|
![]() |
#1 |
![]() RİZE
kış harap, yaz hoyrattı yağmurun hüznü susuşun çok şey anlattı acı filizlenir, dalverir zamana zaman ki; en uygar yaşandı sonra Karadeniz, sularında feodal bir gemiyle kıyısına en ilkel ve saçma olanı taşıyandı karadeniz köpürüp yıkılan küheylandı rize, bir sabah güneysudan çayın filizinden, fındığın çiçeğine geçen bir yangınla uyandı dediler, bir yanımız dağ kuşları talan deniz bir yanımız, oysa o ağımızı elimizden alandı karadeniz köpürüp yıkılan küheylandı yıl bindokuzyüzyirmialtı aylardan şubattı güneysudan sekiz adam yağmur nasıl yağarsa rizeye öyle çoğalan ağacı kökünden, insanı yüreğinden yaşamı en alıcı yerinden vuran birine karşı karadenize sel olup aktı kış harap, yaz hoyrattı yağmurun hüznü susuşun çok şey anlattı güneş yitik biz buna ölüm demedik martı ve tay iki ürkek bir de gece, kıyıda ışıldayan kürek gömülür kumlara sekiz can ay sarı, sanki mısır ekmeği akşamları kıble dağından şavkı soframıza vuran saçları mısır koçanı, o gece gök ambardır, yıldızlar darı fındığı harmanlar gibi yarıp kumları çıkarıp onları dizildik dağa dağ ki, acımıza soyunandır çiğnimizde çiğindirik, ölüyü kundakta taşıyan bizdik çay demlenir acıdan bardaklarda hüzün sunduk yapraklardan, çiçeklerden estikçe poyraz damar damar gece ve gündüz, süzülür kan ay sarı, sanki mısır ekmeği akşamları kıble dağından şavkı soframıza vuran ete kemiğe bürünür bir gün yürür bu kan, kurulur zaman Arif AY __________________
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|