![]() |
#22 | |
![]() Alıntı:
Altın'ın değeri ne ile ölçülür? Ayarı ile değil mi? Evet, şimdi gelelim ekonominin ana parametreleri nelerdir? Ekonomi başarılı mı değil mi diye en kestirmeden nasıl kontrol edebiliriz. 1- Faiz: Faizin içerisinde üç katman vardır. a) Reel Faiz: (Genelde bunu libor -Londra Finans piyasında risksiz finansal araçlar için kullanılar faiz oranı) şu sıralar abd doları için %3 civarındadır. b) Enflasyon: Malumunuz geçenlerde en son %8 gibi bir orandı. c) Risk pirimi: Burası zurnanın zırt dediği noktadır. Eğer bir ülkeden bahsediyorsak, bu siyasi istikrar, geleceğe yönelik kısa, orta ve uzun vadeli beklentiler, politik riskler vs.. onlarca etken tarafından etkilenen bir katmandır. Ve başarılı bir para, maliye politikası varsa bu oran düşük olur. Bu şuanda %8 civarı. Bu 3 rakamı toplarsanız %19 civarı eder. ki bu oran yaklaşık %14 lere kadar düşmüştür Ak parti döneminde. Son zamanlardaki çıkışın en önemli nedenleri enflasyonu tetikleyen ana girdi maddesi olan petrol fiyatlarındaki artış, buna başlı yan sektörlerdeki üretim maliyetlerindeki artışların fiyatlara yansımasıdır. Ve ayrıca kapatma davasıyla birlikte siyasi riskin risk pirimine katkısından kaynaklanmaktadır. Gelecek vadetmeyen hükümetlerde risk pirimi çok yüksek olur. şimdi neden faizden başladık onu açıklayayım. Bir ülke nasıl kalkınır? Yatırım yaparak.. Neye yatırım yaparak? İnsana, eğitime, güvenliğine, sanayisine, altyapıya ....vs... Peki bu yatırımları yapmak için neye ihtiyaç var? Paraya... Peki cebinde parası olanlar ne diyor? Yüksek faiz isteriz, yüksek faiz isteriz. Ülkemizin şuan için bir nebze de olsa var ama anasol-mhp hükümeti zamanında hiç yoktu. Çünkü gelirinin (vergilerin) Yüzde 95'i borçlarımızın faizlerine gidiyordu. Elhamdülillah şuan bu oran %50'lerin altında... Yani kaynaklar artık faizcilerin cebine değil milletin cebine gidiyor. Saadet partili arkadaşlar haklı. Dış borcumuz arttı.. Doğrudur. Yanlış değil. Ama yatırım yaptığımız için arttı. Ne yaptık, duble yollar ortada, köydes, çiftçiye verilen teşvikler, savunma harcamaları, üniversiteler, okullarda dağıtılan bedava kitaplar, ve hükümetin verdiği her bir hizmet... Bedavaya köfte yok. Doğrudur, Erbakan döneminde borç azalmıştır. Bir çivi çakmazsan, cebinden para çıkarıp yatırım yapmazsan tabi ki borcun azalır. Sözün özü şudur: borçlanma maliyetleri başarılı bir ekonomi yönetimiyle azalır. Azalan borç maliyetiyle borçlanıp yatırım yapabilirsiniz. Yatırım geri dönüşü olan birşeydir. Hibe değildir. Borçlanma böyleyken ihracatı, vergi gelirlerindeki artışı tabiki hesaba katmıyorum. Sadece borçlanmanın mantığını söylüyorum. Ayrıca, borç kamu ve özel teşebbüs borcu diye ikiye ayrılır. Borcun nekadarı hükümetten, ne kadarı reel sektörden kaynaklanıyor buna bakmak lazım. Son olarak da şunu belirtmekte fada görüyorum. Eskiden Türk işletmeleri yurtdışından borçlanma yapamazlardı. Ülke riski nedeniyle kredi vermezlerdi. Artık çok ucuza borçlanabiliyorlar. Döviz cinsinden libor+3,5 gibi oranlarla dünyadan milyarlarca dolarlık kredi alıyorlar ve bu paralarla iş, üretim yapıyorlar, makine techizat alıyorlar, istihdam yaratıyorlar. Ülke nasıl %6 büyüme ortalaması yakalardı sanıyorsunuz? |
||
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|