|
![]() |
#1 |
![]() Genel Kurmay Cumhuriyeti/ Ordunun Devleti mi- Devletin Ordusu mu?
![]() Sivil güç odakları ve sivil toplumun önünde korku veren bir mania aoalark bulunan Genelkurmay bürokrasisi geçmişten günümüze uzayan süreçteki 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 ihanetleri ve müdahaleleri ile kazandığı özerk ve imtiyazlı statüsünü korumaya ve daha da geliştirmeye çalışmakta, yargı bürokrasisini pasivize etmekte ve sivil elitlere karşı daha da özgür ve alternatifsiz bir tabu olmanın peşinde koşmaktadır. Böyle bir düşünce tarzının ise vatanperverlikle, irade-i milliyeye saygı ile milletin emrinde olma düşüncesi ile ve demokrasi istemekle en ufak bir paralelliği olamaz. Kimse bizi bu tenkit ve analizlerimizle düz mantık bir ordu karşıtlığı içinde görmemelidir. Gayemiz asırların izlerini ve kahramanlığını üzerinde taşıyan kahraman ordumuzun milliye bir bütün halinde, 21 yy gerçeklerine uygun ve demokratik sistem içinde nasıl yer alması gerektiğine işaret etmektedir. Tek ümidim şu ki, belki benim bu onurlu mücadelemden bir müddet sonra, bu mücadeleyi esasen vermesi ve belirli bir seviyede cesaret sergilemesi gereken irade-i milliyenin temsilcisi olan sivil siyasiler, bakarsınız mahcubiyet içersine girerler de onlarda cesur bir demokratik uyanışa şahit oluruz veya bizden sonra şahit olur bu aziz millet... Öncelikle belirtmek gerekir ki bu kitap milletimizn bağrından çıkan mehmetçikleri üzmek için kaleme alınmadı. Onlar adına harket ettiğini söyleyen bir kısım kimselerin bu milletin üzülmesine yol açanların yanlışlarını dile getirmek ve ORDUNUN DEVLETİ Mİ- DEVLETİN ORDUSU MU? Sorusuna cevap bulmak üzere kaleme alındı.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Yeni Türkiye Cumhuriyeti
![]() Türkiye artık o eski, bildik Türkiye değil. Klasik sadık ABD müttefiki rolünden vazgeçmiş, dış politika kartlarını daha akıllıca oynamaya başlamış bir Türkiye, Ortadoğu’daki güç dengesinin kurucularından biri… Geleneksel tek odaklı Batıcı dış politika anlayışının terk edilmesi; Batı dünyası ve özellikle AB ile ilişkiler askıya alınmaksızın vizyoner bir bakışla İran, Suriye, İsrail, Rusya ve diğer ülkelerle münasebetler geliştirilmesi, Türkiye’ye eskiye nispetle oldukça geniş bir hareket alanı getirdi. Fuller dış politika kartlarını giderek daha akıllıca kullanan bu yeni güç odağının, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”nin bölge için de büyük bir şans olduğunu söylüyor. Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu’da hangi rolü üstlenecek? Amerikan siyaset yapıcıları AKP’nin dış politika anlayışını nasıl değerlendiriyor? Eski sadık müttefik Türkiye’nin kaybedilmesi, Washington koridorlarında nasıl yankılanıyor? Rusya, İran ve Suriye ile ilişkilerini güçlendirmiş bir Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlar neler olacak? Türkiye’de bir “siyasal İslam tehlikesi” var mı? Zbigniew Brzezinski: “Fuller’ın yaptığı bu isabetli analiz gerçekten büyük bir jeopolitik öneme sahip.” |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ![]() Sosyal sınıfların yokluğunda sittin senedir sürüp giden Laik-Şeriat ittirip kaktırması var. Laiklerin kışla, Şeriatçılıkla suçlananların camii efradından olduğu analizi dünyada pek sık rastlanılmayan bir tablo. Bizde burjuvazinin yerini tutmaya çalışanlar kendilerini garip bir şekilde solcu diye tanımlarken, emeğiyle yarım yamalak geçinmeye savaşan ve emekten yana olması gerekenler de İslamcı ya da muhafazakâr. Bu nedir? Düpedüz bir sınıf çatışması. Silahlar da laiklik ve şeriat. Yoksullar ile tuzu kurular karşı karşıya. Tuzu kurular ve onların müttefiki olan Ankara'nın egemenleri, AK Parti vasıtasıyla merkeze taşınan yoksulları gördükçe feryat ediyorlar: "İrtica geliyor." Aslında irtica gelmiyor, egemenlik gidiyor galiba. Bunun derli toplu, nitelikli ve anlamlı olmasının sorumluluğu ise Ak Partinin sırtında. AK Parti, bu yeni dönemin ve dönemecin en önemli aktörü. Varoşu merkeze, merkezi yeryüzüne taşıma iddiasıyla ortaya çıkan bir iktidarın yalpalaması, niteliği ıskalayan partizanlık yapması, yolsuzluğa bulaşması bu tarihsel dönüşümü bıçaklamak anlamına gelir. Sabiti olmayan bir değişim yaşıyoruz. Ak Parti de hem değiştiriyor, hem değişiyor. Dünyaya kulak verirse dünyalaşıyoruz, yerele saplanırsa tökezliyoruz. Doğruları var... Eğrileri var... Bu kitap, Türkiye'de yaşanan derin değişimi ve bu değişimin en önemli aktörlerinden olan Ak Partinin macerasına projektör tutmayı amaçlıyor. 360 sayfa, 2. hamur, ISBN: 9789756178157; Boyut: 14 x 20 cm; Baskı Tarihi: Ekim 2007 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ![]() Bülent Orakoğlu Abdullah Öcalan, ABD güdümlü Ergenekon örgütünün bir üyesiydi. İlk eğitimini bu örgütün içinde almıştır. ABD, İngiltere ve İsrail derin devletleri ile bizim Ergenekon'un ortak kararıyla, Türkiye'deki ayrılıkçı iç dinamikleri kontrol etmek amacıyla, Öcalan'a bir terör örgütü kurma görevi verilmiştir.” “Uğur Mumcu ile Eşref Bitlis'in ölüm tarihlerine dikkat ediniz: Mumcu, ölmeden birkaç gün önce, Cumhurbaşkanı Özal'dan gizli bir konuyu görüşmek için randevu talep etmiş, konu hakkında Bitlis'e de telefonla bilgi vermiştir. Mumcu, bu görüşmeden birkaç gün sonra suikasta uğramış, konu hakkında açıklama yapacağını söyleyen Bitlis Paşa da hemen arkasından hayatını kaybetmiştir. Bakınız, Türkiye olarak şimdi söyleyeceklerimle yüzleşmek zorundayız!” “Ergenekon Operasyonu'nda, bu yapılanma içinde bulunan bazı kişilerin Hizbullah terör örgütü içinde aktif rol oynadığı belirlendi. Bu ilişki, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a düzenlenen suikastı bir kez daha gündeme getiriyor. Çünkü Okkan suikastını işlediği söylenen sanıkların dosyasında, suikastın sanıklar tarafından işlenmediği yazılı.” “Geçmişte, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na suikast düzenlediler, Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek istediler, fakat kurşun bir albaya isabet etti. Aynı kişilerin Başbakan Erdoğan'la birlikte TSK'nın üst düzey komutanlarından birkaçını hedef aldıkları istihbaratı güvenlik birimlerini harekete geçirmiş durumda…” Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, Türkiye'nin yüzleşmesi gereken korkunç gerçekleri ilk kez bu kitapta açıklıyor. Bütün sorulara cevap bir kitap, tavsiye edilir |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Necip Fazıl'ı tam tanımıyorsanız '' O ve Ben '' cok güzel.
Akıcılık-matematik-şizofreni-gizli örgütlenmeler dikkatinizi çekiyorsa 3 günde bitirdiğim 450 sayfa civarı '' Adam Fever - Olasılıksız '' Bir kurgu şaheseridir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() keşke bunlar için yeni konular açıp tanıtsaydın....
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Arkadaşlar merak edilen herşeyi ile.....
Hacı Ata |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Metin KARABAŞOĞLU-Peygamberin bir günü
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Arkadaşlar kesin bir biçimde Ali Uşvi Kurucu hoca efendinin Hatıratını Alın okuyun mükemmel bir yaşam hak yoluna adanmış bir ömür resül komşuluğuna hak kazanabilmiş bir şahsiyet(cilt şeklinde olan kitabın birinci cildinde cumhuriyet ve sonrasından bahsedilmiş)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 | |
![]() Alıntı:
O kitap mükemmel cidden.. 3 cildini okumuştum..4. cilt var mı bilmiyorum ![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|