Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Sahabiler ve Alimler Sahabilerimiz ile ilgili tüm konuları burada paylaşıyoruz.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 01-24-2018, 09:07   #11
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İMÂM-I A’ZAM VE MEZHEP ANLAYIŞI

*İslâmiyette tüm din bilgileri dört kaynaktan çıkmıştır. Bunlar Kur’ân* Hadîs- İcmâ ve Kıyasdır. müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını, Kur’ânda bulamazlarsa, hadîse bakarlar. Hadîsde* bulamazlarsa, icmaya başvururlardı* İcmâ’ sözbirliğidir. Eshâb-ı kiramın hepsinin ağız birliği yapmasıdır* ashabdan sonra gelen Tabiîn icmâı delîldir, senettir. Daha sonrakilere icmâ denmez.
*Bir işi yaparken, icmâ ile kıyâsa başvurulmalıdır İmâm-ı Mâlik, Medîne-i münevvere ahâlisinin sözbirliğine senet dedi. âdetleri, Resûlullahtan öğrenmiştir. senet, kıyastan daha sağlamdır, dedi. Fakat üç mezhebin imamları, Medine ahâlisinin âdetini senet almadı.*İctihâd,* insan gücünün yettiği kadar, zahmet çekmek ve çalışmaktır. Dînî bir terim olarak; Kur’ân ve hadîsde, bildirilmemiştir İctihâd yolu ikidir: Biri, Irak âlimlerinin yolu olup, re’y yolu Ya’nî kıyas yoludur. nasıl yapılacağı, Kur’ân ve hadîsde bildirilmemiştir kıyasta işin nasıl yapıldığı aranır, bulunur. Ve onun gibi yapılır Eshâb-ı kiramdan sonra, müctehidlerin reîsi, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’dir.

*İkinci yol, Hicaz âlimlerinin yolu* Rivâyet yoludur Medine-i münevverenin âdetleri, kıyastan üstündür rivayet müctehidlerinin büyüğü, İmâm-ı Mâlik’dir ki, Medîne-i münevverede oturuyordu. İmâm-ı Şafiî ile Ahmed Hanbel de, İmâm-ı Mâlik’in ve İmâm-ı a’zamın yolu birleştirdi. Ayrı bir ictihâd yolu kurdular. İmâm-ı Şafiî, âyet-i kerîme ve hadîslere bakıp, kuvvetli tarafa göre iş görürdü. kuvvet bulamazsa, o zaman, kıyas yolu ile ictihâd ederdi. *Ahmed Hanbel de, İmâm-ı Mâlik’in yolunu öğrendi İmâm-ı a’zamdan* kıyas yolunu aldı pek çok hadîs-i şerîf ezberledi hadîs-i şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak, ictihâd etti ve üç mezhebden ayrılmıştır.*dört mezhebin hâli, bir şehire benzer bir işin nasıl yapılacağı kanunda bulunmazsa, o şehir toplanıp, o işi kanundaki benzeriyle yaparlar. devletin maksadı, beldeleri tamir ve insanların rahatlığıdır rey ve fikirleri kanunun maddesidir.Hanefî mezhebine benzer. Bazıları hareketlerini devlet merkezindeki memurların hareketlerine benzetir Bunlar da, Mâlikî mezhebine benzer. Ba’zıları kanunun ifâdesine, yazının gidişine bakarak, o işi yapma yolunu bulur. Bunlar da, Şafiî mezhebi gibidir. Bir kısmı kanunun başka maddelerini toplayıp, birbiri ile karşılaştırır ve, doğruyu ararlar Bunlar da, Hanbelî mezhebine benzer.

*şehrin ileri gelenleri bir yol bulur ve hepsi, yolunun doğru ve kanuni* olduğunu söyler. Kanunun istediği dört yoldan biri olup, diğer üçü yanlıştır. kanundan ayrılmaları, kanunu tanımadıkları için, devlete karşı olmayıp, hepsi kanunu, ve emrini yerine getirmek
İstediğinden suçlu görülmezler. uğraş ve çabaları beğenilir. doğrusunu bulan mükâfat alır. Dört mezheb budur Allahın istediği yol, tektir Dört mezhebde, biri doğruysa diğerleri* yanlıştır her mezhep imâmı, doğruluk için çalıştığından, yanılanlar af olur sevâb kazanır. Peygamberimiz Ümmetime, yanıldığı ve unuttuğu için ceza yoktur.” buyurdu. *Dört mezhebin ayrılıkları dînin temellerinde ve inanılacak şeylerde,değildir dini esas ve inançta* birlik vardır, Ehl-i sünnet* olduklarından birbirini sever ve asla kötülemezler. dört mezhebin Ehl-i sünnet’ten milyonlarca seveni vardı Dört mezheb birbirine yanlış demez, Doğru yol, dört mezhepdir, her Müslüman; “Benim mezhebim doğrudur. Yanlışlık ihtimâli de vardır. Diğer üç mezhebte bu konu yanlıştır ancak doğruluk olmak ihtimâli* vardır” demeli ve öyle inanmalıdır*Dört mezhebin amellerde, ibâdetlerde ayrılmaları, müslümanlar için rahmet ve kolaylıktır. Hadîs-i şerîfte; “Ümmetimin âlimlerinin ihtilâfı rahmettir.” buyuruldu *Hadislerde amellerdeki* ayrılık bildirilmektedir. Îmânda ve i’tikâdda ayrılık felâkettir ve yasaktır. Allahü teâlâ ve Peygamberi, mü’minlere merhametli oldukları için, ba’zı işleri Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirmedi. Açıkça bildirilse idi, farz olurdu. Yapmıyanlar günaha girer, kıymet vermeyenler kâfir olurdu. Mü’minlerin hâli güç olurdu. böyle işleri mezheb imamları açıkça bildirilenlere benzetmektedir ba’zen ayrılırlar
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı