Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Sağlık Sağlığımızla ilgili bütün paylaşımlar bu bölümümüzde.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 03-30-2009, 15:21   #1
Kullanıcı Adı
KarBeyazi_M
Standart
- PSİKOLOJİ -





SORU:Arkadaşlık konusunda zorlanıyorum

CEVAP:Arkadaşlık konusunda zorlanmak çok geniş çerçeveli bir konudur. Yaşadığınız deneyimlere, kişilik yapınıza, yetiştirildiğiniz sosyal çevreye bağlı olarak bu problemin nedenleri değişebilir. Bunlardan hangisinin arkadaş edinmenize engel olduğunun bulunması gerekli. Bununla birlikte bu problem ne kadar büyük? Her insanın gerçek dostunun sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Sizin de birkaç dostunuz veya arkadaşınız varsa bu normal bile sayılabilir.

SORU: 3 gündür x kullanıyorum. Obsesif kompulsif hastasıyım. Faverinin yan etkileri beni korkutuyor. Bir yıl kullanacağım. Acaba bir yıl sonunda kalıcı bir rahatsızlığım olur mu?

CEVAP:Tüm ilaçlarda olabileceği gibi antidepresan ilaçların da yan etkileri bulunmaktadır. Bu yan etkilerin bazıları sizde de görülebilir veya hiçbir yan etki görülmeyebilir de. Bu konuda bir psikiyatr arkadaş daha iyi yardımcı olabilir fakat bu yan etkilerin kalıcı bir sorun yaratacağını düşünmüyorum

SORU:Çok mutsuzum. Geceleri uyuyamıyorum ve aşırı kilo kaybına uğruyorum. Midem ve başım ağrıyor. Nedenleri nelerdir?

CEVAP:Bunlar depresyon dediğimiz duygu-durum bozukluğunun belirtileri olabilir. Bunun pek çok nedeni olabilir. Yaşadığınız travmatik bir olay, iş veya aile ile ilgili sorunlar, yaşadığınız yoğun stres dönemi buna neden olmuş olabilir. Yapacağınız en doğru şey bir an önce bir tedaviye başlamak olacaktır.

SORU:Günün herhangi bir saatinde aniden sanki bulunduğum ortamdan uzaklaşıyorum. Sanki o an bulunduğum mekanda yokum. Hafızam kayboluyormuş gibi oluyor. Rüyada gibi oluyorum. Antidepresan hapı yuttum, birinci günden bıraktım. Çok ağır geldi. İş yaşamımı, sosyal yaşantımı bu olay çok etkiliyor. Ne yapmam gerekiyor? Sanki ruhum ve bedenim ayrılıyor. Yardımcı olursanız çok sevinirim.

CEVAP: Bu bahsettiğiniz durumu depersenalizasyon ve derealizasyon diye adlandırıyoruz. Daha çok panik bozuklukta görülebilen bu durum zaman zaman faklı şekillerde de görülebilir. Ne olursa olsun antidepresan ilaçlara doktor tavsiyesi olmadan başlamayın ve bu durum sizi bu kadar çok etkilediği içinde bir uzmana başvurun.

SORU: Öfkemizi boşaltmak iyi midir?

CEVAP: Psikologlar artık bunun çok yanlış ve tehlikeli bir inanç olduğunu göstermişlerdir. Araştırmalar, kızgınlık duygusunun “boşaltılması”nın kızgınlık, öfke ve saldırganlığı daha çok arttırdığını ve sorunu çözmek için hiç bir yararı olmadığını göstermektedir. Onun için en iyisi, öfkenizi neyin başlattığını bulmak ve kendinizi öfkeyle kaybetmeden, bu nedenlerle başa çıkabilme yollarını öğrenmektir.

SORU: Bir yıldır hayattan zevk almaz oldum sürekli bir hüzün yaşıyorum.yüz ifadem hep ağlamaklı ve kesin bir nedeni yok bunun.ne oluyor bana anlamıyorum.ne yapmalıyım.

CEVAP: Yaşadığınız tablo bir depresyon tablosu olabilir. Depresyonda iken insanlar kederli, üzgün ve mutsuzdurlar. Sosyal ilişkilerinde ve iş performansında bozulmalar yaşayabilirler. Konsantrasyon kaybı, güçsüzlük ve çok sayıda diğer belirtiler de klinikte egemen olan belirtilerdir. Bir hastayı klinik şartlarında değerlendirmeden depresyon tanısı koymak doğru olmayacaktır. Bir psikiyatri uzmanından yardım almanız uygun olacaktır.

SORU: Rahat uyuyamıyorum. gündüz hiçbirşeyım yok gece yatarken sanki hertarafım ağırıyor. bi otarafa dönüyorum bi butarafa hiç bir pozisyomda rahat edemiyorum. gecede 10-15 kez uyanıyorum.

CEVAP: Şikayetleriniz bir aydan daha uzun zamandır devam ediyorsa daha detaylı değerlendirme için bir uzmandan yardım almalısınız.





- İLAÇ & VİTAMİN -


SORU: Vitamin hapları günün hangi saatinde alınır? Belli saatlerde almanın önemi var mıdır?

CEVAP: Vitamin hapları günün herhangi bir saatinde alınabilir. Ancak, diş fırçalamak gibi her gün düzenli olarak aynı saatte yapılan bir iş olarak görülmesinin, hapları almayı hatırlama açısından yararı vardır.

SORU: Güneş altında yeterli süre kalındığında vücudun D vitamini gereksinimi karşılanmış olur mu?

CEVAP: Normal bir yetişkinin D vitamini gereksinimi, yeterli süre güneş ışığı alınmasıyla karşılanabilir. D vitamini, iskelet yapısının oluşumu ve gelişiminde çok önemli role sahip olduğundan, bebeklerin, çoçukların, hamile ve emzikli kadınların D vitaminine ihtiyaçları daha fazladır. Son zamanda yapılan araştırmalar, derinin zamanla D vitamini sentezleme yetisini kaybettiğini gösterdiğinden yaşlıların da D vitamini takviyesine gereksinimi olduğu anlaşılmıştır.

SORU: Demirin insan vücudu için önemi nedir?

CEVAP: Kanda eritrositler denen kırmızı kan hücreleri dokulara oksijen taşınmasından sorumludur. Eritrositlerin içinde yer alan hemoglobin adı verilen madde bu işlevi yerine getirir. Bu maddenin içinde yer alan demir, dokuya oksijen taşınması ve böylece dokudaki oksidasyon olaylarının sürdürülmesi için gereklidir. Demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık, bunun sonucunda da yorgunluk ve çalışma kapasitesinde azalma görülür.

SORU: Kadınların erkeklerden daha fazla demire ihtiyacı var mıdır?

CEVAP: Erkeklerin demir ihtiyacı günde 10 mg, kadınların 15 mg''dır. Kadınlarda her ay adet (menstruasyon) dönemlerinde kan kaybı olduğundan, ayrıca gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin demir ihtiyacını da anne karşıladığından demir gereksinimi artar. Buna karşın kadınların demir depolama kapasitesi düşük olduğundan demir takviyesine özellikle ihtiyaç duyarlar.
Kadın Erkek
Vücudun Günlük Demir İhtiyacı 15 mg 10 mg
Vücuttaki Demir Deposu 4 mg/kg 14 mg/kg

SORU: Vitamin eksikliğine yaşlılarda neden sık rastlanır?

CEVAP: Yaşlılar genelikle pek iştahlı değildirler ve az yerler. Bunun dışında, dişlerle ilgili sorunlar, parasızlık ve yanlızlık nedeniyle beslenmeye yeterince özen göstermeme gibi nedenler de yaşlıların yeterince vitamin alamayışında etkendir. İleri yaşlarda, barsaklardan vitamin emilimi de bozulduğundan, vitamin içeriği artırılmış besinler ya da vitamin preparatları kullanılmalıdır

SORU: Bir B vitamini kompleksi ya da multivitamin kullanırken niçin insanın idrarı parlak sarı bir renk alır?

CEVAP: B vitaminleri suda eriyen vitaminlerdir ve yağda eriyen vitaminler gibi depoları söz konusu değildir. Günlük olarak aldığınız miktar vücudunuzun kullanabileceğinden daha fazla ise artan miktar direkt olarak idrara çıkacaktır. Bu renkle, özellikle yüksek miktarda B2 vitamini (riboflavin) alındığında karşılaşılır. Endişelenecek bir şey yoktur

SORU: İlaç kullanımı vitamin gereksinimini etkiler mi?

CEVAP: Evet. Bazı ilaçların düzenli olarak kullanımı, vitaminlerin emilimi, kullanım, depolanım ve atılımını etkileyebileceğinden, vücudun vitamin dengesini bozabilir. Bu ilaçlar arasında antibiyotikler (B2 ve C vitamini gereksinimini etkiler), oral kontraseptifler (B6 ve folik asit), trankilizanlar (B2 ), ağrı kesiciler (folik asit, C vitamini) ve diüretikler (folik asit, tiamin) sayılabilir





- KADIN SAĞLIĞI -




SORU: hamilelikte idrar yolu enfeksiyonunun bebeğe zararı varmıdır

CEVAP: Kesinlikle evet

SORU: 55 yasindayim gece idararimi tuatmiyorum sebebi ne olabirlir

CEVAP: Bir ürolog ve bir kadın doğumcuya muayene olmalısınız.

SORU: idrar yollarımı üşüttüğüm için son 1 haftadır azosilin nevotek içiyorum hala bitmedi ama adetimin ilk günü 1 mayıs daha adet olmadım ilaca devam edip etmemekte şüphem var birde eğer hamile isem ilacın ne zararları olabilir

CEVAP: azosilinin zararı olmaz ama isterseniz gebelik testi yapın.

SORU: Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) belirtileri nedir?

CEVAP: Adet öncesi gerginlik olarak da bilinen premenstrüel sendrom (PMS) kadınlarda adetten 5 ile 11.gün önce başlayan belirtiler topluluğudur. Halsizlik, uyku bozuklukları, huzursuzluk, ağrı gibi birçok belirtisi bulunur. Kadınların çoğunu çeşitli derecelerde etkilediğini belirten yayınlar vardır.

SORU:Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) nasıl önlenir?

CEVAP: Bu tip şikayetleri önlemek için egzersiz yapmalı, özellikle bu dönemlerde beslenmeye özen gösterilmelidir. Çay, kahve, sigarayı kesip sebze, meyve yenmeli ve bol su içilmelidir. Ayrıca B6, E, C ve D vitamini, kalsiyum ve magnezyum alımının bu şikayetleri azalttığı görülmüştür.




- ÜROLOJİ -


SORU: İdrarimda putur putur beyaz tanecikler, hava kabarciklari ve de kahverengi tanecikler gordum. birkac gundur de kasiklarimdan iceri dogru agri ve sancim var. zaman zaman da mide bulantim oluyor. idrar yaparken yanma olmuyor ama hafif sizlama var. sizce bu nedir, ne yapmam gerekir.

CEVAP: İdrar tahlilinden başlanarak bazı tetkikler gerekebilir ama tabiki bir üroloğa başvurmanız uygun olur.

SORU:İdrarımı yaparken yanma oluyor.ama taklillerimde enfeksiyon yok. ayrıca kültürdede üreme yok. bu olay bazen şiddetlenip azalıyor.antibiyotikte fayda etmiyor.

CEVAP: İntertisyel sisti olabilir. ürolojik muayene ve tetstler gerekli.

SORU: babam uzun zamandır tuvaletini yaparken çok zorlanıyor yapamıyor küçük tuveletini prostat başlangıcımı olabilirmi?

CEVAP: başlangıcı değil de hat safhada prostat problemi bile söz konusu olabilir. Bazen idrar yolu darlıkları, idrar torbası taşları da benzer yakınmalara yol açabilir. Ürolojik muayene mutlaka gereklidir.




- NÜKLEER TIP -



SORU: guatr- nodül ameliyatı oldu. Patoloji sonucunda sağ tiroid kapsülüne bitişik 1 cm çapında bir tümor tesbit edildi.Tümörün ameliyatta alındığı tedavi görmesi gerektiği söylenildi.Cerrahpaşa Üniv. Radyoaktifiyot tedavisi gördü.(100 mc) Geçen hafta çekilen sintigrafide;Sağ lobunda radyoaktifiyot birikimi mevcuttur yazmaktadır.Tekrar iyot tedavisimi görecek?Nasıl bir tedavi uygulanacak?

CEVAP:6 ay sonra yapılacak incelemelerden sonra tekrar gerekip gerekmediğine karar verilecek. Radyoiyot birikimi görülmesi tedaviden tarar göreceğinin işaretidir.

SORU: diyet ve spor yapmama rağmen 8 kilo aldım. Adet düzensizliği, bacaklarımda kramp ve sızlama, halsizlik, sürekli uyuma (günde 15 saata varan), saç dökülmesi, kuru cilt, kansızlık ve demir eksikliği, terlememe, üşüme,sürekli baş ağrısı şikayetlerim var. yaptırdığım testte fT4:0,8;fT3:3,56;STH:2,53, kolestrolüm 217 (27 yaşındayım),Glukoz:110 çıktı. (babaannem diyabetli idi) Doktor herhangi bir sorun olmadığını söyledi. Sizce de bu tablo normal mi? Hipotiroidi olabilir miyim?

CEVAP: Hipotiroidiniz şu an yok ancak antikorlarınızın incelenmesi gerekir. Altta iltahabi tiroid hastalığı yatabilir. Anti Tg, antiTPO yaptırınız ve bir tiroid US çektiriniz.

SORU: oğlum 15 yaşında tsh 6 çıkmıştı yarım levotiron kullanıyor tsh 2 ye düştü anti tpo 177 çıktı hastalığının adı, nrdir tuzu iyotlu mu iyotsuzmu olmalı lahana ve benzeri gıdalar yararlı mı zararlı mı

CEVAP: Hastalığının adı kronik tiroidit. Bence korkulacak bir durumu yok. Doktorunuzla iyi iletişim halinde olmanız yeterli. Tabiki iyotlu tuz kullanınız. Gelişme çağındaki çocukların iyotlu tuz kullanmaları gereklidir. Lahana ve benzeri gıdalar ile tiroid hastalığı arasında bir ilişki bulunmamaktadır.

SORU: 40 gündür hipotiroid tedavisi için levotiron kullanıyorum ve saçlarımda aşırı dökülme var bu dökülme normalmi tahminen daha ne kadar sürer.

CEVAP: Hipotiroidiniz düzeldiğinde saç dökülmenizde azalacaktır. Günde belli bir miktar( yaklaşık olarak 80 tel) saç dökülmesi normaldir. Ayrıca saç dökülmesinin tek nedeni hipotiroidi değildir. Diğer nedenler için Dermatoloji uzmanına gitmenizi öneririm.

SORU: troit ca nedeniyle iyot tedavisi gördüm.tedaviden 5ay sonra lenflerimin alındığı bölgede bazı şişlikler oluştu beze gibi. bunun iyot tevavisiyle ilgisi var mıdır?

CEVAP: Bahsettiğiniz şişliklerin iyot tedavisinin kendisiyle birinci dereceden ilgili olduğunu düşünmüyorum. Ancak kanserinizin davranış şekline bakıldığında lenf düğümlerine sıçrama yapan bir türü var ve bu şişliklerin öncelikle bu açıdan tekrar değerlendirilmesi doğru olacaktır.



- DERİ & ZÜHREVİ HASTALIKLAR -




SORU: Ertema mulutforme majordan dolayı hastanede yatmışıtım ulturalan 20mg verildi ama hiç bır faydası olamdı azımın içide yaralar var dudaklarım ve yüzümde şişik vücudumda çıkan yaralar tekrar iltahap toplamaya başladı ve yenı yaralar cıktı hataneye yatmam gerek bilirmi?

CEVAP: Hastalığınızın ağır geçtiğini düşünüyorum.Bundan dolayı hastaneye yatmanızda fayda var.

SORU: Yaşlanma ile deride hangi kanserler görülür?

CEVAP: Bazal hücreli karsinoma
Skuamöz hücreli karsinom
Melanom

SORU: Fotoyaşlanmanın şiddeti kişiden kişiye değişebilir mi?

CEVAP: Evet değişebilir. Genellikle güneşe bağlı yaşlanm 4 evrede sınıflandırılmıştır:

Hafif (yaş 28-35): Çok hafif kırışıklılar vardır, keratoz yoktur. Hafif makyaja ihtiyaç duyar ya da duymaz.
Orta (35-50): Hafif kırışıklıklar, yüzeyel keratozlar vardır. Hafif makyaja ihtiyaç duyar.
İleri (50-60): Kalıcı kırışıklıklar, deri renginde değişikliklerle birlikte telenjiektaziler ve aktinik keratozlar vardır. Genellikle makyaja ihtiyaç vardır.
Şiddetli (65-70): Şiddetli kırışıklıklar, fotoyaşlanma vardır, yerçekimi ve dinamik kuvvetler deriyi etkiler, deri kanseri ile birlikte veya birlikte olmadan aktinik keratozlar vardır. Çok yoğun makyaja ihtiyaç vardır.






- KULAK,BURUN,BOĞAZ (KBB) -


HORLAMA


SORU: HORLAMANIN NEDENİ NEDİR?

CEVAP: Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilen arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.

1. Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olaş alkol ya da ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.

2. Boğazdaki dokuların aşın büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama sebebidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.

3. yumuşak damak ve küçük dilin aşın sank ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.

4. burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşın vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı kişilerin sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılandır.


[b][color="DarkOrange"]SORU:HORLAMA CİDDİ BİR SORUN MUDUR?

CEVAP: Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olarak evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşın horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu "tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır." "uyku apnesi" olarak bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7'den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu duruda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşın oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır.

Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülecektir.

SORU: HORLAMA TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

CEVAP:Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.
1. İyi bir adale tonu su kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.
2. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı.
3. Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı. 4. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı. 5. Aşın yorgunluktan sakınmalı
6. Uykuda yana yatmak tercih edilmeli
7. Yatağınızın başı daha yukarıda olmalı (10 cm.)
8. Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın. Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.

Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu alerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit ya da bademcik, geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama- nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Lazer'in kullanıldığı laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Yine son zamanlarda geliştirilen Radyo frekans cihazıyla da horlamaya neden olan hava yolu daralmalarını bu bölgelere uygulanan radyo dalgaları sayesinde küçültülmesi lokal anestezi altında yapılabilen bir müdahaledir. Uygun vakalarda ayaktan uygulanabilecek bir yöntemdir. Cerrahinin çok boğaza riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarında boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar ağlayacaktır.


Gürültü, Kulaklar ve İşitmenin Korunması

SORU: Gürültü gerçekten kulaklarımı etkileyebilir mi?

CEVAP: Evet,gürültü tehlikeli olabilir. Eğer ses yeterince yüksekse ve uzun sürerse işitmemize zarar verebilir. Gürültü sonucu meydana gelen hasara işitme siniri ile ilgili işitme kaybı ya da sinir kaybı diyoruz. Bu gürültüden başka faktörlerle de oluşabilir ancak gürültü sebebiyle meydana gelen işitme kaybının başka yönden önemi vardır:azaltılabilir ve hatta önlenebilir.

SORU: Kulaklarımı iyileştirebilir miyim?

CEVAP: Hayır,eğer kulağınızın yüksek sese alıştığını düşünüyorsanız bu durum kulaklarınıza büyük olasılıkla zarar vermiştir ve hiç bir tedavi yöntemi yoktur. Ne ilaç, ne cerrahi ne de işitme aleti kulağınız gerçekten zarar görmüşse gerçekten işitmenizi düzeltmez.

SORU: Kulak nasıl çalışır?

CEVAP: Kulağın üç ana bölümü vardır:dış kulak, orta kulak, iç kulak. Dışarıdan görebildiğimiz parça olan dış kulak kendi kanalına açılır. Kulak zarı dış kulak yolunu orta kulaktan ayırır. Orta kulaktaki örs, çekiç ve üzengi kemikçikleri iç kulağa sesin iletilmesine yardımcı olurlar. İç kulakda işitme ve dengeye hassas hücrelerle, beyine giden işitme siniri vardır.

Herhangi bir ses kaynağı kulağa titreşim veya ses dalgaları gönderir. Bunlar dış kulak yolu vasıtasıyla iletilir ve kulak zarına çarparak zarın titreşimini sağlar. Bu titreşimler orta kulağın küçük kemikçiklerine iletilir ve kemikçikler yoluyla iç kulağa buradan da işitme sinirine geçerler. Titreşimler iç kulakda sinir uyarıları haline dönüştürülür ve direkt olarak beyine giderler. Beyne gelen uyarılar müzik, kapı çarpması gibi ses olarak algılanır.

Ses çok fazla olduğu zaman iç kulaktaki sinir uçlarını öldürmeye başlar. Yüksek sese maruz kalma süresi uzadıkça daha fazla sinir ucu harap olur. Sinir ucu sayısı azaldıkça da işitme azalır. Ölü sinir uçlarını canlandırmak mümkün değildir ve hasar kalıcıdır.

SORU: Sesin zararlı olduğunu nasıl anlayabilirim?

CEVAP: İnsanlar gürültüye duyarlılıkları açısından farklıdır. Genel olarak sesinizi duyurmak için bağırmak zorunda kaldığınız gürültülü ortam, kulağınızı ağrıtan sesler, kulağınızı çınlatan gürültü veya maruz kaldıktan sonra sağırlık yaşattıran sesler işitmenize zarar verebilir.

Bilimsel olarak ses iki türlü ölçülebilir: şiddet veya sesin yüksekliği desibel (dB) olarak ölçülür. Tizlik ise saniyedeki ses titreşim frekansı olarak ölçülür. Düşük tizlik (tuba gibi derin ses) daha az titreşim yaparken yüksek ses (violin gibi) daha fazla titreşim yapar.

SORU: Frekans ve işitme kaybı arasında nasıl ilişki vardır?

CEVAP: Frekans saniyedeki devir veya Hertz (Hz) olarak ölçülür sesin tizliği ne kadar yüksekse frekansı o kadar fazladır. Genel olarak en iyi duyan çocuklar büyük kilise orgunun en düşük notası olan 20 Hertz’lik sesten köpek havlama sesinin en tizliği olan 20.000 Hertz’lik sese kadar sesleri ayırt edebilir . İnsan konuşması 500 - 2.000 Hz arasında değişir ve pek çok insana çok yüksek veya çok alçak frekanslı seslerden daha gürültülü gelir. Duyma kaybı başlayınca yüksek frekanslar daha önce kaybedilir. Bu da işitme kayıplı insanların bayan ve çocukların yüksek tizlik seslerini neden daha zor duyduklarını açıklar.

Yüksek frekanslardaki duyma kaybı ses bozulmasına yol açar. Böylece ses duyulmasına rağmen anlaşılamaz. Ayrıca işitme kayıplı hastalar benzer duyulan kelimeler arasındaki farkı ayırt edemezler çünkü bu sessiz harfler diğer sessizlere ve sesli harflere nazaran daha yüksek frekans aralığına sahiptirler.

SORU:Desibel Nedir?

CEVAP: Sesin şiddeti desibel (dB) olarak ölçülür. Yelpaze insan kulağının duyabileceği en silik sesten (0dB) roketin havalanma sesine (180dB) kadar değişir. dB logaritmik bir ifadedir, bu yüzden dB şiddetinde 10 ünitelik artış bir alttakinin 10 katı fazlası anlamına gelir; yani 20 dB, 10 dB’in 10 katı ve 30dB de 10 dB’in 100 katıdır.

dB düzeyi
Örnek
(Ortalama)

0
İnsan kulağının duyabileceği en silik ses
30
Fısıldama sessiz kütüphane ortamı
60
Normal konuşma,daktilo, dikiş makinesi
90
Çimen biçme makinesi, kamyon trafiği (günlük 8 saat maksimum maruz kalma süresidir.)
100
Demir testeresi,havalı delici,kar aracı (korumasız maksimum 2 saat maruz kalma süresidir.)
115
Rock konseri, oto kornası (korumasız max.15 dakika maruz kalma süresidir.)
140
Jet motoru (gürültü ağrı yaratır ve geçici sağırlık oluşturur)


SORU: Duymamı etkilemeksizin dB ne kadar yükseğe çıkabilir?

CEVAP: Pek çok uzman 85 dB’ den daha fazla sese maruz kalmanın zararlı olduğu konusunda hem fikirdir .

SORU:Duyduğum gürültüye maruz kalma süresinin işitmedeki hasarla ilişkisi var mıdır?

CEVAP: Vardır. Yüksek sese ne kadar uzun süre maruz kalırsanız o kadar hasar gelişir. Ayrıca sesin kaynağına ne kadar yakınsanız hasar o kadar fazla olur. Her silah sesi yakın çevredeki herkesin kulağına zarar verebilir. Daha büyük ve topçu sınıfı silahlar en kötüsüdür çünkü en fazla gürültüyü bunlar çıkarır. Ancak patlama yakınınızda olursa küçük silahlar bile işitmenize zarar verebilir. Ateşli silah kullanan biri kulaklık kullanmıyorsa işitme kaybı riskiyle karşı karşıyadır. Son çalışmalar gençlerde işitme kaybı sıklığının arttığını göstermektedir. Yüksek sesle dinlenen rock müziği ve kulaklıklı taşınabilir radyo-teyp (Walkman) kullanımındaki artış gençlerdeki işitme kaybından sorumlu olabilir.

SORU:Gürültü işitmem dışında başka bir zarar verebilir mi?

CEVAP: Kulak çınlaması gürültüye maruz kalma sonrası görülür ve sıklıkla kalıcıdır. Bazı insanlar yüksek sese sinirlilik reaksiyonu gösterirler ayrıca kalp hızı ve kan basıncı veya mide asidinde artma görülebilir. Çok yüksek ses güç görevleri yerine getirmeyi dikkati dağıtmak suretiyle azaltır.

SORU:Kim işitme koruyucusu kullanmalıdır?

CEVAP: Eğer gürültülü bir ortamda çalışmak zorundaysanız koruyucu kullanmalısınız. Ayrıca bu koruyucular; güçlü elektrikli aletler, gürültülü bahçe aletleri veya ateşli silah kullanırken de giyilmelidir.

SORU:İş sırasında gürültüye maruz kalma ile ilgili kanunlar nelerdir?

CEVAP: Pek çok insanda devamlı 85 dB üzerinde gürültüye maruz kalma anlamlı şekilde işitme kaybına yol açar ve daha yüksek sesler bu hasarı arttırır. Korunmamış kulaklar için izin verilen maruz kalma süresi ortalama gürültü seviyesinde her 5dB artış için yarısı kadar azaltılmalıdır. Örneğin 90dB için maruz kalma süresi 8 saat, 95 dB için 4 saat ve 100 dB için 2saat olmalıdır. İzin verilen en yüksek gürültü seviyesi korunmuş kulak için günde 15 dakika ve 115 dB’dir.140 dB üzerindeki gürültü kabul edilemez.

ABD’de mesleki güvenlik ve sağlık birliği yönetimi 1983 yılı işitme koruma kanununda gürültülü çalışma ortamlarında işitme koruma programı uygulamayı istemektedir. Bu ise ortalama 85 dB veya daha fazla gürültüye maruz kalan yaklaşık 5milyon çalışanda yıllık işitme testi yapmayı kapsar. İdeal olarak gürültülü makine ve çalışma ortamları daha az gürültülü aletlerle donatılmalı veya çalışma saatleri azaltılmalıdır. Ancak bunun maliyeti pahalıdır. Alternatif olarak kişisel işitme korumaları ortalama 90 dB’den yüksek gürültüde kullanılmalıdır. Gürültü ölçümleri işitme koruması ihtiyacını gösterirse işveren en az kulak tıkacı ve bir tip de kulak susturucusunu ücretsiz olarak çalışanlarına vermek zorundadır. Yıllık işitme testleri yüksek frekanslarda 10 dB veya daha fazla işitme kaybını gösterirse çalışan bilgilendirilmeli ve gürültü 8 saat için 85 dB’den fazla ise işitme korumaları kullanmalıdır. İşitmede daha fazla kayıp ve/veya kulak hastalığı ihtimali KBB uzmanına görünmeyi gerektirir.

SORU:İşitme koruyucuları nedir ve ne kadar etkilidir?

CEVAP: İşitme koruyucu aletleri kulak zarına ulaşan sesin şiddetini azaltırlar. 2 formu vardır: kulak tıkacı ve kulak maskesi.

Kulak tıkacı dış kulak yoluna uyan küçük aletlerdir. Etkili olmaları için total olarak kulak kanalını tıkamaları gerekir. Çeşitli tip ve ebatlarda olabilirler. Kulakta tutamayan kişiler için baş bandı ile kullanılabilirler.

Kulak maskesi kulağı kaplayacak şekilde oturur ve kulak kanalının tüm çevresini bloke eder. Bunlar uyumlu bantlarla yerlerinde tutulur. Gözlük çevresini ve uzun saç çevresini kapatmazlar ve ayarlanabilir baş bandı kulak maskeyi yerinde tutmak için yeterlidir. Kulak tıkaçları rahat bir şekilde yerleştirilmeli ve böylece kulak kanalı tamamen kapanmalıdır. İyi uymayan kirli veya yırtılmış tıkaçlar kanalı kapatmaz ve rahatsız edebilir. Uygun, iyi oturmuş tıkaçlar sesi 15-30 dB azaltabilir. İyi tıkaçlar ve maskeler sesin azaltılmasında eşittirler ancak tıkaçlar düşük; susturucular yüksek frekanslarda etkilidirler. Tıkaç ve susturucuların birlikte kullanımı tek başlarına kullanıma nazaran 10-15 dB daha fazla koruma sağlar. 105 dB’den yüksek sesler için beraber kullanım düşünülmelidir.

Niçin sadece pamuk ile kulaklarımı kapatamam?

Kulak topları ve kağıt doku tıpaları sesi sadece 7 dB azaltır.

İşitme koruyucularının ortak problemleri nelerdir?

İşitme koruyucusu kullanan işçilerden yarısı koruyucuların ses azaltma potansiyellerinin yarısını kullanırlar çünkü bu gereçleri devamlı kullanmazlar veya bu aletler tam olarak kulağa uymaz. 8 saatlik bir süre devamlı takılırsa 30 dB’lik ses azalması sağlayan bu koruyucu gürültüde 1 saat çıkarılırsa sadece 9 dB’lik sağlar. Bu desibeller logaritmik yelpaze ile ölçülmeleri sonucudur ve her 10dB artışta ses enerjisinde 10 kat artış görülür. Korunmamış kulakla işçi koruyucu kullanmaya nazaran 1000 kat daha fazla ses enerjisine maruz kalır. Ek olarak sese maruz kalma toplamsaldır. Bunun için evdeki gürültü veya partideki gürültü toplanarak hesaplanır. İş yerinde maksimum izin verilebilen gürültünün ardından gürültülü müziğe maruz kalma günlük güvenlik limitini aşar. Tıkaç veya susturucu devamlı kullanılsa bile eğer kulak derisi ve koruyucu biraz aralık varsa fazla işe yaramazlar.

İşitme koruyucuları kullanırken sesimizi daha fazla ve derinden duyarsınız. Bu koruyucuların iyi yerleştirildiğini gösteren yararlı bir bulgudur.

İşitme koruyucuları kullanırken diğer insanları veya makine problemlerini duyabilir miyim?

Güneş gözlükleri nasıl parlak ışıkta görmeye yardımcı olursa işitme koruyucuları çok gürültülü yerlerde konuşmayı anlamayı arttırır. Sessiz bir ortamda normal duyan işitme koruyucusu takan insanlar düzenli konuşmaları anlayabilirler.

İşitme koruyucuları işitmesi bozuk veya dil anlaması kötü olanlarda normal anlamayı çok az azaltırlar. Ancak hafif işitme kayıplı kişilerin kulak tıkaç ve susturucuları takmaları daha fazla iç kulak hasarının önlenmesi açısından önemlidir.

İşitme koruyucularının işçilerin bozuk bir makine sesini anlayabilme kabiliyetini düşürdüğü tartışılmıştır. Ancak pek çok işçi daha fazla seste de uyum sağlayabilir ve böylece problemleri tesbit edebilirler.

İşitmemdeki hasar eski ise bunu nasıl anlayabilirim?

İşitme kaybı uzun yıllar süresince oluşur. Yavaş, ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark edilmeyebilirler. Fark edebildiğiniz kulakta çınlama veya başka seslerdir. Bu da uzun süreli olarak işitme sinirine zarar veren gürültüye maruz kalma sonucunda gelişir. Veya insanların söylediklerini anlama güçlüğü çekilebilir. Özellikle gürültülü bir ortamdayken insanlar mırıldanıyor gibi gelebilir. Bu yüksek frekans işitme kaybının başlangıcı olabilir ve işitme testi bunu tesbit edebilir. Eğer bu bulgulardan herhangi biri varsa kulakta kulak kiri veya kulak enfeksiyonu gibi düzeltilebilir hastalıklarınız olabilir. Ancak gürültüye bağlı işitme kaybı da olabilir.

Her durumda işinizi şansa bırakmayın. Gürültüye bağlı işitme kaybı kalıcıdır. Eğer işitme kaybından şüpheleniyorsanız bir KBB uzmanına görünün. Doktor işitme problemini teşhis eder ve en iyi tedavi yolunu önerir.





- ORTAPEDİ -



SORU: Hangi yiyecekler kırığın kaynamasını hızlandırır?

CEVAP: Kırığın kaynamasını doğrudan anlamlı derecede etkileyen bir yiyecek yoktur. Fakat kalsiyum içeren gıdalar (süt ve süt ürünleri) artan kırık kaynama ****bolizması sebebiyle tavsiye edilir. Burada özellikle paça çorbası olarak bilinen yemekten bahsetmek yerinde olacaktır. Bu gıdanın yaygın inanışın aksine kırık kaynaması ile hiç bir etkisi olmadığı gibi bu besinin vücutta parçalanmasını sağlayan bazı enzimler insan vücudunda yoktur. Damak zevki olanlar yiyebilir.

SORU: Yakınımda kemik erimesi tespit edildi. Ben nasıl korunabilirim?

CEVAP: Kemik erimesi her insanın yaşlanmayla başına gelecek tabii bir süreçtir. Ancak zaman zaman bazı hastalıklar kemik erimesinin vaktinden önce va daha şiddetli çıkmasına sebep olurlar. Bu durumların tespit edilip tedavi edilmesi önemlidir. Kemik erimesinin kadınlarda en sık sebebi erken menapoz ve hormon dengesizlikleridir. Bu türlü rahatsızlıklar kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının alanına girer. Yaşlılığa bağlı kemik erimesinden korunmanın en etkili yolu düzenli egzersiz yapmaktır.Bunun dışında bazı kemik ****bolizma hastalıklarında da kemik erimesi ile karşılaşılabilir. Bu durumlarda ortopedi ve travmatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon yada iç hastalıkları uzmanlarına baş vurmak gerekir. Günümüzde kemik erimesini önleyen yada azaltan bazı ilaçlar mevcuttur ancak ilgili branş hekiminin kontrolünde uygulanması gerekir.

SORU: Çocuğum yeni yürümeye başladı. Ayakları içe basıyor. Bu normal midir?

CEVAP: Çocukluğun ilk yıllarında ayak kavsi değişik fizyolojik sebeplerden dolayı tam oluşmayabilir. Bu durumda dikkatli ebeveynler tarafından düz tabanlık olarak yorumlanabilir.


SORU: Omuz çıkığı nedir? Kimlerde görülür?

CEVAP:Eklemi oluşturan kemiklerin eklem kapsülünün dışında olmasıdır. Sıklıkla genç erişkin çağda nadiren de yaşlılarda görünür. Yüksekten düşme, zorlama gibi büyük bir yaralanma omuzda şiddetli ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açar. Bu ilk çıkıkta iyi tedavi edilmeyen hastalarda çıkık sıklıkla tekrarlar.

SORU: Omuz çıkığının nedenleri nelerdir?

CEVAP:Spor müsabakaları kolun geriye doğru zorlanması, taş fırlatma, vuruşlar ile düşme ve çarpma gibi daha ufak enerjili hareketlerle çıkma ile karşılaşırlar. İlerleyen dönemde dokulardaki gevşeklik o boyuta ulaşır ki; hasta omuzunu kendi çıkarıp kendi yerine koyabilir.

SORU: Omuz çıkıklarında ne yapılması gerekir?

CEVAP:Ülkemizde sınıkçı adı ile bilinen bir grup insan tarafından tedavi edilmeye çalışılan omuz çıkığı sadece omuzun yerine konmasından ibarettir. Yeniden çıkık ile karşılaşılmaması için hiçbir koruyucu hekimlik faaliyetini içermez. Bir çok defa omuzu çıkmış hastalar mutlak ortopedi uzmanına başvurmalıdırlar.

SORU: Omuz çıkıklarının tedavisi nasıldır?

CEVAP:Günümüzde bu gibi çıkma olayı alışkanlık haline gelmiş hastalara kapalı teknikle dokularına müdahale edilmektedir. Gerek gevşeyen gerekse de yırtıldığı için omuz kapsülünün içinde durmayan omuz başı, kapsül (kapalı) tamiri ile yüzde 90ının üzerinde başarı ile onarılmaktadır.

Omuz ağrısı çıkıktan farklıdır...

SORU: Omuz ağrıları ne zaman ortaya çıkar?

CEVAP:Başın üstünde kolunu kullananlarda, kaza geçirenlerde, düşenlerde ya da zorlamalarda, çıkma olmadan da omuz ağrısı ile karşılaşılır. Bu kişilerde kolunu kaldıramama, hareketlerde kısıtlılık gibi şikayetler görülmeye başlanır.

SORU:Omuz ağrısının nedenleri nelerdir?

CEVAP:Kolun kaldırılması, döndürülmesi gibi hareketler kürek kemiği çevresine yerleşen adaleler ve onların lifleri ile gerçekleşir. Bu lifler omuzu kılıf şeklinde sorarlar, yaralanmaları neticesinde de hareketlerde derecelere uygun olarak kısıtlama oluşmaktadır.

SORU:Omuz hastalarında teşhis nasıl konur?

CEVAP:Bu durumu değerlendirmek için Artro ultrasonografi kullanmaktadır. Omuz ultrasonografisi MRı yakın sonuç bildirmesi pratik olması, hızlı ve hareketli bir inceleme olması nedeniyle tüm dünyada kullanılmaktadır. Omuz hastalıklarının, romatizmal yakınmalar, şişlik eklem içi kanama ve lif yırtıklarında etkin inceleme metodudur.

Artroskopik tedavi başarılı sonuç verir

Tedavi yöntemleri

İnceleme sonucunda verilen karara uygun olarak hastalar gruplara ayrılmakta ve bulduğu gruba uygun modern tedavi yöntemi (yaklaşımı) planlanmaktadır. Omuz artroskopisi; yine yırtık, hareket engelleyen hasar, yaralanma, biopsi, eklem içinden yabancı cisim çıkarma, oluşmuş doku sıkışmalarında gevşetme gibi olgularda başarı ile uygulanmaktadır. Omuz artroskopisi ile kireçlenme tedavisi de yapılabilmektedir. Kırık geçirmiş, iyi tedavi edilememiş, hareket kısıtlılığı oluşmuş olgularda, cerrahiyle fayda görüp görmeyeceği bu yöntemle tetkik edilir. Fayda beklenmeyenlerde gereksiz bir işlemden de bu sayede kurtulmuş olunur.

SORU: Omurgayı düzgün pozisyonda nasıl tutabiliriz?

CEVAP:Omurgayı düzgün pozisyonda tutmak için birincisi düzgün pozisyonun ne olduğunu bilmek, ikincisi de düzgün pozisyonda oturmayı sağlamak gerekir. Omurganın fizyolojik eğrilikleri vardır. Bu eğrilikler çalışma anında da korunmalıdır. Boynun ve belin bir çukurluğu, sırtın bir kamburluğu vardır. Bunları korumak için dik durmak şarttır.. Dik durmak için de boyun, sırt, göğüs, bel ve karın kaslarının kuvvetli olması gerekir. İnsanlarda spordan uzaklaşma ve işe yoğunlaşma yaygın olarak görülüyor. Gelişen teknoloji insanları ofislere mahkûm etti. Oturarak bir insanın kas gücünü koruması mümkün değildir. Bunun için günlük egzersizleri hayatımıza sokmak zorundayız. Zayıf olan kaslar yer çekimine karşı vücudu koruyamaz. İşin dışındaki saatlerde en az üç gün kendimize spor yapacak zamanı ayırmak zorundayız. Aksi halde problemler yaşarız.


SORU: Ekran başında çalışanlar için en uygun spor hangisidir?

CEVAP: Bu kişiler için yüzme en uygun spordur. Haftada iki gün kendinize zaman ayırıp, yüzmelisiniz. Çünkü su içinde yapılan egzersizler en homojen egzersizlerdir. Mesela su dışında kolunuzu kaldırırken sadece kaldırma kasları çalışıyor; yerçekimi etkisiyle indirme kaslarının çalışmasına gerek kalmıyor.. Ama suyun içinde dirence karşı itip, çekiyorsunuz. Her hareket bir egzersiz oluyor. Yüzme, hanımların vücut güzelliği açısından da en iyi spordur.




- AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI -



SORU:Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?

CEVAP:Biberonla tüketilen gıdaların mutlaka şekersiz olması gerekir.Şeker konulmadan tüketilen sütün içindeki laktoz bile biberon çürüğü oluşturabilmektedir.Çocuğun biberonla beslendikten sonra su tüketmesi sağlanmalıdır ve ağız 0-6 ay'a kadar bezle 6 ay'dan sonra özel diş fırçalarıyla temizlenmelidir.


SORU:Çapraşık dişler her yaşta düzeltilebilir mi?

CEVAP:Dişler de ki çapraşıklık görüldüğü an da düzeltilmelidir.

SORU: Çarpma-düşme sonucu çocuğun dişleri yerinden çıkarsa ne yapmak gerekir?

CEVAP:Öncelikle diş hekimine gitmek gereklidir.Eğer düşen diş süt dişi ise yer tutucu uygulanabilir.Daimi diş ise ve zedelenmeden yuvasından çıktıysa kazadan hemen sonra kanal tedavisi yapılıp yerine implante edilmesi denilebilir ; Kırıklar da ise kırığın etkilediği dokulara bağlı olarak dolgudan kanal tedavisine kadar varan çeşitli tedaviler gerekebilir.

SORU:Çocuğumun tel takmaya ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım?

CEVAP:Çocuk 2 yaşından itibaren Diş Hekimi kontrollerine düzenli gitmeye başlamalıdır.Ortodontist kontrollerinde karar verilebilir.

SORU:Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmelidir?

CEVAP:Pek çok firmanın belli yaş grubundaki çocuklar için ürettikleri fırçalar var.Fırça ile çocuğun yaşının uyumlu olmasına dikkat ederek bunları satın almak yeterlidir.
Çocukta özel bir durum varsa (örnek: ortodontik aperey kullanımı gıbı ) diş hekimi daha özel fırçalar önerebilir.


SORU:Çocuklara diş fırçalama nezaman başlatılmalıdır?

CEVAP:Çocuk diş fırçasıyla dişleri sürmeye başladığında (6ay) tanışabilirler (macunsuz).Bu dönemler için piyasa da özel diş fırçaları var.Çocuk bu dönemde diş sürmesi sırasında görülen kaşıntıları da bu fırçalarla rahatlatabiliyor.
Ama çocuk bu işi yaparken yanlız bırakılmamalı,büyüklerin gözetiminde elşne fırça verilmemeli.
En etkili sonuç,bu fırçalarla macun koymadan büyüklerin mekanik temizlemeyi yapmasıyla alınabilir.

SORU:Çocukları Diş Hekimine alıştırmak için neler yapmak gerekir?

CEVAP:Herşeyden önce çocuğun 6 ayda bir defa diş hekimine gelmesi onu Diş Hekimine alıştırır.Çocuğun bu ziyaretlerinde uygulanan koruyucu önlemler onu inciltmeyeceği için hekimle çocuk arasındaki uyum iyi olacaktır.Büyükler kendi korkularını çocuğa asla yansıtmamalıdırlar

SORU:Çocukların dişleri için nasıl beslenmeleri gerekir?

CEVAP:Diş Sağlığının kuvvetli olması için mineral dengesi yüksek besinlerle beslenmesi gerekir.süt,yoğurt,peynir,yumurta ve sebzeler düzenli tüketmelidir

SORU:Çürük oluşumunu engellemek için alınması gereken bireysel önlemler nelerdir?

CEVAP:Eğer çürük oluşmadıysa azı dişlerinin çiğneyici yüzlerine uygulanacak fisür örtücü çürük başlangıcını engellediği gibi flourlu gargaralarla çürük sıklığında düşüşe neden olmaktadır.Ama başlamış olmakta olan çürüğü durduramamaktadır.


SORU: Diş Beyazlatma Herkese Uygulanabilir mi?

CEVAP:Diş minelerinde gelişimsel defektler yoksa ve renkleşmeler yüzeysel olarak ortadan kaldırılamadığı durumlarda diş beyazlatma herkese uygulanabilir.

SORU:Diş beyazlatma nedir?Nasıl yapılır ?

CEVAP:Diş beyazlatma,dişlerinin yapısından memnun olmayan kişilere önerebileceğimiz dental uygulamalardan bir tanesidir.Muayenehanede veya evde uygulanabilmektedir.
Muayenehane ortamında uygulanan diş beyazlatma işlemi bir saat içerisinde tamamlanmaktadır.Evde yapılan diş beyazlatma işleminde hasta,kendisi için özel hazırlanan şeffaf vinil kılıf içine beyazlatma jelini uygulayarak günde 4-8 saat süre ile takmaktadır.Ortalama 6-10 gün içinde istenilen beyazlatma sağlanmaktadır.

SORU:Diş çekimi sonrasında nelere dikkat etmeliyiz?

CEVAP:a- sıcak yiyecek ve içecek tüketilmemeli
b-2 saat hiçbirşey yememek
c-sigara içmemek
d-ağız hijyenine dikkat etmek

SORU: Diş eksikliğini gidermek için köprü protezin alternatifi var mı?

CEVAP:Evet,Köprüler bizim sabit dediğimiz protezler.Bunlar hastanın kendi dişleri veya gerekiyorsa implantlar üzerine uygulanabiliyorlar.Bir de hareketli protezler vardır.Bunları daha çok diş eksikliğinin fazla,ağızda kalan dişlerin köprü taşıyamayacak durumda olduğu,implantların uygulanamadığı ağızlar da tercih ediyoruz.

SORU: Diş eti hastalığının belirtileri nelerdir?

CEVAP:Diş eti hastalığının belirtileri ;
Diş eti kanaması
Ağız Kokusu
Diş etlerinde renk değişikliği
Diş eti büyümesi ve çekilmesi'dir.


SORU: Diş eti kanamalarının sebepleri nelerdir?

CEVAP:Diş Taşı, Düzenli fırçalamama, Epilektik ilaçlar, Kötü yapılmış dolgu, Ara yüz çürükleri, Ağız solunumu gibi etkenler diş eti iltihaplanmasına sebep olur.İltihaplanan diş etinde kanama meydana gelir.

SORU:Dış Faktörlere Bağlı Lekelenmeler Nelerdir?

CEVAP:Dış faktörler ; sigara , çay,kola ve çeşitli renklendirici yiyecekler ve oluşan diş taşı içerisinde bu renkleşmenin birikmesi.

SORU:Diş röntgeni zararlı mıdır?

CEVAP:Gebeler de önerilmemektedir.Gerekli önlemler ( kurşun önlük,kurşun odalar,doz ayarı v.s ) alındıktan sonra diğer hastalarımızda zarardan çok yarar sağlar.Çünkü Diş Hekimleri için önemli bir yardımcı methodtur.


SORU:Diş sıkma - gıcırdatma alışkanlığının sonuçları ?

CEVAP:Gözle görülür bir zarar vermeyebileceği gibi uzun süreli diş sıkma ve gıcırdatmalar diş yüzeyinde aşınmalara,çene eklemin de oluşacak zararlarla sonuçlanır.

SORU: Diş Sıkma - Gıcırdatma Tedavisi nedir?

CEVAP:Öncelikle sebebin ortaya çıkartılması gerekir.Stres ve alışkanlığa bağlı ise ancak bunlar giderilemiyorsa ısırma plağı denen ve gece takılan bir apereyle dişlerin aşınması engellenir ve alışkanlık ortadan kaldırılmaya çalışır.

SORU:Dişler Neden Çürür?Önlenebilir mi?

CEVAP: En önemli etken gıda atıklarının ağız ortamında kalmasıdır.Ağızdaki bakteriler gıda atıklarını tükettiklerinde açığa çıkan asit dişlerde çürümeye neden olur.
Diş çürümesi önlenebilir.Şekerli gıdaların öğün aralarında tüketilmemesi,şekersiz veya tadlandırıcılı sakızların çiğnenmesi,asitli içeceklerin tüketilmemesi,düzenli fırçalama,fisür örtücüler,florlamalar,gerek olursa 3 yaşından sonrası için kullanılacak flor tabletleri dişleri çürümelerden korur.

SORU:Dişlerimi nasıl fırçalamalıyım?

CEVAP:Çeşitli teknikler olmakla beraber fırça kıllarının diş etine temas ettiği bir bölge de 10 kez tekrarlayan dairesel ovma ve titreşim hareketleriyle yapılan fırçalama genellikle iyi bir bakteri plağı eliminasyon sağlar

SORU: Hamilelik döneminde diş tedavileri yapılabilir mi?

CEVAP:Hamilelik döneminde dental müdahaleler için en uygun dönem ikinci üç aylık dönem yani 4,5,6. aylardır. Eğer ağrıya sebep olan diş çekimi , kanal tedavisi gibi acil tedaviler gerekiyorsa gerçekleştirilmeli ; bu tedaviler doğum sonrasına ertelenmemelidir.

SORU:İmplant ağrılı bir işlem midir?

CEVAP:Ameliyat anında kişinin ağrı duyması olası değil.Ameliyat sonrasında şiş ve ağrı görülebilir ama bu normal bir diş çekimi sonrasında hissedilenden daha fazla değil.Yani abartılı bir ağrı yok.

SORU:Kaç çeşit dolgu vardır?

CEVAP:En çok kullanılanlar ;
Amalgam , Kompozit , Porselen dolgu ,Cam iyomer ve Kompomer'dir.

SORU:Ortodontik tedavi ile çeneler nasıl düzeltilebilir?

CEVAP:Önce Dişler düzeltilip daha sonra çeneler düzeltmek için yüz kaslarının kuvvetiyle ya da tellere daha fazla kuvvet veren çeneler arası elastiklerden yararlanılarak düzeltilebilir

SORU: Protezler nekadar zamanda yenilenmelidir?

CEVAP:Bu konu kişinin ağız hijyeniyle ilgili olarak değişebilir.Hijyene özen gösteren hastalar protezlerini çok uzun kullanabiliyorlar.Bu,kişinin periyodik kontrollerinde hekim tarafından belirlenip hastaya söylenebilecek ve hastaya göre değişen bir durumdur.

SORU:Protezlerin temizliği nasıl olmalıdır?

CEVAP:Sabit protezler diş fırçalanması sırasında temizlenirler.Bazen köprü altı bölgeleri için özel diş fırçaları,diş iplerini,ağız duşlarını kullanmak gerekebilir.
Hareketli protezleri çıkarıp fırçalamak gerekir.Ayrıca bunların temizliğinde protez temizleme tabletlerini de kullanmak gerekir.

SORU:Teller takıldıktan sonra ağrı yapar mı ?

CEVAP:Teller takıldıktan sonra ilk 48 saat içerisinde ağrı hissedilmesi normaldir.Ağrının sebebi tellerin ve braketlerin yumuşak dokuları rahatsız etmesinden kaynaklanır.Ancak bu ağrılar dayanılmayacak ölçüde değildirler.

 

KarBeyazi_M isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı