Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-20-2009, 13:16   #1
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Standart Cumhuriyetin barış milâdı
Kürt sorununun silahsız çözümü için en kritik viraj geçildi. Habur’daki buluşma barış ümitlerini yeşertti. Sekizi Kandil, 26’sı Mahmur’dan gelen 34 PKK’lı 16:38’de Habur’dan Türkiye’ye girdi. Gümrükte 2.5 saat bekletilen grup önce sağlık kontrolünden geçirildi. Ardından da kimlik kontrolleri yapıldı. Bugünkü MGK öncesi İçişleri Müsteşarı Güneş, Ankara’yı her saniye bilgilendirdi. Kandil grubuna “örgüt üyeliğinden”, Mahmur grubuna ise “pasaport kanununa muhalefet”ten işlem yapıldığı öğrenildi. Taraf’a konuşan üst düzey bir yetkili kalıcı barış için kararlılık mesajı verdi: Her şey yasalarla çözülmüyor. Dağdan inenler böyle değerlendirilmeli



Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine PKK’nın aldığı kararla Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’ndan sekiz, Musul yakınlarındaki Mahmur Kampı’ndan da 26 kişi, dün Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye girdi. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 34 kişi için Adalet Bakanlığı, dört özel yetkili savcı ve bir hâkim görevlendirildi.
Kandil’den Hamiyet Dinçer (1971/Başkale), Elif Uludağ (1958/Pazarcık), Hüseyin İpek (1973/Ömerli), M. Şerif Gençdağ (1973/Siverek), Mustafa Ayhan (1985), Vilayet Yakut (1980/Diyarbakır), Lütfü Dağ (1952/Kığı) ve Gülbahar Çiçekçi (1975/Kığı) adlı PKK’lılar ile Mahmur Kampı’ndan Kamil Yüksel (50), eşi Hamsiye Yüksel (32), çocukları Helena, Hevi ve Bewar, Nurettin Turgut (49), Musa Tomak (25), eşi Nurcan Tomak (24) çocukları Rojda, Yusuf Şen (60), Cane Kabul (39), Sait Şedal (53), İsmail Ayaz (19), Ayşe Kara (26), Sosin Yaman (55), Abdullah Yaman (17), Emine Sağat (54), Melekşa Soydan (36), eşi Mikail Soydan (38), Hacı Sorgül, (56), Mehmet Adanmış (39), Fatma İzer (22), Nizar Buldan (22), Bülent Aka (26), Mehmet Kaçan (39), Zehra Tunç (24) adlı kişiler, sabah erken saatlerinde yola çıktı.
34 kişi, dokuz saatlik yolculuğun ardından saat 16.38’de Türkiye sınırına ulaştı. Mahmur’dan gelen grubun 1992-95 yılları arasında, özellikle Şırnak ve Hakkari’den Kuzey Irak’a geçtikleri öğrenildi.

45 avukat hazır bulundu
Her iki grubu karşılamak üzere Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Van Barosu’na kayıtı 45 avukat ile DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ile 15 DTP milletvekili hazır bulundu. Diyarbakır Barosu Başkanı M. Emin Aktar, 34 kişiyi savunmak için geldiklerini belirterek, “Bu kişilerin tutuklanmasını beklemiyoruz. Mahmurdakiler zaten güvenlik önlemlerinden kaynaklı olarak gitmişlerdi. Bu kişilere ancak Pasaport Kanunu’na muhalefetten işlem yapılabilir” dedi. İşlemleri hızlandırmak isteyen emniyet ve savcılar, gruplarda yer alanların isimleri açıklandığı için kimlik tespiti ve Genel Bilgi Tarama işlemlerini önceden hazırladı. Gruplar geldikten sonra 2.5 saat süreyle Gümrük’te bekletildi ve ardından sağlık muayenesinden geçirildi.

Dört kişi aranıyormuş
Şırnak İl Jandarma Komutanlığı da işlemleri takip ederek, Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na anında bilgi verdi. PKK’lı sekiz kişilik gruba ilk önce “örgüt üyeliği”nden işlem yapılacağı, ifadelerine göre suç vasfının değişebileceği belirtildi. Mahmur’dan gelen 26 kişiye ise “Pasaport Kanunu’na muhalefet”ten işlem yapılacağı belirtildi. Tek tek sorgulanan 34 kişiden dördü hakkında arama kaydı çıktı. Ancak ne amaçla arandıklarına ilişkin bilgi verilmedi.
Grubu karşılamak üzere sabah saatlerinden itibaren on binlerce kişi sınır kapısında toplanırken, bölgede yoğun önlemler alındı. Gümrük sahası ile DTP’lilerin beklediği TIR Parkı’nın arasına güvenlik bariyeri oluşturuldu.

Binlerce kişi kutlama yaptı
Barış gruplarının Türkiye’ye gelmesi, DTP tarafından organize edilen mitinglerle kutlandı. DTP milletvekillerinin öncülük ettiği mitinglerin en kalabalığı Silopi’deki Habur Sınır Kapısı’nda bulunan TIR Garajı’nda yapıldı. Binlerce kişinin katıldığı mitingde barış sürecini destekleyen pankartlar taşındı. İkinci büyük ise Diyarbakır Batıkent Meydanı’nda yapıldı. Kandil’den gelen grupta yer alanların ailelerinin de katıldığı mitingde konuşma yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, beyaz güvercinler uçurdu. İstanbul, Adana, Van, Hakkari, Tunceli, Mardin, İzmir, Mersin, Şanlıurfa, Batman, Kars, Iğdır, Bitlis, Ağrı, Ardahan, Muş’ta yapılan gösterilerde barış talepleri dile getirildi.

Sabah olunca yola koyuldular
PKK’nın Kandil’den göndereceği sekiz örgüt üyesi ile Mahmur Kampı’nda yaşayan 26 kişiden oluşan grup, dün sabah saatlerinden itibaren yola koyuldu. Kandil’den sabah 07.00’de yola çıkan sekiz kişi için kamptaki PKK’lılar tören düzenledi. Grup içinde yer alan M. Şerif Gençdağ, yaptığı konuşmada “Türkiye’de yaşanan tıkanmayı aşacağımızı ve attığımız bu adımın vesile olmasını istiyoruz. Türk devleti de bunu fırsat olarak değerlendirmeli. Kalıcı bir barış için üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz. Bu kutsal ve anlamlı yürüyüşün herkese hayırlı olmasını diliyor, üzerimize düşen barış elçiliği görevini layıkıyla yerine getireceğimize inanıyoruz” dedi. Bu konuşmanın ardından grup yola koyuldu.
Mahmur grubu da sabah saatlerinde yola çıktı. Kampta kalan 10 bini aşkın Mahmurlu, 26 kişiye konvoylarla eşlik etti. Her iki grup saat 12 gibi Erbil çıkışında birleşti. Burada Türkiye Barış Meclisi’nden ve aynı zamanda 1999’da Türkiye’ye gelen 1. Barış Grubu içinde yer alan Seydi Fırat bir konuşma yaptı. Fırat, barış gruplarının gelişinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, bu adımın kalıcı barışa dönüşmesi için yetkililerin olumlu cevap vermesi gerektiğini söyledi. Konuşmaların ardından gruplar, yüzlerce araçlık konvoy ile yoluna devam etti.
Bu yolculuk sırasında üzücü bir olay yaşandı. Konvoy içindeki bir aracın şarampole devrilmesi sonucu Ahmet Çetin adlı kişi öldü. Kaza nedeniyle konvoyun ilerleyişinde gecikme yaşandı. Bir saat sonra yola devam eden konvoy, saat 15.00 sıralarında Habur Sınır Kapısı’na bir kilometre mesafede bulunan Halil İbrahim Köprüsü’nde peşmergeler tarafından durduruldu. Gruplar daha sonra 16.38’de Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye adım attı.

Ankara’nın gözü Habur’daydı
İçişleri ve Adalet bakanlıkları, Silopi ve Cizre’ye özel ekipler gönderdi. Silopi’ye giden özel yetkili savcı ve hakimler gelenlerin ifadelerini alırken, Cizre’ye giden İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş de kontrol dışı bir işlem yapılmaması için çalışmaları bizzat yönetti.
İçişleri Bakanlığı, Mahmur ve Kandil’den gelen grupların, Habur Kapısı’ndan girişindeki işlemlerin yürütülmesi için Bakanlık Müsteşarı Osman Güneş başkanlığında Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü ile bir merkez valisini görevlendirdi. Taraf, İçişleri Bakanlığı’nın özel bir ekip göndereceğini iki gün önceden yazmıştı. Şırnak’a giden özel ekip, çalışmaları Silopi ve Cizre’de yönetti. Güneş, gelen grupların girişinde kontrol dışı bir işlemi önlemek ve DTP’nin karşılama mitinginde olağandışı bir müdahalenin önüne geçmek için çalışmaları bizzat takip etti.
Güneş, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a gelişmeler hakkında sürekli bilgi vererek, Ankara’yı haberdar etti. DTP milletvekilleri ve avukatlarla görüşerek gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunan Güneş’in “Pişmanlık konusunu dayatmama ve serbest bırakılmalarını sağlama” konularında güvence verdiği öğrenildi.

Bugün MGK gündeminde
Barış gruplarının Türkiye’ye gelişi, bugün toplanacak olan MGK’da da ele alınacak, Atalay, kurula detaylı bilgiler aktaracak. Başbakan Erdoğan, dün kurul üyesi bakanlar ve MİT Müsteşarı Emre Taner ile biraraya gelerek gelişmeleri değerlendirdi. DTP ise olası gelişmelere karşı Ankara’da kriz masası kurdu.

Dokuz maddede talepler: Anadilde eğitim, anayasa
Kendilerine “Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” adını veren iki grup, beraberinde bir mektup ve dokuz maddeden oluşan talep listesi açıkladı. “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Sayın Yetkililerine” ve “Türkiye Halklarına Ve Demokratik Komuoyuna” diye başlayan mektupta, “Halklarımızın barış umutlarına ve özgürce birlikte yaşama arayışına cevap olmak istiyoruz” dendi. Grubun dokuz maddelik talepleri şöyle:

1- Öcalan’ın hazırladığı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümü için yol haritasının ilgili muhataplarına verilmesini ve tüm kamuoyuna açıklanması,

2- Askeri ve siyasi alana dönük operasyonların durdurulmasını ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümünün önünün açılmasını ve bu çözümün Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesine bağlı olarak Kürt halkının özgür iradesini esas alma temelinde diyalog ve müzakere yöntemiyle gerçekleştirilmesini,

3- Türkiye demokratik ulusunun bir parçası olarak Kürt halk kimliğimiz temelinde ve anayasal güvenceye sahip olarak özgür, eşit ve birlikte yaşamak,

4- Anadilimiz olan Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, öğrenmek, geliştirmek ve tarihi değerlerimizi, kültürümüzü ve coğrafyamızı anadilimizde yaşamak,

5- Çocuklarımızı Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek,

6- Kürt halkı olarak tarihimizi, kültürümüzü, sanat ve edebiyatımızı özgürce yaşamak, geliştirmek ve korumak,

7- Kendi kimliğimizle demokratik toplumsal örgütlenmemizi geliştirmek, demokratik siyaset yapmak ve kendimizi özgürce ifade etmek,

8- Bölgenin köy, kasaba ve şehirlerinde özel harekatçı, korucu ve polisin baskı ve zulmünden uzak, yeterli imkanlara kavuşmuş ve güvenlik içinde yaşamak,

9- Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bunun için sivil-demokratik bir anayasanın hazırlanmasını istiyoruz.

Taraf/KURTULUŞ TAYİZ-FARUK BALIKÇI-KADİR BARIŞ-SELİM KEMALOĞLU-ADEM TAYAN-
ÖMER OĞUZ-RECEP OKUYUCU-REMZİ BUDANCİR-ERGÜLEN TOPRAK - Istanbul - 20.10.2009

 

Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-20-2009, 13:45   #2
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Standart En uzun gecede pazarlık
Dağdan inen PKK’lılar, Pişmanlık Yasası’na dahil edilmek istendi. Kriz on saatte aşıldı. DTP lideri Türk’e saat 23:00’da gelen bir telefon tüm moralleri bozdu. Habere göre Habur’dan giren PKK’lılar, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmayı kabul ettikleri takdirde serbest kalabileceklerdi. Bu da, bütün açılımın suya düşmesi demekti. O andan itibaren müthiş bir telefon trafiği yaşandı. Türk, İçişleri Bakanı Atalay’la birebir görüştü. Gece uykusuz geçti ama değdi. Kriz sabah aşılmıştı. DTP lideri Ahmet Türk, devletin bir adım atması halinde PKK’nın on adım birden atacağını söyledi: Operasyonların durması en büyük güven hareketi olacaktır. Hükümet, bu kez soruna devletin statükocu mantığı ile yaklaşmamalıdır.



DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün önceki akşam 23.00’da başlayan ve dün sabah 10.00’a kadar geçen gecesini böyle nitelemek yerinde olur. Çünkü Ahmet Türk ve bir grup DTP’li milletvekili önceki gece sabaha kadar uyuyamadı. Haber kötüydü; Habur Sınır Kapısı’ndan gelecek olan 34 kişilik grup Türk Ceza Kanunu’nda “etkin pişmanlık” hükmünü düzenleyen 221. maddeden ‘yararlandıkları’ takdirde serbest kalabileceklerdi. Bu haberin tek bir anlamı vardı: O da gelecek olan 34 kişi cezaevine girmek zorunda kalacakltı. Bu da ‘barışın suya düşmesi’ demekti.

Atalay ile telefon trafiği
Silopi’de yerleştiğimiz otelin bahçesindeki masadan saat 23.00’ı biraz geçe, umutsuz ve sinirli bir şekilde ayrılan Ahmet Türk’ün sabaha kadar sürecek olan telefon diplomasisi de başlamıştı. Gece boyunca Ahmet Türk ile birlikte DTP’nin hukukçu milletvekilleri Hasip Kaplan, Ayla Akat Ata, Sırrı Sakık, Sevahir Bayındır ve İbrahim Binici sabaha kadar gözlerini kırpmamıştı. Ayla Akat ve Sevahir Bayındır gece yarısı Şırnak Valisi Ali Yerlikaya ile bir görüşme gerçekleştirdi. Validen son bilgileri aldı.
Ama en önemli görüşme trafiğini Ahmet Türk gerçekleştiriyordu. Telefonun öbür ucundaki isim ne Adalet Bakanı, ne Vali ne de yerel yetkililerdi. Aldığım bilgiye göre telefonun öbür ucundaki isim demokratik açılım çalışmalarının koordinatörlüğünü yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dı. Perde arkasından yürütüldüğünü anladığım görüşmelerde Türk’ün önüne şu formül konmuştu: Gelecek olan gruptaki kişiler ifadeleri alındıktan sonra TCK’nın 221. maddesine dayanılarak serbest bırakılacaktı. Türk’e ‘Başka hukuki olanak yok’ deniyordu. Türk ise, bu durumda bütün barış çabalarının boşa gideceğini ve demokratik açılım sürecinin nihayetleneceğini belirtiyordu. Çünkü gelecek olan 34 kişilik grup 221. maddeden yararlanarak serbest bırakılmayı kabul etmeyecek ve cezaevine girecekti.
Türk, gece boyunca DTP’nin hukukçu milletvekilleriyle istişarelerde bulunarak çıkış yolu aramaya çalıştı. Ama 221. maddeden ‘çıkış yolu’ yoktu. Erken saatlerde otelin lobisinde dolaşırken DTP’nin hukukçu milletvekillerinin bu konuya sabaha kadar kafa yorduklarını anladım.

Ahmet Türk’ün formülü
10 yıl önce gelen PKK’lılar da aynı ‘hukuki açmaz’ karşısında cezaevine girmeyi tercih etmişler. Üstelik şöyle bir farkla; 1999’da yürürlükte olan TCK’nın pişmanlık yasasını düzenleyen 170’inci maddesi ‘Cezasızlık durumu’ başlığı altındaydı. Yani bu maddede yer alan bir fıkraya göre ‘nesnel durum’ gereği ‘pişmanım’ demeden, mahkeme fiili durumu gözeterek gelenleri serbest bırakabilirdi. Ancak ne mahkeme bu yorumu yapmış ne de gelen gruptakiler bu maddeden yararlanmayı talep etmişti. Bugünkü yeni TCK’da ise, böyle bir ‘nesnel durum’a olanak tanıyacak bir düzenleme bulunmuyor. Çünkü 221. madde zaten “Etkin Pişmanlık” başlığı altında düzenlenmiş.
Ahmet Türk ve DTP’li ekibinin, telefonun öbür ucunda olan İçişleri Bakanı Atalay’a önerdikleri formül ise şöyle olmuş: Yerel mahkeme somut duruma göre içtihat niteliği de taşıyabilecek bir yorum getirsin. Demokratik açılım süreciyle birlikte başlayan süreçte ülke barışına hizmet etmeye geldikleri için güvenlik soruşturması yapıldıktan sonra serbest bırakılsın.
Bu pazarlığın sabaha kadar sonuçlanmadığını da fark ettim. Milletvekilleriyle sohbet ederken, hepsine gergin bir bekleyişin hâkim olduğunu gördüm. Türk’ün sabah 09.00’da yapması beklenen basın toplantısı bir türlü yapılamıyordu. Saatler 10.00’ı gösterdiğinde Ahmet Türk, lobiye indi. Salonda hukukçu milletvekilleriyle bir grup avukatı yanına aldı ve otelin arkasında bulunan bahçeye çıktı.

‘Cudi Limanı’nda toplantı
Halka da açık olan bu bahçenin adı da ilginç: “Cudi Limanı.” Bahçenin en kuytu köşesindeki bir akasya ağacının altında Türk’ün yanı sıra, Hasip Kaplan, Ayla Akat Ata, Şırnak Barosu Başkanı Nuşerivan Elçi, Avukat Hatice Korkut, Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ile Şanlı Urfa Milletvekili İbrahim Binici ve Sırrı Sakık toplandı. Yaklaşık 40 dakika süren toplantının hemen ardından “ara bir formül” bulunduğunu ve krizin nihayet çözüldüğünü öğrendim. Gelecek olan grupların ifadeleri üzerinde bile anlaşılmıştı.
Silopi’den Türkiye’ye giriş yapacak olanlar üç satırbaşıyla ifadelerini vereceklerdi. Birinci başlıkta, Türkiye’de başlayan demokratik açılım sürecinin önemine dikkat çekeceklerdi. İkinci başlıkta 25 yıldır süren savaşın nedenlerini anlatacaklardı. Son başlıkta ise Öcalan’ın yaptığı çağrıya uyarak Türkiye’de yeni bir sürecin başlamasına vesile olması umuduyla geldiklerini açıklayacaklardı. Buna karşılık savcılığın veya mahkemenin ya da sadece mahkemenin Türkiye’nin demokratik açılım süreciyle birlikte yeni bir dönemin başladığı değerlendirmesini yaparak kimlik tesbiti ve güvenlik soruşturmasını yaptıktan sonra “adresleri sabit olduğundan ve kaçma şüphesi taşımadığından” tahliye edilmelerine karar verecekti.
Ağacın altında yaklaşık 40 dakika süren toplantının ardından Ahmet Türk ve DTP’li ekibin daha rahat olduğunu gözledim. Sohbet ettiğim vekiller ile hukukçular yine de “nelerin yaşanacağını geldiklerinde göreceğiz” diyerek son dakika sürprizlerine açık olduklarını belirtmeyi gerekli gördü. Bu yazı kaleme alındığı sıralarda 34 kişilik grup Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesi’nden Türkiye’ye henüz giriş yapmamıştı.

Bir adıma on adım...
Kandil ve Mahmur’dan gelen PKK’lı iki grubu karşılamak için Silopi’ye giden DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, “Bugün eğer istersek burada ölümlerin duracağı, barışın filizleneceği bir süreç başlatabiliriz” dedi. DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Aygül Bidav’ın da katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Türk, sürecin doğru okunması ve barış gruplarının niçin gönderildiğinin doğru değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Grupların tıkanan açılım tartışmalarını, sürecin barışçıl ve demokratik gelişimin önünü açmak için geldiğini vurgulayan Türk şöyle dedi: Burada oluş nedenimiz, bu tıkanıklığın aşılmasıdır. PKK bunun ilk adımını yine attı, devletin de buna karşı operasyonları durdurması en büyük güven hareketi olacaktır. Bu geliş aynı zamanda PKK’nın savaşta değil barışta ısrarcı olduğunun da göstergesidir. Eğer devlet bir adım atarsa PKK on adım atacaktır. Sadece tartışmaların tıkanmaması için böyle bir jestin yapılmış olması bile hükümetin elini güçlendirecek büyük bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekir. Beklentimiz hükümetin, devletin yine aynı klasik statükocu ‘teslim oldular, bittiler’ mantığı ile yaklaşmamasıdır.”

Şahin: Randevu talebi gelirse değerlendiririz
Yetim çocukları kabulünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, PKK’lı iki grubun Türkiye’ye geldiği ve Meclis’te görüşmeler yapmak istediklerinin anımsatılması üzerine, bu girişimin iyi niyetli, Türkiye’nin 30 yıla yakın uğraş verdiği terörün sona ermesine yol açıcı bir teşebbüs olmasını diledi. Şahin, “Gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz ve göreceğiz” dedi.
Konuyla ilgili Meclis Başkanlığı’na herhangi bir randevu talebinin ulaşmadığını bildiren Şahin, “Böyle bir talep ulaşırsa, talebi ve içeriğini öğrendikten sonra değerlendirmemizi yapar, ondan sonra kararımızı açıklarız” dedi.

Hükümetten sabotaja karşı ihtiyat çağrısı
Hükümet, dağdan inmelerin devam etmesi ve barış sürecinin sabote edilmemesi için alarma geçti. Özellikle DTP’nin süreci krize sokacak açıklamalardan kaçınmasını isteyen hükümet çevreleri, son gelişmelerin bugünkü MGK toplantısında masaya yatırılacağını belirtti.
Gelişmeleri Taraf’a değerlendiren yetkililer şunları söyledi: “Sürecin başarısızlığa uğramaması için, dağdan inenlerin ve onu karşılayanların ‘biz bu sürece, barışa destek vermek için geldik’ demeleri gerekir. Bunu başka noktalara çekmemek gerekir. Bu süreci çok iyi analiz etmek gerekir.
Özellikle DTP’nin bu sürece açıklamalarıyla ve eylemleriyle sabote etmemesi gerekir. Bu nedenle çok ihtiyatlı davranmak gerekiyor. Dağdan gelen bu insanların ‘pazarlık’ yapmaya gelmediğini kamuoyuna açıklanmalı. Bu insanlar bu sürece destek vermek için geldiği yönünde değerlendirilmeli. Ve bu kişiler ‘memleketimize geri dönüyoruz’ mesajını vermeli.”
Dağdan inmelerin teşvik edilmesi ve sürecin ‘kalıcı barışa’ doğru gitmesi için hükümetin kararlı olduğunu belirten bir yetkili, “Eminim ki dağdan gelenlerin çoğu kısa bir süre içinde evlerine anne ve babalarına sarılarak yepyeni bir hayatla tanışacaklar” dedi.
Bu sürecin başarısızlığa uğramaması için dağdan inişlerin devam etmesi gerektiğini de belirten yetkililer, “Bazı çevrelerden gelen bu kişilerin 1999 yılında yaşananlara maruz kalmaları özellikle isteniyor. Devletin bütün birimleri bu nedenle bu süreci en iyi bir şekilde değerlendirmeli. Arzu edilen o dönemde yaşananlar tekrarlanmamalı. Her şey kanunla çözülmüyor. Devlet dağdan inenleri bu çerçevede değerlendirmeli. Öyle olacağını da umuyoruz” diye konuştu.

MGK’da görüşülecek
Bugün yapılacak MGK toplantısında ağırlıklı olarak demokratik açılımın ele alınacağı belirten kaynaklar, “Özellikle İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bu çerçevede yürüttüğü görüşmeler ve değerlendirmeler içeren raporu görüşülecek. Bu çerçevede Mahmur ve Kandil’den inişler ele alınacak. Bu nedenle yarınki MGK’da önemli gelişmeler ve kararlar çıkabilir” dedi.

Taraf/KURTULUŞ TAYİZ-FARUK BALIKÇI/SİLOPİ-FİKRET KARAGÖZ/ANKARA - Istanbul - 20.10.2009
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-20-2009, 15:41   #3
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Hal böyleyken örgütün "halkımıza zulmediliyor" demesi ya da "halkın kültürel hakları verilmiyor" gibi bir söyleme sığınması artık çok zor. Örgüt böyle söylese bile insanlar "Kardeşim devlet daha ne yapsın?" diye sorar. Terör örgütünün suiistimal ettiği hassas sorunlar ortadan kaldırıldıkça PKK'nın inandırıcılığı da buharlaşıyor. Bu durum dışarıda da böyle. Yakın zamana kadar bölge ülkelerinden lojistik destek alan PKK'nın bugün aynı rahat ortamı yakalaması düşünülemez. Türkiye, Suriye'yle bu kadar yakınlaşırsa, Kuzey Irak ve merkezî Irak devletiyle stratejik işbirliği yaparsa bu ülkelerin PKK'ya destek vermesi eskisi kadar kolay gerçekleşebilir mi? Tabii ki hayır!
PKK, Türkiye'nin yürüttüğü diplomatik kuşatma harekâtı sonrasında dağ başında sıkışıp kaldı. Kaçacak yer de yok, sığınacak hami de. Üstelik mazeretler de bir bir ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Uzun süre dağda kalan örgüt üyelerinin yaşadığı sağlık sorunları da artık herkesin malumu. Geriye tek bir çare kalıyor: Silahlara veda! Yani dağdan inmek, normalleşen bir ülkede insan gibi yaşamak...
DTP'nin silah bırakma eylemini şova dönüştürmek istemesi, örgüt mantığıyla düşünüldüğünde, anlaşılır bazı özelliklere sahip. Örgütün lider kadrosu, teslim olmanın örgütte yol açacağı travmayı herkesten iyi biliyor olmalı. Bu psikolojiyi perdelemek için şov yapmalarına gerek yok. Ancak o şovun peşine takılıp tahriklere kapılıp dağdan iniş sürecini yok saymaya da gerek yok. Sonuçta bir süreç yaşanıyor; asıl önemli olan bu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal "PKK'nın dağdan inmesini memnuniyetle karşılıyorum." demiş. Çok haklı. Bu süreç devam ederse gencecik fidanlarımızın al bayraklı mahzun tabutlarını artık görmeyeceğiz. Her bir ferdin birinci sınıf vatandaş olarak yaşamasını hedefleyen "demokratik açılım"ın gerçek anlamı esas o zaman anlaşılacak...

Ekrem Dumanlı-zaman
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
açılım, demokratik, pkk, teslim


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı