|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak ülkücüdünya.com
HAZRETİ ÖMER'İN ŞEHİT EDİLMESİ *Halkını seven ve sevilen, adalet sembolü Hazreti Ömer Radîyallahû Anh'ın suikastte hançer ile şehit edilmesi inanılacak gibi değildir rıza kazanmak her insanın işi değildir. Hazreti Ömer bütün Arapları memnun etmiş hakimiyetindeki İran halkına adaletiyle kendisini sevdirmişti. İran saltanatına son vermiş, sarayları yıkmıştır Adalet sembolünün fetihleri namertleri kızdırmış bir namerdin hançeriyle şehit edilmiştir*İran fethedilince müslümanlar, çok çocuğu hizmet ehli olarak Medine'ye getirmişlerdir. Hazreti Ömer Fars fethedilince Hükümdar Hürmüzün servetini ganimet olarak dağıtmış ve kendisi de sade bir vatandaş gibi Medine'de ikamete etmiştir. *farslı köle Lü'lü Muğirenin kölesi idi Hazreti Ömer çarşıda gezinirken karşısına çıktı. Efendisinin haraç aldığını söyledi. Ömer Ra Haracın ne kadar?" Günlük iki dirhem Hz Ömer Ne iş yapıyorsun?" Marangozluk, nakkaşlık ve demircilik Hz Ömer hünerli işe iki dirhem haracı neden çok görüyorsun?" dedi ve İmkanım olsa rüzgârla çalışan bir değirmen bile yaparım dermişsin Köle "Bir gün senin için yel ile çalışan bir değirmen yaptıracağım, doğuda ve batıda dillere destan olacak" dedi ve ayrıldı. *Hazreti Ömer e bir köle bir şey anlatmak istedi" Ka'b Hz Ömer e Ey mü'minlerin emiri! Günlerini say, üç gün sonra bir kölenin elinden ecel şerbeti içeceksin" dedi. Hazreti Ömer Nereden biliyorsun?" dedi Tevrat'ta yazıyor" dedi Hz Ömer bir köle sabah namazında saflara girip, elindeki hançerle hz ömeri şehit etti *Hazreti Ömer yaralı hâlde eve geldi oğlu Abdullah'a katili bulmasını söyledi. bir tabip çağrıldı.artık hz ömer son nefesini vermek üzereydi Kasım 644 te hz ömer aldığı altı hançer yarasından kurtulamadı. cenazesini Hz.Suheyb kıldırdı. Hilafeti on yıl, sürdü rivayete göre şehit Hazreti Ömer Aleyhi Vesellem ve Hazreti Ebu Bekir gibi atmışüç yaşında öldü hususu da vardır.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Eshâb-ı Kirâm**EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ mihmandar *Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) mihmandarı ve Eshâb-ın büyüklerindendir. Ensârdandır. “Eyyûb Sultân” olarak tanınır. İsmi Hâlid olup, babasınınki Kelîb, annesininki Kâ’b idi. anne tarafından nesli aleyhisselâm ile birleşir. Hazrec kabilesindendir Medine’de Melik Tübbe’nin evinde doğdu. Melik Tübbe, Hazreti İbrâhim’in dininden olup, Yemen’de Resûlullahtan yediyüz sene önce yaşadı. *Ensari ra Son Peygamber Hz Muhammed’in Medine’ye geleceğini buraya yerleşti. aleyhisselâm için dahi binalar yaptı, îmân etti Hz Resûl Medine-i Münevvere’ye gelince Melik Tübbe’nin ve Hazreti Hâlid’in ikâmet ettiği evin bahçesine devenin çökmesiyle Peygamberimiz Resûlullah bir hadîs-i şerîfte*“Tübbe’ye sövmeyiniz, çünkü O mü’min idi.”*buyurdu.*Hazreti Ensârî, 620 de Hac mevsiminde îmânla müslüman oldu. 621de ikinci Akabe Biatinde aleyhisselâm sohbeti ile şereflendi. Ashabdan oldu. Hanımı Ümmü Eyyûb Müslüman olup, Peygamberimize hizmet ile şereflendi. Üç erkek, bir kız çocuğu vardı. Eyyûb, Abdurrahmân, Hâlid erkek; Amre de kız çocuğudur. *aleyhisselâm Hicret’ten sonra ondört gün Kubâda kaldı. Neccâroğulları’na haber gönderdi. Resûlullah Cuma namazını kılıp, Medine’ye hareket etti Medinedekiler Resûlullah geldi! Resûlullah geldi!” deyip, sevinç gözyaşları döküyordu Medinenin uluları Peygamberimizin devesi Kusvaya sarılarak: “Yâ Resûlallah, buyurun ailemizde misâfir olun diyordu. *Resûlullah da*“Deveyi bırakın. o me’murdur. diye teşekkür ediyordu. Deve Neccâroğulları yurduna çöktü. Peygamberimiz,*“Akraba evlerinden hangisi yakındır?”*diye sordu Neccâroğullarından Ensârî “Yâ Nebîyyallah! Benim evim yakındır, işte evim, bu da kapı”, diyerek Resûlullahı davet etti. Peygamberimiz aleyhisselâm Eyyûb-i Ensârî hazretlerinin evinde Mescid-i Nebevî, hücreler ve odalar bitinceye kadar kaldı. *Hz Eyyûb-i Ensârî, efendimizin muhafızlığını yaptı. hanımı Ümmü ve annesi Resûlullah’a hizmet ettiler. Mihmandarlık Hz Âdem’den kıyâmete kadar, hiç kimseye nasip olmayan bir şerefti, Ensârî’ye nasip oldu. Kendisine hadîsler söylenmiştir. Medine ahalisi, hz Ensârî’nin evine geldi. içinde Musevî âlim Selâm da vardıSelâm, aleyhisselâm ın cemâl-i şerîfine bakıp; “Bu yüz yalancı yüzü değildir” diyerek, hemen müslüman oldu. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Eshâb-ı Kirâm**EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ mihmandar *Hz ensari Buyurdular ki: Bir defasında Resûlullah ile Hz Ebû Bekir’e yemek götürdüm.aleyhisselâm Yâ Eyyûb! Ensârdan otuz kişiyi davet et”*buyurdu. yemek azdı otuz kişi yemek yediler ve doydular. imânları kuvvetlendi bîat ettiler. Altmış kişi davet ettim bir mucizeydi, yemek azalmadı*altmış kişi Resûlullah’ın huzûrunda davet ettim. Geldiler, yemek yediler. Hz Resûlun mucizesini tasdîk ettiler doksan kişi yemek yediler. Yemeğe hiç el sürülmemişti. Resûlullah’a yemek yapıp, gönderirdik Kalanını, geri gönderdiğinde ben ve Ümmü Eyyûb, Hazreti Resûlun elinin değdiği yerden yemek yer ve bereketlenirdik. *bir gece, yapıp gönderdiğimiz soğanlı ve sarımsaklı yemeği Resûlullah geri çevirmişti. elinin izi yoktu feryâd ile yanına gittim. “Yâ Resûlallah babam, anam sana feda olsun akşam yemeğini geri çevirdiniz. ben ve Ümmü Eyyûb, sizin yediğinizle bereketlenmekteydik.” Resûlullah buyurdular ki;*“yemeği kokudan yemedim O yemek haram değildir kokusundan Siz onu yiyiniz.”*buyurdu. “Peygamberimizin keşkek yemeğini çok sevdiğini Hazreti Eyyûb hazretleri rivâyet etmiştir. *Resûlullah Medine-i Münevvere’de bir kuşluk vakti, müslümanların gözbebekleri Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk ve Hazreti Ömerbile karşılaştı. Üçü hz Ensârînin evine gittiler. Bahçede çalışan Eyyûb-i Ensârî koşarak geldi. Yâ Resûlallah! Hoş geldiniz. Arkadaşlarınızla safa geldiniz” dedi hurma ağacından bir salkım getirdi. üç çeşit hurma vardı. Hazreti Resûlullah*“Yâ Eyyûbvsalkımdaki kuru hurmaları ayır”*buyurunca; “Yâ Resûlallah! Emîr sizindir. Ancak, size hayvan kesip, et ikram edeceğim.” *Resûlullah da;*“Eğer hayvan keseceksen, sütlü hayvan kesme” Eyyûb-i Ensârî ra oğlak kesip, kızarttı. Resûlullah Yâ Eyyûb bir parça da kızım Fâtıma’ya götür, Peygamberimiz*“Bütün ni’metler, ekmek, et, hurma, taze hurma ne güzel. Bu ni’metler şükür ister.”*Nefsim, yed’i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ni’metler yüzünden, kıyâmet günündensuâl olunacaksınız”* *ni’metleri yerken “Bismillah”, doyduğunuzda Elhamdülillahillezi eşbaanâ ve en âme aleynâ fe efdâle” diyerek Cenâb-ı Hakk’a şükür ve duâ ediniz. Cenâb-ı Hakk’ın verdiği rızık, bu sebeple, size kifâyet eder.”* *Efendimiz “Yâ Eyyûb! Yarın bize gel”*buyurdu hz Resûl Eyyûb-i Ensârî radıyallahü anh hazretlerini çok severdi , o’na bir câriye ihsân etti Yâ Eyyûb Bu câriye hakkında Allahü teâlâdan hayır iste. bu câriyeden hayırdan başka birşey görmedik”*hz ensari Fahr-i âlem hazretlerinde hayır görüyorum. O hayır ancak bu câriyeyi âzad etmektir.” deyip cariyeyi âzad etti. Hz Ensârî aleyhisselâm için, hergün sofra hazırlarardı izzet ve ikramıyla çok yükseldi.*Hazreti Eyyûb-i Ensârînin Ensâr-ı kiram ve, Eshâb-ı kiramdandı Mihmandârdı aleyhisselâm ve yakın arkadaşlarına ev sahipliği yaptı Bedir, Uhud, Hudeybiyye tüm gazvelere katıldı Resûlullahın hayır duâlarına kavuşdu. sancakdardı Sancaktâr-ı Resûlullah ünvanı ile şereflendi |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Eshâb-ı Kirâm**EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ mihmandar *efendimiz, Eshâb-ı kiramı âhiret kardeşliği yaptırdı, Zeyd ile Mus’ab hazretlerini arasında âhiret kardeşliği akdi yaptırdı. Zeyd hazretleri Cemel ve*Sıffînde Hazreti Ali’nin yanında Kumandanlık yaptı ve Hazreti Ali şehîd oluncaya kadar hep yanındaydı. Suriye, Filistin muharebelerinde Mısır ve Kıbrıs’ın fethinde bulundu. şecaatli ve pek kahraman idi. *Hz zeyd Hurmalarını çalanı yakalayınca çaldıklarını sana helâl ederim. Ancak şartım var. zararından kurtulmalısın zarardan kurtulmanın çaresi Haşr sûresini okumaktır buyurmuştur zeyd Çok cömert di Evi açıkdı. Elindekini Allah yolunda verirdi. Köleleri ve câriyeleri âzâd eder, ihsânda bulunurdu. Sünnet-i seniyyeye bağlı idi. Dünyayı sevmez ve hoşlanmazdı. *Hz zeyd Resûlullah’ın vefâtıyla Ravza-i mutahhara’da ağlardı.imâm olup, yanındakilere namaz kıldırırdı arkadaşlarına: “Şeytân kalbime vesvese etti bana, insanların arasında imamlığa müstehak senden başkası yoktur. Sen insanlardan efdalsin, dedi ve bundan sonra mecbûr olmadıkça imamlık yapmayacağıma kalbimi riyadan koruyacağıma söz verdim” buyurdu. *Hz Eyyûb-i Ensârî aynı zamanda ilim ve takvâda sahibiydi Vahiy kâtipiydi Sahâbîler kendisinden ilim ve hikmet dersleri almış, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerde kendisine müracaat etmiştir Kurra-i Kirâm’dan yani, Kur’ân-ı ezbere bilenlerdendir kırâat âlimidir. her gittiği yerde Mihmandâr-ı Nebevî” olarak hürmet görmüştür.*Hz ensari Hz Ali’nin, hilâfetinde iken Basra vâlisi Abdullah ın yanına gitmiş. İbn-i Abbas ona hürmet etmiş ve konağını tahsis etmiştir. Basra’dan ayrılırken konağın kıymetli eşyaları hediyye edilmiş. kırk bin dirhem gümüş kırk köle ihsân edilmiş köleler âzâd edilerek paraları geri dağıtılmıştır *Muâviye zamanında Mısır’ı ziyâret eden hz Eyyûb-i Ensârî hürmet ve alâka ile karşılanmıştır. Mısır Vâlisi Ukbe akşam namazında imamlığa gecikti. Namazı geç kıldırdı. Cemâatteki Ensârî Vâliye “Ey Ukbe, Resûl-i Ekrem’in şu sözünü duymadınmı Ümmetim, akşam namazını yıldızların gökyüzünü kaplamasına kadar tehir etmedikçe hayır üzeredir, yahut fıtrat üzeredir.”*Hazreti Ukbe, akşam namazını niçin geciktirdiniz?” diye sordu *Ukbe ( radıyallahü anh ) meşgûliyeti sebebiyle gecikmenin vâki olduğunu ifade etti, hz Ensârî Yemîn ederim ki, senin bu yaptığını görerek halkın da böyle yapardı. Zehabına düşmesinden endişe ederim” vâliyi ikaz etti.*Hz ensarinin Mısır seyahatinin sebebi hadîs-i şerîfi, tahkîk etmekti.aleyhisselâm ın hadîsini Peygamberden duyan Hz Ukbe’den başkası kalmamıştı. Ensârî, Ukbe’yi dinlemek istediğini söyledi. Ukbe hadîs-i şerîfi anlattı: Resûl-i Ekrem buyurdu ki:*“Her kim bir mü’minin kusurunu örterse, Cenâb-ı Hak da kıyâmetde onun kusurunu örter.”*Hazreti Ebû Eyyûb için, Allah yolunda cihâd için cepheye gitmek ne ise, bir hadîs için uzun yollar katetmekde mukaddes bir vazîfeydi. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Eshâb-ı Kirâm**EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ mihmandar *Hazreti Eyyûb, dört halife devrini yaşamıştır Muâviye’nin İstanbul fethine yetişmiştir. aleyhisselâmın İstanbul fetih müjdesini sır gibi saklıyordu. Yaşı ilerlemişti kalbi müjdeye kavuşma şerefi ve heyecanıyla dolu idi. Hicretin ellinci senesinde Mısırdan İstanbul önlerine kadar geldi Ensârî, çarpışmalar sırasında hastalandı ve yatağa düştü. bir an önce iyileşip, savaşmayı arzuluyordu. *Ordu kumandanı Yezîd hz ensariyi bizzat ziyâret etti. Hz Ensârî ecelinin yaklaştığını hissetti efendimizin şu hadîs-ini rivâyet etti Kostantiniyye kalesinde bir recul-i sâlih defn olunacaktır”*Şayet burada vefât edersem, cenâzemi Ordunun gidebileceği yerin en ileri noktasına defn edin.” Mihmandâr yerini görmüş müslümanların hayâli İstanbul fethine bir adım yakınlaşmıştı Ensârî rûhunu Rahmân’a teslim etdi. Vasıyyetiyle askerler nâşını ordunun en uç noktasına taşıdılar. Tekbir ve duâlarla defn ettiler. *Hazreti Eyyûb-i Ensârî sağlığında göremediği fethi vefâtından sonra kabrinde temaşa etmişti İstanbul’un manevî fâtihi hz Ensârî, istanbul topraklarını asırlardır şereflendirmiş ve nurlandırmıştır. kumandan Yezîd, mezarına zarar gelmemesi için, Bizans Kayserine elçi gönderdi. yatanın Peygamber Mihmandarı olduğunu ve Ona gelecek zararla, İslâm dünyâsındaki kiliselerin yıkılıacağını söyledi yezidin tehdidi büyük Sahâbî olması sebebiyle, Hıristiyanlar mezara zarar verememiştir, müslümanlar mezarı ziyâret ederek manevîyat dilemişlerdir. *İstanbula çok sefer düzenlenmiştir. her defasında korunan şehir feth edilememiş, fetih şerefi genç Fâtihe nasip olmuştur. Fâtih Hân İstanbul’un manevi fatihi büyük âlim ve gönül sultanı Akşemseddîn hazretlerine: “Ey muhterem Hocam Târih kitaplarında , Peygamberimiz Muhammed Mustafa hazretlerinin mihmandarı hz Ensârî’nin mübârek kabri, buradaymış kabr-i şerîfin yerini bulmak arzusundayım” buyurmuştur Akşemseddîn, genç fatihe Sultanım geceleri şu semtte nûr inmekte o nûrun indiği yerde, mübareğin kabr-i şerîfi olsa gerektir” buyurdu. *Akşemseddin ile genç fatih hz ensarinin türbesine geldiler. Akşemseddîn Evet, Hz Ensârî’nin rûh-u ile şimdi mülakat ettim, İstanbul’un fethini tebrik edip, Beni zulmetden küfürden kurtardın.” buyurdu Fâtih Hân ve Akşemseddîne Efendim! Kabri şerîfin yerini tayin buyurunuz türbe yapalım” dedi. Akşemseddîn Burasını kazınız. İnşâallahü teâlâ, iki arşın sonra yazılı bir mermer çıkacaktır. orası Hazreti Mihmandâr Ensârî’nin kabr-i şerifidir” buyurdu. *Sultan Mehmed Hân, hz Ensârînin kabrine bir türbe, Akşemseddîn ve ailesine odalar ile câmi-i şerîf yaptırdı. Burası tüm müslümanların ziyâretgâhıdır Üçüncü Selim Hân Eyyûb Sultan Câmii’ni yaptırdı. İlk Cuma namazında Sultan Selim de vardı Eyyûb Sultan Câmii’nin son tamiri 1960 da başvekîl Menderes yaptırdı. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Eshâb-ı Kirâm**EBÛ EYYÛB-İ ENSÂRÎ mihmandar *Şefaatle kerem kıl, yâ Ebâ Eyyûb el-Ensârî Hazreti Eyyûb el-Ensârî, efendimizden 150 hadîs-i şerîf rivâyet etti. Bunlardan şunlardır: Hazreti Hâlidin oğlu Abdurrahmân muharebede dört esîrin katlini emretmişti. Dördünün oklarla can vermesini istemişti. Ensari Abdurrahmân’ı ikaz etmiş ve aleyhisselâm ın işkenceli ölümleri nehy ettiğini duydum” hadîs-i şerîf nakletmiştir. *Bir adam Resûlullaha gelerek, “Yâ Resûlallah, bana nasîhat eder misin?” dedi. Resûlullah nasîhat isteyen o adama şöyle dedi:“Namazını kıldığın zaman, dünyâya veda ediyormuşsun gibi ol, özür dileyeceğin bir söz söyleme, insanların elindekinden ümidini kes.“Kim Allaha ortak koşmadan ibâdet eder, namazı kılar, zekâtı verir. Ramazanda oruç tutar büyük günahlardan sakınırsa,onun için Cennet vardır.”*Eshâb-ı kiram, “Yâ Resûlallah! Büyük günahlar nelerdir?” diye sordular. Resûlullah buyurdu ki:*“Allah’a ortak koşmak, müslüman bir kimseyi öldürmek ve cihâddan kaçmaktır.*şevvalde oruç tutan bütün sene oruç tutmuş olur.Kılınan her namaz hatalara bir set çeker.helaya giden kıbleye yönelmesin Akşam namazında, yıldızlar doğmadan acele edin Sadakanın efdali,*akrabaya verilendir. din kardeşini, üç günden daha fazla terk etme birbirinizden yüz çevirmek helâl olmaz. Bunların en hayırlısı ilk önce selâm verendir.“Bir mücâhidin, düşmana hücum ve akın ederken güneşin doğması ve akşam üzeri harbten karargâhına dönmesi Allahü teâlâ indinde, güneşin doğup, battığı bütün dünyâ mal ve mülkünden daha efdal, daha hayırlı ve sevâbdır.” |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Kaynak mekan ve olaylarıyla Hz Muhammed talha uğurluel
EFENDiM iz Sav tek bir çadır bile olsa oradaki tek bir simaya, Bıkmadan usanmadan, insana yakışırca yaşamayı anlatıyor her çadırdan çıktığında yanındaki ardından geliyordu müşrikler Siz O'na aldırmayın. yeğenimizdir (haşa) meczuptur," diyordu. Efendimizi takip edenler bu iftitanın iğrençiğini işitiyordu efendimize inananlar SAV den uzaklaştırılmaya çalışılıyordu Efendimiz'in amcası Ebu Leheb tebliği karalıyor efendimizin gezdiği her yerde mübarek havayı kırmaya çalışıyordu. Efendimiz Sav e yakın olup onu anlayamamak çok büyük hüsrandır. Ebu leheb kendisine yazık etti ve hakkında Tebbet Suresi nazil oldu Mekke'de Ebu Leheb, Efendimiz'in hicretinden sonra ölmüş Çocukları onu evlerinin arkasına defnetıniştir fakat Ebu Leheb'in naaşını toprak kabul etmemiş. Cesedin kokusu artmış ve bütün mahalleyi kaplamış. İnsanlar Ebu Leheb'in oğullarına, babalarının cesedini ortadan kaldırmalarını söylemiş çocukları, babalarının cesedini evlerinin arkasındaki tepeye terk edince cesedin kurda kuşa yem olmuştur buradan geçilirken bu tepede şeytana taş fırlatılır atılan taşlar, tepede ikinci bir tepe oluşturmuştur Mekke şehrinin dışında sadece tarihi pazarlar değil, savaşların olduğu mekanlarla karşılaşırız Huneyn Savaşı. Huneyn Vadisi nde yapılmıştır Taif şehrine giden yolda Zeylü'l-Kebir denilen Taif-Riyad yolunda ilerlerken yolun sağında kemer li bir yapı dikkat çeker bir Osmanlı su kemeridir yaptıran Sultan Süleyman dır karşımıza. Hey koca Kanuni hey Sen ne güzel bir insansın. Padişah olunca İstanbul'da artan nüfusla baş gösteren su sorunu için kolları sıvamıştır. Mimar Sinan'la görüşüp suyun gelmesi için fedakarlıklara katlanmıştır O kadar işi arasında defalarca Eyüp sırtlanna gidip Mimar Sinan'ı yakından takip etmiştir Kırk Çeşme Sularını İstanbul'a getirmiştir Taksim Meydanı'nın adını aldığı, meydanın göbeğindeki Su sebilini yburadan taksim edilen suyu her köşeye dağıttırmıştır Osmanlı Efendimiz Sav i çok sevip O'nun yolundan gitmeye çalışıyordu Sav e layık bir ümmet olarak güzel hizmetler meydana getirdiler O şefkat anlayışından Mekkenin kızgın çölleri de nasibini aldı. Kanuni'nin Mekkedeki su kemerleri kilometrelerce uzanırdı Kesme taştan çok muntazam inşa edilmişti. Mekke'ye gelen hacı sayısı her sene artıyordu. Buradaki su problemini halletmek üzere Sultan Süleyman, Huneyn Vadisi'nden Mekke'ye su nakli su kemerleri yaptırdı su kemerleri 70 km lik bir yoldan geliyordu Sultan Süleyman'ın su ile ilgili başka projelerinin de vardı Mekke'nin su problemini çözmek için Hudeybiye Hadda köyündeki suyu taşımak ister. arazinin yüksekliğinden dolayı meyil yapılamaz ve pompalama sistemleri olmadığı için başarılamaz. Ancak, "Mekke'ye götüremiyorsak başka yere taşırız," der ve suyu Cidde'ye ulaştırır. bugün Kanuni'nin taşa kazdırdığı su kanalları Hadde'de hala durur su kemerlerinin ilerisinde yolcu konaklama menzili görülür bir kasır büyüklüğündeki yapı, yolculukta barınmak için inşa edilmiş Osmanlı yapısıydı. konaklama ve ihtiyaçları sağlardı. Su kemerlerinde bir çalıda Arap bülbülleri vardır Sivri uzun gagaları ve siyah tüyleriyle kendilerini ele verirler sıcakta yaşama imkanı vermiş Rabbimiz onlara. Yaşama ve buraları şenlendirme vazifesi ... Mekkede Kanuni hanın yaptırdığı su kemerlerinden bugün hala oluk oluk su akmaktadır 450 yıl önce yaptırılan su kemerlerinden bugün hala su aktığını duymak şaşırtıcı Bölgenin en yaygın ötücü kuşu Arap bülbülü ve Osmanlı Mekkesinden çıktıktan 50 km sonra su kanalları karşımıza çıkar Köyün girişi otlar ve yeşillikle kaplı güzel bir alan bir kanal. İçinden su akıyor ve çevresini cennete çevirmiş bir su bu su kemerini. Kanuni getirmiş ve bu su bugün hala buralara hayat veriyor yaptığı hayırların sevaplannı Kanuni'ye gönderiyor Mekke'den uzakta dağlar arasında bir patika uzanır. Burası Efendimiz'in Taife giderken kullandığı yoldur. o güzel insanın şereflendirdiği yolda keskin kayalıklar vardır bugün Başlarımızda bizi güneşten koruyan sağlam başlıklar, gözlerimizde en kara gözlükler olsada güneş perişan ediyor. ilerleyemiyoruz Buraları görüp hislenmemek elde değil. "Sen ne güzelsin ey Resuller Resulü. sen ümmetine ne düşkünsün. Biz klimalı arabadan çıkıp dışarıda 5 dakika duramazken sen Mekke'den Taife, 80 km'lik yolu yaya ve tam 2 günde aşmıştın. sıkıntı ile aştığın yolun sonunda keşke seni en serin mekanlarda, en soğuk sularla, en leziz yiyeceklerle karşılasalardı onlar Sav in getirdiği güzelliklerin farkında bile değillerdi. Sen onları kurtarmak ve hayat olmak için gelmiştin, onlar seni taşlamışlardı. .. Hz. Muhammed peygamberliğinin lO. yılı, Şevval in 27. günü vardı buraya. Yeşil güzel bir yerdi Taif. Efendimiz lO gün kalıp insanları İslam'a davet etti. Davete icabet. etmediler ayak takımı insanları kandırarak Efendimiz ve Hz. Zeyd'i taşlattılar. Onlar Efendimiz'in kıymetini bilmiyorlardı Allah, sevgili kuluna bir güzel insan eliyle Taifin üzümlerinden ikram ettirecekti. Bu genç, Addastı Peygamberimiz Taifteki üzücü hadiselerden sonra yanındaki Hz. Zeyd'le Addas ra nın üzüm bağına konuk oldu ikram edilen suyu içerken besmele çekti. Addas karşısındakilerin tek bir Allah'a inandıklarını görünce kendisinin Ninovalı olduğunu söylemiş Peygamberimiz, "Kardeşim Yunus Peygamber'in memleketinden. demişti. bu diyaloğun geçtiği o bağlar bugün duruyor Taif te. üstü başı tozlu, ayaklar kan içinde de olsa o güzel Peygamber'in yeniden buradan üzüm yemesini gözlüyor TAİF in meşakkatli ve çileli yollarından aşıp Mekke'ye girmek ayrı bir sıkıntı idi Efendimiz için. SAV İslam'ı açıkça anlatıyor ve Mekke'deki müşrikler kendisine b zarar vermek için fırsat kolluyordu Taifte olanlar Mekke'de duyulmuştu. niyetsziler de bu hadiselerden yüz bulup işi çok ileriye götürdü Efendimiz Taif dönüşü Cebel-i Nur'a gelmişti. Mekke önündeydi Hz. Zeyd, Efendimiz'e Şehre nasıl gireceğiz ya Resulallah?" diye sordu. Efendimiz oranın çobanı Urakıd'a seslenerek, "Süheyl bin Amr'a söyle beni himayesine alsın," der. Süheyl kabul etmeyince Beni Mahzum'dan birisinin adını söylenir reddedilir. Mutim bin Adiyy'e haber gönderir ve o SAV i kabul eder. Hz. Peygamber Mekke'ye girdiğinde Kabe'yi tavafa başlar. Tavafı Ebu Cahil görür ve Mutim bin Adiyy'e, "Kefili misin tabisi misin?" diye sorar. Mutim, korumam altındadır," deyince koruman altında olana dokunmayız," der. SAV Mekkede tüm tehlikeye karşı tebliğini sürdürüyordu. Bedir Savaşında Mutim bin Adiyy'in oğlu esir düşer. Peygamberimiz "Baban sağ olsa ve Bedir esirlerini bırak deseydi, ben hepsini bırakırdım," der. Allah Resulü bir müşrikin iyiliğini bile unutmaz SAV vefa doludur . GÖNÜLLERE İSTiKAMET KAZANDIRAN VADi: HUNEYN MEKKENİN asfalt yollarında dümdüz bir arazi uzanır çöl toprakları arasından ilerlendiğinde bir kayalık arazide gitmeye başlarız iki yanımızda yüksek ve dik iki tepe beliriverir Burası Huneyn Vadisidir. Huneyn deyince Mekke'nin fethi, İslam ordusunun Mekke'ye girişi ve burayı putlardan temizlemeleri akla gelir. Mekke halkı Hudeybiye sulhünden islama kalben ısınmış Mekkenin fethi kalplerdeki endişeleri yok etmiştir. Fakat Mekke dışındaki kabileler islam'ı, ve Müslümanları tanımıyordu Önyargılıydılar uslanmaz kışkırtıcılar ve desisler büyük bir şer ittifakı oluşturdu Ortalığı velveleye verenler, "Kureyş savaşmaktan ne anlar. Medine'den gelenler bizi görsün diyorlardı. Mekke dışındaki en büyük iki kabile Sakif ve Havazin Müslümanlara karşı birleşerek 20 bin kişilik bir ordu topladı. Askerler kaçmasın diye kadın, çocukları yanlarına alıp Huneyn'de toplandılar Kanatın Efendisi şer birliğini dağıtmak için askerlerinin başına geçip sefere çıktı. İslam ordusu Huneyn'e ileriediğinde Havazin Kabilesi gelip vadiyi tutmuştu. Hicretin 8. senesi, Şevval in 5. günü İslam ordusu Mekke'den ayrıldı. Müslümanlar 12 bin kişiydi. Ordu Biz artık sayı olarak çokuz Mekke'yi aldık. kimse bizim önümüzde duramaz. düşüncelerine kapılıp Muvaffakiyetİn yalnız Allah'tan olduğu unutulur gibi oldu. her şey o anda gerçekleşti. İslam ordusu vadiye girince dört yandan üzerlerine ok yağdırıldı Müslümanlar panikleyip kaçışdı. Muvaffakiyetin Allah'tan olduğu dersi verildi Sayıca üstünlük bir şey değildi önemli olan. Bedir'de çok az iken Allah mürninleri galip kılmamış mıydı bu panik anında sarsılmadan duran Hz. Peygamber Yanındakilere, dağılanları isimleri ile çağırılmalarını istedi, "Ey ensar! Ey muhacirler!" nidalarıyla toplanan sahabe muvaffak olmuş İslam zafer kazanmıştı Müşrikler dağıldılar. Huneyn vadisi bize tarihi olayları huneyn günü sahabeye verilen dersi anlatır "Her şeyin Allah'tan olduğunu unutmayın. Sayıca azız diye üzülmek fazlayız diye sevinmek, fakirlik, zenginlik bunlar değildir önemli olan. Asıl önemlisi Allah'a layıkıyla tevekkül edip itimad edmektir. Bu seviyede kalırsanız sırtınız yere gelmez." KALPLERiN FETHİ BAŞLIYOR Mekke'den 30 km kadar ilerideki Hudeybiyedi hafızamız nice olayı hatırlıyor Mekke'den Medine'ye hicretin 6. yılıdır. Muhacirler doğdukları, acı tatlı nice olay yaşadıkları topraklara hasrettir. kalplerde Kabe özlemi vardır ona yönelerek namaz kılınır ama yıllardır kendisini göremezler Kainatın Efendisi müjdeyi verir O sene hacca gidilecektir sevinç rüzgarı dalgalanır Medinede. Herkes hazırlanır sabah yola çıkılır Seniyyetü'l-Veda tarafında. Uzun ve meşakkatli bir yol izlenip Hudeybiye'ye gelmişlerdi. Mekke'ye çok az kalmıştır Efendimiz'in devesi burada durur ileriye geçmez Peygamberimiz Fili bağlayan benim devemi de bağladı, diyerek fili hatırlar Mekke'den yaklaşık 20 km sonra şehrin en uzak harem hududu olan Hudeybiye Haremi vardır. Bu sınırdan umre yapılabilir Efendimiz bu sınır dışında 3 hafta konaklamış sahabe ile Hudeybiye hududu içinde namazları eda etmişdir. Bunun sebebi Harem sınırlarındaki her ecrin 100 bin derecesinin olmasıdır. Peygamber Efendimiz'in sünnetinden dolayı islam alimleri, "Harem hudutlarında nerede yapılırsa yapılsın her ecre 100 bin derece vardır hükmüne varmışlardır Hudeybiye Mikadı'nın bulunduğu yerde Harem hududunun işaret taşları vardır. ikisi tarihidir Osmanlı'dan kalmadır. Diğer ikisi gösterişli olup Suudlarındır Hudut taşlarının yanında Osmanlı çeşmesi vardır çok güzel bir yapıdır. Osmanlı'ya ait bir kitabesi bulunur Kral Abdülaziz restore edmiş. yeni bir kitabe eklenmiş. suyu akmayan bir çeşmedir çeşmenin yanındaki tarihi kuyunun başında büyük ve derin bir kuyu bulunur Burası çöldür ancak Allah'ın hikmetiyle kuyu içinde su görülür. Kuyunun içinde güvercinler Zavallı hayvanlar öğle sıcağında sığınacak gölge bulamadıklan için kuyu içine girmişlerdir. dışarıdaki 50 derece sıcaklığa göre kuyu serin ve suyu var Birkaç km sonra Hudeybiyeye gelinir Hudeybiye Anlaşmasının olduğu mevkide yol yoktur Kumların üzerinde ilerliyoruz. Ağaçtan oluşan bir öbeğin önünde Hudeybiye antlaşması ÇÖLÜN ORTASINDA YAPILAN BiR ANLAŞMADIR Efendimiz ve 1400 sahabenin üç hafta konakladığı Hudeybiye stratejik bir konuma sahiptir Çünkü Mekke'den gelen buraya görünmeden yaklaşamaz Efendimiz buraya yerleşince Mekke'ye elçi gönderir niyetlerini aktarır elçi Hz. Osman dır savaşmak için değil hacc maksadıyla geldiklerini anlatır Mekke'ye yola çıkan Hz. Osman'ın ardından "Müşrikler Hz. Osman'ı şehit ettiler!" şeklinde haber alınır. Efendimiz ağac altında tüm sahabeden biat alır. Buna "Rıdvan Biatı" denir. 1400 sahabe ile biatlaşılır bu mevkii sahabe yıllarca muhafaza edip yerinin kaybolması önlenir Bir süre sonra Hz. Osman'ın öldürüldüğü haberinin asılsızlığı anlaşılır Mekke elçileriyle görüşülür anlaşmaya varılamaz. taviz verilmek istenmez Görüşmeler tıkanınca Mekkeden gelen bir kişi görünür. gelen kişi Süheyl bin Amr dır. Efendimiz, "İşte anlaşmaya varabilecek bir kişi," der Süheyl bin Amr birçok müşrike göre mülayimdir görüşmeler olumlu geçer bir konuda sinirler gerilir Bunlardan bir tanesi anlaşma "Allah'ın Resulü Muhammed" ibaresidir. Süheyl, "Biz bunu kabul etseydik anlaşmaya gerek kalmazdı," der. Efendimiz maddeleri yazan Hz. Ali'den bu ibareyi sildirir Hz. Ali'nin eli varmaz. Efendimiz bizzat kendi eliyle siler yerine, "Abdullah oğlu Muhammed" yazdım. Anlaşmanın en kritik anıdır anlaşma imzalanınca Süheyl bin Amr'ın oğlu Ebu Cendel, ellerindeki zincirle gelir SAV e Kurtar beni ya Resulallah," der Babası Süheyl, oğlunu İslamiyet'le şereflendi diye zincire vurmuştur Hz. Peygamber Süheyl'den Ebu Cendel'i vermesini ister Süheyl kabul etmez anlaşma maddelerinden biri "Müslümanlardan biri müşriklere sığınırsa geri verilmeyecek, müşrikler Müslüman olduğunda teslim edilecekti Peygamberimiz gözyaşlarıyla Ebu Cendel'i geri verir Hudeybiye anlaşması Müslümanların aleyhine gibi gözüksede kader bu maddeleri kısa sürede Müslümanların lehine çevirir eşsiz bir fütuhat gerçekleşir bu GERÇEK FETiH KALPLERiN FETHİYDi Mürninler Hudeybiyeden gelirken Fetih Suresi nazil olmuştur. bir fetih yok gibidir ve. Ağır bir anlaşma yapılmış gibi gözükür Fakat Hudeybiye Anlaşması'nın bir maddesi, "O sene hac yapılmayacak fakat gelecek seneden itibaren her sene üç gün Müslümanlar Mekkeyi haccedebilecekler,dir. İşte bu 3 günlük birliktelik, Müslümanlar ve müşriklerin buzlarını eritmiş İslamiyer'e girenler çığ gibi artmıştır. Hudeybiye döneminde ki 3000 Müslüman sayısı, tam 3 sene sonra Veda Hutbesi'nde 20.000'e çıkacaktır. İslamiyer'e göre gerçek fetih kılıçla yapılan fetih değil, kalplerin fethidir. Hudeybiye'nin en can alıcı sahneisi de buradaki 3 haftalık konaklamanın son günlerinde yaşanan hadisedir. Anlaşmada o yıl hac yapılmayacaktır. Efendimiz sahabeye, kurban kesip Mekke'ye girmeden Medine'ye döneceklerini söyler sahabe kurban kesmeye yönelmez. Efendimiz eşi ile istişare eder. Efendimiz'in her davranışı hakikattir SAV . ahlakın en güzeliyle ahiaklanmıştır eşinin görüşlerine değer verir mübarek eşi kurbanınızı kesin ya Resulallah, sahabe sizi takip eder," der ve Efendimiz kurbanını kesince tüm sahabe kurbanlarını kesmiştir . • Hudeybiye Anlaşması'nın olduğu yerde gözler başımızı sokacak ve dua edip namaz kılacak bir gölgelik arar fakat bulamayız Osmanlılar burada Hudeybiye Mescidini yaptırmış Suud Kralı Faysal, yenisini yapmak için yıktırmıştır. Temeller atılıp duvarlar örüldüğünde ne yazık ki Vehhabi saldırısıyla bu mescitte tahrip edilmiştir. mescide ait temeller Hudeybiye'de hala görülür Hudeybiye Kuyusu tarihi bir kuyudur yerinde durur Buradan ayrılırken boyunları bükük, yıllardır göremediği Kabe'ye yaklaşmışken şehre giremeyen sahabenin burukluğunu hatırlayıp hisleniyoruz. yaşanan olaylardan sonra Efendimiz'e gösterdikleri itaat ve arzu ettikleri yere 500 km yol kat edip 30 km yaklaşmışken geri dönmeleri. sahabe olmanın en önemli şartı yani sonsuz itaati anlıyoruz |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|