|
![]() |
#1 |
![]() Kaynak gezipgördüm.com
Rumeli Hisarı Sultan Mehmet’in,*İstanbul’un fethini ne kadar ciddiye aldığının kanıtıdır*Rumeli Hisarı. İkizi ile birlikte yüzlerce yıldır boğazı bir koruyucu gibi gözetler hisar, zamanla bu görevini terk edip bölge halkına barınak,*kültürel organizasyonların düzenlendiği bir mekân haline gelmiştir Fatih Hanın boğaz güvenliğini sağlamak için*Anadolu Hisarı’nın tam karşısına yapılmasını emretti inşa süreci*15 Nisan 1452’de başladı Boğazın en dar noktasına* 30 dönümlük arazi üzerine inşa edildi dört ay da tamamlandı Boğazkesen Hisarı yada* Yenice Hisar” ismiyle bahsedilir* yapı* malzemesi İzmit, Karadeniz Ereğli gibi yerlerden getirtildi Parça taşlar* Bizans yapılarından söküldü hisarın yapımında yaklaşık *300*usta ve*750*civarı işçi* 200 arabacı, nakliyeci ve kayıkçı çalıştı*1509’da deprem,*1746*da ise yangın felaketi sonrasında restore edilen tarihi yapı ahşap evlerle doldu. evler*1953’te Cumhurbaşkanı*Celal Bayar’ın görevlendirdiği 3 Türk kadın mimarın gözetiminde geniş çaplı yenileme çalışmasıyla yıkıldı*yapıya eski görkemi kazandırılarak günümüzde müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor. Tiyatro bölümü, yerli ve yabancı müzik organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Yapının inşasında her bölüm bir paşanın denetimine verilmiş. hisarın 3 büyük kulesine denetim görevini üstlenen*Saruca,*Halil ve*Zağanus*paşaların adları verilmiş. Zağanos Paşa’nın ismiyle anılan küçük kule bulunuyor. Saruca Paşa*ve*Halil Paşa*kuleleri 9 katlı, Zağanos Paşa Kulesi ise 8 katlı inşa edilmiş. Yükseklik 22 ila 28 metre arasında değişen üç kuleden Halil Paşa ve Saruca’nın çapları 23,30 metre iken Zağanos Paşa Kulesi 26,70 metre çapa sahip. 3 büyük kulenin yanı sıra hisara 13*adet burç eklenmiş. giriş 4 esas ve 1 tali kapıdan sağlanıyor. Ana kapılar Dağ, Dizdar, Hisarpeçe* Sel isimleriyle anılıyor. Tali kapıya Mezarlık ismi verilmiş. toplar, gülleler ve Haliç’in kapatılmasında kullanılan zincir bahçede sergileniyor.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak istanbul.net.tr
Anadolu Hisarı *Yıldırım Hanın İstanbul Boğazının en dar yerinde yaptırdığı ilk hisardır. Göksu deresi ile deniz arasında kireç katmanlarından meydana gelen tepenin üzerindedir. Güzelhisar, Güzelcehisar, Yenihisar, Yenicehisar, Akhisar” isimleriyle* zikredilmektedir. Bizans’a Karadeniz yoluyla yardım gelmesini önlemek maksadıyla inşa edilmiştir. Anadolu Hisarı, asıl kale, iç kale duvarları ve üç kuleden meydana gelir. Asıl kale, üzeri toprakla örtülü yüksek bir kayanın üzerine oturtulmuştur. Dört katlı olan kuleye güneybatıdan girilir. Stratejik bakımdan yeri ustalıkla seçilen yapıyı, batıdan gelen düşmanın görmesi imkansızdır. Dış kale surları, 3 kule ile korunur. Surların güneyindeki kısımları bugün yıkılmış haldedir. *Kuleler kuzeyde, kuzey-batıda ve batıda, çevreye ve yollara hakim silindir biçimindedir Anadolu Hisarının Osmanlı tarihinde önemi Yıldırım Han, Ankara Savaşında mağlup olunca oğlu Süleyman Çelebi burada saklanmıştır. Sultan İkinci Murad devrinde, Haçlı ve Macar ordusunu durdurmak üzere yola çıkan ordunun Rumeli’ye geçmesinde bu hisardan faydalanılmıştır. Sultan Murad Han Yalova yoluyla buraya gelmiş, Çandarlı Halil Paşa da, kıyıdan top ateşiyle padişahı korumuş, Papalık ve Venedik donanmasına rağmen* karşı kıyıya geçilmişti. İstanbul’un fethinden önce Rumeli Hisarı inşa edilmeden kale tahkim edilmiş, böylece iki hisar ile boğaz kontrolde tulmuştur. 1452’de Sultan İkinci Mehmed tarafından yapılan değişiklikler, Anadolu Hisarının mukavemetini inanılmaz şekilde arttırmıştır. *müdafaa maksadıyla yapılan kale, boğazın* taarruz vasıtası haline de gelmiştir. Kalede, Kocaeli sancağından 200 asker ve Barut depoları vardı İstanbul’un fethinden sonra şehre, Karadeniz’den gelecek saldırıları karşılamak üzere kullanılmıştır. Karadeniz’in Osmanlı hakimiyetine geçmesinden sonra 16. asır da önemini kaybetmiştir.* on yedinci ve on sekizinci asırlarda Rus Kazaklarının Boğaz’a akınlarını karşılanmada Anadolu Hisarından faydalanılmıştır. Önemini kaybeden ahşap evler ile hisar romantik bir hal almıştır. Anadolu Hisarı, yerleşme alanı olmaya Sultan Mehmed devrinde başlanmıştır. Sultan Mehmed buraya, cami yaptırmış askerler yerleştirilmiş, sivil halk da iskan edilmiştir.1928 de Kandilli Belediyesi* 1991-1993 yıllarında* Kültür Bakanlığı tarafından onarımlar yapılmıştır.* Anadoluhisarı, Beykoz Belediyesi sınırlarındadır Hisarda taşınır kültür varlığı bulunmamaktadır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak islam ansiklopedisi.org.tr SEMAVİ EYİCE
İSHAK PAŞA SARAYI Doğubayazıt / Ağrı *Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde şehre hâkim bir tepededir külliye durumundadır. 1785 te İshak Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. İshak Paşa, bölgeye XVIII. yüzyılda hâkim olan Çıldır hânedanından Hasan Paşa’nın oğlu olup vezirlik rütbesiyle Çıldır ve Ahıska valisi oldu. yaptırdığı sarayın ihtişamı, Osmanlı hânedanı ile rekabete girmek düşüncesinde olduğunu gösterdi İran’dan İstanbul’a giderken misafir edilen İran elçisinin padişaha abartılı sözleriyle rekabeti kışkırtması, İshak Paşa’nın gözden düşmesine ve Hasankale’ye sürgün edilmesine yol açtı; İshak Paşa orada öldü. XIX. yüzyılın başında şehirdeki veba salgını saraya sıçrayarak haremde pek çok kişinin ve Doğubayazıt Beyi Mahmud Paşa’nın ölümüne yol açmıştır. Sarayın iç avlusundaki mezarlığa gömüldü*Mahmud Paşa’nın 1805 te öldü 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nın ardından bölge Ruslara I. Dünya Savaşı sonunda tekrar Türk idaresine girmiştir. İshak Paşa Sarayı’nda önemli bir yerleşime sahne olmamış harap olmaya yüz tutmuştur. 1950 den* itibaren saray ve külliyesi tanınmaya başlanmış ve 1960 larda Müzeler Genel Müdürlüğü’nde mimarisi yayımlanmıştır.* bu önemli külliye restore edilmiştir. 1982 doktora tezi yapmıştır* Eski yerleşim yerinin 7 km. uzağındadır dikdörtgen bir düzende yaklaşık 7600 m2’lik alanı kaplar saray yanyana üç ana gruptan oluşur. Saraya, doğu yönünde çok gösterişli bir* kapıdan girilmektedir. Selçuklu etkileri ağır basar avluda sivri kemerli bir çeşme bulunur. Avlunun sağında muhafız hücreleri, bodrumu zindan, üstü kışla olarak kullanılan mekânlar yer alır. *şahane bir iç cephe mevcuttur. avluya açılan kapıları vardır. Burada* hizmet birimleri bulunur İkinci avlu, dört tarafı bina* ile çevrili dikdörtgen bir sahadır. Sağda sarayın mâbeyin dairesinin divan sofası ile selâmlık teşkilâtına* bir camiyle bir türbe yer alır. Mâbeyin dairesinde tahribat fazla olduğundan* 1995 yılı restorasyonunda bu kısımlar temizlenmiştir. Az çok ayakta kalabilmiş mâbeyin yapılarından biri cami kısmıdır. Mâbeyin* holüne açılan kapı ile doğrudan caminin harimine girilir.* Cami sarayın iki katı yüksekliğinde olup son cemaat yerinin üstü terastır. Terasın kuzey cephesi piramit biçiminde külâhları olan kuleler yer alır.* mihrap çıkıntısı pencere alınlıkları ve çevreleri süslenmiş yapıda taş süsleme görülmektedir. *Caminin kıble duvarı dışında bir türbe bulunmaktadır. İçinde sanduka vb. bulunmayan esas türbe zemin altında dikdörtgen, üstte ise sekizgen planlı bir yapıdır. yapının köşeleri, yonca biçimli sütunçelerle cepheleri kabarık bitkisel süslerle dolguludur.**Orta avludaki* selâmlık binaları* haraptır burada ikamet ve istirahat yerleriyle sofalar bulunur İçleri moloz dolmuş olan birimler son yıllarda temizlenmiştir. İkinci avlunun karşısında sarayın paşa dairesi harem kısmı bulunur. Duvarın ortasında, süs panolarının yer aldığı muhteşem bir tak kapısı vardır. yapının iç kısmı* haraptır iç avluda kuzey ve batı koridorlarının arkasında* dikdörtgen mekânlar vardır Güneyinde hamam, mutfak, tuvalet, servis odaları yer almaktadır Kubbeli, iki gözden ibaret bir plana sahip hamam odalarının biri soyunma, diğeri yıkanma yeridir.* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak topkapısarayı.gov.tr
Topkapı Sarayı* *Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamladı Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki Sarayburnu’nda Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik* alana kurulmuştur. Sultan Mehmed’den otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, padişahın evi olmuştur. 19.yüzyılda hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş önemini her zaman korumuştur.Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, 3 Nisan 1924 te müze haline getirilen ve Cumhuriyet’in ilk müzesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, günümüzde* 300.000 metrekarelik bir alan kaplamaktadır. *Topkapı Sarayı, mimari yapıları, koleksiyonları ve yaklaşık 300.000 arşiv belgesi ile dünyanın en büyük saray-müzelerindendir.saltanat kapısından girilen Saray’ın etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrilidir. Sarayın ilk avlusu ve halkın başvuru için geldiği birinci Alay Meydanı Cebehane olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane, Odun Ambarı, Hasırcılar Ocağı gibi sarayın dış hizmet yapıları bulunurdu.Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekanların yer aldığı Divan Meydanı Adalet Meydanıdır. Tarih boyunca* törenlere sahne olan* avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun Kubbealtı ve yanında Divan-ı Hümayun Hazinesi yer alır. Divan yapısının arkasında* Sultanın Adaletini temsil eden Adalet Kulesi vardır. *Kubbealtı'nın yanında Harem Dairesi girişi ile Zülüflü Baltacılar Koğuşu bulunur. aynı yönde bulunan Has Ahırlar ise avlu etrafında yer alır. Adalet Meydanı’nın Marmara Denizi yönündeki revakların arkasında saray mutfakları ek hizmet binaları bulunmaktadır. Adalet Meydan’ının kuzey yönünde cülus, arife, bayram ve cenaze törenlerinin yapıldığı, Sancak-ı Şerif’in Serdar-ı Ekrem olarak savaşa giden Sadrazam'a teslim edildiği yer olan Babüssaade yer alır.Üçüncü Avlu, Enderun iç saray padişaha ait mekanların yanında, Sultan II. Murad döneminde kurulan Saray Okuluna ait koğuş ve yapıları barındırır. Padişahın elçileri kabul ettiği Arz Odası, Fatih Köşkü / Enderun Hazinesi ve Has Oda padişaha ait mekanlardır *Küçük Oda, Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazineli, Has Oda isimleriyle anılan Enderun Saray okuluna ait koğuşlar, Babüssaade girişinden itibaren avlunun etrafına sıralanmıştır. Avluya diagonal olarak yerleştirilmiş 15. yüzyıla ait Ağalar Camii ile, III. Ahmed döneminde havuzlu köşkün yıkılmasıyla yaptırılan III. Ahmed Kütüphanesi, Enderun eğitimine verilen önemi vurgular. Enderun Avlusu'ndan sonra, padişaha ait köşklerin ve asma bahçelerin bulunduğu IV. Avlu'ya geçilir. Has Oda'nın Mermer Sofa'ya açılan kapılarıyla ulaşılan mekanda Osmanlı sanatının köşk mimarisinin en seçkin örnekleri Sünnet Odası, Bağdat ve Revan Köşkleri ile İftariye Kameriyesi yer alır. IV. Avlu'nun altında asma çiçek bahçesi, ahşap Kara Mustafa Paşa Köşkü, Hekim Başı Kulesi, en alt katta* Sofa Camii, Sultan Abdülmecid döneminde inşa edilen ve Saray’ın son yapıları olan Mecidiye Köşkü ve Esvab Odası vardır.Topkapı Sarayının etrafını kuşatan Hasbahçeler içindeki köşklerden Çinili Köşk, Sepetçiler Kasrı ve İncili Köşk’ün alt yapısı hariç günümüze ulaşmayan çok sayıda köşk ve kasır vardır |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kaynak gezipgördüm.com
Dolmabahçe Sarayı *Gece ışıklandırıldığında eşsiz görünümü ile boğazın güzelliğine güzellik katan*Dolmabahçe Sarayı,Osmanlı İmparatorluğu’nun saray yaşamını merak edenler için eşsiz bir mekân.saray, sizlere kültürel anlamda uzun yıllar etkisinde kalacağınız bir gezi vaat ediyor.İstanbul Boğazı’nın kıyısındaki Dolmabahçe Sarayı,*1843-1856*da inşa edilmiş. Osmanlı’nın 31. Hükümdarı *Sultan Abdülmecid’in emriyle yapımı gerçekleştirilen saray, gözde mimarı*Garabet Balyan*ve oğlu*Nikoğos’un imzalarını taşıyor. Geleneksel* planın oldukça gösterişli örneği sayılan yapının inşası için bütçe, imparatorluk çöküşte olduğundan Avrupadan alınan kredilerle sağlanmış. Ön tarafındaki geniş koyun 17. yüzyılda doldurulması ile eğlence ve dinlenme alanlarını barındıran has bahçesi oluşturulmuş**Beşiktaş Sahil Sarayı’nın arazisine inşa edilen yapının görkemi, mimariden geliyor. Ermeni asıllı*Balyan Ailesi*sarayı inşa ederken Osmanlı mimarisini Rokoko, Barok ve Neo-Klasik batılı* yaklaşımlarla sentezlemiş.Sarayın ihtişamında iç dekorasyonda kullanılan eşyalar. Dünyanın en büyük saray içi balo salonuna sahip ihtişamı sağlayan mobilyaları, perdeleri, halıları tabloları yakından inceleyin hanedan tarafından yetersiz görülen*Topkapı Sarayı*yerine kullanılan Dolmabahçe,*1924*e kadar Osmanlı’nın yönetim merkeziymiş. Osmanlı Hanedanı yurdu terk edince tüm mal varlıklarıyla* Türk Halkı’nın mülkiyetine geçen saray,*1927-1949 yıllarında Cumhurbaşkanı makamı olarak hizmet vermiş. protokole ve halkın ziyaretine açık tutulan yapı,*1984’te “müze-saray” haline getirilmiş. *Tasarımında Avrupa’nın sarayları örnek alınan*Dolmabahçe’nin ana binası*Selamlık Tören ve*Harem-i Hümayun*olmak üzere*3 kısımdan oluşuyor. Devletin iç ve dış işlerini yürütdüğü* Mâbeyn,ana binanın en görkemli bölümü ziyaretçilerini büyülüyor. Girişte yer alan*Kristal Merdiven; elçilerin ağırlandığı*Süferâ Salonu*ve padişahın ziyaretçi kabul ettiği*Kırmızı Oda, sarayın Selamlık kısmında mutlaka görün üst katda, padişahın özel odasına geçişine imkân veren*Zülvecheyn Salonu*yer alıyor.Dolmabahçe Sarayı 1856*dan*1924’e kadar 6 padişah ve Osmanlı Halifesi tarafından kullanıldı *Osmanlı zamanında “Valide Sultan Divanhanesi” ve “Balkonlu Sofa” olarak da adlandırılan*Pembe Salon, dekorasyonunun zenginliği ile öne çıkıyor. Valide Sultan’ın ve kadın efendilerin dave için kullandıkları salon tam boy Hereke halıları, Avrupalı ressamlar tarafından çizilmiş kadın portreleri ile süslenmiş.Selamlık ile Harem arasındaki*Muâyede Salonu, 2.000 metrekareyi aşan alanı ve 36 metre yüksekliğindeki kubbesi sayesinde oldukça görkemli Salonun ortasındaki, İngiltere’den getirilen*avize görülmeye değer. 285*odalı ve*43*salonlu Dolmabahçe Sarayı’nın en özel bölümü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Atatürk’ün*Yatak Odası*oluşturuyor. 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yumduğu* zaman oda son haliyle korunuyor. Gezginlerin saray gezisinde ilgi gösterdikleri diğer mekânlar bahçedeki*Kuğulu Havuz*iç kısımdaki kütüphane ve koleksiyonların sergilendiği salonlar. Dolmabahçe’yi ziyaretinizde oldukça değerli parçaları barındıran saat, aydınlatma araçları, hat sanatı ve yazı takımları koleksiyonlarını görme fırsatı yakalayabilirsiniz.gezginlerin, tarihi önemi ve değerli koleksiyonları nedeniyle*İstanbul gezilecek yerler*listelerine dâhil ettikleri saray*Beşiktaşta* Taksim’e sadece 15 dakikalık yürüme mesafesinde yer alıyor.Sarayın yakınındaki*Bezmialem Valide Sultan Camii’ni,*Deniz Müzesi’ni ve*Dolmabahçe Saat Kulesi’ni gezi planlarınıza dâhil ederseniz, kültürel anlamda eşsiz bir deneyim yaşayabilirsiniz. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Kaynak ayasofyamüzesi.gov.tr
Ayasofya*camii *Dünya mimarlık tarihinin ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ile sanat dünyası açısından önemlidir Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yaptığı en büyük kilise olup üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia Büyük Kilise olarak adlandırılmış, 5. yüzyıldan itibaren ise Ayasofya Kutsal Bilgelik olarak tanımlanmıştır. Ayasofya Doğu Roma da hükümdarların taç giydiği, başkentin en büyük kilisesi olarak katedral işlevi görmüştür.Birinci kilise, İmparator Konstantios tarafından 360 da yapılmıştır. İmparator Arkadios’un karısı İmparatoriçe Eudoksia ile İstanbul Patriği Chrysostomos arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, patriğin sürgüne gönderilmesi üzerine 404 te çıkan halk ayaklanmasında yakılıp yıkılmıştır. patriğin mozaik tasviri, Ayasofya’nın kuzey tymphanon duvarında görülebilmektedir.*Günümüzde ilk kiliseye ait kalıntı bulunmamakla birlikte, müze deposundaki Ekklesia damgalı tuğlaların bu yapıya ait olduğu düşünülmektedir.İkinci Kilise, İmparator II. Theodosios* tarafından 415 te yeniden inşa ettirilmiştir. bazilikadır Kilise, İmparator Justinianos’un* 5. saltanat yılında, aristokrat kesimi temsil eden maviler ile esnaf ve tüccar kesimi temsil eden yeşillerin İmparatorluğa birleşmesi sonucunda çıkan Nika adlı, büyük halk ayaklanmasında 13 Ocak 532 de yıkılmıştır. 1935 teki kazılarda, On İki Havari’yi temsil eden kuzu kabartmaları* bulunmuştur. mimari parçalar ise bahçede görülebilmektedir. Günümüz Ayasofya’sı İmparator Justinianos* tarafından dönemin iki önemli mimarı Miletli İsidoros ile Aydınlı Anthemios’a yaptırılmıştır. *23 Şubat 532 de başlayan inşa, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış kilise 27 Aralık 537 yılında törenle ibadete açılmıştır. Ayasofya’nın açılış günü İmparator Justinianos’un, mabedin içinde “Tanrım bana böyle bir ibadet yeri sağladığın için şükürler olsun” dedikten sonra, Kudüs’teki Hz. Süleyman Mabedi’ni kastederek “Ey Süleyman seni geçtim” diye bağırmıştır*Üçüncü Ayasofya’nın mimarisindeki Apsisten* nartekse kadar uzunluk 100 m. genişlik 69.50 m.dir. Kubbenin zeminden yüksekliği 55.60 m,dir.İmparator Justinianos Ayasofya’nın görkemli ve gösterişli olması için, tüm eyaletlere haber göndererek, en güzel mimari parçaları Ayasofya’da toplatmıştır. sütun ve mermerler; Aspendos, Tarsus gibi Anadolu ve Suriye’deki antik şehir kalıntılarından getirilmiştir. mermerler Marmara Adası’ndan, Afyon’dan Kuzey Afrika’dan getirilmiştir* sütunlar Efes Artemis Tapınağı’ndan* Mısır’dan getirilmiştir Ayasofya’nın duvarları birbirinden güzel mozaiklerle süslenmiştir. Mozaiklerin yapımında altın, gümüş, cam, pişmiş toprak ve renkli taşlardan oluşan malzemeler kullanılmıştır. *Ayasofya Doğu Romada İmparatorluk Kilisesi olması nedeniyle İmparatorlar taç giyme merasimleri yapdı. IV. Haçlı Seferinde İstanbul Latinler tarafından 1204- 1261 yıllarında işgal kent, ve Ayasofya yağmalanmıştır. 1261 de Doğu Roma kenti ele geçirdiğinde, Ayasofya haraptı Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir. Fetihten sonra yapı güçlendirilerek en iyi şekilde korunmuş ve Osmanlı Döneminde cami olarak varlığını sürdürmüştür. depremlerden zarar gören yapıya, Osmanlı Döneminde destek amacıyla payandalar yapılmıştır. Mimar Sinan tarafından yapılan minareler* yapıda destekleyici payanda işlevi görmektedir.Ayasofya’nın kuzeyine, Fatih Sultan Dönemi’nde bir medrese yaptırılmıştır *en kapsamlı tamir* Sultan Abdülmecid Dönemi'nde yapılmıştır.*Sultan Abdülaziz* Döneminde Ayasofya çevresinin düzenlenme çalışmalarında medrese 1870 te yıktırılmış ve 1874 te yeniden**yaptırılmış 1936 da yıkılmış* Medresenin kalıntıları 1982 de ortaya çıkarılmıştır.Osmanlı, 16. ve 17. yüzyıllarda, Ayasofya’nın içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü eklenmiştir.Mihrabın iki yanındaki bronz kandiller, Sultan Süleyman tarafından Budin Seferi (1526) dönüşünde hediye edilmiştir. Ana mekâna girişin sağ ve sol köşelerinde MÖ. 4.-3. yy a ait iki mermer küp* Bergama’dan getirilerek, Sultan III. Murad* tarafından Ayasofya’ya hediye edilmiştir. *Ayasofya’da, Sultan Abdülmecid Dönemi’nde1849 yıllarında, İsviçreli Fossati Kardeşlere onartıldı eski Hünkâr Mahfili kaldırılmış, yerine ahşap yaldızlı korkuluklarla çevrili Hünkâr Mahfili yapılmıştır. Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan 7.5 m. çapındaki 8 adet hat levhası ana mekâna yerleştirilmiştir. “Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin” yazılı levhalar İslam âleminin en büyük hat levhalarıdır* Aynı hattat kubbenin ortasına ise Nur Suresi’nin 35. ayetini yazmıştır.Ayasofya Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935’de müze olarak, yerli ve yabancı ziyaretçilere açılmıştır. Ayasofya 916 yıl kilise* kalmış 1453 te Sultan Mehmed tarafından İstanbul'un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami* kullanılmıştır. Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu'nun Kararı ile 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Kaynak kültür.gov.tr
*ANITKABİR *Türk Kurtuluş Savaşı'nın ve Türk İnkılâplarının önderi Türkiye Cumhuriyeti'n kurucusu Atatürk'ün, vatan bağımsızlığını kazanmak ve Türk milletini çağdaş uygarlığa ulaştırmak amacıyla gerçekleştirdiği inkılâplarla geçen yaşamı 57 yıl sürmüş ve Büyük Önder 10 Kasım 1938'de ebediyete intikal etmiştir.Atatürk, Türkiye'yi çağdaş uygarlığın bir üyesi yapan, insanlık tarihine mal olmuş bir önderdir. O'nu temsil edecek, ilke ve inkılâplarını yansıtacak bir anıtmezar fikri, Atatürk'ü kaybetmenin hüznü içindeki Türk milletinin ortak isteği olarak belirmiş ve yapımına karar verilmiştir. Anıtkabir yapılmadan önce rasat istasyonu bulunması dolayısıyla Anıttepe'nin ismi Rasattepe idi.*tepede, M.Ö 12. yüzyılda Anadolu'da devlet kuran Frig uygarlığına ait mezar yapıları bulunmaktaydı. Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra bunların kaldırılması için kazılar yapıldı. tümülüslerden çıkarılan eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.Anıtkabirde inşaatın başlayabilmesi için kamulaştırılma çalışmalarına başlandı. Anıtkabir'in inşaatı 9 Ekim 1944'de görkemli bir temel atma töreni ile başladı. inşası 9 yılda yapılmıştır.Toprak seviyesi ve aslanlı yolun duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 1944'te başlamış ve 1945'te tamamlanmıştır. Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 1945'te başlamış, 8 Ağustos 1950'de tamamlanmıştır. *1947 yılı sonuna kadar mozolenin izolasyonu tamamlanmış çöküntüleri engelleyecek* 11 metre yüksekliğinde betonarme sisteminin* montajına geçilmiştir. Giriş kuleleri ile fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin tamamlanmıştır.Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu. Anıtkabir'in 4. kısım inşaatı şeref holü döşemesini kapsıyordu. inşaat 20 Kasım 1950'de başlamış ve 1 Eylül 1953'te bitirilmiştir. *Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak traverten, mozole kaplamalarında mermer kullanılmıştır. aslan heykelleri ve mozolede kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşından, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler Polatlı ve Malıköy'den getirilmiştir. Kayseri Boğazköpründen* getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler* kullanılmıştır. 40 ton ağırlığındaki lahit taşı Adana'nın Osmaniye İlçesi'nden, getirilmiştir. *Türk mimarlığında 1940-1950 yılları II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılır.anıtsal yönü ağır basan, simetrik, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu* özellikleri taşır Anıtkabir'de Selçuklu ve Osmanlı mimarisi ve süslemesine rastlanır.Anıtkabir'in bazı yerlerinde kullanılan ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpar yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden* olan Anıtkabir 750.000 m² lik alanı kaplar Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır. Anıtkabir; Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" özdeyişinden ilham alınarak, yabancı ülkelerden ve Türkiye'nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.*Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Yunanistan'dan ağaç ve fidanlar getirilmiştir. Bugün Barış Parkı'nda 104 türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır. Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşur Aslanlı Yol Tören Meydanı Mozole Anıtkabir'e Tandoğandan girildiğinde Aslanlı Yola ulaşılır. Merdivenin başında istiklal ve hürriyet kuleleri yer alır. Anıtkabir yapı topluluğunda, on kule vardır. kulelere ulusumuzun ve devletimizde büyük tesirleri olan isimler verilmiştir. Çatı tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Kulelerin iç duvarlarında, Atatürk'ün özlü sözleri bulunmaktadır. Kaynak kültür.gov.tr *ANITKABİR *Aslanlı yolun sağındaki İstiklal Kulesi'nin iç duvarlarında ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında kaya üzerine konmuş kartal figürü görülür Kartal, mitoloji ve Selçukluda gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolüdür Kılıç tutan genç istiklali savunan Türk milletini temsil eder kule duvarlarında Atatürk'ün istiklalle ilgili şu sözleri yer alır:"Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı'na çağırdı." (1921)"Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür." (1927)*"Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız.(1921) "İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdır (1927)"Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." (1919) Kulenin içinde Anıtkabir maketi ile Anıtkabir'i tanıtıcı panolar bulunur *Aslanlı Yol'un sol başındaki Hürriyet Kulesinde elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek* bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt "Hürriyet Beyannamesi"ni sembolize eder At figürü* hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kule duvarlarında Atatürk'ün hürriyet ile ilgili şu sözleri yazılıdır. Esas Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmakdan yüksek bir işleme hak kazanamaz." (1927) bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın* bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür.""Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir.""Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz." *İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadın heykeli vardır. kadınlardan* ikisi yere* uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır. heykeller Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir.*Hürriyet Kulesi'nin önünde üç erkekten oluşan heykel grubu vardır. Sağdaki erkek* miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliğini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelde derin acı ile Türk milletinin ağırbaşlılığını ve yüksek irade gücünü dile getirmiştir. Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanındaki 24 aslan heykeli Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Hititlerin sanat üslubu ile yapıldı aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli* alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 halı ve kilim deseniyle bezenmiştir. Kaynak kültür.gov.tr *ANITKABİR *Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer alır. Kulenin dış kabartmasında; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilir. elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü,* gururlu anne tasvir edilmiştir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği sözler yer alır:Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır." (1921)"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur." (1923) "Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz."*Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler biriminde "Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi" bulunur. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir "İhtisas Kütüphanesi" olarak, hizmet verir. ZAFER KULESİ nin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır Kule içinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenir.İNÖNÜ'NÜN LAHTİ Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır. *İsmet İnönü, Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir. BARIŞ KULESİ nin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren kabartması yer almaktadır. çiftçilik yapan köylüler ve* kılıcını uzatarak onları koruyan asker tasvir edilmiştir. asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize eder. insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirir duvarda Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır."Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." (1935) "Yurtta Barış, Cihanda Barış." Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir." (1923) Kulenin içinde ise Atatürk'ün 1935-1938 yıllarında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir. *23 NİSAN KULESİ Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden bir kabartma vardır. kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen anahtar bulunmaktadır. n eseridir. Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün özlü sözleri yer almaktadır:Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak." (1919) "Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir." "Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır." Kulede Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.*BAYRAK DİREĞİ Anıtkabir'in tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir Türk bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan 33 m. yüksekliğindeki direk, Avrupa'daki çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek 1946 da Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kabartmasında; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|