Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Yakın Tarih Cumhuriyet tarihimiz ile ilgili paylaşımlar.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-30-2017, 09:33   #1
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
İLBER ORTAYLI yazıları

Şah İsmail’in topraklarında Erdebil ve Tebriz’de herkes Yavuz Selim ve Şah kavgasının lüzumsuz ve tahripkâr olduğunu tekrarlar. Birisi Türk şiirinin en arı dilli şairi Şah İsmail, öbürü Fars şiirinin üstadı Yavuz Selim’in savaşı medeniyet mücadelesi değildir. Peki bu kavga ne içindi? Şah İsmail’in anayurdunda bunu düşünmemek olmaz.
İran-Azerbaycan vilayetinde, Tebriz ve Erdebil’de öğrenim turu yaptık. İrana İlk defa 1986 da geçmiştim geleneksel bir hayat vardı; şehirler mütevazıydı, kırlarda ekonomik yetmezlik görülüyordu.*

İran’ın şimali Tebriz kendi dünyasının merkeziydi Erdebil, Tebriz Urmiye halkı zarif bir geleneği devam ettiriyordu, şehrin münevverleri Fars ve Türk edebiyatının üstadı, tarihi mimariyi iyi tanıyan, bilgili kimselerdi. SAFEVİLİĞİN MERKEZİ ERDEBİL
Kıyılardan Elbruz Dağları’nı aşarak Erdebil’e iniyoruz. İran’ın en ormanlık bölgesi burası. Erdebil verimli bir plato üzerindedir Ahalisi Türkçe konuşur.Burası Safeviliğin doğduğu yerdir.*

15 ve 16’ncı yüzyıllardaki Safeviler iranda önemlidir Şeyh Cebrail’in soyundan gelen Şeyh Safiyüddin ve oğlu Şeyh Haydar, Erdebil’i Şeyh Safi’ye bağlı Safeviler tarikatının merkezi yaptı getirdi. Akkoyunlularca desteklendi.Safeviler sadece tarikatın gücüyle değil hanedan akrabalığından yararlandılar. Şah İsmail tarikatı devam ettirmektense Şii Caferiliği, İran devletinin resmi inanç biçimi olarak açıkladı.

Erdebil ve Tebriz’de tarihçiler ve aydınlar, Yavuz Selim ve Şah kavgasının lüzumsuz ve tahripkâr olduğunu tekrarlar.tarihin birisi Türk şiirinin en arı dilli şairi Şah İsmail (Hatai), öbürü Fars şiirinin üstadı Yavuz Selim’in savaşı medeniyet mücadelesi değil nüfuz ve iktisadi problemdir.* İran açısından mesele İpek yollarını kim kontrol edecek, Akdeniz e nasıl çıkılacak sorusuydu Yavuz Selim içinse Suriye-Filistin kadar önemli olan Mısır’a hâkim olmaktı konu.

KENDİ DÜNYASININ MERKEZİ
Bizim Babıâli dediğimize Safeviler Âlikapı der. Onların başkenti İsfahan hiçbir İslam şehriyle karşılaştırılmayacak kadar Rönesans İtalya’sının rüzgârlarını taşıyan bir mimariye sahiptir.kuru bir taklit değil, bir Doğu-Batı sentezidir.

Geçmişin kavgalarını bugünün görüşüyle değerlendirmeye kalkmak fikir ve tarihçilik yönünden çadır komedisdir.Karlofça antlaşmasında İran’ın Mukaddes Liga devletlerine taraftar olması Türklükle açıklanamaz. İran’ın kendi başına bekası mühimdir. Bugün İran, o coğrafyanın Türkleri için önemli bir varlıktır, kendilerini kurucu olarak görürler

 

murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-30-2017, 09:34   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
IRAK TARİHİ

Kral Faysalın başa geçmesiyle beraber yaşanan en önemli gelişme Sati el Hüsri'nin Irakta kurduğu Arap birliğine yönelik eğitim sistemidir özellikle Şii grupların tepkisini toplamıştır. Kral Faysal güçlü ve bağımsız bir Irak kurabilmenin yolunun güçlü bir ordudan geçtiğini biliyordu. ordunun oluşması için çalışsa da Iraklı Kürtler ve Şiilerin olumsuz tavrıyla karşılaşmış Her iki topluluk da Sünni Araplara asker olarak hizmet etmeyi reddetmişlerdir.

İlerleyen yıllarda Sünnilerle Şiiler arasında entegrasyon yaşanmış karşılıklı evlilikler ve ticaret ilişkileri olmuştur. 1928 gelindiğinde 88 kişilik Irak parlamentosunda 26 Şii üye vardr. 1930 yılında Irak bağımsız bir devlet olma yolunda İngiltere ile 25 yıllık bir anlaşma imzalarken, 1932 yılında Irak Milletler Cemiyetine bağımsız bir devlet olarak katıldı. 1933 de Kral Faruk'un ölümü ile ülkede dinsel ve etnik çatışmalar arttı.

1935'te İtalyanların Habeşistan'ı işgali Ortadoğuda güvenlik endişesine sebep olmuştur. İtalyanların kuzey Afrika'daki hakimiyeti Yemenle yaptığı anlaşmayla Kızıl Denizi kontrol eder hale gelmesiyle ortadoğuda Sadabat paktı kuruldu.
İkinci Dünya savaşı yıllarında hakim güçler mücadelesi Irakta da olmuştur. Almanlar yaptıkları darbe ile kendilerine yakın bir yönetim başa getirseler de, ikinci darbede İngilizler tekrar hakimiyeti kurmuşlardır.*

İkinci Dünya savaşında Türkiye sınırlarına gelen Almanlar Türkiye'yi geçerek Irak'taki yandaşlarına yandım etmek ve,İngiliz hakimiyetini kırmak istiyorlardı Fakat daha sonra Alman ordularının Rusya'ya dönmesi, Türkiye'nin işgali ve Irak'a ulaşma planlarından vazgeçmesine sebep oldu. İngilizler Irak'ı da Almanya'ya karşı savaşa girmeye teşvik etse de Irak yönetimi Türkiye'yi örnek alarak aynı politikaları izlemiş ve savaşa girmemiştir.

1936 yılında Kürt kökenli Albay Bekir Sıtkı liderliğinde bir darbe gerçekleşti. 1941'de Mayıs harekatı olarak bilinen ikinci bir darbe oldu.1945 yılında Arap ülkeleri bir araya gelerek, bir Arap Birliği örgütü kurdular. Arap Birliği Arap ülkeleri arasında milliyetçilik duygularının artmasına sebep oldu.Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan tek ülke olarak birleşme düşüncesi ortaya atıldı.*

Arapların birleşme düşüncesini İngiltere destekliyordu.İngilizler, Suriye ve Lübnan'daki Fransız hakimiyetini kaldırarak bölgeleri kendi hakimiyetine almayı amaçlıyordu Mısır birleşmeye karşıydı Onun endişesi ise Arap dünyasının en büyük ülkesi olma özelliğini yitirecek olması idi. Ortadoğu'da İngiliz etkisinin zayıflaması, İsrailin kurulması, Mısır muhalefeti gibi nedenlerle arap birliği fikri hayata geçirilemedi.*

İsrail'in kurulması ile Arap Türkiye ilişkileri yeni bir döneme girdi. ABD'nin etkisi ile Türkiye'nin İsrail devletini tanıması Arap ülkelerinde tepki ile karşılandı. Türkiye bu tepkileri azaltmak ve yeni müttefikler bulabilmek için Irak'la yakınlaşmaya çalıştı ve ABD ve İngiltere'nin aktif katılımlarıyla Bağdat Paktı imzalandı.İkinci Dünya savaşı ile Dünya güç dengeleri değişti İngiltere hakimiyetini yitirirken ortaya çıkan boşluğu ABD ve Sovyetler doldurdu Irak Sovyetler Birliğinin yanında yer aldı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2017, 09:34   #3
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
MUSUL VE KERKÜK SORUNU

Musul ve kerkük anlaşmasına göre, Musul Irak’a terk ediliyor ve Musul petrollerinden Türkiye’ye %10 hisse 25 sene müddetle veriliyordu.*
anlaşmanin en büyük zaafı Irak Türkleri hakkinda hiçbir hukuki teminatin getirilmemiş olmasiydi.
Uzun yıllar üzerinde hassasiyetle durulan mesele %10 petrol hissesi gibi kağıt üzerinde kalan gayri ciddi bir taviz karşılığında İngilizlerin istediği gibi sonuçlandırılmış oldu.

Türkiye’nin içinde bulunduğu zorluklar, musul sorununun istenilen şekilde sonuçlanmasına imkan vermemişti. Türk Genelkurmayı Musul’un işgali için gizli bir plan hazırlamıştı.Kemal Paşa Cafer Tayyar Paşa’yı Diyarbakır’a kolordu kumandanı olarak gönderirken, Musul’u işgal edeceğimizi, bunun için kendisinden işaret beklemesini söylemişti. Ancak çıkan iç isyan ve karışıklıklar içinde Türkiye bu yolu göze alamadı.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı