|
![]() |
#1 |
![]() İstanbul Denilince Sorulur Yeryüzü
Akşam kişneyen bir at istanbulda Baktıkça sarayburnundan Okşar yelesini tunusun yeli Açılır marmara bir mavi zambak Bir dağ yansıması cezayirden Akşam yürüyen bir kervan istanbulda Baktıkça eyüpten Ansızın boşalan yağmur Yüzündeki telaştan Anlaşılır bir gezgin kadar yerli Olamadığınız Günün iskeleti var ortada Ne içinizde bir giz Ne güneşin pasa işleyen yanı Çözülmeyen bir buzul Bu bilinçsiz durum Durmadan inip kalkan balyoz Ve ezilmişliğiniz Ağır ağır inen morluk Bir faslı ananın yüzü sularda Sığmaz içimin mağaralarına Çözülüp dağılan güvercinlerden Eyüpte bir türbe kalır
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Su Düşü
denize bir şeyler diyor adam çiviler çakarak denize gözlerinden denize bir şeyler diyor adam deniz sımsıcak Erzurum karı denizden bir parça adamın alnına koymalı bil ki çoğalır özlemi rüzgârsa toprağın dansı gelir esen meltemle ölüm ıhlamur kokusu çeker maviliği bir soluk belki çoğalır özlemi/çoğalır adamın |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Tenha Şiirleri'nden
II Sürülmüş toprak kokuyorsun biçilmiş çayır söğütlüğü geçince heryer çiğdem, gelincik ellerin baktıkça açıyor yüzün baktıkça bulutlar ve güneş serçeler karışıyor gülüşüne Saat yok gölgemizde zaman ve suyun uzayıp giden öyküsü sevmek kadar seni |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Anne
taşı tencerede kaynatan anne çocuklara umudu sabrı öğreten anne seni bir ömer arar bulur beni zulüm boğar öldürür taşı tencerede kaynatan anne yürürlerdi erirdi taşlar gün tutulur ay bölünürdü onlar bir bakmaya görsün tüm bakışlar dururdu taşı tencerede kaynatan anne onlar diri günler koydu keskin zamana zulme kaymasın diye vakitleri beş kez yıkayıp beş kez adladılar onlar diri günler koydular umutla taşı tencerede kaynatan anne |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Çekim
çağları aşan bir terziydi annem/düşler biçti uykularıma Yusuf'tan /ay çiçek bahçesi o gecelerde elleri çoğalırken suskunluğumun yüklüydü onlar / sevgi ellerinde bakraçları sarkıtıp kuyulara ışıtır gözlerimizi güneşi emerek sulardan tüm anneler / canevimiz __________________ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() BU KADAR her şey bu kadar bu kadar bütün anılar yollar gibi uzun yolcu gibi gece gündüz yalnızlık bu kadar bu kadar çektiğimiz acılar aşk dediğimiz işte bu kadar çocuk bu kadar onun uzun masalı vardır bu kadar masallarla gelir her çocuk bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bütün kuşlar gibi o da uçmuş yuva dediğimiz işte o kadar anne bu kadar hiç gün görmemiş bu kadar baba bu kadar gurbetle sıla arasında gitmiş gelmiş ilkbahar yaz sonbahar kış hepsi hepsi dört mevsimmiş hayat dediğimiz işte bu kadar bu kadar yaşadığımız nereye kaçarsan kaç bu kadar başını taştan taşa çal hoşça kal gülüm dünya bu kadar Arif AY |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Şiirin Kandilleri
Soluk soluğa bir tren geçer Bırakıp gider aşkımı Taşır seni yağmurun -hüznün Taşlaşmış sokaklarda; uçurum Bin yıllık ezgidir şiir; Aıyı kavgada geçirir Güneş öylece üstünde dağın Sen denizi yarıyorsun! Şimdi Bıçağı biler gibi Tükenen birşey mi akşam Bir tren soluk soluğa geçer |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|