![]() |
#1 |
![]() DTP'den cevap Türkiye'nin son günlerde Irak Kürtleriyle kurmaya başladığı ilişkiden memnun olduklarını belirten DTP Grup Başkanı Türk, Başbakan Erdoğan'ın "eve dön" çağrısına şu cevabı verdi. 13 Mayıs 2008 15:04 Yazı boyutunu büyütmek için DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''eve dönün'' çağrısında bulunduğunu anımsatarak, ''Biz de insanların eve dönmesini istiyoruz. Peki evin içini düzelttiniz mi? Hayır... Çatışma, silah ortamı gündemden çıkmadığı sürece evin içi düzelmez'' dedi. Türk, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, tüm anneleri kutsal olarak gördüklerini belirterek Anneler Gününü kutladı. ''Bu kadar kan, gözyaşı içinde bu günü nasıl kutlayabiliriz?'' diyen Türk, annelere verilebilecek en büyük hediyenin barış ve kardeşlik olabileceğini söyledi. DTP'li milletvekilleriyle geçen hafta yaptıkları Irak ziyaretini değerlendiren Türk, bu girişimle Türkiye'nin kardeş halkları ile komşu halkları arasında iyi ilişkiler kurulmasını amaçladıklarını bildirdi. Türkiye'nin son günlerde Irak Kürtleriyle kurmaya başladığı ilişkiye değinen Türk, Celal Talabani'nin Ankara'ya davetiyle başlayan ve son olarak hükümet temsilcilerinin Irak'a gerçekleştirdiği ziyaretle süren bu temasları ''Olumlu bulduklarını'' söyledi. Türkiye'nin, korkuları nedeniyle kendisini kapattığı, ilişki kurmaktan kaçındığı dinamiklerden birinin de Irak Kürtleri olduğunu ileri süren Türk, ''Şimdi gerek Ortadoğu'daki yeni dengeler gerekse de uluslararası koşullar nedeniyle Türkiye'nin Kürtlerle belli boyutlarda ilişki geliştirme arayışına yöneldiğini görüyoruz. Bunu küçümsemiyor; tam tersine önemsiyoruz. Daha bir yıl öncesindeki aşağılayıcı, hasmane tutumlara bakıldığında son ziyaretler bu noktada olumlu bir adım niteliği taşımaktadır. Beklentimiz ve temennimiz bu ilişkilerin daha kalıcı ve uzun vadeli olması yönündedir. Düşmanlıklar yerine halkların kardeşliğini esas alan bir süreci elbette biz de destekleriz. Bunun için elimizden gelen çabayı da sarf ederiz'' diye konuştu. -KÜRTLERİN ÇIKARI DA TÜRKLERİN ÇIKARI DA...''- ''Türkiye'nin Irak Kürtleriyle kuracağı dostluk temelindeki ilişkinin yaratacağı barışçıl atmosfer, Kürt sorununun çözümüne de olumlu bir katkı sunabilir'' diyen Türk, bunun yaşanan çatışmaların sona erdirilmesi yönünde bir fırsat doğurabileceğini söyledi. ''Irak'taki temasları sırasında Türkiye Kürtlerinin kaygılarını, ilgili muhataplarıyla paylaştıklarını'' ifade eden Türk, şöyle devam etti: ''Temaslarımızda, halklar arası düşmanlık ve çatışmaları geliştirecek politikalardan uzak durulması, bunun yerine kucaklayıcı ve çözümü esas alan bir ilişkinin kurulmasının herkesin yararına olacağını kararlı bir biçimde ifade ettik. Temennimiz geçmişteki hatalara bir kez daha düşülmemesidir. Beklentimiz, ilgili ve sorumlu bütün tarafların çatışmalı sürecin barışçıl bir sürece evrilebilmesi için çaba sarf etmesidir. Kürtlerin çıkarı da Türklerin çıkarı da barıştadır, kardeşliktedir, dostluktadır. Bunun görülmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekir. Aksi taktirde kaybeden yine halklarımızın ortak geleceği olacaktır.'' -''BARIŞ İÇİN ORTAK ÇALIŞMA YÜRÜTELİM''- Geçen hafta çatışma sırasında yaşamını yitiren genç evlatların yakınlarına da baş sağlığı dileyen Türk, şunları söyledi: ''AK Parti Hükümetinin askeri operasyonlardaki anlamsız ısrarı, diyaloğa ve tartışmaya kapalı tutumu ve savaştan medet uman politikaları nedeniyle ülkemizde maalesef kan akmaya devam ediyor. Hükümetten beklenen şey başkalarının evlatlarını askere alıp onların canı, kanı üzerinden politika yapmak yerine, barışçıl bir çözüm siyaseti oluşturarak öncelikle akan kanı durdurmaktır. Hükümet bunu yapmak yerine tam anlamıyla kan siyaseti yürüterek ülkeyi gerilimde tutmayı ve böylesi bir ortamda kendisini gizlemeyi, yaptığı hataları unutturmayı hesaplamaktadır. Bu kadar barış çağrılarına, barış girişimlerine yanıt vermeyen Başbakan, bu gencecik insanların ölümü nedeniyle siyasi sorumluluk sahibidir. Bu kanı durdurmak Başbakanın ve Hükümetinin elindedir. Halkın talebi ve özlemi çatışmaların yaşanmadığı, ölümlerin olmadığı huzurlu bir ülkedir. Bunu sağlamak ve gereğini yerine getirmek hükümetin görevidir. Hükümet artık militarist yöntemleri bir kenara bırakarak bir an önce çatışmaların durduğu ve silahların konuşmadığı bir ortamı tesis etmelidir.'' Bir tek insanın ölmemesi için çaba sarf ettiklerini, bunun görülmesi gerektiğini belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunan Türk, ''Bu gencecik bedenleri toprağa vermek hepimize acı veriyorsa o halde gelin barış için ortak çabalar ve ortak çalışmalar yürütelim. Eğer bunu yapacak niyetiniz veya cesaretiniz yoksa ölümlerden sorumlu olmaya devam edeceğinizi ve halkın iki elinin yakanızda olacağını bilmenizi isteriz. Gerçek bir toplumsal barışın tesis edilmesidir başarı. Başarı, cesur demokratik adımları atabilmektedir Sayın Başbakan...'' -''YARIN PKK GİDER, FARKLI BİR PKK GELİR'' Başbakan Erdoğan'ın ''Eve Dönün'' çağrısı yaptığını anımsatan Türk, ''Çatışmalar ne zaman şiddetlense bu yönteme başvuruluyor. Bunlar yeni değil. Savaşın en şiddetli dönemlerinin yaşandığı 1990'larda da yetkililer sık sık 'gelin teslim olun' derlerdi. Biz de insanların eve dönmesini istiyoruz. Peki evin içini düzelttiniz mi? Hayır... Alt yapısını tamamladınız mı? Hayır... 'Eve dönüş' çağrısı yaparken o evin içini düzeltmeniz gerekmez mi? Evin içi bu haldeyken kim döner? Çatışma, silah ortamı gündemden çıkmadığı sürece evin içi düzelmez. Gelin, demokratik bir hamle gerçekleştirelim'' diye konuştu. ''PKK, Kürt sorununun bir sonucudur; Kürt sorununun nedeni değildir'' diyen Türk, şöyle devam etti: ''Eğer bugün PKK silahlı yöntemi esas almışsa, Kürt sorununun barışçıl yöntemle çözülmemiş olmasındandır. Bu yöntemlerin gündemden çıkması için süreci demokratik sürece dönüştürmeliyiz. Yarın PKK gider, farklı bir PKK gelir. Bu sorun hepimizin, ülkemizin sorunudur. Türkiye'nin, demokratik, barışçı bir cumhuriyete dönüşmesi için ortak çaba göstermeliyiz. Devlet de artık 'ben babayım döverim' mantığından vazgeçmeli. Evlatlarını kucaklayacak, eşit tutacak mantıkla yaklaşmalı. Hepimiz silah bırakıp eve dönmeleri için çaba gösteriyoruz. Gerçekten o dağdaki gençlerimizin dönmesini mi istiyorsunuz? O halde demokratik katılım sürecini başlatın. Bunun için adım atın. Bir kardeşlik projesini geliştirin.'' DTP Grup Başkanı Türk, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kuraklık yaşandığına da dikkati çekerek, çiftçilerin mağduriyetinin tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için Meclis Araştırması alınmasını istediklerini kaydetti. Türk, bölgenin afet kapsamına alınması gerektiğini savundu. AA
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Çok hassas günlerden geçiyoruz. Türkiye çeşitli kırılma noktaları yaşıyor. Birinci kırılma noktası, laik-anti laik kırılması. İkinci kırılma noktası Kürt - Türk kırılma noktası. Aslına bakarsanız kırılma noktalarının gerçek sahibine. Hep aynı görüşten kişileri görürsünüz. Kendisine Kemalist, vatansever, ulusalcı diyenlerin olduğu apaçık ortadadır.
Laik-anti laik kırılmasına biraz yakından bakalım. Türkiye muhafazakarlaşıyor mu hakikaten? Bence muhafazakarlaşmıyor. Tam tersine bir gidiş var. Bunun iyi ya da kötü olduğuna kimse karar veremez. Muhafazakarlık, aşırıya gitmediği sürece kimseye zararı yok. Türkiye muhafazakarlaşıyor diyen sözde laiklerin derdi, kendi iktidarlarını koruyup, devam ettirmek. Özellikle CHP - Ordu - Yargı üçgeni sürekli laiklik diye haykırırlar. Hatta bu uğurda sözde vatansever Tuncay Özkanı veya bir başka ismi de kullanabilirler. Laiklik diye bağıranların, aynı zamanda Türkiye'nin çağdaşlaşma projesi olan AB üyeliğine karşı çıkması, aslında modern bir ülke istemediklerinin en büyük kanıtı. Türk Kürt kırılmasına bakalım. Burda kimleri görüyoruz. Yine tanıdık isimleri görüyoruz. MHP ve DTP her zamanki başrolde. Bir de hiç beklenmedik bir konuk CHP çıkıyor sahneye. Hadi MHP ile DTP yi anladık. İkisi de birbirlerinden nemalanıyor. CHP'ye ne oluyor? CHP değil miydi Leyla Zanaları, Hatip Dicleleri meclise sokan. Aynı Baykal CHP yönetiminde değil miydi? Evet öyleydi. Ne değişti? CHP, baktı ki laiklikle bu iş olmayacak. En iyisi terör üzerinden siyaset yapayım diyor. Hatta MHP'den daha kötü bir biçimde bunu yapıyor. Faşizme yolcu taşıyan bir CHP'nin halka bir faydası dokunmayacağı aşikardır. MHP zaten misyonunu tamamlamış bir parti. DTP nin terörle arasına mesafe koymaması, Doğudaki halkın bile istemediği bir şey. Türkiye'nin makulu oynamasının zamanı geldi. Türkiye kırılma noktalarıyla, gerginliklerle vakit katbetmemeli. Türkiye'nin AB üyelik süreci demokratikleşmemiz için bir fırsattır. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|