Siyaset Forum

[LâHuTî]

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ardından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğla da Somali'ye gitti. Yapılan girişim yürekler acısı durama dikkat çekmesi açısından çok önemli ve takdire şayan bir davranıştı. Ancak bir nokta vardı ki yapılan iyiliğe gölge düşürdü. Kılıçdaroğlu ve ekibinin Somali’ye gideceği haberi ajanslara düştüğünde ilk aklıma gelen “bu olaya umarım siyaset bulaştırmazlar” şeklindeydi. Korktuğumda başıma geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin giderayak, Somali'ye yardım kampanyası düzenleme fikrinin ilk CHP'den çıktığını iddia etti ve ''Dışişleri Bakanlığına gidince göreceğiniz gibi bu ilk bizim projemizdi. İktidar partisi bunun bir benzerini yaptı'' diye konuştu.
Yani sözün özü AK Parti CHP’yi taklit etmiş!
Aaa … bu arada Kılıçdaroğlu'nun dağıttığı bazı yardım paketlerinin üzerinde 'CHP Somali'ye uzanan dost eli' yazılması fikri de süperdi!
Çizgi roman kahramanı Superman’ı hepiniz bilirsiniz. Superman’ın giysisinin renkleri Amerikan bayrağına gönderme yapmak için mavi-kırmızı şeklindedir. Bir Amerikan kültürel ikonu olan Superman, Nietzsche'nin Ubermensch (üstün insan) kavramı temele alınarak oluşturulsa da, aynı zamanda onun fiziksel güç değil erdemi anlatmak istediği savunulsa da, hep onun uçma gibi üstün özellikleri akıllarda kalır.
Niye ise CHP’nin halleri bana hep Superman’ı hatırlatıyor. Aslına bakarsanız CHP’lilerde Somali’ye giderken kendilerine bir kostüm yaptırsalardı hiç fena olmazdı. CHP’nin renklerini taşıyan ve her güzel fikrin öncüsü olanların üzerine yakışacak olan kostümleri giyip Somali’ye çıkartma yapmak çok fiyakalı olurdu.
Aklıma gelmişken konuştuğum bir AK Partili isime, CHP ekibinin Somali’ye giderken yaptığı açıklamaları sordum. “Tabi bu tarz yardımlara siyaset bulaştırılması hiç hoş değil ama bayramdayız, bu açıklamalara karşıda hoşgörülü olmak gerekiyor. Güzel bir iş yapmışlar, önemli olan yardımları kimin yaptığı değil kalben hissedilmesidir” dedi.
O an düşündüm; “İşin güç kısmı Superman olmak değil adam olmakta!”
--------------------
TSK’dan bayram hediyesi…
Demokrasi adına önemli girişimler yapılıyor. YAŞ ve MGK’da oturma düzenleri değişti, 27 Nisan bildirisi (e- muhtıra) Genelkurmay sitesinden çıkarıldı, 30 Ağustos törenlerindeki kabulleri artık Cumhurbaşkanı yapıyor. Askerin olması gerektiği yere kışlasına dönme adımları sivilleşme adına hızlı sinyaller taşıyor.
Şimdi yapılması gerekense darbelere dayanak olan 35’inci maddenin biran önce kaldırılması…
Soğuk Savaş dönemine göre yapılandırılan TSK, ne yazık ki yıllardır dış tehditler yerine kendi halkını tehdit gibi algıladı ve onu düşman ilan etti. Namaz kılanlar ordudan atıldı, başörtülüler oğullarının törenine bile katılamadı. Sözde irtica, terörden daha tehlikeli olarak algılandı. Şimdi ise asker ve sivil ilişkilerinin normale dönüyor olması birilerini çok rahatsız etse de, yıllardır gelişmiş ülke sıralamasında hep gerilerde kalmamızın sebebi bu zihniyetin ta kendisiydi…
Kimileri ise bildirinin kaldırılmasının ardından yaptıkları açıklama ile (her ne kadar demokratik bir devlette siyasete müdahale edenlerin yargı önüne çıkması gerekir) dese de;
Bir zamanlar bildiriyi ben yayınladım diyen dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı CIA işbirliği ile korkuttukları ve bildiri yaz dediklerinde inandığı, bu birilerinin de AK Partiye giderek, “Kandırdık, şimdi bildiriyi yayınlıyor. Sizde karşı çıkarsınız, ülkeyi ikiye bölersiniz” gibi ifadeler kullanarak saçma teoriler ortaya attığını unutmadık.
Durum böyle olunca işler biraz karışıyor. Umarım yapılan açıklamalar olayı kişiselleştirdikleri için değil gerçekten demokrasi adına yapılmış olsun.
Ve gerçekten anlamış olsunlar ki, tam anlamı ile darbe zihniyetinden beslenmeyen bir orduya kavuştuğuz zaman “koca bir asker, hiçbir zaman kâğıttan kaplı” olmayacaktır.
Yeter ki herkes görevini gerektiği gibi gerektiği yerde yapsın.