|
![]() |
#1 |
![]() Çok geçmeden Kureyş’in boş hayallere kapıldığı anlaşıldı. Bazıları koşarak Hz. Ebû Bekir (R.A.)ya gidip:
- Ey Ebû Bekir! Muhammed’in söylediklerini tasdik edecek misin? O, Beyt-i Makdis’e götürüldüğünü, oradan da göğe yükseltildiğini, sonra aynı gece içerisinde geri döndüğünü söylüyor” dediler. Hz.Ebû Bekir (R.A.), hiç tereddüt etmedi ve: - Şayet Hz.Muhammed (S.A.V.) Efendimiz bunu söylemişse, O mutlaka doğrudur, dedi. Kureyş: - Ey Ebû Bekir! Bu konuda da O’nu tasdik edecek misin? diye üsteleyince Hz.Ebû Bekir (R.A.): - Ben bundan daha ötesini tasdik etmişim. O’na gökten vahiy geldiğine inanıyorum, diyerek tartışmayı noktaladı. Böylece Kureyş’in, Ebû Bekir ve diğer Müslümanlarla ilgili emelleri yıkıldı. Bununla beraber, Kureyş, İsrâ ve Mîrac hadisesini, İslâm davetini engellemek için istismar etmeye devam etti. Fakat onların bu tavrı aksi tesir gösterdi. Onlar İslâm’a saldırdıkça, insanlar Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizi daha çok merak edip O’nunla tanışmak istiyorlardı. Müşriklerden o beldeleri gezmiş ve Beytülmakdis Mescidini görmüş olanlar, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize: - Sen Beytülmakdis Mescidini bize târif ve tavsif edebilir misin? diye sordular. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Gittim! buyurdu ve târif etmeye başladı. Bazı noktalarda, tereddüde düşünce, Beytülmakdis Mescid’i, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin gözünün önüne getirildi ve O’na bakarak, müşriklerin sorularını cevaplandırdı. Müşrikler: -VALLAHi! Târif ve tavsifde isâbet etti! dediler. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, bu hususu şöyle anlatır: “Kureyşliler; gezdiğim yerler, husûsile Beytülmakdis hakkında bana, bir çok sorular sormaya başladılar ki, ben İsrâ gecesi, onları zihnimde iyice tesbit etmiş değildim. Bunun için, o kadar sıkıntılanmıştım ki, böyle bir sıkıntıya hiç düşmemiştim. Derken, yüce ALLAH benimle Beytülmakdis arasındaki uzaklığı kaldırdı da, ne sordularsa, ona bakarak sorularını birer birer cevaplandırdım. Bana: - Beytülmakdis’in kaç kapısı var? diye sordular. Beytülmakdis Mescid’i gözümün önüne dikilince, ona bakıp kapılarını birer birer sayarak onlara bildirdim. Evet, sordukları bütün bu soruların cevapları doğru çıkmış olmasına rağmen, bir çoğu Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi yalanlamaktan geri kalmamış, yine eski halleri gibi alay etmişler, sihir demişlerdir. Bu arada imanları zayıf bazı insanlar da dinden dönmüştür. Kureyş müşrikleri: - Ey Muhammed! Sen, bize kervanımızdan haber ver! O, bizim için Beytülmakdis’den daha önemlidir. Sen, onlardan bir şeye rastladın mı? dediler. İçlerinden birisi de: - Yâ Muhammed! Sen, şu şu yerdeki develerimize rastladın mı?” diye sordu. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Evet, VALLAHi! Filan oğullarına rastladım. Onlar, bir deve kaybetmişler ve onu aramaya gitmişlerdi. Konak yerlerinde de, onlardan hiç kimse yoktu. Susamıştım. Onların içinde su bulunan bir kabları vardı ki, O’nun üzerine bir şey örtmüşlerdi. Örtüsünü açtım ve içindeki suyu içtim. Sonra, üzerini yine eskisi gibi kapadım. Onların kafilesi, şimdi Beyza’dan Ten’im yokuşundan iniyordur. Kafilenin önünde boz, siyah renkli erkek bir deve, devenin üzerinde de birisi siyah, birisi alaca iki çuval vardır! Buyurunca, Velîd b.Mugîre: - Sihirbaz! dedi. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, sözlerine devamla: - Geldikleri zaman, onlara, sorunuz! Kablarındaki suyu bulmuşlar mı? buyurdu. Müşrikler: - Lât ve Uzzâ’ya and olsun ki, bu, bir delildir! dediler. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Ben; şu şu vâdide filan oğullarının kafilesine de rastladım. Onları, bir hayvanın gizli sesi ürkütmüş, bir develeri kaçmış. Ben, kaçan develerinin yerini onlara gösterdim” buyurdu. Kureyş müşrikleri, Ten’im yokuşuna doğru hızla gittiler. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin verdiği haberleri yalana çıkarmak umuduyla kervanı gözlemeye başladılar. Kervan görününce: - VALLAHi! İşte kervan geliyor! Boz deveyi de en öne düşürmüşler! dediler. İlk karşılaştıkları deve, kendilerine târif edildiği gibi idi. Kafileye, su kabından sordular. Onlar da, onu su dolu olarak bıraktıklarını, üzerini örttüklerini, fakat sonradan örtüsünü açtıkları zaman, içinde su bulamadıklarını haber verdiler. Kureyş müşrikleri, diğer kafilelere de soracaklarını sordular. - Doğrudur! VALLAHi! Kendisinin, anmış olduğu vâdide ürkütüldük ve bir devemiz de kaçtı. Bir adamın sesini işittik ki, O, bizi devemize çağırıyordu. Deveyi, O’nun çağırdığı yerde bulduk ve tuttuk! dediler. Kureyş müşriklerinin; kervanlarındaki develerinin ve hattâ çobanlarının sayısına varıncaya kadar, sormadıkları ve Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizden doğru cevaplarını almadıkları bir şey kalmadı. Kureyş müşrikleri; kendilerine verilen bütün haberlerin doğru çıktığını gördükleri halde imân etmediler. - Bu, açık bir sihirdir! Velîd b. Mugîre’nin dediği doğru imiş! dediler.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|