|
![]() |
#1 |
![]() Şöyle düşünün..
ABD Başkanı Bush’un fotoğraflarını/görüntülerini daha önce hiç görmemiştiniz. Son ayakkabı fırlatma olayını da henüz yaşamamıştık. Bush’un Irak gezisi sırasında düzenlenen basın toplantısını canlı yayında izliyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, salondaki bir kişi “Köpek” diye bağırıyor ve ayakkabısını fırlatıyor.. Bush’u tanımıyorsanız, ayakkabı fırlatılan, ‘köpek’ diye hakaret edilen adamın; aslında Irak’ta/Afganistan’da/dünyanın birçok bölgesinde emperyalist amaçlarla dökülen kanların sorumlusu olduğunu bilmiyorsanız, “Ne kadar ayıp bir hareket” diyerek, Iraklı gazeteci Zeydi’yi suçlamanızdan daha doğal ne olabilir?.. Öyle ya, insan durup dururken, niye o adama ayakkabı fırlatıyor ki? Niye “köpek” diye hakaret ediyor ki! Bush’u tanımazsanız, bu yorumları yapabilir ve Iraklı yetkililerin sergilediği üzere, “Bush’tan özür dileme kampanyaları” bile başlatabilirsiniz.. Ama küçücük bir irdeleme ile; “Ayakkabı fırlatılan adam kim? Ayakkabı niye fırlatıldı” diye küçücük bir sorgulama ile, Zeydi’yi suçlamak bir yana, bir de gidip tebrik edesiniz gelir. İşte her olay, tek pencereden bakıldığında, bizi yanlış sonuçlara götürebilir. Daha geniş pencerelerden olaylara bakılmalı.. Danıştay cinayetinde bu yapılmalı.. Ergenekon davasının bütününde bu yapılmalı.. Mütedeyyin insanlar arasındaki tartışmalarda bu yapılmalı. Ermenilerden özür dileme kampanyasında bu yapılmalı.. Örneğin “Evet, görüntüde cinayetin, başörtü yasağı sebebi ile işlenmesi gibi bir izlenim var ama, acaba?” diye Danıştay cinayeti sorgulanmalı ve arkasındaki derin hesap görülmeli.. Ondan sonra da, Danıştay cinayeti sebebi ile Vakit gazetesi suçlanmamalı, bilakis tezgaha gelip “Vakit de çok aşırı yayın yapıyor” suçlamalarında bulunulduğu için özür dilenmeli.. Ergenekon davası bütününde ne yapmalı? “Yaşlı başlı adamlar, sabahın 5’inde gözaltına alınır mı?” şeklindeki, olaylara atgözlüğü ile bakma yanlışından kurtulup, olayların arkasında yatan gerçekler görülmeli. “Cinayet işleyip, arkasından mütedeyyin insanların üzerine atarak, hükümet devirme gibi çok derin hesaplar yapan bir örgütün üyelerine, sabahın 5’inde değil, geceyarısında bile baskın düzenlense doğrudur, polisin hakkıdır” deyip, Kemal Alemdaroğlu’ndan, İlhan Selçuk’tan değil, polisten özür dilenmeli... Mütedeyyin insanlar arasındaki tartışmalar için örnek vermeyeceğim. Sizler o olayları tahmin ediyorsunuzdur. Bunu geçelim.. Ermenilerden özür dileme olayında da, yine konuya sadece “tehcir” penceresinden değil, diğer pencerelerden de bakıp değerlendirmeliyiz. Onun sonucuna göre, kimden, ne için özür dileneceğinin tesbitini yapmalıyız. Aynen, Zeydi adına Bush’tan özür dileme yanlışına düşmemek için bu araştırmayı yapmalıyız. Evet, benim gözümde, “özür dileme” meraklıları, aynen Iraklı yetkililerin yaptıkları yanlışa düşüyorlar.. Zeydi adına, Bush’tan özür dileme yanlışına düşüyorlar.. Aynen; bizdeki, Ermenilerden özür dileme meraklıları gibi.. Zeydi’nin yaptığı harekette, olayın evveliyatını bilmezseniz, yanlış olduğu sonucuna varılabilinir. “Ne hakkı var ayakakbı fırlatmaya? O kadar insanın içinde bir kişiyi küçük düşürmeye?” denilebilir. Ama Bush’u tanıdığınızda, “Az bile yapmış” demeye mecbursunuz.. Ermenilerden özür dileme olayında da, aynı sorgulamayı yapmalıyız. Evet, Bush’a atılan ayakkabıdaki gibi, “Ermenilere tehcir ile, az bile yapılmış, bireysel bazı öldürmeler olmuş, onlar da az bile aslında” iddiasında değilim. Tabii ki karşımızdakiler bize ne yaparlarsa yapsınlar, biz onlara haksızlık yapmamalıyız. Kişilere işledikleri suçun üstünde müeyyideler uygulanmamalı.. Ama en azından özür dileme metnini hazırlarken, “Karşılıklı hatalar olmuştur. Dış devletlerin işgalleri sırasında, Ermeni vatandaşlarımızın da yanımızda olmalarını arzu ederdik. İsyanları yanlış olmuştur” cümlesi ile başlanılması, işin gerçeğine daha uygun bir yaklaşım olmaz mıydı?
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|