![]() |
#6 |
![]() 642. mock at = dalga geçmek, alay etmek (= tease, make fun of)
643. modify = değiştirmek (= change) 644. mood = ruh hali, moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak 645. mourning = yas, keder (= lamentation) ***mournful = yaslı, yas tutan 646. move = (1) hareket etmek, taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak 647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım 648. multinational = çok uluslu 649. municipality = belediye 650. murder = (1) öldürmek, cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet 651. mystery = gizem, sır (= enigma) 652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.) 653. native to = yöreye has/özgü 654. neglect = ihmal etmek (= ignore) 655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi 656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality) 657. notice = (1) ilan (2) fark etmek 658. obese = şişman, obez 659. obey = uymak, itaat etmek ( kurallara vb) 660. objection = itiraz 661. obligation = zorunluluk, mecburiyet 662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek, karışık hale getirmek (= confuse) 663. observe = gözlemlemek 664. obsolete = modası geçmiş, eskide kalmış 665. obtain = elde etmek (= gain, attain) 666. occasion = (1) özel olay, önemli gün (2) durum, hal 667. occasional = ara sıra, nadiren (= infrequent) 668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak, yerleşmek 669. occur= meydana gelmek 670. occurrence = vukuat, olay 671. odd = (1) tuhaf (=strange, weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1,3,5 ..) 672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …! 673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu) 674. offend = (1) gücendirmek, kırmak (2) (hafif) suç işlemek 675. offer = (1) teklif, teklif etmek (2) (imkan, fırsat vb) sağlamak, sunmak 676. officially = resmen, resmi olarak 677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı 678. opposition = karşıtlık, muhalefet,zıtlık 679. oppress = zulmetmek (= persecute) 680. ordinary = sıradan, alışılagelmiş (= commonplace, mundane, average) 681. originally = ilk başta, ilk önceleri (= initially, at first) 682. ornament = (1) süs, süs eşyası (2) süslemek 683. orphan = yetim bırakmak 684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman 685. outcry = feryat figan, çığlık 686. outdo = birini geride bırakmak, sollamak, ekarte etmek (= surpass) 687. outing = gezi, gezinti 688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube 689. overlap = üstüste binmek 690. overlook = (1) göz ardı etmek, görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize bakması, bir ofisin otoparka bakması gibi) --- e bakmak 691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak 692. overtake = sollamak, bastırmak 693. partially = kısmen 694. participate in = katılmak, iştirak etmek (= take part in, join, attend) 695. participation = iştirak, katılım ***participatory = katılımcı 696. particular (pıtik=ulır) = özel, önemli *** in particular = özellikle 697. particularly = özellikle 698. passenger = toplu taşıt yolcusu 699. passionately = ihtirasla, tutkuyla 700. patiently = sabırla, sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly) 701. pavement = kaldırım (= side-walk) 702. peace and quiet = huzur ve sükunet 703. peak = doruk, zirve *** at peak = zirvede, dorukta 704. peculiar = tuhaf, acayip (= odd, weird, strange) 705. pedestrian = yaya 706. penalize = ceza vermek, cezalandırmak (= punish) 707. perceive = algılamak 708. permission = izin, müsaade 709. persevering = sebatkar, gayretli 710. persist = ısrar etmek, sürüp gitmek 711. persuade = ikna etmek 712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser 713. pet = ev hayvanı 714. pioneer = öncü, yol açan, öncülük eden (= forerunner) 715. placement = yerleştirme 716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak 717. plain = (1) düz, sade (2) ova, düzlük 718. plead = yalvarmak , rica etmek 719. please = (1) memnun etmek, tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen! 720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek, ciddi bir vaat 721. poem = şiir ***poetry = şiir 722. point = (1) anlam, mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta 723. policy = tutum, kural, prensip, ilke 724. polio = çocuk felci 725. pose = ortaya çıkarmak, poz vermek 726. possess = sahip olmak, etkilemek 727. possession = eşya, mal mülk 728. post = (1) vazife, görev, iş (2) posta 729. postpone = ertelemek (= put off) 730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak, pratik olarak 731. praise = övmek (= glorify, compliment) 732. precede = - den önce gelmek 733. predict = tahminde bulunmak 734. predictable = tahmin edilebilir, sağı solu belli 735. prejudice = ön yargı (= bias) 736. present = (1) sunmak, tanıtmak (2) mevcut, var olan (= existing) |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|