![]() |
#15 |
![]() Önce izliyoruz sonra kanıksıyoruz!
![]() Senaristler 'ihanet tema-sı'nın prim yaptığını gördü, kalemlerini bu yöne doğru kırdı! Reytingi bol, izleyicisi garanti aldatma hikâyeleri yapımcıları da 'dizim yayından kaldırılacak mı' korkusundan kurtardı. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu gibi klasik romanları da günümüze uyarlayıp abarttıkça abartan senaristler için artık hikâyenin çatısı belliydi; aile içerisinde yaşanan çarpık ilişkiler... Senaristler bu hikâyeleri yazmakta çok da zorlanmayınca ekranlar kördüğüm ilişkilerin yaşandığı dizilerin hâkimiyetine geçti. Tartışmalar, her ne kadar Aşk-ı Mem-nu'daki Bihter ile Behlül'ün üzerinden yürüse de aslında biraz dikkat kesildiğimizde ekranlardaki birçok dizide bu tür temalar, toplumun onaylamadığı ilişki biçimleri ön plana çıkıyor. İnsan 'bu senaristlere ne oluyor' diye sormadan edemiyor. Maşallah her dizimiz bir Brezilya dizisi gibi! Unutulmaz dizisinin kahramanı Harun'un iki kız kardeşle olan ilişkisi, Küçük Kadınlar'daki Yeliz'in para için kendinden yaşça hayli büyük Hulki Bey'le yaşadıkları, Aşk ve Ceza'da Yasemin'in bir gecelik beraberlikten çocuğunu dünyaya getirmesi, Yaprak Dökümü'nde iki kız kardeşin Oğuz yüzünden birbirlerini karşısına alması, Nefes dizisinde annesinden öç almak isteyen genç kızın bütün evdeki erkekleri ayartma çabaları, Kavak Yelleri'ndeki gençlerin kimin eli kimin cebinde durumları... Hem yazan hem de yayınlayanlar durumdan memnun. Zira reyting bol, reklam gani! Diziler toplumu nasıl etkiliyor tartışması ise onlara göre bayağı! 'İstemeyen izlemesin, kumanda elinde.' açıklaması, 'Toplumda bunlar zaten var.' söylemleri ise savunmaları. Bazı oyuncu, yapımcı ve senaristler Jülide Kural gibi düşünüyor ve "Bir diziyle ahlakı bozulacak toplum olmuşsak orada tartışılacak şey diziler değil, toplumdur." diyor ama işin rengi hiç de öyle değil. 'Kötü misal misal değildir' Vaktini ekran karşısında geçiren toplumun bu dizilerden etkilendiği, algılarının, değerlerin zamanla yerle bir olduğu, ahlaki bir erozyona doğru gittiğimiz bir gerçek. İnsanların Kurtlar Vadisi'ndeki şiddet sahnelerinden etkilendiğini kabul edenler, iş 'toplumsal ahlaka' gelince dizilerin etkisini reddediyor. Hatta eleştiri getirenler de fazla 'ahlakçı' ve 'çağdışı' olmakla suçlanıyor. Oysa ekranda izlenen kareler zamanla gerçek hayata sızıyor. 'Motor' diye başlayan filmde yönetmen 'stop' deyince her şeyi bitirebiliyor ama gerçek hayatta hiç de öyle olmuyor. Oyuncu Ayşe Şule Bilgiç 'Kötü misal misal değildir.' ifadesine atıfta bulunuyor ve toplumun önündeki bu tür kötü örnekleri vitrine çıkarmaya, toplumun bütününü bunlardan ibaret göstermeye kimsenin hakkının olmadığını belirtiyor. Senaristlerin bu tür konulara yönelmesini de 'fırsatçılık' olarak değerlendiriyor. Televizyon dünyasının önemli isimlerinden Faruk Bayhan, geleneksel Türk aile yapısına zarar verebilecek ilişkilerin karşısında olduğunu söylüyor ve marjinal hayatların topluma sunulmasının yanlış olduğunu belirtiyor. Sosyolog Nilüfer Narlı, insanların hem şikâyet edip hem de bu dizileri izlemesinin bir bakıma 'yalnız ben yaşamıyorum bu sorunu' algısından kaynaklanabileceğini belirtiyor. Ayrıca ihanetin bu kanalla normalleştirilmesinin ve toplumun buna alıştırılmasının zararına da dikkat çekiyor. Kocam Behlül'e benziyor! Bazı oyuncular, senaristler 'kimin eli kimin cebinde içerikli diziler toplumu dönüştürmüyor' iddiasında bulunsa da psikoterapistler bizzat kendilerine gelen vakalardan durumun hiç de öyle olmadığını gözlemliyor. Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu, gelen hastaları arasında kadınların kocalarını tanımlarken "Benim kocam aynı Behlül gibi bir adamdır." diye ifadeler kullandıklarını, dizilerin insanların hayatlarına doğrudan etki ettiğini söylüyor. Psikoterapist Çağatay Öztürk de aldatma vakalarında insanların özellikle dizilerdeki sunumdan cesaret alıp bunu yaşamakta bir sakınca görmediklerini söylüyor. Yani diziyi izleyince ertesi sabah kadınlar Bihter, erkekler Behlül olarak uyanmıyor ama toplumdaki ahlaki değerleri ve kodları diziler fazlasıyla etkiliyor, değiştiriyor. Toplumda ilişkiler, tercihler, hayatlar bambaşka yöne doğru sürükleniyor. Diziler toplumu etkiliyor Prof. Dr. Nilüfer Narlı - Sosyolog: Türkiye'deki kişilerarası güvenin düşük olması; insanların, ilişkilerinde ihanet endişesi taşımasına neden oluyor. Dizilerde ihanet çok çeşitlilik gösteriyor. Ayrıca bu yapımlarda kadın bedeninin saldırıya açık bir alan olarak işlendiğini görüyoruz. Bu, erkeklerde 'Karım beni aldatır mı, bana ihanet edebilir mi?' endişesini oluşturuyor. Diziler toplumu etkileyebiliyor ama insanların bu dizileri izlemesinin altında da toplumda yaşananları ekranda görmelerinin de etkisi oldukça fazla. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|