|
|
#10 |
|
Belgeyi görmeden kanaat açıklayan yargı mı olur?
Millete ve hükümete kurulan 'kirli tezgâh'la ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nden dün iki açıklama geldi. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, Taraf gazetesinde yayınlanan ve kamuoyunda büyük tepki gören 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın haberi yazan gazeteden istendiğini, ancak henüz ellerine ulaşmadığını bildirdi. Ardından ilave etti: "Şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde; ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır." Ancak bu açıklama, başta hukukçular olmak üzere kamuoyunu tatmin etmedi. Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Mehmet Mete Göktürk, "Savcılığın, henüz eline bir belge geçmeden, inceleme yapmadan, soruşturmanın arasında kanaat belirtmesi doğru değil. Hukukta böyle bir şey olamaz." dedi. Emekli askerî yargıç Faik Tarımcıoğlu, askerî savcılığın eylem planıyla ilgili açıklaması için 'hukukî açıdan talihsizlik' ifadesini kullandı. Eski cumhuriyet savcısı Gültekin Avcı'ya göre ise hiçbir savcılık kriminal incelemeden geçmeyen belgeyle ilgili kanaat belirtemez. Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da, "Belge Genelkurmay'da hazırlandıysa bu korkunç bir şey." değerlendirmesinde bulundu. Özok, askerî yargının yasak kararına karşı olduğunu söyledi. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı'nın Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk'ten ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' konusundaki açıklaması hukukçuların tepkisine sebep oldu. Zira, askerî savcılık, açıklamasında belgeyi incelemek için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istediğini ancak henüz gönderilmediğini söylüyordu. Genelkurmay Harekât Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlandığı iddia edilen eylem planının gerçek olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca varılması için kriminal inceleme yapılması gerektiğini belirten askerî savcılığın, belgeyi görmemesine rağmen kanaatini açıklaması, hukukçuları şaşırttı. Eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Mehmet Mete Göktürk, 'savcılığın, henüz elinde bir belge olmadan, inceleme yapmadan, soruşturma sürerken kanaat belirtmesinin doğru olmadığını' söyledi. Göktürk, "Yayın yasağı askerî savcılığı da bağlamalı. Bu konudaki ilgili belgeler henüz savcılığa ulaşmamış denebilir. Ama kanaat ifadesi şu aşamada yanlış. Belli bir sonuca ulaştığı takdirde nihai kararda takipsizlik, iddianame veya görevsizlik kararlarında kanaat belirtilir. Soruşturma devam ederken kanaat bildirmek, pek alışılmış bir şey değil." ifadelerini kullandı. DAVA AÇILMAYACAĞI ANLAŞILIYOR Mete Göktürk, askerî savcılığın açıklamasından 'herhangi bir dava çıkmayacağının anlaşıldığını' söylüyor. Savcılığın, belgeyi hazırladığı iddia edilen kişi ve komutanlarını ifadeye davet edebileceğini vurgulayan Göktürk, onları dinlemeden herhangi bir sonuca varılamayacağını belirtiyor. Kriminal incelemenin önemine de değinen Göktürk, "Kriminal inceleme, yazıların onların elinden çıktığını tespite yarayacak incelemedir. Tespit yapıldıktan sonra sorulacak soru, bu sizin elinizden çıkmış bir yazı, ne diyorsunuz, kiminle işbirliği yaptınız, amacınız neydi, nereye kadar gittiniz, diyerek artık soruşturma derinleştirilir. Kişilerin inkârından çok, bilimsel kanıtlar çok daha önemlidir. Parmak izi, grifalojik inceleme, DNA testi... Bunlar yapılmalı." dedi. Savcılığın talebi üzerine Genelkurmay Askerî Mahkemesi'nin yayın yasağına da tepki gösteren Göktürk, şunları söyledi: "Kaldı ki, avukat Ergenekon davasında tutuklu. Askerî savcılığın, bu olayın o davayla ilişkili olabileceğini dikkate alıp, yasak verilecekse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca değerlendirilmesi daha doğru." Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu ise, "Bu açıklamalarda belgeyi ortaya çıkaran gazeteye yönelik 'devlet sırrı' gibi komik gerekçelerle eleştiriler yöneltiliyor. Ben merak ediyorum. Bunca zamandır bu belgeyi kaleme alan kişi hakkında bir soruşturma, yakalama ve inceleme yapıldı mı?" diye konuştu. Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, çift başlı yargı sorunu üzerinde duruyor. Bu durumun 'tabii hakim ilkesine' aykırı olduğunu anlatıyor. Askerî mahkemenin alanının daraltılması gerektiğini anlatan Kardaş, şunları söylüyor: "Andıç olayını soruşturan askerî savcı ve hakimin sicil amiri olan üst komutanlarının aleyhine bir işlem yapması mümkün değil. Askerî savcı 'Genelkurmay'da oluşturulduğuna dair kanaate ulaşılamamıştır' diyor. Genelkurmay da buna sahip çıkan bir açıklama yapıyor. Bu kanaat bildirimi çok yanlış. Daha soruşturmanın bu aşamasında, 'hukuk devleti' derken, belgenin doğru çıkabileceğine ilişkin gardını alıyor. Askerî savcılığın açıklamasına sahip çıkılıyor. Biz de bu soruşturmadan ümitli olamıyoruz." Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, hükümeti devirmek amacıyla hazırlandığı iddia edilen eylem planı hakkında değerlendirmede bulundu. Özok, "Bu belge Genelkurmay tarafından hazırlandıysa korkunç bir şey." dedi. Türk halkının bunları hak etmediğini dile getiren Özok, "Genelkurmay böyle bir şey yapmışsa hiç olacak iş değil. Demokratik bir toplumda böyle bir şey söz konusu olamaz. Hangi parti olursa olsun partilerin iktidara gidip geleceği tek yol vardır. O da sandıktır, biz yıllardır bunu savunduk." diye konuştu. TSK: Darbecileri barındırmayız fAskerî savcılığın hemen ardından Genelkurmay Başkanlığı da skandal planla ilgili açıklama yaptı. TSK'nın internet sitesinde yayınlanan duyuruda, Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nda görevli Albay Dursun Çiçek imzalı 'eylem planı' için temkinli ifadeler kullanıldı. Açıklamada, "Soruşturma süreci beklenmeli... TSK, demokrasiyle bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip personelini bünyesinde barındıramaz." denildi. Taraf gazetesinin yayınladığı 'andıç'la ilgili dün Genelkurmay'dan peş peşe iki açıklama geldi. Önce askerî savcılık, ardından da Karargah yazılı duyuru yaptı. Her iki açıklamada da 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' yalanlanmadı. "Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranışlara sahip personeli bünyemizde barındırmayız." ifadesi kullanıldı. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, kamuoyunu derinden sarsan 'İrticayla Mücadale Eylem Planı'yla ilgili ilk açıklamayı dün yaptı. Muğlak ifadelerin kullanıldığı açıklamada, 'soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığı' bildirildi. Aynı açıklamada, kesin sonuç için belgenin kriminal incelemesinin yapılması gerektiği aktarıldı, eylem planının aslının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istendiği ifade edildi. Askerî savcının, elinde bulunmayan bir belgeyle ilgili 'kanaatini' açıklaması yadırgandı. BELGEYİ İSTEDİK, HENÜZ GÖNDERİLMEDİ Açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: "Soruşturma olayın bütün yönleriyle aydınlatılması kapsamında belgenin gerçek olup olmadığı, gerçekse kim veya kimlerin emriyle, ne zaman, nerede ve kim tarafından hazırlandığı, belgenin şüpheliye kim veya kimler tarafından verildiği hususlarını da içerecek şekilde süratle icra edilmektedir. Bununla birlikte, üzerinde gerekli ve zorunlu kriminal incelemelerin yapılması amacıyla belge, ele geçirildiği şekliyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenmiş, ancak belge henüz askerî savcılığımıza ulaşmamıştır. En kısa sürede askeri savcılığımıza gönderilmesi beklenen belge üzerinde yapılacak kriminal inceleme sonucunda, belgenin sahte veya gerçek olduğuna ilişkin kesin bir kanaate varılmasının mümkün olacağı değerlendirilmektedir." İkinci açıklamada Genelkurmay Başkanlığı'nın hukukun üstünlüğü prensibine bağlı olduğu üzerinde hassasiyetle duruldu. Belgenin doğruluğu ispat edilirse, sorumlu şahısların cezalandırılacağı kaydedildi. Planın sahte olması halinde, bunun kimler tarafından ve ne amaçla hazırlandığının takip edileceği bildirildi. "Türk Silahlı Kuvvetleri, daha önce de ifade edildiği üzere, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelini bünyesinde barındıramaz. Haklı gerekçelerle yapılabilecek her türlü hukuksal girişimlere de açığız." denildi. Savcı Öz, Albay Çiçek'i ifadeye çağırdı Taraf'ın 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' başlığıyla yayınladığı habere konu olan belgenin altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarca İstanbul'a çağrıldı. Savcılar, Ergenekon sanıklarından Serdar Öztürk'ün ofisinde bulunan belge ile ilgili olarak Albay Çiçek'in ifadesini alacak. Çağrının sözlü olarak gerçekleştiği ve Dursun Çiçek'in çarşamba günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek ifade vermesinin istendiği öğrenildi. Kriminal inceleme, sivil kurumlarda yapılmalı Eski savcı Gültekin Avcı da hiçbir savcılığın kriminal inceleme tamamlanmadan belgeyle ilgili kanaat belirtemeyeceğini söyledi. Avcı, "Hiçbir savcılık mekanizması, kriminal incelemeden geçmeyen bir belge hakkında şu kanaat hasıl olmuştur diye bir beyanda bulunamaz. İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın tekabül ettiği yapı, sivil alanı kuşatan çalışma grubuna işaret ettiği için, böyle grupların terör suçu kapsamında özel yetkili sivil savcılar tarafından sorgulanması ve sivil mahkemelerce yargılanmaları gerekir. Askerî yargının, savcılığın sivil alanı kuşatan bir soruşturma yapması Avrupa Birliği müktesebatına aykırı. Askerî savcıyı tamamen yetkisiz görüyorum. Ergenekon savcılığının yaptığı operasyonun bir parçası olarak yürütülmeli. Soruşturmanın, bağımsız bir kriminal ortamda, kamuoyunun ve hukukçuların kafasındaki tereddütleri giderecek şekilde tetkike tabi tutulması gerekir. Kamuoyunun tereddütlerini giderecek şekilde bağımsız kriminal ortamda incelenmesi gerekir. Belgenin kriminal incelemesi, örneğin Adli Tıp'ta yapılabilir. Genelkurmay'ın herhangi bir biriminde hazırlanmadığı şeklinde tereddütlü bir ifade... Komutan emriyle hareket ve tecelli eden bir adalet var. Neye göre, nasıl bir tetkikten geçirdilerse askerî savcı, aman bu işten Genelkurmay zarar görmesin diye çıkıp açıklama yapıyor. Esas Ergenekon savcıları açıklama makamındadır." şeklinde konuştu. 'Kirli tezgâh'a suç duyurusu: Eylem planı darbeye teşebbüstür İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlumder), 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar, 'eylem planı'nın açık bir darbe metni olduğunu vurguladı. İlker Başbuğ'un Genelkurmay'ın en üst ve sorumlu bürokratı olduğu ve metnin altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in bizatihi eylem planını hazırladığından dolayı haklarında soruşturma açılmasının hukukun üstünlüğü ilkesinin zorunlu bir gereği olduğunu dile getirdi. Hukukun üstünlüğünün en temel özelliklerinden birinin ise sistemdeki her karanlık noktaya ulaşıp o noktayı aydınlatmak olduğunu söyledi. Şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep ettiklerini anlatan Beytar, eylem planının açıkça demokratik hukuk düzenine, parlamenter sisteme ve insan hak ve özgürlüklerine yönelik somut bir tehdit olduğunu ifade etti. 'Andıç' açıklaması kamuoyunu tatmin etmedi ERGUN BABAHAN STAR: Bu belge, Genelkurmay'da değil de Emniyet İstihbarat imzasıyla ortaya çıksaydı bugün neler olurdu? Savcılar bir yandan medya bir yandan büyük bir kampanya başlatır, sorumlular cezasız kalmazdı. Bu ülkede hâlâ dengeler asker lehine ağırlıkta. Hükümet ve Başbakan bu çıkışın arkasında duracak mı göreceğiz. Bu işe bulaşmış komutanlar ağustosta YAŞ'da emekli edilecek mi? FATİH ALTAYLI HABERTÜRK: Askerî savcılık, belgenin içeriği ve nasıl oluştuğuyla ilgili değil, nasıl sızdığı ile ilgili açıklama yapıyor. Gazeteciyi de neden yayınladığı konusunda eleştiriyor. Gazetecinin işi bu tip belgeleri ortaya çıkarmaktır. Ayrıca TSK, bu belgeyi ortaya çıkardığı için gazeteyi kutlamalı. Genelkurmay'ın komuta kademesi de dâhil, kimse bu belgenin gerçekliğini yalanlayamadı. OKTAY EKŞİ HÜRRİYET: Yapılan açıklamada muğlak ifadeler kullanılmakta. Genelkurmay'ın işi ciddiyetle ele alması, sonucu duyuracağını belirtmesi elbette önemli. Ama Türkiye'de pek çok örneğinde gördüğümüz gibi adaletin tecellisi, konunun ilgililerini bezdirecek sürece tabi tutuluyor sonra da sizin hafızanızdan çıktığı tarihte 'şu sonuca varılmıştır' deniyor. Ben Genelkurmay'ın böyle yaptığı yolunda bir kanaat ifade etmiyorum. Genel olarak ifade ediyorum. Adam orada, mesele burada. Sorarsınız, ne diyorsa kamuoyuna açıklarsınız. ORAL ÇALIŞLAR RADİKAL: Genelkurmay Askerî Savcılığı'nın yaptığı açıklama çok tuhaf. Savcılık hem 'belgeyi görmedim, istedim' diyor, hem de hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan "Bu belge Genelkurmay'da hazırlanmamıştır." kanaatini açıklıyor. Görülmeyen bir belge hakkında nasıl bu kadar emin olabiliyor? ŞAMİL TAYYAR STAR: Askerî savcılık kanaat belirten yer değildir. Kesin bulguları elde ettikten sonra ihtiyaç hissedilirse sonuç alınmak üzere mahkemeye sevk eder. Burada böyle bir kanaatin belirtilmesi zihinlerde soru işareti bıraktı. 1. açıklamanın ardından gelen 2. açıklamanın bunu telafi amacı taşıdığını düşünebiliriz. 2. açıklamada da demokrasi ve hukuk devleti vurgusunun ön plana çıkması önemlidir. Açıklamalardan Genelkurmayın belgeyi sahiplenmediği ortaya çıkıyor. MEHMET ALTAN STAR: Bu belgenin ortaya çıkmasıyla Türkiye, tarihî bir dönemece geldi. Belge, askerin içindeki darbeci yapıya karşı, yine devletin ve askerin içinde bir karşıtlık oluştuğunu gösteriyor. Askerin Türkiye'de evrensel hukuk kuralları içinde yaşamaya devam etmesi için bugün düğmeye basılması gerekiyor. NABİ YAĞCI TARAF: Andıç, ordudan çıktıktan ve sivil yargıya taşınacakken askerî savcılığın söz konusu açıklamayı yapması, sivil yargıya müdahaledir. YAVUZ BAYDAR SABAH: Açıklamalar tatmin edici değil. Bu konunun doğruluğu yanlışlığı ancak sivil yargının inisiyatifiyle ortaya çıkabilir. Anlaşılıyor ki, ordunun içinde cuntacılar var Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, askerî savcılığın açıklamasını tatmin edici bulmadığını anlattı. Ordunun içerisine yuvalanmış cuntacı bir kesim ihtimali üzerinde duran Orakoğlu, şunları söyledi: "Durumun dışarıdan görünüşü, belgeyi hazırlayanların ordu içinde bir cunta olduğudur. Çünkü TSK'dan yapılan açıklamalardan bu belgenin hazırlanışından haberinin olmadığı anlaşılıyor. Birtakım karanlık eller tarafından bu ülkenin evlatları sıkıntı içine sokulmak isteniyor. Bu ülkede demokrasi ve huzur içinde yaşamak isteyenler, Genelkurmay'ın açıklamalarından tatmin olmadı. Belgeyi Genelkurmay'a rağmen hazırlamış ve Ergenekon'la da bağlantısı olan grubun askerin içinde önemli bir etkisi olduğu görülüyor. Bu durumda belge ile hedef alınan en başta Genelkurmay'ın kendisidir. TSK'nın içinde yer alan bu cunta hareketi hukukla yüzleşmelidir." Emekli orgeneral eylem planını anlattı: Başbuğ'u uyarmıştım fGenelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nın, 'İrticayla Mücadale Eylem Planı'yla ilgili açıklama yaptığı dün, Taraf gazetesinde önemli bir haber yayınlandı. TSK, açıklamasında, belgenin 'Genelkurmay'da hazırlanmamış olduğu kanaatine varıldığını' söylüyordu. Ancak dün Taraf gazetesinde yer alan haber yine gündem oluşturdu. Genelkurmay başkanı olması beklenirken emekli edilen bir orgenerale dayandırılarak yapılan haberde belgenin gerçek olduğu aktarılıyordu. Taraf'a konuşan ancak isminin açıklanmasını istemeyen emekli orgeneralin açıklamaları, TSK'yı yalanlar nitelikteydi. Emekli asker, Taraf'ın 'AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı' haberini doğruluyordu. Anlattıklarına göre, planı Ocak 2009'da hazırlamaya başlayan birim, şubat ve martta üstlerine konuyla ilgili rapor sunmuştu. Emekli asker şöyle diyordu: "Kara Kuvvetleri komutanı iken Başbuğ'u iki kez bu ekiple ilgili uyardım. Yanlış işler yaptıklarını söyledim. Başbuğ da 'müsaade etmem' dedi." Gazetenin muhabiri Mehmet Baransu ile özel görüştüğü aktarılan emekli orgeneral, planın altında imzası bulunan albayın ise masum olduğuna inanıyor. Orgeneral, "O, verilen emre uymuştur." diyor. Baransu, görüşmenin sonunda emekli askere önemli bir soru sormuş: "Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bu plandan haberi var mı?" Komutanın verdiği cevap şöyle: "Ümit ediyorum yoktur. Sizin haberinizle öğrenmiştir." TSK, POYRAZKÖY'DE YANILMIŞTI Ergenekon soruşturması kapsamında İstek Vakfı arazisinde yapılan kazılarda aralarında LAW silahları ve el bombalarının da bulunduğu çok sayıda askerî malzeme ele geçirilmişti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, söz konusu arazide çıkarılan silah ve mühimmatın hiçbirisinin TSK'nın envanterinde olmadığını duyurmuş, LAW'ın aslında bir silah olmadığını, mühimmat sınıfında değerlendirildiğini uzun uzun anlatmıştı. Ancak Başbuğ'un 29 Nisan 2009'da İletişim Toplantısı'nda söyledikleri Makine Kimya Endüstrisi'nin hazırladığı raporlarla yalanlandı. Zira MKE, konuyla ilgili hazırladığı raporda, aralarında LAW ve el bombalarının da bulunduğu 'mühimmatın' önemli bir kısmının TSK'ya teslim edildiğini belgeleriyle ortaya koydu. Taraf Gazetesi, yayın yasağına itiraz etti fTaraf Gazetesi avukatlarından Ergin Cinmen, gazetede 12 Haziran 2009'da yayınlanan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' isimli belgeye ilişkin Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce verilen 'yayın yasağı'na itiraz etti. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Cinmen, İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, 'En yakın askerî mahkemeye sunulmak üzere Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ne gönderilmek üzere İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkanlığı'na' ibareli bir dilekçe sundu. Dilekçede, Taraf Gazetesi'nin karara konu olan yayınının Basın Kanunu, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili maddelerine uygun olduğu ve askerî mahkemece verilen 'yayın yasağı' kararının esas açısından hukuka aykırı bulunduğu aktarıldı. Dilekçede, Genelkurmay Askerî Mahkemesi'nce verilen kararın hukuka uygun olduğunu söyleyebilmenin hem esas hem de görev açısından mümkün olmadığı belirtilerek, Türkiye'nin yarınını da ilgilendiren söz konusu belgenin toplum tarafından bilinmesi gerektiği ifade edildi. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ergin Cinmen, askerî mahkemenin yayın yasağı kararının hukuka aykırı olduğunu savundu. Cinmen, "Böylesi olaylarla ilgili yayın yasağı koymak riskli bir olay. Önemli bir sorun yaşanıyor.'' diye konuştu. Bir gazetecinin, "Genelkurmay'ın yetkisi yok diye mi itiraz ettiniz?'' sorusunu cevaplayan Cinmen, Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin bu kararı vermeye yetkisi olmadığını ve söz konusu "yayın yasağı''nın hukuka aykırı olduğunu düşündüklerini söyledi. İSTANBUL AA Mahkeme, Öztürk'ü serbest bırakmadı f'Ergenekon' soruşturması kapsamında bir süre önce tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Öztürk'ün avukatı Hasan Gürbüz tarafından bir süre önce müvekkilinin serbest bırakılması talebiyle verilen dilekçe, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirildi. Mahkeme, tutukluluğa yapılan itirazı reddederek, Öztürk'ün tutukluluğunun devamına karar verdi. Ergenekon tutuklusu Levent Göktaş'ın avukatı olan Serdar Öztürk'ün bürosunda yapılan aramada Genelkurmay Harekat Başkanlığı'nca hazırlanan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' ele geçirilmişti. İSTANBUL ZAMAN Albay Çiçek, Ergenekon sanıklarının Şırnak'tan mesai arkadaşı fGenelkurmay Harekât Başkanlığı'nda hazırlandığı iddia edilen 'darbe planı'nın altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in bazı Ergenekon sanıkları ile geçmişte mesai arkadaşlığı yaptığı ortaya çıktı. Dursun Çiçek 1995 yılında Şırnak'ta Özel Amfibi (hem kara hem denizde görev yapan) Tabur Komutanlığı görevinde bulunmuş. Aynı dönemde Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de Şırnak'ta görev yapıyordu. Geçtiğimiz aylarda Güneydoğu'daki cinayetlerle ilgili tutuklanan Kayseri Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz de 1995'te Şırnak Cizre'de tabur komutanlığı görevinde bulunuyordu. Temizöz o dönemde meydana gelen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında tutuklu bulunuyor. Albay Dursun Çiçek'in Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı'nda doktora yaptığı belirlendi. Çiçek'in 2005 tarihli doktora tezinin konusu ise 'Örgütlerde motivasyon ve iş yaşam kalitesi'. 1960 Tokat Reşadiye'ye bağlı Umurca köyünde doğan Dursun Çiçek, Sivas Yıldızeli Pamukpınar Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş. Çiçek, 1976 yılında girdiği Harp Okulu'nu da 1980 yılında devre üçüncüsü olarak bitirmiş. 1988 yılında Harp Akademisi'ni kazanan Albay Çiçek, 1990-94 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı'nda görev yapmış. Albay Çiçek, 1994'ten sonra 15 ay süre ile Şırnak'ta Özel Amfibi (hem kara hem denizde grev yapan) Tabur Komutanlığı görevlerinde bulunmuş. 1997 yılında bir süre Arnavutluk'ta görev yapan Çiçek, 2004 yılından beri Genelkurmay Bilgi Destek Daire başkanlığı görevini sürdürüyordu. Melık Duvakli İstanbul Sivil toplum kuruluşları önderleri Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nca hazırlandığı belirtilen komplo planına sert tepki gösterdi. Ortaya çıkan raporun demokrasi kültürüne zarar verdiğini ifade etti. TESEV ve Açık Toplum Vakfı'nın başkanı Can Paker, komplo hazırlayanların demokrasiden bahsedemeyeceğini söyledi. STÖ temsilcilerinin konuya ilişkin görüşleri şöyle: TESEV ve Açık Toplum Vakfı'nın başkanı Can Paker: Askerî darbelerin yapıldığı, başbakanların idam edildiği ve 28 Şubat gibi oyunların oynandığı bir ülkede böyle bir planın ortaya çıkması beni şaşırtmadı. Bunlar siyasi iktidarını kaybetmek istemeyen bazı grupların son dirençleri. Demokrasiye doğru evrilen yeni dünya düzeninde bu tip komplolar uygulamaya dönüşemez. 'Bu belge nasıl sızdı?' lafı çok utanç verici. 2006 yılındaki andıçta TESEV'le ilgili 'saçma sapan' iddialara yer verildi. Benim hakkımdaki hiçbir iddia gerçekle örtüşmüyordu. Onun için ciddiye bile almadık. Bu kadar ciddiyetsizliğin Genelkurmay içinde olabileceğini düşünmüyorum. Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş: Bir hukuk devletinde, demokratik devlette olacak şeyler değil bunlar. Bu söylenenler eğer gerçekse gerçekten çok vahim. Bu kaygımı koruyorum. İnanılır gibi değil. Bir an önce arkasındaki kişiler ortaya çıkarılmalı. Türkiye'nin bu gibi meseleleri artık geride bırakması lazım. Gerçek bir hukuk devleti ve demokrasi devleti inşa etmeliyiz. Eski Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Bülent Akarcalı: Her kurumun içinde, kendi başına hareket eden insanlar vardır. Bunların da amacı önemsenmektir. Gerçek olan, bunların demokrasiyle bağdaşmadığı ve bu tip planları hazırlayanların kendi kurumları içinde küçük bir zümreyi oluşturduğudur. Bu tür çabalar demokrasiye zarar verir. ZAMAN |
|
|
|
|
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|