|
![]() |
#1 |
![]() SOLUN MANİPÜLASYONU–2, SAMSUN, TKP/ML VE PKK
22 Nisan 2010 Perşembe Samsun"da haince katledilen iki polisimizin cenazesi sırasında şehidimizin küçük kızının canhıraş feryatlarını, “baba” diye kalpleri yırtan hıçkırıklarını duydunuz mu? Yırtınıyordu küçük kız, zira babası bu sefer onu öpüp kucaklamadan geriye bakmadan, soğuk bir edayla bilinmez ufuklara yelken açıyordu. Bir kere daha sarılamayacaktı artık babasının şefkat kokan bağrına… Bu menfur saldırı, bizlerde ve geride kalanlarda tabii olarak kin ve nefret bıraktı. Rüzgâr eken fırtına biçer sözünün bir tecellisi olarak; “devrim rüya”sının kin ve nefret tohumlarıyla yeşermeyeceğini anlayamıyorlar. Yine klasik sayılabilecek bir senaryo süreci sahnede… Şiddetin karşılıklı olarak tırmandırılması hedefleniyor. Bu şiddet silahlı veya fiili durumlarla artan yoğunlukta önümüze konacak gibi görünüyor. Şunu açık söylemek gerekir ki, AKP iktidarı devam ettikçe ve demokratik atılımlar hızlandıkça sahneye konan kaos senaryoları birbirini takip edecektir. Ahmet Türk"e atılan yumruk, bu yumruğun ardından aynı şuursuzlukta BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş"ın “Türklerle Kürtlerin arası daha çok açıldı” hezeyanı, akabinde bu şiddete “karşılık sayılabilecek” Samsun"da bir kanlı eylem sonucu verdiğimiz iki şehit ve son olarak Enerji Bakanına atılan yumruk. İsabetli bir şekilde Ergenekon 2. iddianamesinde "Türk-Kürt çatışması çıkarmaya yönelik gösterileri, bayrak eylemleri ve şehit cenazelerinde düzenlenen provokatif eylemlerin Ergenekon tarafından organize edildiği" tespiti yapılmıştı. Özellikle Samsun"daki hain saldırıda, TKP/ML grubunun özellikle TKP/ML DABK yani MKP (Maoist Komünist Partisi) ile PKK"nın el ele verdiği gözlenmektedir. Hatırlayacağınız üzere 7 Aralık 2009'da Tokat'ın Reşadiye ilçesine bağlı Sazak köyünde 7 askerimizin şehit olduğu pusuda da PKK-TİKKO işbirliği gündeme gelmişti. Sol yıkıcı yelpazede TKP/ML Partizan örgütünün menşei, 1971 yılında Doğu Perinçek liderliğinde illegal olarak kurulan TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi)"ye dayanmakta olup, bu oluşum 1972 tarihinde İbrahim Kaypakkaya tarafından Tunceli merkezli olarak kurulmuştur. Bugün de özellikle Tunceli bölgesinde bir dağ kadrosuna sahip bir yapılanma olan TKP/ML grubu, zaman zaman PKK ile işbirliğine gitmiştir. Örgüt kuruluşu ve bugüne kadar uzanan faaliyetlerinde Çin ve Arnavutluk modeli esas alınmıştır. Bilinmesi gerektiği üzere; Partizan yani TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist) örgütü, 12 Eylül ihtilalinden sonra tüm illegal örgütlerde olduğu gibi yoğun bir yıkım ve erime süreci yaşamıştır. Bu örgüt içinde zuhur eden polemikler neticesinde örgüt, TKP/ML DABK ve TKP/ML Konferansçılar şeklinde ikiye bölünmüştür. İşte bugün TKP/ML yelpazesinde Konferansçılar"a nazaran güçlü olan TKP/ML DABK örgütü, 2002 Temmuz ve Ağustos ayları içinde Tunceli kırsalında gerçekleştirdiği kongrede aldığı kararla (15.9.2002) kamuoyuna adını Maoist Komünist Partisi (MKP) olarak açıklamıştır. Hem MKP"nin ve hem de TKP/ML Konferans"ın silahlı askeri aparatının adı TİKKO (Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu)"dur. Yani TİKKO adı, genel olarak örgütün değil bu örgütlerin silahlı askeri aparatının adıdır. Samsunda yaşanan elim hadiseye MKP ve PKK açısından bakıldığında; tüm sol illegal yapılar açısından geçerli olduğu üzere “Ajitasyon ve propagandada serbestlik, eylemde birlik” sloganının bir ölçüde hayata geçirildiğini görüyoruz. PKK, eylem gücü zayıf olup arkasında dağ kadrosu desteği olmadığı için "etkili" olamayan MKP"ye destek vermiştir. Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün ajandasından çıkan notlarda, MKP-TİKKO"ya silah desteği verildiği anlaşılıyordu. Türk Stay Behind (İllegal Gölge Şebeke) yapılanmasının bu örgütleri kontrolü ve eleman alışverişi ve bunlara sızması yeni bir görünüm de değildir. 1971 yılında, THKP/C (Mahir Çayan ekibi) illegal faaliyetlerini birçok banka soygunu ve fidye alma olarak sürdürürken, tutuklu bulunan THKO (Deniz Gezmiş ekibi) mensuplarını kurtarmayı tasarlamışlardır. Bunun içinde 17 Mayıs 1971 günü İsrail"in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom"u kaçırarak örgütün hücre evine kapatmışlardır. Efraim Elrom"un hayatına karşılık THKO tutuklularının serbest bırakılmasını istemişlerse de hükümet (Nihat ERİM hükümeti) bu pazarlığa yanaşmayınca, örgütle ilişkide bulunan ve kaçırma eylemine bizzat iştirak eden iki havacı subaydan (Yüzbaşı İlyas AYDIN, Teğmen Saffet ALP) İstihbarat Yüzbaşı İlyas AYDIN tarafından örgütün hücre evinde Efraim ELROM öldürülmüştür. Yüzbaşı İlyas Aydın, bu olaydan bir süre sonra yurtdışına kaçtı. Bir daha da kendisinden haber alınamadı. Mahir Çayan mahkemede, "Elrom'u, Yüzbaşı İlyas Aydın öldürdü" dedi. İstihbarat servisleri, Elrom'un öldürüleceğini önceden biliyordu. Eski Başbakan Yardımcılarından Sadi Koçaş, 12 Mart anılan isimli kitabında, "Devletin, İsrail Konsolosu Elrom'un öldürüleceğini bildiğini" söylüyordu. O dönemde bir Yüzbaşı THKP/C"nin askeri kanat sorumlusu durumundaydı. Paşa İlyas lakaplı Yüzbaşı İlyas Aydın da THKP/C"li bir hava istihbarat subayı… THKP/C ile ilgileri bulunan iki subayın yapılan sorgulamaları sonucunda polisin İstanbul"da düzenlediği operasyonlarda birçok örgüt mensubu yakalanmakla birlikte firarilerden Ziya YILMAZ yaralı, Ulaş BARDAKÇI ölü olarak ele geçirildiler. Bu iki subayın da tutuklanması üzerine Genelkurmay"ca yapılan açıklamaya göre 57 subay ve 11 Astsubay ordudan ihraç edildi. Düşünebiliyor musunuz? Aradan 38 yıl geçti ama bu görünüm değişmedi. Aynı görünümün özellikle bugün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde olduğu hususunu Cumhuriyet Savcılarının hazırladığı Kafes Eylem Planı iddianamesi ve Poyrazköy iddianamesine baktığınızda görebiliyorsunuz. Bu ise savcıların sadece Deniz Kuvvetlerinde tespit edebildiği ve bir bölümünü deşifre edebildiği bir yapıdır. Diğer kuvvet komutanlıklarındaki durum aydınlatılamamıştır. O zamanlarda yüzbaşı olarak faaliyet gösteren sol terör örgütü bağlantılı subaylar, şimdilerde albay ve amiral seviyesinde faaliyet göstermektedirler. THKP/C bugün DHKP/C olarak faaliyet gösteriyor. Genelkurmay, DHKP/C bağlantılı subayları layıkıyla soruşturup ayıklayabiliyor mu acaba? Önümüzdeki süreçte özellikle suç istihbaratı sahasının beyni olan Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının ciddi performans göstermesi gerekmektedir. Zira gerek demokratik açılım ve gerekse Anayasal değişim sürecinin provokasyonu tüm illegal tekniklerle ve örgütlerle devam edecektir. Ergenekon, solu ve PKK"yı manipüle etmeye devam edecektir. http://www.stratejikboyut.com/yazi/s...e-pkk-939.html
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|