|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak habertürk.com
Komisyon Başkanı Miroğlu,Diyarbakır Cezaevi'ni anlatırken gözyaşlarını tutamadı orhan miroğlu diyarbakır cezaevini anlatıyor Her katta 10 hücre vardı 4 kattan oluşuyordu. Birinci kat lağımla doldurulmuştu. herkes lağımın içerisine sokuldu. Ona banyo' diyorlardı." Diyarbakır Cezaevi hüzünlü ve tarihi bir andı İçinden sağ çıkacağınız belli olmayan bir cezaevinden sağ kurtuluyorsunuz arkadaşınıza ait ölüm hatıralarıyla ayrılıyorsunuz. 1981 de Diyarbakır'da toplama ve işkence merkezinde" tutulduk üç aylık sürede gözlerimiz tamamen bağlıydı o göz bağlarının kesmesinden dolayı oluşan yaralar halen yüzümdedir Diyarbakır Cezaevi'ne gitmek azaptı tutuklanıp tutuklanmamayı bekleyen insanlar vardı. insanlar, her sabah dehşeti yaşarlardı. Diyarbakır Cezaevi'ne geç gitmek bile büyük bir faydaydı Yüzbaşı Yıldıran'ın geldiğini gördük. Herkes çıplaktı Köpekler saldırımayı bekliyorlardı yüzbaşı tekmil aldı içeriye 50 kişilik gardiyanlar girdi hepsinde sopa vardı. Çıplak insanlara saldırdılar.diş macununu yedirdiler. Yüzbaşı Esat, banyo yaptırın' dedikten sonra işkence 4-5 saat sürdü. Kaçıyorduk. Bizi bulup işkence yapıyorlardı 2 kişilik hücrelere 25 kişi konulduk vücutlarımız mosmordu Hücrelerde 3 ay tutulduktan sonra koğuşlara dağıtıldık örgütle özdeşleştirildik hepimize PKK'lısınız" denildi hastanede mahkumların ölüm haberini aldık Diyarbakır Cezaevi'nde verem çok yaygındı ölüm aşamasına gelinceye kadar tedavi edilmedik genç yaşta arkadaşlarımız hayatını kaybetti 15-16 yaşlarında gençler Hastaneye kaldırıldılar gardiyan Eşyalarını istemesi öldüğünün işaretiydi." 1982 de bir kış gecesi havalandırmaya çıkarıldık balyozla buz kırdık Kırılan buzlar cam parçasıydı yerler Bir cam tarlasıydı . soyunun' dediler. Herkes soyundu cam parçasının üzerinde süründürdüler. feryatlar yükseldi gökyüzüne. Her tarafımızı buz parçaları kesti İçeriye girdiğimizde iki büklüm olmuştuk
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak habertürk.com
Komisyon Başkanı Miroğlu,Diyarbakır Cezaevi'ni anlatırken gözyaşlarını tutamadı orhan miroğlu diyarbakır cezaevini anlatıyor Babam Diyarbakır Cezaevi'nde her zaman ziyaretime gelirdi , annem yaşlı olduğu için çok gelmedi ilk gördüğünde beni tanıyamadı "Annem Kürtçe ve Arapça bilirdi Türkçe konuşamazdı.cezaevine girmeden 26-27 yaşındaydım. gayet iyiydim Kurtoğlu'ndaki işkenceler, açlık ve Diyarbakır Cezaevi'nde yaşadıklarımız kilolarımızı alıp götürmüştü., 40 kiloydum Annem, beni tanıyamadı.Kürtçe konuştu, gardiyan Kürtçe yasak' dedi. Sonra Arapça, dedi. Gardiyan müdahale annem görüş kabinin içinde yıkıldı."Görüş günleri eziyetti dayakla gidip geldik bedenlerimize değmedi. Banyoda kış ayı olmasına rağmen buz gibi suyu hortumla üzerimize tuttular." İşkencelerin direnişlerinin ardından işkencelerde azalma oldu Diyarbakır Cezaevi'yle yüzleşebilseydik ülkenin siyasi tarihi azda olsa farklı olurdu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak ilkehaber.com
DİYARBAKIR CEZAEVİ KADINLAR KOĞUŞU VE ‘SOYUNUN ULAN!’ SESLERİ...Diyarbakır Cezaevi’nde 8 yıl yatan Emine Turgut, yaşadığı insanlık dışı işkenceleri anlattı. “10 yıl yattım cezaevinde.*1981 Ocak’tan 1991’e kadar. 8 yıl Diyarbakır Cezaevi’ndeydim. Cezaevinde 19 yaşındaydım.*Gözaltında her türlü işkenceyi gördük. idam da edilecek olsak cezaevine gidelim diyorduk ama bilmiyorduk cezaevinde yaşayacaklarımızı. Sadece işkenceden kurtulmayı düşünüyorduk İlk Diyarbakır’a getirildiğimizde, erkekleri dövüyorlardı. Tek kadındım Su istedim 3 hücrede gözümü açtım. Soymuşlardı beni. Karşımda köpek Co. Üzerimde İstiklal Marşı, andımız, bunlar ezberlenecekti*su istemek için döndüm beni dövdüler Esat Oktay talimat verdi.*marşları okumamı istedi. Donmuş durumdayım, dayak yemişim,marşları söylenmem isteniyor. ‘Hatırlamıyorum’ diyemedim. Kâğıdı almıştım elime. Korkuyordum titriyordum. imansız’, ‘diazem’ yazılı coplarla giriştiler bana.*hücrede buldum kendimi yine.* KARŞIMDA CO...uyandım. Kıpırdayamadım Köpekten korkuyorum. beni, yanına attılar, ‘13-14-15 yaşındaki kızlara sabah akşam işkence ettiler dövdüler. İşkencenin her türünü görüyorduk. Kadın olmak sertliği azaltmıyordu.*boklu suyun içine atarlardı bizi. ellerinde bayrak marş söylememizi isterlerdi.*140 marş. Bilmemek dayak yemekti. Yaşlıların önlerine atardık uyuyamazdık. kadın kimliğimiz rağmen Her türlü işkenceyi yaptılar bize.* cezaevinden sonra, vücudumda şarapnel parçası vardı işkenceden dolayı girmişti vücuduma işkence yapılırken, eşimiz ve çocuklarımıza izletirildi*Esat Oktay. Köpeğinin ısırmadığı kimse kalmadı Cinsel organım parçalandı tedavi olamadım. onunla yaşamak istiyorum, unutmamak için.”*Bir köpek sesiyle askerler hazır ola geçti. Yüzbaşı Esat Oktay’ı, işkenceci ekibini ve Co’yu gördük. Bize ilk cümlesi; ‘Aybaşı mı oluyorsunuz, Co kokuyu aldı Burası Diyarbakır burada Allah benim. Hepiniz dediklerimi yapacaksıniz diyen oktay yıldırayım Gitmesiyle, askerlerin bizi tekme-tokat dövmesi bir oldu. Soyunun ulan!’ sesini duyduk. soyunmayınca 20 asker bize tüm güçleriyle vurmaya başla. Bir arkadaşın kulağı patladı.kadınların kazaklarını. Çamaşırlarını ve sutyenlerini çıkardılar yırttılar sarkıntılık yaptılar Tam bir hayvanlık |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak bianet.org
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi tanıklar anlatıyor Beş yıllık bir kabustu, amaç kimliğimizi ve kişiliğimizi ortadan kaldırmaktı, insan soyu böyle zulüm görmedi, cehenneme giden yolda bizi açlıla terbiye ediyorlardı... Diyarbekir zindanında "Hakkarili yaşlı bir adam vardı; o kötü şartlarda namazını kılardı Kürtçe yasaktı görselerdi öldürürlerdi ben kendimi öldürmek istiyorum" dedi. çok şaşırdım Müslüman bir adam bunu nasıl der? 'Onu bu hale düşüren neydi Adnan Güllüoğlu*30 yaşındaydı. 12 Eylül işkenceleri nedeniyle kulağında yüzde 70 duyu kaybı var Şanlıurfa'da işyeri hekimliği yapıyor. Diyarbakır 5 Nolu Askeri ceza evi.Göz görür dil anlatamaz 14 yaşındaki çocuklar soruşturmada kaldı işkencelerden nefes darlığı, böbrek rahatsızlığı ve bel ağrısı kaldı. Çocuklarımızla, eşimizle, konuşurken asabileşiyoruz,"26. Koğuştaydık. çatıda bir miyavlama sesi geldi. Koğuşta 140'a yakın insandan 50'nin üzerinde insan ağlamaya başladılar! İnsanlar bir kedi sesine bile hasrettiler hüngür hüngür ağladılar. o ses yaşamı ve özgürlüğü bize çağrıştırmıştı." Çocuk olduğum için daha fazla işkence yaptılar 16 yaşında çocuk yaşta .İdamla yargılandılar 24 yıl ağır hüküm giydiler. İşkencelerde kulak zarları patladı yıllar geçmesine rağmen yaşadığı işkencelerde romatizma, bel ağrıları çekenler var TKPML-TYKO davasından Garabet Demircioğlu Maşallah"lı sünnet elbisesi giydirerek, törenle sünnet ettirdi Esat Yıldıran gururla "Garebet'i sünnet ettirdik, ismini Ahmet olarak değiştirdik. Artık adı, Garbis değil Ahmet'tir" diyordu. ASALA'nın eylemlerinden dolayı, gece yarısı komando baskınlarıyla hepimizi dayakla yere seriyorlardı Ermeni arkadaşlarımıza fare yediriliyor özel olarak dövüyorlardı. Masum insanları ASALA cı ve pkk lı olmakla suçluyorlardı |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kaynak bianet.org
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi tanıklar anlatıyor Mahmut Yiğiteli Bütün İşkence aletleriyle Lice'ye getirdiler Eşinin yanında çırılçıplak soydular, askıya aldılar, elektrik verdiler, oto lastiğine koydular. Yanında eşini taciz ettiler... Yiğitel, 12 yıl ceza aldı, anlatıyor.koğuşta Hasan dayı diye bir Yezidi vardı; PKK'liler Hasan dayının evine gidip geliyorlar.ve üzerine iftira atıyorlar Hasan dayı yakalanıyor, pkk lıların attıkları iftiralarla diyarbakır cezaevine atılıyor Hasan dayıyı rahat bırakmıyorlar işkence yapıyorlar. Hasan dayı bir kayalığın başına silah saklamışım, beni götürürseniz, gösteririm" diyor. Bir uçurumun kenarına gidiyorlar. Hasan dayı,Askerler yeri kazmayla uğraşınca, Hasan dayı uçurumdan aşağı atıyor. Uçurumdan atlıyor Bir kolu, bir bacağı kırılıyor, bir gözü kör oluyor.Hasan dayıyı bizim koğuşa atmışlardı. Ayağı, kolu sakat bir gözü kör, Türkçe bilmiyor, kimsesi yok.sessiz sedasız ranzada uzanıyor hiç sesini çıkarmıyor, bir şey istemiyor Bir gün hücremize Diyarbakır Eski Belediye Başkan Yardımcısı Kemal Ezber'i getirdiler. Ezber, arkadaşım ve dostumdur. hiç bir örgütle ilişkisi olmamıştı. Ancak iftira atarak TKP ile bağ kurmuşlardı. Öğrencilik döneminde devrimciydi Burnu 3 defa kırılmıştı. Akıllı, zeki, espriliydi Hoş geldin dayağından hücreye getirdiler.askerler geldiler.Yeni gelen ibne dışarı çıksın" dediler. Kemal Esas duruşta bekliyordu Askerin biri ulan ibne, hangi örgüttensin?" dedi.Kemal dayağın korkusuyla, Cumhuriyet Halk Partisi örgütü üyesiyim komutanım." cevabını verdi. CHP isimli bir örgütü duyulmamıştı Cezaevine binlerce insan geliyordu. BPKK, TKSP, KUK, DDKD, RIZGARİ, KAWA, TKP, TİK-KO, KURTULUŞ, DEV YOL gibi örgütler vardı Gardiyanlardan biri bağırdı;- Vay be, yeni bir örgüt kurulmuş. Ulan ****** çocuğu, şimdi ananı s..tik. Kemal'e yüzlerce cop vurdular ve komaya soktular. Nuri Sınır: İnsan soyu böyle bir zulüm görmedi O 51 yaşında; cezaevinde 27 idi yaşı. Bel fıtığı, reaksiyon sağlık problemleri yaşıyor... 4 sağlam dişini çürükler yerine cezaevi diş hekimi çekmiş almış... Diyarbakır belediyesinde çalışıyor anlatıyor. Aziz Nesin diyarbakır cezaevinde kalmış cezaevi uygulamaları için insanlarla görüşmek istiyordu anlatmaya başladım, Aziz Nesin Yahu çocuklar, ben kendi hayal dünyamı çok geniş biliyordum. Ama bakıyorum ki, Kürtlerin hayal dünyası benimkinden daha çok genişmiş."anlattıklarımıza inanmadı ve anlattıklarımızı bir hayal ürünü olarak değerlendirdi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kaynak bianet.org
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi tanıklar anlatıyor Haluk Yıldızhan: Diyarbakır 5 Nolu askeri cezaevi 44 yaşında; 8 yıl hapse mahkum oldu, altı yıl hapiste kaldı. Unutkanlık, stress, şiddetli baş ağrıları ve telsiz sesine dayanamam gibi sorunları yaşıyor...ticaretle uğraşan Yıldızhan diyarbakır cezaevinde gündelik yaşamı anlatıyor. "Koğuş her sabah 5:30'da kaldırılırdı. kör jiletle susuz, sabunsuz ve aynasız, yüzleri kanata kanata yapılan tıraştan sonra sayıma kadar "eğitim" düzeninde, marşlar okunurdu Sayım düzeninde görevli sopayla vurarak saydırırdı. koğuş cezalandırılırdı.havalandırmada, içeride daracık yerlerde soğukta saatlerce eğitim yapılırdı.Nutuk okutulur sesli bir şekilde tekrarlardık "Diyarbakır 5 nolu Askeri Cezaevinde amacımız geçmişe takılıp kalmak değildir geçmişi unutmanın geleceği kaybetmek olduğunu çok iyi biliyoruz... anlatacaklarımız sayfalara sığmadı, yetmedi ve anlatılanların sadece yüzde birini anlatmaya çalıştım," |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Kaynak mehmetsaliharvas.tr.gg.com
AHISKA KATLİAMI Ahıska Türlerinin*sürgün edilmesi Ruslar tarafından 10-15 yıl önce planlanmıştır. 1921 den sonra komünist Sovyetler,*Ahbaz ve Acarkara Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanırken, Ahıska Türklerine bu hakkı tanımamıştır 1930 da binlerce ahıskalı hapse atılmış 1940 da Rus-Alman harbinde 40 bin kişi Alman cephesine gönderilmiş kadın ve ihtiyarlar demir yolu yapımı gibi ağır işlerde çalıştırılmışlardır *********** 1944 te Ahıska Türkleri SSCB üyesi Gürcistana nakletmek aslı olmayan bir şaiyalarla halkın zihni bulandırılmış ahıskalılar Gürcistan Cumhuriyetinden dışarıya çıkarılarak Orta Asya ve Kazakistan’a sürgün edilmiştir Stalin’in ülkeyi dev bir kampa, ve hapis haneye çevirdiği zamanlarda*Almanyanın Rusya’ya saldırdığı Dünya savaşında Ahıska Türkleri de Savaştan nasiplerini*aldılar. cepheye 40 bin asker veren Ahıska’da çalışabilecek*erkek kalmamıştı.** ******* Sovyetler uğruna savaştan Ahıska Türklerinin 25 bin kadarı savaşta*öldü. Savaştan dönenlere Allah zaferden sonra*böyle bir dönüş göstermesin.******** talihsiz askerler köyde kimseyi bulamadılar. Boş evler, kimsesiz*sokaklardan başka. Onlar savaşırken, kanlarını canlarını verirken vatanları, anayurtları köylerinde bıraktıkları anneleri, babaları, çocukları sürgün edilmiştir.Savaş sonrası ödüllerini aldılar. Artık vatan yoktu, anne baba yoktu. Çoluk çocuk yoktu. Ahıskalılar Orta Asya’ya*sürülmüştü. ******** Ahıska Türkleri 1944’de Sovyetler sürgüne katılmak zorunda bırakıldılar. Türklerin Ahıska’dan*sürülmesine resmiyet kazandırıldı. diğer sürgün edilen halklara Kırım tatarları,*Almanlar, Karaçay, Balkarlar, Çeçen-İnguşlar Almanlarla işbirliğiyle suçlandılar Ahıska Almanlarla teması olmadı Fakat Stalin tarafından imzalanan 31*Temmuz 1944 tarihli yazısıyla Ahıska bölgesi Türk" diye adlandırılarak top yekûn sürgüne tabi tutuldu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Kaynak türkçebilgi.com
İstiklal Mahkemeleri Düzenli ordunun kurulduğu, I. İnönü Zaferi'nin kazanıldığı ve çerkez ethem isyanının olduğu bir sırada çalışan İstiklal Mahkemelerinde suçlarda büyük azalmalar görüldü. Meclis otoritesi oluşturuldu Kemal Paşa, 1921'de mahkeme sayısının 10'a çıkarıldı Karabekir Paşa'nın güvenliği sağladığı Doğu Anadolu'da İstiklal Mahkemesi kurulmadı. Misak-ı Milli sınırları oluştu İstiklal Mahkemeleri'nin baskıları ile: T.B.M.M. içte ve dışta tanındı. Ayaklanma olayları şiddet ve zor kullanılarak bastırıldı Devlet organı işledi, Ulusun orduya inancı arttı, ordu kuruldu İstiklal Mahkemeleri 17 Şubat 1921 de Ankara İstiklal Mahkemesi dışında kapatıldı Cezalardaki amaç asker kaçaklarının cepheye döndürmekti. suçun ağırlığına göre cezalar veriliyordu 100 değnek cezası idam edilme en ağır cezaydı. Kaçağın evinin yakılması, ailesinden birisinin kendisi yerine asker alınması gibi ağır cezalar vardı firariyi koruyan devlet görevlilerine 25 sene ağır hapis cezası veriliyordu. Rum asıllılar serbest bırakılıyir Osmanlı vatandaşları ise asker kaçağı vatan haini olarak yargılanıyor idam ediliyordu. 59 yerli Rum idam edildi.*Masum insanlar asker kaçağı diye ihbar ediliyor Vatana ihanet, ayaklanma Casusluk Bozgunculuk Cinayet gibi suçlarla yargılanıyor idam cezası sürgün veya beraat kararı veriliyordu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Kaynak akasyam.com
Haçlı Katliamları Batı tarihinde, vahşet, yamyamlık, katliam, soykırım, işkence, tecavüz, sıradan eylemlerdir. * Târihte İslâm’ın şefkat ve adâletini gösteren misâller olduğu gibi küfür ehlinin gaddarlık, zulüm ve vahşetini sergileyen pek çok örnekler mevcuttur. haçlı barbarlığı yahudi ve hıristiyanların müslümanlara yaptıkları zulüm ve katliamlar bunun en açık delilidir. * Amerikan kızılderililerinin imhâ edilmesi Esir ticareti Hiroşima’yı mı? Auschwitz işte hıristiyan batı budur!.. dünyadaki zenginliklerin yüzde 80’i, nüfusun yüzde 20’si tarafından kontrol edilmekte Yılda 40 milyon kişi ölmektedir bu da het gün 1 hiroşima demektir batı önce ateşi alevlendiriyor, sonra da itfaiyecilik oynuyor Hâlâ haçlı seferlerindeyiz Asırlarca müslümanlara her türlü vahşet ve barbarlığı uygulayan, küffar devletleri; yalan ve iftirâlarını sürdürmekte; cehâlet, zulüm ve vahşetle dolu karanlık geçmişleriyle İslâm’ı terör dini, müslümanları da terörist göstermeye cür’et etmektedirler. * * * Haçlı seferleri’nde barbar katliâmları Papa Urban’ın ve kiliseyi kışkırtma ve tahriklerinden ileri geliyordu.kilisede her türlü mel’aneti işleyen râhip ve papazlar, halkı; müslümanları öldürdükleri taktirde Kutsal ruh’u ve İsâ’yı hoşnut kılacaklarını ve asılsız safsataları telkin ederek halkı azdırmaya, kin ve nefretle müslümanları ortadan kaldırmaya teşvik ediyorlardı. * Allah-u Teâlâ küffârın kin ve nefretinin büyüklüğüne dikkat çekerek Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmuştur: * “Onlar fenalık etmekten aslâ geri kalmazlar, Öfkeleri ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinin gizledikleri ise daha büyüktür Âyet-i kerime küfre ve kâfirlere meyledenler için bir ihtardır. Papa Urban, haçlı seferlerinde siyasi menfaatler uğruna Kutsal savaş” nidâlarıyla hıristiyan halkı müslümanların üzerine salarken, her türlü yalan ve hîleye başvuruyor, Lânetlenmiş bir millet, hıristiyan beldelerini kasıp kavurdu, ateş ve zulüm yağdırdı. Vazifelerin en önemlisi mukaddes Kudüs’ü kurtarmak, diyerek halkı tahrik etmektedir Haçlı seferlerinde hıristiyan çapulcu sürüsü önderlerinden Saint Bernard ise, şöyle diyordu: * Hemen silâha sarılın; savaşta hepinizi mukaddes bir hınç canlandırsın ve hıristiyanlık âlemi, elçinin ‘Kılıcını kana batırmayana yazıklar olsun!’ sözleriyle çınlasın...” gibi sözlerle, etraflarındaki câhilleri topluyordu bölge halkına her türlü vahşeti, katli ve işkenceyi revâ gören, insanlıktan nasip alamamış barbar haçlı sürüsünün katliamlarından tiksinen Anquetil adlı râhip,“Sâdece dinî hislerle hareket eden pek az haçlı vardı” derken; İngiliz târihçi Thomas Fuller’de; “Şeytanın aşağılık hizmetkârlarının Allah’ın askeri hâline geldiklerini görmek çok hazin bir şeydi!..” diyerek, haçlı katliamlarından duyduğu utanç ve nefreti dile getirmişti. 7ndırıcı gaddarlığını şöyle anlatır * “Antakya’da Bohémond, Türk esirleri boğazlattı; herkesin gözü önünde kızarttı. Kana susamış olan azgın haçlılar Halep Maarrayı ele geçirdikten sonra binlerce müslümanın çürümüş cesedlerini parçalamış, sonra da oturup tuzlayarak yutmuşlardı. * Haçlılar 1099 da karınlarını öldürdükleri müslümanların etlerini yiyerek doyurdular Fransız târihçi Rudolf of Caen iğrenç fiilleri için şöyle diyordu: “Askerlerimiz Maarra’da dinsiz müslümanların yemek kazanlarında kaynar suyla haşladılar; çocukları şişlere geçirdiler ızgarada pişirip yediler.” Birinci Haçlı seferinde Frank kumandanı Raymond Nu’man şehrini işgâl etmiş binden fazla müslümanı acımasızca katletmişti. barbar sürüsü, açlıklarında müslüman etini yemişlerdi |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Kaynak akasyam.com
Haçlı Katliamları Haçlıların barbarlık ve azgınlıkları, sınır tanımıyordu hayvan sürüsünden farksız olan medeniyetsiz haçlılar, hayvanların bile yapamayacağı çirkinlikler yapmıştır haçlılar at ve eşeklerin damarlarını kesip kanlarını ve idrarlarını içtiler. lâğımlardaki suyu emerlerdi. Kimi arkadaşının idrarını içerdi.” Kudüs’ü istilâ eden vahşî haçlı sürüleri 1096 da yetmiş bin müslümanı kılıçtan geçirmişler, Hazret-i Ömer Câmii’ne sığınan on bin müslüman’ı boğazlayarak şehid etmişlerdi. Müslümanların huzur ve güven içinde yaşadıkları topraklar, haçlı işgâliylen mezbahaya dönmüştü. * Birinci Haçlı seferi’nde müslümanların katleden Bouillon, Kudüs topraklarını müslümanların kanlarıyla sulamaktan kendince “İsâ’nın rûhunu hoşnut etmekten duyduğu vahşî sevinci, şöyle bildiriyordu: * “Kudüs’teki Müslümanları katlettik, Süleyman mâbedinde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yüzüyoruz!.” Kudüsü kana boyayan, bütün Kudüs’ü müslüman cesedleriyle dolduran, Haçlılar şehri istilâ ederken, Kudüs’teki Müslüman kanının ayak bileğine çıktığı söyleniyordu. ÖLDÜRÜLENLERİN ÇOĞU KADIN VE ÇOCUKTU!.. * Gaddarlık ve vahşette benzerine rastlamayan Kudüs katliâmı korkunçtu!.. Öldürülenlerin kanları sokaklarda akıyor, gezenlerin üzerine sıçrıyordu. Böyle bir katliâmı o güne kadar görülmemişti Ölüler piramitler şeklinde yığınlar hâlinde yakıldı. el-Bara şehrinde, büyük-küçük, kadın-erkek şehir ahâlisi kılıçtan geçirilmiş; Hayfa’da şehri savunan müslüman askerler dikili bir haç etrafında toplanmış merhametsizce doğranmıştır. Trablus’taki katliâmda ise, haçlılar müslümanları dağıttı ve öldürüldü. içilecek sular kan ile kirlenmişti.Haçlılar, Kudüs’te işlerini bitirdiklerinde şehir tamamen insan cesetleriyle dolmuştu. Ortaçağ tarihçileri müslüman katliâmından şöyle söz ediyordu: “Şövalyelerimiz, insanların midelerini deşip, bağırsaklarını boşalttılar ve sağken yuttukları altınları aldılar. evlerde kimsenin sağ kalmasına izin vermediler. bebekler öldürüldü Öldürülenler Müslümanların lideri âbid ve zâhidleriydi.” Kan ve ete doymayan insan kasapları haçlı katliâmı, bitmek bilmiyordu. Üçüncü Haçlı seferinde Aslan Yürekli Richard üç bin müslümanı katletti kana susamış canavar silâhsız ve savunmasız müslümamanları boğazlayarak denize attı Oysa Selâhaddin Eyyûbi Hazretleri hıristiyan ordusundan tek bir esiri bile öldürmeye insâfı ve vicdânı elvermemiş. fidye ödemeden salıvermişti. * |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|