Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi


Cevapla
Seçenekler
 
Alt 07-19-2013, 03:25   #1
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
Tasavvufsuz din yaşanmaz.
Ne Münasebet ! Tasavvuf bir edep ilmidir... Çok önemlidir... Lakin haddinde fazla Hak vermekde ifrattır !

Peygamberimiz Döneminde Tasavvuf söz konusu değildir...!

Zamanımıza binaen Tasavvuf Ahlak ve Nefsi konuda cehd adına önemli olsada Dinin bileziği saymak Ahir zaman olgularındandır !

Ayrıca Kıyamet Alametlerin küçük ve büyüklerini inceleyip tekrardan tefekkür adına koydum naçizane...!!!

 

HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-20-2013, 08:32   #2
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Alıntı:
HaArP Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne Münasebet ! Tasavvuf bir edep ilmidir... Çok önemlidir... Lakin haddinde fazla Hak vermekde ifrattır !

Peygamberimiz Döneminde Tasavvuf söz konusu değildir...!

Zamanımıza binaen Tasavvuf Ahlak ve Nefsi konuda cehd adına önemli olsada Dinin bileziği saymak Ahir zaman olgularındandır !

Ayrıca Kıyamet Alametlerin küçük ve büyüklerini inceleyip tekrardan tefekkür adına koydum naçizane...!!!
Hz. Peygamber efendimiz s.a.v. zamanında tasavvufun belki ismi değil fakat işlevi vardı...

Ashab içinde ashab-ı suffe isminde bir zümre vardı peygamberimize her şeyini feda ederek hizmet eden.. onlar ilk sofilerdendir...

Peygamber efendimiz bu kimselere zikir olarak çekmeleri için esmalar verirdi..

Ayrıca biliyoruz ki ashab'dan peygamberimize aşık olan, onu görmeden edemeyen, yerinde duramayan çok kişi vardı ki bu da aşktır... bu aşk da onların imanını kuvvetlendirirdi...

Ayrıca peygamber efendimizin cihaddan çok daha mühim olduğunu belirtmek için nefs tezkiyesine CİHAD-I EKBER dediğini biliyoruz....

Tasavvuf yok muydu? Tam tersine en çok tasavvuf vardı!
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-20-2013, 16:03   #3
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hz. Peygamber efendimiz s.a.v. zamanında tasavvufun belki ismi değil fakat işlevi vardı...

Ashab içinde ashab-ı suffe isminde bir zümre vardı peygamberimize her şeyini feda ederek hizmet eden.. onlar ilk sofilerdendir...

Peygamber efendimiz bu kimselere zikir olarak çekmeleri için esmalar verirdi..

Ayrıca biliyoruz ki ashab'dan peygamberimize aşık olan, onu görmeden edemeyen, yerinde duramayan çok kişi vardı ki bu da aşktır... bu aşk da onların imanını kuvvetlendirirdi...

Ayrıca peygamber efendimizin cihaddan çok daha mühim olduğunu belirtmek için nefs tezkiyesine CİHAD-I EKBER dediğini biliyoruz....

Tasavvuf yok muydu? Tam tersine en çok tasavvuf vardı!
Ayrıca; mana ilmi (TASAVVUF) İsevi Şeriatında,Musevi Şeriatında,diğer Şeriatlarda da mevcuttur. Dünya kurulduktan beri.Çünkü Hz. Allah hiç bir zaman yeryüzünde RAHMETİNE VESİLE VAZİFELİ KULLARINI eksik etmemiştir.

Alıntı:
‘‘Ey İman edenler Yahudi ve Hıristiyanların Evliyalarını Evliya edinmeyin. Zira onlar kendilerinin evliyasıdır. İçinizde onların evliyalarını evliya edinenler onlardandır. Allah zalımlar toplumuna yol göstermez.
(Sonra gelen şeriatı kabul ettikten sonra, evvelki şeriattaki evliyalar senin şeriatından lutfedilen evliya değildir. Sana lutfedilen şeriatını gününe yansıtan ve emri ilâhiye uyumlu evliyana tabi ol. Geri döndüğünüz zaman evvelki şeriata dönüşünle sonra gelen şeriata biatınla indi ilâhiyede nefsine zulüm etmiş olursunuz.) Maide Suresi, 51
Alıntı:
‘‘Ey inananlar, müminleri bırakıp da kâfirleri ‘‘EVLİYÂ’’ edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz.’’ Nisa 144
Alıntı:
‘‘Dikkat et! EVLİYAMA korku yoktur; onlar üzülmeyeceklerdir de.’’ Yunus 62
Onlar, İman edip de Takvâya ermiş olanlardır. Yunus 63
Onlar için dünya hayatında da ahirette de “Müjde” vardır. Allah’ın buyruğunda asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir. Yunus 64
Alıntı:
Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek MÜRŞİT bulamazsın. Kefh 17
Alıntı:
‘‘Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbî olun, onların sözlerini önemseyin. Çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir.’’ Yasin 21
Alıntı:
Bir nâib aracılığı ile Rabbınıza yönelin ve ona tam teslim olun.” Lokman 15

Konu fican tarafından (07-20-2013 Saat 16:16 ) değiştirilmiştir..
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-21-2013, 03:22   #4
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hz. Peygamber efendimiz s.a.v. zamanında tasavvufun belki ismi değil fakat işlevi vardı...

Ashab içinde ashab-ı suffe isminde bir zümre vardı peygamberimize her şeyini feda ederek hizmet eden.. onlar ilk sofilerdendir...

Peygamber efendimiz bu kimselere zikir olarak çekmeleri için esmalar verirdi..

Ayrıca biliyoruz ki ashab'dan peygamberimize aşık olan, onu görmeden edemeyen, yerinde duramayan çok kişi vardı ki bu da aşktır... bu aşk da onların imanını kuvvetlendirirdi...

Ayrıca peygamber efendimizin cihaddan çok daha mühim olduğunu belirtmek için nefs tezkiyesine CİHAD-I EKBER dediğini biliyoruz....

Tasavvuf yok muydu? Tam tersine en çok tasavvuf vardı!
Kavramları karıştırdığınızı görmekteyim... Peygamberimiz döneminde Allah'ın zikr edilmesi ve tavsiyesi ile Tasavvuf tanımlamanız doğru değildir...! Ayrıca Cihad-ı Ekber kavramı her ibadet için genişletilmiş ve Cihadda da vukusu bulan bir kavramdır...! Cihad-ı bırakıp yahutta mücadeleyi bırakıp bir kenarda zikr ile uğraşmak kınanmıştır ! Zamanımıza gelince Tasavvuf edep ilmidir ! İslam ile Tasavvuf yanyana koyulması hoştur da İslamın önüne geçmesi yahutta Dinin bileziği haline getirilmesi bahsi konumuzdur !!! Tasavvufun önemi muhakkaktır ! Lakin Tasavvuf olmadan Din olmaz dersenizbu mübalağadır ! Hatta Allahualem küfre girebilir !!! İfrat ve tefrit açıları bakımından ele almak daha doğrudur !!!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-22-2013, 03:28   #5
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
İslam Tarihi boyunca Tasavvufa İslami Ayet ve Hadislerle delil aranmıştır...! Bu çalışmalar bir edep ilmi olan tasavvufun güzelliğini İslam ile bağdaştıranları rahatsız etmesede ! Tasavvufun anlamı Ashab-ı Suffe örneğinde olduğu gibi kenara çekilen ticareti, ailesi olmayan kimseleri Peygamberimizin sosyal manada işlerinden ötürü bazı hadis ve ayetleri duymayanlar adına topladığı ilim meclisi ve bu meclisin İslam'ı yaymada gösterdiği başarılar manasında algılanmasının ötesine geçmiş ve İran menşeili felsefelerin akımında algı ve adetlerle birleşmiş ve ifrat ile tefrit açıları oluşturmuştur !

Tasavvuf güzel bir edep ilmidir ! Lakin İslam'ın bizatihi kendisi Haşa değildir !!!

Bu vesile ile İslam'da ölülerden yardım isteme, rabıta gibi kavramlar İslam kaynaklı değildir...! Bakış kavramındaki mübalağalar derecesine ve zararına göre değerlendirilirken seyyie yahutta hasene bid'at sınıflarına alınabilmektedir...! Lakin İslami delilleri söz konusu değildir !!!

Konu HaArP tarafından (07-22-2013 Saat 03:34 ) değiştirilmiştir..
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-22-2013, 21:07   #6
Kullanıcı Adı
fican
Standart
MÜRŞİTTE ARANILACAK VASIFLAR
1: MANEVİ VAZİFESİ SIHHATİ BELİRLİ ŞAHİTLER TARAFINDAN KABUL GÖRMÜŞ ŞEYH EFENDİDEN TASDİKLİ İZNİ İCAZETE SAHİP OLMASI ! .
2: VAZİFESİ SIHHATLİ ŞEYH EFENDİNİN ŞAHİTLER HUZURUNDA İRŞAT VAZİFESİNİN ALENİ TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASIDA MANEVİ SIHHATININ BELGESİDİR HER NE SEBEBDEN YAZILI BELGE OLMASADA ,
3: BİAT EDDİĞİ KİŞİNİN MADDESİNDE VE MANALARINDA MENSUB OLDUĞU ZATIN VAZİFESİNİN GERÇEK OLUĞUNA AŞİNA OLMASI AZ DA OLSA MUTLAKA GEREKLİDİR
4: ŞAHSINDA RABITA SELAHİYYETİ VERİLMİŞ OLMASI RABITASINA MUTLAKA CEVAB ALINMASI !.
5: MÜRŞİDİN YAŞANTISINDA GÜNAHI KEBAİR ÜZERE İSRARLI OLMAMASI ..
6: MENSUB OLDUĞU MÜRŞİDİNİN BİLİNEN VE GÖRÜNEN SIFATININ ALEMİ MANADAKİ ZUHURUNDA PEYGAMBERİNİN SIFATININ MÜRŞİDİN SIFATINDA ZUHURUNUN EHLİ AŞKIN VE SADIK DERVİŞİN MANASINDA GÖRÜLMESİ MÜRŞİDİNİN MANEVİ VAZİFESİNİN GERÇEKLİĞİNİN ŞAHİDİDİR!...
7: MÜRŞİDİN MADDEYİ VE MANAYI HELE DİNİ İSTİSMARI MANEVİ VAZİFESİNİN OLMADIĞININ GÖSTERGESİDİR .. BU TÜRLÜ İSTİSMARLAR HEP GİZLENMEYE ÇALIŞILIR AMA GİZLİYEMEZLER GÖREN GÖZLER İÇİN HEP KUYRUKLARI DIŞARIDADIR ...

Galibi vazifelilerin tariki müstakim el kitabı ve islami tasavvuf prensipleri!
kitabından alıntıdır.

fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-25-2013, 11:58   #7
Kullanıcı Adı
fican
Standart
Alıntı:
Nedir bu zırvalar
bu safsatalarla insanları kandırmak ne kadar doğrudur
Bu vesile ile İslam'da ölülerden yardım isteme, rabıta gibi kavramlar İslam kaynaklı değildir...!
Lakin Tasavvuf olmadan Din olmaz dersenizbu mübalağadır !
Peygamberimiz Döneminde Tasavvuf söz konusu değildir...!
Siz bırakın tarihi İslam'ı dahi bilmiyorsunuz !!!
Bu safsatalarla yaşamaya devam ediniz...!
Ebu Cehillerin hiç yardımcısı yoktur !
Söyledikleriniz safsatalardan başka bir şey değildir...!
Bu çelişkiler Galibi Tarikatının üzerine çökmüştür !!!
Öncelikle Allah c.c. tarafından Islah görevi ile görevlendirildiğini iddia etmek ve buna şahid olmak tarzındaki açıklamalar safsatadır...
Bu cahillerin meseleyi örtmek adına kullanageldikleri kelimelerdir...!
Lakin Sarih delillerde net ve sarihtir ki bunlar sisyasi projelerden başka bir şey değildir...!!!
Haşa ve Kella Allah c.c. tarafından bu görev üzerine görevlendirildiğini iddia etmek saçma olduğu kadar şahid olabilmek ondan daha saçmadır...!
Saçmalıklarınız bizi ifşad etmez.
Alıntı:
3930. Ahireti inkâr edenin delili, her an ancak sudur: Eger baska bir âlem olsaydı onu görürdük.
Bir çocuk, aklın eserlerini görmüyor diye akıllı adam, akla ait seyleri nakletmez mi ki?
Akıllı bir adam da ask ahvalini görmezse askın kutlu ayı eksilmez ya!
Yusuf'un güzelligini kardeslerinin gözleri görmedi. Fakat Yakub'un gözünden gizli kalmadı ki.
Musa'nın gözü, asayı bir sopadan ibaret gördü ama gayb gözü de onu bir yılan, bir kıyamet gördü.
Hz.Mevlana
Alıntı:
'ONLAR OKUMADILAR SADRDAN,HEP OKUDULAR SATIRDAN'
Hz.Yunus Emre
Yaşamadığınız,yabancısı olduğunuz ve beş duyunuzun esaretinde kalmak suretiyle 'Benim bildiğimden ve gördüğümden daha ötesi yok' diyerek, AŞKI İLAHİ - HİTABI İLAHİ - EVLİYA - TASAVVUF - HİTABI RESUL - RABITA - HALİ YAKAZA - METAFİZİK gibi HAKİKATLERİ inkar etmek,yaşayanlara hakaret etmek yerine- 'NASIL OLUR? diyerek HZ.ALLAH'TAN yardım dileyin.
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-25-2013, 23:04   #8
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Hak Kulundan İntikamını Yine Kul İle Alır... İlmi-Ledün Bilmeyen Onu Kul Etti Sanır...

İlmin Hakkını vermek gerek !!!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-26-2013, 22:39   #9
Kullanıcı Adı
fican
Standart
TASAVVUFÎ MÜRACAAT (RABITA)
“Bu dünyada âmâ, ahirette âmâ” ayetini idrak etmiş bahtiyarlar... Onlar şeytandan tahrik geldiği zaman kendi iradeleri ile izale edemezlerse ALLAH’ı zikrederek, aczini itiraf ederek (rabıta) yaparlar. ALLAH’a iltica ederler. Zati sıfatı olan “muhalefetün lil-havadis” (yarattığı hiç bir şeye benzemeyen) Rabbını bir şekilde tahayyül etmeden rabıta edemeyeceğinden rahmeti ilâhi olarak kuluna ferahlık ihsan etmiş. Şeriatıyla yükümlü olduğu ALLAH’ın elçisi Peygamber Efendimiz ahirete yürümüşse hayatta olan vârisini ALLAH’a müracaat etmesi için Resûl-i Ekrem ve Nebiyyi muhterem (s.a.v.) Efendimizin talimi üzere rabıta yapar. ALLAH’a müracaat kastı ile şeriatına tâbi olduğu Peygamber Efendisinin suretini tahayyül ederek o sureti tahayyül edemiyorsa, veraset taşıyan mürşidini bir an müracaat kasti ile düşünmesi. Ne için rabıta etti ise rahmeti ilâhinin bu yönde hemen zuhurunu zevkle görecek. Ve mutmain olmaması ehliaşk için düşünülemez. Samimiyetle yapılan rabıta ret olunmaz. Yeter ki mürşidi sahte olmasın,. Dünyasını değiştiren mürşitlere de rabıta edilmez. Mürşidin bir ölçüsü de rabıtadır. Misal olarak arz edeyim: İbadet ve taat anında şeytan engellemek ister. İşte o an kastın ALLAH’a iltica olarak rabıta yaptığın an bir anda o engelin imha olduğunu göreceksin.
Nefsin ve nahoş hâdiselerin zuhurunda da manen müdahale istiyorsan hemen Rabbımın lütf-u ihsanı olarak rabıtayı unutma. Bize üstatlarımızın tavsiyeleri bu veçhile olup, bizde devamlı rabıta tavsiye edilmemiştir. Na-ehil rabıtayı bilmediği için küfür zanneder. Kesinlikle bilelim ki, imandır. Amentü’ye küll olarak iman edenlerin, kitab-ı ilâhiyi, Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği şeriatı kabul edenlerin, ALLAH’ın lütfu olan tertibi, tanzimi ilâhiyi kabul etmesi ile yaşayabilen sadıkların, bahtiyarların yolu. Tasavvuftur, tarikattır. İhlas, takva, vera bu yolda yaşanır. İtminanı kalb tecelli eder. Mananın zevki kalıcı olur. İmanının verdiği gerçeklerin güzelliğini nefsin yasak zevkine dönüştürmediği müddetçe mütteki ve mü’mindir!.. Rahmeti ilâhiyenin kalıcı ve devamlı olmasına en büyük vesile kalbinde kalası kurulmuş, üzerinde titizlikle durulan, ehlî tasavvufun yegane ümidi ve silahıdır. “Lâ ilâhe illallah”ın manasını yaşayıp ehli tevhidin, ehliaşkın yegane ümidi, dayanağı Hazreti ALLAH’ın rızasını kazanmaktır şunu hatırdan çıkarmayalım. Bu rahmeti ilâhi akılcı dincilerin ölçülerine göre değildir.. Onlar ibadet ve taat yönündeki emri ilâhileri, zikir meclisinde olanların cümlesi kemâlatlı kullarımdır hitabı ilâhiyi yeteri kadar kabul edemezler. Haşa, bu halleri imansızlık değil. Fakat taklitten öte gitmez. Gitmiş gibi görülse de kalıcı değildir. O kemâlatlı kullarına benzemez. Sahih-i Buhari’nin (Tecrid-i Sarih Tercümesi) onikinci cildinde Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet edilen hadisi şerifte “Zikir meclislerini arayan melâikeler vardır. Zira melâikelerin gıdası zikrullahdır.” Devam eder... Hadisi Şerif’in nihayetinde melâikelerinin sualine cevaben “Ey melâikelerim, sizleri şahit kılarım ki, o mecliste bulunanları korktuklarından emin, umduklarına nail eyledim. Onlar öyle kemâlatlı kullarımdır ki, onların yanına şaki gelmez. Onu da affettim” diye buyurdu, Hazreti ALLAH (c.c.).
İmanları akıl ölçüsünden öte nasip almak istemeyenler için rahmeti ilâhiler, manevî tedrisat görmediklerinden, onlar için elbette gariptir. Hüküm ALLAH’ındır. Gerçek ilim ALLAH’ın yed-i kudretindedir. Hikmet, buyurmuştur. Hikmet, mü’minin kayıp malıdır, nerede bulursa alsın, hitabı ilâhisi umuma şamil olup (biz Yusuf’a rüyanın tabirini öğrettik, ona hikmet verdik) buyurduğu gibi istisnai ilimlerin istisnai vazifelilerde zuhuru görülür.

PİRİ GALİBİ
SEYYİD H.GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU

TASAVVUF VE ZİKRULLAH İSİMLİ ESERİDEN ALINTIDIR
fican isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-27-2013, 03:10   #10
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Allah c.c. nu tahayyül edemediği için Sözde evliyanın rabıta ile yüzünde bağlantı kurulması ve Osözde Velide Allah'ın tahayyül edilmesi Allah'ın Velide zuhur ettiğini iddia etmek bu manadaki Rabıta şirktir !!!

Allah c.c. Evliyada zuhur etmez ! Çünkü evliya olduğunu kimse bilemez ! İnşaAllah evliya hüsnü zannı vardır !!!

İfrat ve Tefrit ölçülerini aşmamak lazım ! Rabıta eğer nefsini kontrol etmede zorlandığı anda Şeyhini hatrına getirmek suretiyle kalbini bağlamaya cehd etmek suretiyle çaba göstermesi kınanmaz !!!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
tasavvuf


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı