Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-04-2014, 21:21   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart Sibel Eraslan - 'Tayyip'
Sibel Eraslan



'Tayyip'

Türkiye siyaset tarihinde ondan başka ön adıyla çağrılan başka bir devletli bilmiyoruz...

Atatürk var, İnönü, Bayar, Menderes var, Ecevit, Demirel, Türkeş, Erbakan var... Çiller var, Özal var... Hepsi de soy isimleriyle hafızalara kaydolmuş liderler... Bir tek o...


İçimizden birisi gibi hissettiğimizden mi, kendi küçük hikâyemizden onun küçük hikâyesine uzanabilen benzerlikler bulduğumuz için mi, politikanın bahşettiği tüm dokunulmaz mesafelere rağmen, her seferinde dokunabileceğimiz birisi de bu yüzden mi, bilmiyorum...

İsmiyle hitap edilebilen tek lider.

Halkın, medyanın hatta muhaliflerinin de en az sevenleri kadar, içten, pazarlıksız, sahici bir şekilde ismiyle çağırabildiği bir lider... Sanki aynı mahalleden, aynı sokaktan çıkıp yetişmişsiniz gibi, sanki aynı liseden, aynı cami avlusundan, aynı berberden, aynı kahvehaneden, aynı çarşı pazardan geçmişsiniz gibi... Ortak hafıza, ortak hatıralardan neşet ediyor.


Onu bizle kader ortağı kılan “memleket” hikâyesini önemsiyorum. Bu duygusal haritada, birbiriyle iç içe geçmiş küçük pek çok hatıranın, varolma gayretiyle karılmış harcından çelikten bir hafıza çıkıyor zira. Ki yeryüzüne has zaman kuvantumu nazarından bakacak olursak, pekâlâ da kısa sayılabilecek 1.000 yıllık gibi kısa bir özgeçmişte, hep yürüyüşlerimiz, hiç durmadan hep yürüyüşlerimiz kurmakta o varoluş belleğimizi...


Bizi diken üstünde kılan o hiç aklımızdan çıkmayan 1.000 yıllık korkularımız... Terk etmek zorunda kaldığımız eski ve buzlu steplerde yaralı kalmış fî tarihimiz... İtiraf etmesek de gizli gizli hep içimizde saklı “kızıl elma”larımız... Hz. Muhammed (sav) aşkımız ve gurbet ateşini kalbimizden hiç kaldırmayan aziz Ehli Beytin hatırasıyla yoğurduğumuz İlayı Kelimetullah bilgisi... Kim, nerede ve ne zaman bu elbiseyi biçip de sırtımıza giydirdiyse “cihad- ı umumi” fedaisi olmaya raptedilmiş kişiliğimiz... Ve tabii bir türlü dertten beladan kurtulamayan garip başlarımız... Hiç vazgeçemediklerimiz kadar bitimsiz meraklarımız, hep Batı’ya hep Batı’ya koşan sabırsız atlarımız, hep tetikte bekleyen “su uyur düşman uyumaz” saplantımız, Maveraünnehir’den obalar hâlinde çıktığımız günlerden beri sırdaşımız olan sıradağlar, nehirler ve yıldızlarla kurulan gamlı talihimiz... Huzursuz bir küheylana benzeyen “Türk”ün kaderi, akıncılığa yazılmıştır, neferdir o... Tüm bu paramparça ve kırık hatıralarından kurduğu varoluş hafızasında, Ergenekon’u terk ettiği günde başlamış coğrafyasızlığından nihayetsiz coğrafyalara feda edilmiş o sürgünlere has bahtında, değişmez bir yazgıdır: Yalnızlık...

Ben, Tayyip Erdoğan’ı dinlerken, 1.000 yıllık bir nehrin kenarından işitiyorum onun sesini
... O şaşalı kalabalıklar içindeki yalnızlığını... Yüksek özgüveni, gayreti, çalışkanlığı, gayesi kadar, öfkesini, kederini, hüznünü, en muktedir olduğu anlarda bile bitip tükenmek bilmeyen sürgün ve isyan dilini... Bin yıllık zaman nehrinin kıyılarından işitiyorum... Adalet, vicdan ve merhamet bekleyenlerin umuduyla işitiyorum kendisini...


Davet edilen gazeteciler arasında değildim. Bu yazıyı en güçsüzlerin, en görünmezlerin arasından, tayin, terfi, ihale işi olmayan en zayıf halkanın içinden kaleme aldım. Cumhurbaşkanlığı adaylık toplantısını bir devlet hastanesinin nice kederlerle beli bükülmüş yüzlerce hastası arasından seyrettim... Çoğu, ölümden kıl payı geçmiş hastalarla, onların mahzun refakatçileri arasında, her yaştan garip gurebanın, fakir fukaranın nasıl bir gayretle koğuşlardaki televizyonlara kilitlenerek, ona nasıl bir ümitle baktıklarının şahidiyim...

Bu bakmalar... Bu gözlerini dikip hiçbir söz söylemeden, hiç beklentisiz, hesapsız, sahici bir inançla bakmalar var ya... Bu nazar, bu umut, bu varolmaya dair sımsıkı tutunuş, garibin gözünü dikip de yutkunarak bakması var ya...

Tayyip Erdoğan’ın kişisel öyküsünü, “biz”leştiren sırrı fısıldıyor... Seksen yaşında işçi emeklisi hasta yakını bir amcanın oruçtan çatlamış dudaklarının dediği gibi: “
Allah senin de bizim de yardımcımız olsun Tayyip...”

Kaynak

Star 04.07.2014

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı