![]() |
#11 |
![]() 1. Taklidin Problemi (Zorluğu) :
İbrahim as.’ın kavmini davette karşılaştığı en önemli sorun; ata ve ecdâdın akidelerine karşı çok şiddetli taassup idi. Yenilik ve değişimin olamayacağına olan ısrardı. Bundan dolayı İbrahim as. babası Âzer’i iknaya çalıştığında ve onun için anlaşılır deliller ve dimağa işleyen olgun kanıtlar ileri sürdüğünde, müşrik baba aklını dondurur, işletmezdi. Oğlunun ata ve ecdadın inançlarına muhalefetini asla kabul etmez, O’nu redederdi. “Ey İbrahim, benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşa tutarım ve benden tamamen uzaklaş!” İbrahim as.’ın kavminin Peygamberlerine cevabı, babasının cevabından farklı değildir. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: “Onlara İbrahim’in haberini de oku. Hani o babasına ve kavmine: “Neye tapıyorsunuz?” dediğinde onlar da: “Putlara tapıyoruz. Onlara devamlı ibadet ediyoruz.” Dediler. İbrahim “Yakardığınız zaman (dua ettiğinizde) onlar sizi işitiyorlar mı? Size bir fayda veya zararları oluyor mu?” dedi. Onlar: “Hayır, biz babalarımızı böyle yapar bulduk” dediler.[1] Ve Allah Teala buyuruyor: “Şüphesiz ki, Biz bundan evvel İbrahim’e hakkı bulma kaabiliyeti verdik. Ve biz O’nun Peygamberliği yüklenebileceğini biliyorduk. O zaman babasına ve kavmine, “sizin taptığınız bu heykeller nedir?” dediğinde onlar: “Babalarımızı bunlara ibadet eder bulduk” dediler. İbrahim: “Muhakkak ki, siz ve babalarınız açık bir sapıklık içerisindesiniz” dedi.”[2] Bu, bütün Allah Rasûllerinin düşmanlarının yolu idi. Ve insanları hak’dan alıkoymaktaki metodları idi. El-Meleu (kavmin ileri gelenleri) kendilerinin, ata ve ecdadın akideleri için meşru vekiller olduklarını iddia ediyorlar, yeryüzünü fesada veriyor ve insanları ve bitkileri helak ediyorlardı. İnsanların çoğunluğuna gelince, bunların tamamı bu hayata ülfet ettiler ve hayvanlar gibi, hatta onlardan da daha aşağı olarak alışkanlık peydah ettiler. Zemahşeri (Allah O’na rahmet etsin) diyor ki: “Taklit ve delilsiz kabul edilmiş söz ne kötü bir şeydir. Şeytan’ın mukallitleri yavaş yavaş farkına varmadan putlara tapmakta atalarını taklit ettirme sırasındaki hilesi ne büyüktür. Onlar o putlara yüzlerini gözlerini sürerler ve kendilerinin de doğru bir yol üzere olduklarına inanırlar. Mezheplerini desteklemede çok gayret eder ve sapıklıklarını müdafaa yolunda ehl-i hak ile mücaledel ederler. Putlara ibadet edenlerin onlardan olması, ehl-i taklid’e utanç olarak yeter.” Cehennem ehlinin mukallitlere cevaplarındaki sözleri bize kâfidir: “Ve eğer işitseydik ve akleden olsaydık, Cehennem ehli içinde olmazdık, derler. İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Kahrolsun alev alev yanan o Cehennem ehli!”[3] Ve Cenab-ı Hak buyuruyor: “Biz insanlardan ve cinlerden bir çoğunu Cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, fakat onunla idrak etmezler. Gözleri vardır, lakin onlarla görmezler. Kulakları vardır, ama onlarla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta onlardan da sapıktırlar. Onlar gafillerin ta kendileridir.”[4] Ve putların kulları makallitler, ilahlarından bir kötülüğün gelip Halilü’r-Rahman’a isabet etmesinden korkuyorlardı. Bunda herhangi bir gariplik yoktur. Çünkü aklını kaçıranlar zannederler ki, o putlar fayda ve zarar veriyor. Alluhu Teala şöyle buyuruyor: “Kavmi O’nunla mücadeleye girişti. İbrahim: Benimle, Allah hakkında mücadele mi ediyorsunuz? Halbuki O, beni doğru yola (hidayete) iletmiştir. O’na şirk koştuklarınızdan korkmam. Rabb’imin istediği şeyden başkası olmaz. Rabb’im her şeşi ilmi ile kuşatmıştır. Öğüt almaz mısınz?”[5] Bizler bugün İbrahim as.’ın karşılaştıklarıyla karşılaşmaktayız. Çünkü insanların çoğu, sadece liderlerinin sözünde düşünüyorlar. Hiç görüş bildirmeden ya da delile önem vermeden, onlar ne şekilde görüp düşünüyorlarsa, sadece onların görüşlerini benimsiyorlar... Sürekli olarak milyonlarca kıssayı onları anlatanlardan dinliyoruz: Falanca Falancaya kalpten konuştu. Sonra ona uykusunda geldi ve şiddetli bir tokat vurdu. Ha o takadın izi cisminde vardır. Hatta sen kabirlerin kullarından yemin talep etsen, yalan yere Allah adına yemin ederler; fakat ölmüş evliyalarının adına yalan yere yemin etmeye cesaret edemezler. O halde bu sorunu çözmek için İbrahim as.’ın kavmiyle mücadelede zorlukları nasıl göğüslediğine bakalım. [6] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Kur’an-ı Kerim: Şuara, 69, 74. [2] Kur’an-ı Kerim: Enbiya, 51,54. [3] Kur’an-ı Kerim: Mülk, 10,11. [4] Kur’an-ı Kerim: Araf, 179. [5] Kur’an-ı Kerim: Enam, 80. [6] Muhammed Ahmet El Adevi, Peygamberlerin Allah’a Davetleri, s.54; M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 171-175. |
|
![]() |
![]() |