![]() |
#1 |
![]() Rabia ananın sesine kimse kulak vermedi! "Ahmet'im, Selamünaleyküm ciğerparem yavrum iyi misin?" diyor, Cübbeli Ahmet hoca'ya, annesi.. Cezaevindeki insanların hak ve özgürlüklerini sabahtan akşama kadar onlarca haber, yorum, köşe yazısı ile kamuoyuna taşıyan malum medyada, bu sözlerden küçücük bir kırıntı bile yok. "Ahmet'im yavrum sağlığın moralin iyi mi yavrum?… . Benden bir isteğin var mı annecim?" diyor, Rabia ana.. Mehmet Haberal'ın annesi rahatsız iken, Türkiye'yi bırakın, tüm dünyayı ayağa kaldıran, "Ne biçim insanlarsınız siz. Adamın annesi rahatsız. Bırakın da, annesini gidip görsün. Ne olacak yani, koskoca profesör, kaçacak mı?" diye kızılca kıyametler kopartanlar, Cübbeli Ahmet Hoca'nın hikayeden isnatlarla cezaevinde tutulmasına, rahatsızlığına rağmen annesi ile görüşememesine sessiz.. Rabia ana, hastane köşesinde, Lalegül FM üzerinden oğluna sesleniyor: "İnşallah ilk mahkemede tahliyeni Allah'tan niyaz ediyorum. Ahmet'im dualarımı bırakma kendinin ekleyecekleri varsa ben cahilim sen alimsin, gözünü açar açmaz ilk iş kendi ibadetini yapar yapmaz benimkini de yap" diyor.. Diğer radyolar sessiz.. Televizyonlar, kimi kimle eşleştireceklerini, kimin elini kimin cebine sokacaklarını.. Kimin evli karısını, kimin evli adamı ile yatak odasına sokacaklarını planlıyorlar.. Bu arada, darbeci generalleri, davalardan nasıl kurtaracaklarının ince planlarını, bu konuda medyaya düşen görevleri inceden inceye hesaplıyor, yerine getiriyorlar.. Rabia ananın o pamuk gibi sesi ile oğlu Ahmet Ünlü hocaya seslenişini görmüyorlar.. Görmek istemiyorlar.. "Çıkacaksın inşallah, Allah seni bu sıkıntıdan selametle çıkartacak…" diye devam ediyor Rabia ana.. Gözleri doluyor insanın.. O bilgi.. O ilim.. Ve o korkunç isnatlar.. Bir anne, nasıl dayanır bunlara.. 28 Şubat sürecinde, gözaltına alınmaktan, tutuklanmaktan değil.. O tarihlerde hayatta olan yaşlı anne-babamın neler yaşayabileceğinden çekinirdim.. Benim tek korkum, onların yaşayabileceği üzüntü idi.. Elhamdülillah, tüm komplolara rağmen, kurulan tuzaklara rağmen, bizim üzerimizden o çapta bir planı, cezaevine girecek boyutta gerçekleştiremediler. Ama her gün, "bugün bir iftiraya maruz kalır, haksız bir suç isnadı ile gözaltına alınırsak, yaşlı-anne babamız neler yaşar"ın sorgusu vardı kafamızda.. O günlerden biliyorum ki, "karakol-cezaevi-polis-mahkeme" ile işi olmayanların, özellikle de anne-babaların bunlarla imtihanı zordur. Onun içindir ki, Cübbeli Ahmet Hoca'yı, hâlâ koruması altında hissediyor Rabia ana: "Çok özledim annem, kilon iyi mi, moralin nasıl, şekerin nasıl? Kontrollerini yapabiliyor musun yoksa hep artıyor mu?" diye soruyor.. "Kocaman adam oldu.. Binlerce kişilik cemaati kendine dinletiyor. Yeri geliyor güldürüyor, yeri geliyor ağlatıyor. Baksın başının çaresine. Bir de onu mu düşüneceğim" demiyor.. Anne yüreği bu.. Neredeyse ağlayacak bir ses tonu ile, "Çıkacaksın inşallah, ilk mahkemede" diyor.. Ama, eli kanlı teröristlere sahip çıkanlar.. Teröristleri, derin plan organizatörlerini cezaevlerinden çıkarmak için sinsice planlar düzenleyip, hükümeti, yargıyı, emniyeti baskı altına almak isteyenler, Cübbeli Ahmet Hoca'nın annesine kulak vermiyorlar.. Görmüyorlar.. Göstermiyorlar.. Konuşturtmuyorlar.. Odatv sanıklarından Doğan Yurdakul'un eşi hasta idi.. Yurdakul'un eşinin üzerinden, dramatize edilmiş ne sahneler ürettiler.. 24 saat, ne yayınlar yaptılar.. Hükümeti devirme amaçlı organizasyonların içinde olmakla suçlanan insanların cezaevinden çıkması için, ne senaryolar yazdılar.. Cezaevindeki Doğan Yurdakul ise.. Cezaevindeki Mehmet Haberal ise.. Hasta olan, bunların anne-baba-eşleri ise.. Cezaevindeki tutuklular için, hangi haklar olduğunu, daha hangi hakların kanunlaştırılması gerektiğini, kesintisiz tv programları ile, gazete yayınları ile öğreniyor, müstefid(!) oluyoruz.. Ama cezaevindeki Cübbeli Ahmet Hoca ise.. Görmüyoruz. Duymadık. Bilmiyoruz. Evet, Cübbeli Ahmet Hoca, Rabia annesinin cenazesine katıldı.. Biliyorum.. Ama, "İnsanlar iftiraya maruz kalabilirler.. Gerçekler ilk anda net olarak ortaya çıkamayabilir. Bu arada insanlar, haksız yere tutuklanabilir.. Bu şekilde mağdur olanların, insani görevlerini eksiksiz yerine getirmeleri, yakınları ile irtibatlarını sürdürmeleri için gerekli düzenlemeleri yapalım" düşüncesi ile değil. Darbeci "efendi"lerin, birazcık daha rahat etmesi için çıkarılan kanunla cenazeye katıldı.. Bu ayıp da, bize, hepimize ve dahi mevcut hükümete de yeter! Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit (Habervaktim.com)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|