![]() |
#1 |
![]() Hatırlarsınız Hayrettin Karaman bir yazısında "Muaviye'yi sevmem de sözmem de" şeklinde bir ifadede bulunmuştur.
Ehli sünnet fanatikleri vakit kaybetmeden Karaman'a çullandılar Vay sen nasıl Muaviye'yi sevmezsin diye eleştirilerde bulundular Ben da o tartışmaları takip ederken zahire bakında Karaman'a yapılan eleştirilerin çok da akıllıca olmadığını düşünüyorum Zira eğer dertleri ehli sünnet olabilmek ise ehli sünnet sövmemeyi gerektirir yani sahabeye saygı duymayı hakaret etmemeyi gerektirir ki bu müslümana yakışan tavırdır. Ancak sevmeye zorlamak hele eğer bir zalim ve zorbayı sevmeye zorlamak zalimliğin ta kendisidir. Ehli Beyt sevgisi ve Muaviye sevgisi aynı kalpte bulunmaz. Peygamberin ev halkına nelerin yapıldığı nelerin yaşandığı hepimizin malumudur 1400 yıl sonra bunları tartılşmanın anlamı ne diye sorarsanız Muaviye'yi sev demenin anlamı ne diye sormak gerekir. Zira SAHABE olmak mutlak fazilet demek değildir.Daha Hz.Peygamber hayatta iken yolundan ayrılan içki içen,onu düşmanlarına isbiyonlaya sahabe vardı ve gereken cezalarını veriyordu.Şimdi böylelerinin peşinden gidilir mi böyleleri sırf sahabe diye sevilebilir mi? Oysa yıllardır "Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uysanız doğru yolda olursunuz" sözde hadisi ile mutlak suretli dayatmalar yapılmıyor mu? Daha peygamber vefat eder etmez birbirlerine kılıç çekenler olmadı mı? Bizim terazimiz onlar tartmaya yetmeye bilir ama maksat teraziye koymak değil tartılabilir olduğuna karar vermektir. Allah her yaptığımızdan bizi sorumlu tutuyor, kalem oynatırken de bunu unutmayalım. Dini ve Ehl-i sünneti istismar ederek gönüllerimize hakim olmak isteyen, sevmeye mecbur olmadıklarımızı sevmeye zorlayanların şerrinden Allah bu ümmeti korusun! Allah zalimleri sevmiyor, zalimleri sevenler, Allah'ın sevmediklerini sevmiş oluyorlar.
![]() Konu manifesto tarafından (02-24-2012 Saat 00:19 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|