı kotin kemirmek kovan hüzün, keder kovar degi kovî yabanî, vahşi kovik 1. huni; 2. argoda kıç koxik kümes kozik kulübecik, keçi ve kuzu ağılı ku nere, nerede, nereden ku der neresi kûçe sokak küçik köpek küz testi,çömlek kul 1. yara, çıban; 2. keder, elem kulab çengel, pençe kulav keçe kulb obur kulek 1. baca, delik; 2. topal, aksayan kulî çekirge kulîçe pasta, kurabiye kulîlk 1. çiçek 2. tomurcuk kulîn 1.topallamak 2. yatak dolabı kulm yumruk, avuç kum başlık, külah kum avêtin kavga istemek kumik mantar kuncî susam kund baykuş kundir kabak, argoda yeteneksiz, beceriksiz kur erkek oğlan kûr derin kûrahî derinlik kûrbûn derinleşmek kurdayetî kürtlük kurdewarî kürtlere özgü kûrebûn ayrıntıları gören, derin görüşlü kûrîn sesli ağlamak kurkirin traş olmak kûrkirin derinleştirmek kurm kurt, kurtcuk kurmî kurtlanmış kurmîbûn kurtlanmak kurt kısa kurtan semer kurtbûn kısalmak kurte özet kurtêl ekmek artığı kurtkirin kısaltmak kûsî kaplumbağa kûsik şişe kusk mavi gözlü kuta son, netice kutabûn bitmek kutahî son kutakirin bitirmek kutan dövmek, vurmak kutek tokmak kuşte alçı kuştî ölü, makbul kuştin öldürmek kuştox öldüren, katil kûtî 1.it, köpek 2. enik kutilk içli köfte kutlik içli köfte kuvark mantar kuxik öksürük kuxîn öksürmek kûz testi çömlek kûze sansar L, l labikandin bir işi karıştırmak labor bir tür hint kılıcı laçik kadın baş örtüsü laflafok sarmaşık lahor bir tür hint kılıcı lak kepekten yapılan köpek yiyeceği lakîn köpek yiyeceğinin kabı lal keke, dilsiz lame elmacık kemiği ile alt çene arasındaki bölüm landik beşik lapüşk pençe lapûşk pençe lar 1. öksüz. 2. manda barınağı. lareş kangren lasayî taklit lasayîkirin taklit etmek laser sel lat yassı kayalar latajotin mec. geyik muhabbeti yapmak laş vücud, gövde lavakirin yalvarmak, yakarmak lawij ilahi, türkü lawîj ilahi,türkü lawlaw sarmaşık lay yön, yan, taraf layen yön, yan, taraf layergir taraftar, yandaş lazüt mısır bitkisi lazût mısır bitkisi lê 1. fakat, ama, yalnız 2. kadına hitap lê belê fakat, ama lêanîn uyarlamak, uydurmak, adapte etmek lêayanbûn içine doğmak lebat 1. hareket. 2. organ. lêbezîn dövmek lebitandin kımıldatmak, harekete geçirmek lebitîn kımıldamak, harekete geçmek lêborîn 1. geçmek 2. bağışlamak, affetmek lebûdî keçe dokuyan lêç doğru yoldan sapma lêçûn masraf, harcama lêdan dövmek, vurmak, işkence etmek lêgemardan kuşatmak, ablukaya almak lêgerîn aramak, araştırmak lêguncîn uymak, uyuşmak, müsait olmak lêhatin uymak, yakışmak, yaramak leheng kahraman, yiğit lehî sel lehn ayı, aslan veya yabani hayvan ini lêhûrbûn yoğunlaşmak, konsantre olmak lêkanîn barıştırmak lêkdan birbirine vurmak lêker dilbilgisinde fiil, eylem lêketin 1.değmek, isabet etmek. 2.yakışmak, yaranmak. lêkirin 1. giydirmek, isim koymak 2. duvar onarmak lêkolîn incelemek, inceleme lêlav sulu kar lem kavun, kabak, karpuz gibi bitkilerin teveği lemisîn korku veya soğuktan vücudun büzüşmesi lemper sini, tepsi lênandin isim veya yemek koymak lend ayı, aslan veya yabani hayvan ini leng topal lenger 1. çopa demiri, gemi demiri. 2. geniş tepsi. 3. astronomide uçan daire. lengergeh iskele, liman lênihêrîn bakmak lênîştin araba, hayvan vb. binmek lênûsk defter lep pençe lêp hile lêpêçan sarılmak, sarmalamak lepik eldiven lêpirsîn 1. sormak, soruşturmak, soruşturma. 2. halini, ahavalini sormak. 3. haber röportaj, araştırma. lêpok gülünç duruma düşen leqandin kıpırdatmak, kımıldatmak leqayîbûn rastlamak, karşılaşmak lêqelibîn çarpmak, dalmak lêqewimî mağdur leqîn kımıldamak, kıpırdamak lêrahatin bağışıklık kazanmak lerizandin titretmek, sarsmak lerz titreme, sarsılma lerzek çok çamurlu yer lerzok titreyen, sarsılan lêsiwarbûn bir şeye binmek lêsorbûn yoğunlaşmak, ısrar etmek lêsorkirin kışkırtmak, teşvik etmek letandin susturmak lêtemaşekirin izlemek, seyretmek leşker asker leşkerî askeri lêv 1. dudak 2. kenar, kıyı levakirin paylaştırmak lêvegerandin iade etmek, cevaplamak, karşı gelmek leven kamış lewitandin kirletmek lewitîn kirlenmek lewma onun için, zira, ondan dolayı lewre çünkü, dolayısıyla, zira, onun için lêxebitîn çabalamak, uğraşmak lêxêrveanîn şükretmek lêxistin vurmak, dövmek leylan serap lez hız lezandin acele etmek lezgirtin hızlanmak lêzim akraba, yakın lezkirin acele etmek li de, da, içte, içinde anlamı katan edat li aliyê din diğer taraftan li dar e yürürlükte, uygulamada olan li dijî karşısında, karşıt li hemberî min rûnişt karşımda oturdu li jêr aşağda li jor yukarda li paş arkada li pêş önde li pişta çiyê dağın ardı li ser pîyan ayakta li vê derê burada li xwe kirin giyinmek lib tane, tek lib û lib tek tek, tane tane libê efendim, buyur libendê man beklemek libendê sekinîn beklemek lîberal serbest, liberal lîberalîzm liberalizm, serbestlik libergerandin yalvartmak libergerîn yalvarmak, yakarmak liberguhketin kulağına çalınmak liberxweketin mahçup olmak lidarxistin düzenlemek, organize etmek ligel beraber, birlikte, buna rağmen ligel vê yekê bununla birlikte, buna rağmen lihevbezîn dövüşmek lihevcivîn toplanmak lihevhatin barışmak, uzlaşmak lihêviyê man/sekinîn beklemek lihêviyêmayin beklemek lihêviyêsekinîn beklemek lihevkirin anlaşamak lihevrasthatin karşılaşmak lihevrûniştin görüşmek, müzakere etmek lihevxistin karıştırmak, kapışmak lijne kurul, komite lîlandin zılgıt çekmek liq şube, bölüm lîrandin zılgıt çekmek lîs tünek, kümes, yuva lîsîn tünemek, konmak lîstik oyun lîstin oynamak lîstok oyuncak lîtav bataklık liv hareket, kımıldama livandin kımıldatmak livîn kıpıldamak liyan kayak sporu lod yığın lodkirin yığmak lok kısa tüylü yük devesi lomekirin serzenişte bulunmak, ayıplamak lop kalın elbise lorandin ninni söylemek, ağıt söylemek lorî ninni loş ince yufka ekmeği lotik atlama, sıçrama lotik avêtin sıçramak lotikxane argoda diskotek lûdo çobanların sürüyü otlarken çaldıkları melodi lûtke doruk, zirve M, m maf hak mafdar haklı mafê çaranûsê kendi kaderini tayin hakkı mafê çarenûsê kendi kaderini tayin hakkı. mafên mirovan insan hakları mahî beyaz kemik mahû dişi domuz mak dayik makezagon anayasa mal servet, mülkiyet malbat aile maldar zengin malêle kaldıraç malêz bulamaç maliştin (dimale,bimale) simek,süpürmek malnişîn emekli mam amca, sevgi ve saygı belirten hitap mamik tekerleme ve bilmece karşılığı olarak kulanılır mamoste 1.öğretmen. 2.üstad. man kalmak, kalış mand gelecek mandelkirin inkar etmek mandî yorgun mandî nebin kolay gelsin manek soylu at mang ay oruç tutmak mang girtin oruç tutmak mange inek mar yılan margîse bukalemun maristan yılanların çok olduğu yer. marmasî yılanbalığı mast yoğurt masûlke kas, adale matbûn şok olmak, donup kalmak maşelan meltem rüzgarı matkirin şok etmek mawe süre, mühlet max evin bölümleri mayî arta kalan, bakiye mayîn kalmak, kalış mayînde kalıcı, sürekli maytêker müdahaleci maytêkirin müdahale etmek mazûvan ev sahibi, konuk ağırlayan me biz, bizim, bize mê dişi mêbaz kadın avcısı, zampara mebest niyet, gaye mefsik kevgir meh ay meha raborî geçen ay mehandin mahf etmek, yok etmek mehder şefaat mêhîn dişil mehîr ayran çorbası mehkirin nikahlamak mehr nikah mehu dişi domuz mêj geçmiş, eski mêjî beyin, ilik mêjû tarih mêjûnas tarihçi mêkut çekiç melaq dalkavuk, riyakar mele hoca, imam mêlede meşale melevan yüzücü melevanî yüzme melisandin tavuklar için sindirmek melisîn sinmek melkemot ezrail veya cin için söylenir melkes süpürge memik meme memikdank sütyen mend sonek, sözcüğe li, lı, lu anlamı katar menzel oda mer bel mêr erkek, adam mêrandin göstermek mêranî erkeklik, yiğitlik merc koşul, şart merc girtin bahse girmek mered pencere merek samanlık mêrg çayır, çimen meritîn vücutta sıyrılma veya soyulma merixîn büyükbaş hayvanların yatması merkirin bellemek mêrkuj katil, cani mertal kalkan merş çul, kilim merşik çul, kilim merx ardınç mêrxas yiğit, cesur mesaxtin telef etmek, yok etmek mesîlk derecik mesqelkirin cilalamak meş yürüyüş mêş sinek, arı mêşa hingiv bal arısı meşfen teneşir meşîn yürümek meşk hayvan derisinden yapılan yayık meşkar yürüyüşçü mêtin 1. emmek 2. sömürmek mêtingeh sömürge mêtinger sömürgeci metirsî endişe, kaygı mêvan konuk, misafir mêvandarî misafirlik mêvanperwer konuksever mewîj kuru üzüm mey şarap, içki meyandin 1. mayalamak, durulamak 2. mecazi olarak politik vb. alanda dondurma meyav durgun su meyger saki meyxur ayyaş meyzandin bakmak, seyretmek mezinahî büyüklük mezinbûn büyümek mî koyun micik işte gösterilen ciddeyt micilge girilen bahis miçirandin tokalaşmak miçkirin gözlerini kapamak, yummak mih koyun mij sis mij û moran sisli ve dumanlı mijar konu, mevzu mîna benzer, gibi, aynısı mînak örnek mîr emir, prens mîrkut tokmak, balyoz mîrnişîn prenslik, emirlik mirov insan mirovahî insanlık mirovperwer hümanist, insancıl mîrza prens, beyefendi misilman müsülman misîn ibrik mist avuç mist dan ovmak mit budak mişag ofis boy mişar 1. testere, hizar 2. tarla bölümleri, evlek mişext kaçak, sürgün, firar, mülteci mişextkirin sürgün etmek, tehcir etmek mişmiş kayısı mişmişî portakal rengi mişt ağzına kadar dolu mişt tijî ağzına kadar dolu miştkirin ağzına kadar doldurmak mixabin maalesef, üzgünüm mîz sidik, idrar mizgeft cami mizgîn müjde mizgîndan müjde vermek mîzkirin işemek mîzok sık sık altına işeyen kişi mole sıva morî 1. boncuk. 2. karınca. morîstan karınca yuvası moşek füze movik omur, eklem, mafsal moz büvelek mozkirin hayvanların büvelek sokunca kaçışmaları mû kıl mûçe maaş, ücret mûçing cımbız, pens mûdî kinci, eziyet eden mujikî paspal, kirli mûle çamur mûmar tenya, bağırsak şeridi mûr asık suratlı ve sessiz kişi muzîkjen müzisyen muzîknas müzik bilimcisi N, n na hayır, olumsuzluk eki nacîn orta nak sahiplik anlamını katan sonek. Mesela: " tirsnak " korkunç, " xeternak " tehlikeli, riskli. nakok çelişik nakokî çelişki nalebar aykırı, uyuşmaz nalenal inleme, inim inim nalîn inlemek, sızlamak name 1. mektup. 2. sözcüğe belge, kağıt anlamını veren sonek. nan ekmek, yemek nandan yemek vermek nangermî başkasına yaranma nangir iyi ürün veren toprak nano yiyip içmekten başka bir işi yaramayan nanpêj aşçı naqos çan, zil nas tanıdık, aşina nasandin tanıtmak nasîn tanımak, bilmek naskirin tanımak nasname kimlik kartı nasnav ünvan nasyar dost, tanıdık nasyarî dostluk nator bağ bekçisi nav 1. ad, isim. 2. ara, aralık. 3. iç. navber ara, arasında navberkar arabulucu navbernav ara başlık navçe ilçe navdank künye navdar ünlü, meşhur navdêr dilbilgisinde isim navend merkez navende nûçeyan haber merkezi navendî merkezi naverast orta naverok içerik navêş karın veya mide ağrısı navgîn araç, gereç navgînên hilberînê üretim araçları navgînên ragihandinê kitle iletişim araçları navhildan adını anmak, zikretmek navik göbek navlêk terim navlêkirin isimkoymak navneteweyî uluslararası navnîşan adres navno ismi çıkan navran apış arası navroj öğle yemeği navsere orta yaşlı navtêdan meydan okumak navxweyî içsel naxêr hayır, hayır olmaz ne olumsuzluk takısı. Mesela: " nebaş " iyi olmayan, kötü. ne hewe ye gerekli değil neasayî anormal nebat bitki nebaş iyi olmayan, kötü necar marangoz neçê kötü, fena, uğursuz nêçîr av necirandin taş yada tahtayı oymak nêçîrvan avcı nediyar belirsiz, muğlak nefel yonca nefî sürgün nefîbûn sürgün olmak nefsbiçûk alçakgönüllü, mütevazi neft petrol nehberk dokuz taş nehek kurban bayramından önceki dokuz gün nehên gizli, illegal nehênî sır, giz neheq haksız neheqî haksızlık neheqîlêkirin haksızlık etmek nehwirandin mırıldanmak nêk tığ nekes fırsatçı, kişiliksiz nelê geçersiz puan nema hiç, bundan böyle, artık. Mesela: " Nema! " Kalmadı!, "Nema tê" Artık gelmez. neman 1. yokuş. 2. neslin tükenmesi. nemaze özellikle nemêr iktidarsız erkek nemir ölümsüz, ebedi nemrût 1. çirkin, korkunç. 2. nemrut dağı. Nuh peygamberin gemisinin fırtına dindikten sonra konduğu dağ. nenas bilinmeyen, meçhul nepenî gizli nepixandin şişirmek, abartmak nepixîn şişmek nepox balon neqandin seçmek, ayıklamak neqeb 1. ara. 2. gedik. nêr erkek nêremok biseksüel, hünsa nêrîn 1. bakmak, bakış. 2. eril nerm yumuşak, ılımlı nermahî yumuşaklık nermo elinden iş gelmeyen netew ulus netêw geçersiz neteweperest şöven, milliyetçi neteweperwer ulusalcı netewî ulusal neşuştî 1. yıkanmamış. 2. lanetli. netrik kadınların alınlarına bağladıkları gümüş süs eşyası netû iyi olmayan, kalitesiz nevî torun nevîçirk torunun torunu nevisî üvey çocuk newa ezgi, melodi newal dere newêrek cesaretsiz, korkak newêrîn cesaret edememek, çekinmek nex iplik nexifîn mide bozulması next başlık (parası) nexşe harita nexwe öyleyse nexweş 1. hasta. 2. kötü, hoş olmayan. nexweşbûn hastalanmak neyar düşman, rakip neyînî olumsuz neynûk tırnak neynûkbir tırnak makası nêz yakın, bitişik nezan cahil, toy nezanî cehalet nêzîk yakın, bitişik nêzîkbûn yakınlaşmak nêzîkîtêdayîn yaklaşım nezir adak nezirkirin adamak nicimîn yürürken hafif topallamak nifir beddua nifsî kaliteli bezden iç gömleği nifş nesil, kuşak niftik kibrit nîgarkirin çizmek veya tasvir etmek nîgaş hayal nîgaşî sanal, hayali niha şimdi nîjad ırk, soy nîjadperest ırkçı nijdevan akıncı, çete, talancı nik yan, yanında nika şimdi nimandin 1. temsil etmek, göstermek. 2. yumuşatmak, sertliğini gidermek, yumuşak hale getirmek. 3. belirtmek, örneklemek. nimêj namaz nimêjkirin namaz kılmak nimûne örnek niqir çentik niqirandin çentik açmak niqre fazla derin olmayan büyük kazan niqut damla niqutandin damlatmak niqutîn damlamak nîr 1. boyunduruk. 2. çağ, dönem. nirx değer. " nirxên netewî " ulusal değerler nirxandin değerlendirmek nîsk mercimek nîşandan göstermek nîşe not, dipnot nişirîn sökülme nişîv aşağı nişmî titiz niştecih yerli, sakin niştiman vatan, ülke niştimanperwer vatansever, yurtsever nişûv iniş nitirandin gözettirmek, kollatmak nîv yarım, yarısı nîvenîv yarı yarıya nîvîbûn yarılamak nivîn yatak nivîs yazı nivîsandin yazmak nivîsgeh büro, ofis nivîsîn yazmak nivîskar yazar nivîskî yazılı nivistin uyumak nivişt muska nîvro öğle vakti nixumandin örtmek, kapatmak nixwê tuzsuz niyandin cinsel ilişki nizimbûn alçalmak nizm alçak nizmahî alçaklık nizmî alçaklık noker işbirlikçi, uşak nola gibi, aynısı nolî gibi, aynısı noq batma, dalış noqav dalgıç noqîkirin batırmak nortirvan bekçi noş Şerefe! noşdarî sağlık noşî can be afyet olsun noşîn içmek nû yeni nûbûn yenilenmek nûçe haber nûçegihan muhabir nûh yeni nûjen modern, çağdaş nûjenî yenilik nûner temsilci nuqurçandin dürtmek, çimdik atmak nûrandin katlamak nûrkirin katlamak nûser yazar nuwaze mükemmel, harikulade nûz mayhoş tat O, o ode oda ol din olandan yankılanmak olçim geveze oldar dindar olperest bağmaz onî kereste organîze organize organîzekirin organize etmek, düzenlemek oxir uğur. " Oxir be! " Uğurlar olsun. P, p paç 1. öpücük. 2. bez parçası, çaput. paçik bez parçası, çaput paçinî paspal, pasaklı paçkirin öpmek pak temiz pakkirin temizlemek pakrewan şehit pal dağ eteği paldan yaslanmak, uzanmak, yatmak paldank 1. koltuk. 2. dayanak. pale tarım işçisi palgeh koltuk, yastık palpiştî destek, dayanışma pan yansı, düz panaz sahte mücevherler pangeh ahır panî topuk, ökçe pankirin yassılaştırmak, düm düz etmek paqij temiz paqijî temizlik paqijkirin temizlemek par 1. arka, geri. 2. geçen sene. 3. pay, hisse. parak börek parastin savunmak, korumak parêz diyet, rejim parêzer avukat parêzgar vali parêzgeh vilayet parêzkar koruyucu parêzname savunma parêzvan koruyucu, savunan parkirin paylaştırmak parsek dilenci parskirin dilenmek parsû kaburga parzemîn kıta, büyük toprak parçası parzûn süzgeç, filtre pasevan bekçi, koruyucu pastîn yaka pate selam patelêxistin selamlamak paş geri, arka paşbêj dedikodu paşê sonra paşgo ilave, ek paşgotin dedikodu paşil koyun paşilbûn hamile olmak paşîv gece yemeği paşketin gerileme, gerilemek paşling çelme paşnav soyadı paşverû gerici paye rutbe, derece payebilind üst düzey, rütbeli payîn beklemek payîz sonbahar paytext başkent pê 1. ayak, bacak. 2. sözcüğe ile, la ,le gibi anlamlar yükleyen bağlaç. Mesela: " pê re" ile, birlikte. pê ewlebûn güvenmek pêbaz yaya köprüsü pêbilîn uğraşmak pêçan sarımak, sarılamak pêçî ayak parmağı pedagog eğitimci, pedagog pedagojî pedagoji pêdaketin uğraşmak, ilgilenmek pêdivî gerekli, gereksinim pêewlebûn güvenmek pêgeh alan, saha, kapsam pêgermok volta pêgermok gerandin volta atmak pêgiran hantal pêhesîn fark etmek, hissetmek pehîn tekme pehînavêtin tekme atmak pêjinkar duyarlı pejirandin kabul etmek, onaylamakl pejirîn kabul edilmek, onaylanmak pêjn ses, seda pêjna te nayê sesin solgun çıkmıyor. pêjna tiştekî kirin sezmek, hissetmek pêkan mümkün pekandin sıçratmak pêkanîn oluşturmak, gerçekleştirmek pêkarîn alt etmek, güç getirmek pêkenok fıkra pêkhatin oluşmak, gerçekleşmek pekîn sıçramak pêkutî baskı, zulüm pel yaprak pelandin yoklamak, dokunmak pêlav ayakkabı pêlêkirin basmak pelisandin ufalamak pêlîstik oyuncak pelişandin yıkmak pelişîn yıkılmak pêlkirin basmak penaber mülteci, ilticacı pend 1. öğüt, nasihat. 2. yumak. pengizandin sıçratmak, fırlatmak pengizîn sıçramak, fırlamak penîr peynir pênûs kalem pênûsdank kalemlik pêpan düztaban pepûk 1. guguk kuşu. 2. "pepûkê/o" mec. beceriksiz, zavallı. pêr önceki gün pêrar iki yıl önce perav sahil, kıyı pêrayîbûn beğenmek peresgeh tapınak perest sözcüğe aşırı seven, tapan, soven gibi anlamlar katar. pergal 1. düzen, sistem. 2. araç, alet. pêrgî hev hatin karşılaşma pêrgîn karşılaşma pêrgîngeh bekleme salonu perisandin geliştirmek perisîn gelişmek, tekamül etmek peritandin yolmak, yırtık pırtık hale getirmek peritîn yolunmak perkaz pervaz, pencere peroş heyecan, telaş, heves perpitîn çırpınmak, debelenmek perwerdehî eğitim perwerdekar eğitimci perwerdekirin eğitmek perwerdenas eğitim bilimcisi pesendkirin onaylamak pesindan övmek pêsîr göğüs pesn övgü pest baskı, zulüm pêt alev pêş ön, önde, önce pêşangeh sergi pêşbazî yarışma pêşbînî tahmin, öngörü pêşbirk yarışma pêşdaraz önyargılı pêşdarazî önyargı pêşeng öncü, lider pêşewa lider, önder pêşgîr havlu pêşgotin önsöz pêşî 1.sivrisinek. 2.hayalet. pêşîn birinci, evvel pêşkêşkar sunucu pêşkêşkirin sunmak pêşketin gelişme pêşmerge fedai, savaşçı pêşniyar öneri, teklif pêşniyarkirin önermek pêşniyarname önerge pêşniyaz öneri, teklif pêşnûma tasarı,proje pêşnûmakirin tasarlamak pêşû 1.sivrisinek. 2.hayalet. pêşveçûn ilerleme pêşverû ilerici pêşwazî karşılama, protokol pêşwazîkirin karşılamak pêtîk kibrit petîx kavun pêvajo süreç pevçûn kavga etmek pêwendî ilişki pêwendî sazkirin ilişki kurmak pêwîst gerekli, lazım pêwîstî gereksinim, ihtiyaç pêxember peygamber pexşan nesir, düzyazı pey arka peya yaya peyabûn arabab hayvan vb. den inmek peyam mesaj, ileti peyarê kaldırım peydakirin temin etmek peyivîn konuşmak peyker heykel peykersaz heykeltıraş peyman anlaşma, sözleşme peymangirêdan anlaşma imzalamak peyre sonra, sonradan peyrewî taklid peyrewîkirin taklid etmek peyv sözcük, kelime peywir görev, vazife peywirdar görevli peywirdarkirin görevlendirmek pez küçük baş hayvanların genel adı pî 1. ayak 2. kol pidû damak, diş eti pifkirin üflemek pijandin pişirmek pijîn pişmek piling 1.kaplan. 2.cemre. pîn tekme pîne yama pir 1.köprü. 2.çok, fazla pîr yaşlı piranî çoğunluk pîrbûn yaşlanmak pirç kıl, saç, tüy pîrek kadın pîrelk cin pîrik 1. nine 2. ebe pîroz kusal pîrozbahî kutlama pîrozkirin kutlamak pîrozname tebrikname pirpirîk kelebek pirs 1.soru, sorun. 2.sözcük. pirs arastekirin soru yöneltmek pirsgirêk sorun, problem pirsîn sormak pirsiyar soru, soruşturma pirsiyarkirin sormak, soruşturmak pirsjêkirin sormak pirtûk kitap pirtûkfiroş kitapçı pirtûkxane kütüphane pisîk kedi pismam amcaoğlu pispor uzman, yetkin pisporî uzmanlık pîst yaka pistepist fısıltı pişaftin asimile etmek pîşe meslek pîşesazî endüstri, senayi pişkîn hapşırmak pişko cemre pişkul küçükbaş hayvan dışkısı pişt 1. sırt 2. bel kuşağı 3. ard, arka piştên kuşak piştepiştî birlik ve beraberlik piştevan destekçi, yandaş piştevanî destek piştgir destekçi, yandaş piştgirî destek, dayanışma piştgirîkirin desteklemek, katkıda bulunmak piştgirtin desteklemek, arka çıkmak piştî 1. sırtlanan yük 2. den sonra piştî nîvro öğleden sonra piştrastbûn güvenmek piştrastkirin güven vermek, temin etmek piştre sonra, sonradan pîvan ölçüt, kriter pîvîn ölçmek pîvok çiğdem piyale bardak, kadeh piyan tepsi pol 1. sınıf 2. köz, çelik polat çelik ponijîn derin derin düşünmek postager postacı poz 1. burun 2. uc, sivrilik pozberî çekişme, rekabet, çatışma pozbilind kibirli pozheçî karga burunlu pûç çürük, bozuk pûçkirin 1. çürütmek 2. geçersiz kılmak, ilga etmek pûg kar tipisi pûjan nane pûrkirin meyve, sebze vb. soymak pûrt kuş tüyü pûtepêdan dikkat, özen veya itina göstermek puwaz diş dolgusu Q, q qabqab takunya qad yer, alan, meydan qafik kiremit qafqiloz toprak kaplar qajik sakız ağacından elde edilen sakız qalkirin 1. sözetmek, bahsetmek 2. gümüşü yabancı maddelerden arındırmak qalo üzerinde ekmek pişirilen yassıtaş ya da kiremit qam boy qamkinik kısa boylu qanik sapan qaqê yumurta qaqlîbaz martı qaqreş rengi siyaha çalan kabak türü qarç mantar ağacı qarûşe çalı süpürgesi qas kadar qasid elçi qaşo sözde, güya qe hiç, asla qeb güreş qebalek duvar içinde ufak dolap qeda bela, felaket qedandin bitirmek qedemgeh tuvalet qedexe yasak qedexekirin yasaklamak qedîn bitmek qef bir kaya ya da ırmak kenarındaki oyuk qefş bir tutam ot ya da saç qehirandin sinirlendirmek, öfkelendirmek qehirîn öfkelenmek, sinirlenmek qehitîn bazı şeylerin kıt olması yada hiç bulunmaması qelandin kızartmak qelax tezek, istifi qelew şişman qelî kavurma qelibîn yarıp geçmek, içine dalmak qeliqandin kararsızlığa düşmek, tahrik etmek qeliqîn kararsızlığa düşmek, tahrik olmak qelîsêl sacda kızartılmış et üzerine, sarmısaklı yoğurt dökülerek yapılan bir yemek qelişandin yarmak qelişîn yarılmak qelîştek yarık qelizîn fırsatını kollamak qelp sahte qels zayıf qelsî zayıflık qelş yarık qelûn pipo qemer yağız qemirîn bronzlaşmak, kızarmak qemsî dedikoducu qemtik küçük ipek mendil qena bari, hiç olmazsa qenc iyi güzel qencî iyilik qentere oluk şeklinde uzun bir direk qeram kapak qerandin ıstırabını dindirmek, sukünete kavuşturmak qerase 1. iriyarı kimse 2. kaldıraç qereçi çingene qeresî kiraz qerf şaka, espri qerfî mizahi qerisandin 1. zorlayarak yerleştirmek 2. dondurmak qermiçandin buruşturmak, büzmek qermiçîn buruşmak, büzülmek qermîçok buruşukluk qerpal yırtık pırtık, lime lime qersûn geniş ağızlı çömlek qertaf 1. dilbilgisinde ek 2. kovandan bal almak için kullanılan araç qerwaş kadın hizmetçi qerz borç qerzdar borçlu qesem yemin, and qet hiç, asla qet nebe bari hiç olmazsa qetandin koparmak, kesmek, yırtmak qeşa buz qeşagirtin buz tutmak qeşardin bir şeyin kabuğunu soymak qeşeng yakışıklı qeşmer soytarı, kişiliksiz qetîn kesilmek, kopmak, yırtılmak qevz sıçrama, atlama qewan müzik plağı qeware form, kalıp qewimîn olamk, meydana gelmek qewîn sağlam, dayanıklı qewirandin kovmak, def etmek qewitî tembih qewîtlêkirin tembihlemek qewl süz etmek, demek qêxane omlet qey cümleye sanmak, sanki anlamını katar ve ayrıca her halde anlamına gelir qeyar toprak kapları yapıştırmak için kullanılan zamk qeyran kriz qez ipek qezaz ipek satan, elbise diken, terzi qîç göz kırpma qidûm şekil, biçim qijilandin kızartmak qijilîn kızarmak qijnik kene qilêr kir, kirli qilîbûn gıdıklanmak qilik ağaçtan yapılan kapı kilidi qiloç boynuz qilûmik 1. felç yada romatizmadan organları eğrilmiş kimse 2. dalları kesilmiş ağaç qîm yetinme, kanaat getirme qîma xwe pê anîn yetinmek qinare mezbaha qinik kümes qinût cimri, pinti qinyat inan qîq 1. iskelet 2. zayıf, ince uzun boylu kimse qîqbûn iskelet gibi olmak qîr zift qîrandin bağırmak, feryad ettirmek qird maymun qirdik kişiliksiz, gülünç qirêj kir, kirli qirêjbûn kirlenmek qirêjkirin kirletmek qirên kavga, dövüş qirîn çığlık qirkirin yok etmek, katliam qirpik geğirti qirpikhilatin geğirmek qisekirin konuşmak qoç vahşi hayvan avında kullanılan kapan qolinc omuz kürek kemikleri ve buraya gelen sancı qonax aşama, merhale qonser konser qor dizi, sıra qorede çok zayıflamış hayvan qorik kalça qorzî köşe qose sigara ağızlığı qû guguk kuşu qûç taş yığını qudûmşkestin şekli bozulmak, takatten düşmek qul delik qulbik çapa quling turna qulipandin çevirmek, devirmek qulipîn çevrilmek, devrilmek qulkirin delmek qulqule menteşe qulqulî 1. delik deşik 2. mağara qûn göt, kıç, makat qunc köşe quncik köşe qûnde homoseksuel, argo da ibne qûnek homoseksuel, argo da ibne quntar dağ eteği quraftin bükerek kırmak qure kendini beğenmiş, kibirli qurf büyük korku, panik qurtandin yudumlamak qurufandin panik yaratmak qurufîn paniğe kapılmak qusan el ya da ayakta içinde su biriken kabarcıkların meydana gelmesi qusandin kesmek, kırpmak qut kesik, kopuk qût 1. gıda, azık 2. tavuk yemeği qutbûn kesilmek qûşxane kulpuz tencere qutifîn çok korkmak qutik gömlek qutim ağaçlar kesildikten sonra yerde kalan kökü qutkirin kesmek Konu Ahmet Yasin tarafından (07-07-2010 Saat 20:15 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|