![]() |
#1 |
![]() Ali Nur Kutlu - Açlıktan ölüm... İnsanlığın ve İslam dünyasının utancı
Açlıktan ölmek kadar insan onurunu zedeleyen bir şey var mı? Bir insanın açlıktan ölümün kadar toplumsal yapıyı tahrip edecek başka bir şey olabilir mi? Şam'ın bir kenar mahallesinde, Yermuk Kampı'nda Esed askerlerinin ablukasındaki Filistinli göçmenlerden 60 tanesi açlıktan öldü. İskelete dönmüş bedenleriyle ölü bulunanların sayısı bu. Ya bilinmeyenler? Ya hiçbir şekilde haber alınamayan bölgelerde açlıktan ölenler? Esed, insanlık adına en utanç verici, en ağır suç olan; bir başka insanı açlıkla öldürmek suçunu işliyor ve kimse bir şey diyemiyor. Bunun hukuktaki adı 'İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suç'tur. Laikin kim hesap soracak? Bir an olsun kendinizi o kampta yaşayan ve bedeni iskelete dönmüş Suriyeli yerine koyun. Gözlerinizi kapatın ve o çaresizliği hissedin. Sanırım Bosna Savaşı'nda da bu kadar çaresiz günler yaşadık. Orada Sırp kuşatması altında yaşayan Bosnalı Müslümanların insanlık dramına şahit olmuştuk. İskelete dönmüş bedenler, kamplarda açlıktan ölen çocuklar, yakacak bulamadığı için donanlar ve 'Sniper' (keskin nişancılar) tarafından rast gele öldürülen masumlar... Bosna Savaşı, İslam dünyasının Filistin davasından sonra ikinci utancı olarak tarihe kaydolmuştur. Bütün İslam âlemi Bosnalı Müslümanların katledilmesini ve çok ağır şartlarda bir anlaşmaya imza atmasını engelleyemedi. Kanaatimce vicdanlara dinmeyecek bir sızı olarak da kazındı. Şimdi iki büyük utançla yüzleşiyor bütün İslam coğrafyası: Suriye ve Mısır. İki yıldan fazladır devam eden Suriye iç savaşında ölen insan sayısı artık Birleşmiş Milletler tarafından tutulmuyor. O kadar çok ölüm var ki sayılamıyor. Hiç kimse durduramıyor bu katliamı. Mısır ise tarihin en utanç verici darbesini ve sivil katliamını canlı yayında gerçekleştirdi ve yine kimse engel olamadı. Bu iki utanç şimdilerde İslam dünyasının yüzleşmek zorunda olduğu utançtır. Ölen de öldüren de Müslüman bu coğrafyada. Sanırım İslam ülkeleri arasında gerçek bir ittifakı engellemek maksadıyla kurulmuş İslam İşbirliği Teşkilatı bu utançta en büyük payı almalı. Ne üzücü ki bu teşkilatın başındaki isim Türkiye'nin adayıydı. Savaşı durduramamak, bombardımanları önleyememek neyse de açlıktan bir Müslümanın ölümüne mâni olmamak çok utanç verici geliyor bana. Bu çok ağır bir vebal. Ayrıca açlıktan ölümün psikoloji de çok sarsıcı. Bir insan yavaş yavaş, belki de bir kaç ayda zayıflayarak, tüm dermanını yitirerek ölüyor. Açlıktan acı çekiliyor mu bilemiyorum. İnsanoğlu nasıl bu kadar acımasız ve gaddar olabiliyor? Şu anda 20 ila 50 bin arasında insanın Suriye'de açlıktan ölüm tehlikesi altında olduğu söyleniyor. Daha kötüsü bu rakamlar ve bilgilerin çoğu tahmin. Zira o yerleşim bölgelerine giriş ve çıkış neredeyse hiç yok. Tehlike altındaki insan sayısının fazla olması mümkün. Ölümlerin toplu şekilde gerçekleşmesi ve gömülmesi de mümkün. Kim durduracak bu utancı? Türkiye, Suriyeli mazlumların tek umuduydu. Erdoğan, bu mazlumların sesini dünyaya duyuran tek liderdi. Maalesef neredeyse bir yıldır Türkiye sürekli saldırı altında ve hep meşgul ediliyor. Kimse bir şey yapamıyor. Ne büyük utanç insanoğlu için. Ne büyük utanç İslam âlemi için. Ne büyük utanç bizim için. Kaynak Yeni Şafak 19.01.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|