![]() |
#11 |
![]() TASAVVUF Bİ-ZÂTİHÎ İSLÂM’IN KENDİSİDİR
Bu ölçülere isim vermek gerekirse ismi “ilme’l-yakîn”dir. Ayne’l-yakîn’ı, hakka’l-yakîn’ı da yaşamadıkça, yalnız ilme’l-yakîn yeterli olmayıp, İslâm’ı ve gerçekleri yaşamak lâzımdır ki bütün bunlar ihlas, takvâ, vera... cemî ismi tasavvuftur. Tasavvufsuz din yaşanmaz. Anlamı budur. Tasavvuf ; dîn-i İslâm’ın dışında değil, bi-zâtihî kendisidir. İnsan fıtratıda bu ilme uyumlu ve müsâit yaratılmıştır. HZ. ALLAH’ın bildirdiği ölçüde îmanlı insanlara nazar ettiğimizde görürüz ki ; mistik yaşantıya karşı aşırı temâyül göstermeye müsaittir. Madde çıkarcıları da fırsatı kaçırmaz. Dini imanı bir torbaya koydu mu, boşalan manası ile mana yolunun nasipsizlerini istismârı güç değil, ehli düzenbaz için çok kolaydır. İlim sâhipleri mana ilmini (TASAVVUFU) kabul edemediklerinden mana sahası boşalmış istirmacı fırsat düşkünlerine saha boş kalmış. Bu hâdiselerin mesulü kimdir? İnsan bildiğinin âlimi, bilmediğinin câhilidir! Bilemediği mevzulara bilmiyorum demek, yokluk, mana ehlinin yolunun sırat-ı müstakim üzere olduğunun kanıtı ve ilminin HZ. ALLAH’a yönelik olduğunun görüntüsü mahiyetindedir. “KİŞİ NOKSANINI BİLMEK KADAR İRFAN OLMAZ.” PİR-İ GALİBİ SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KARDEŞLİK isimli eserinden alıntıdır. |
|
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
tasavvuf |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|