TARAF gazetesinin manşetti herşeyi gözler önüne seriyor aslında!Saldırının zamanlaması o kadar manidar ki..

ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?

Türkiye'nin dar bir tünelden geçtiğini belirten Metin Yıkar, "uzakta ışık görünüyor, ümidimiz tamdır" diyerek kamuoyunun atılmasını beklediği "ilk adımı" yazdı.Yazı Boyutu 10 12 14 16 TÜRKİYE PROFESYONEL ASKERLİĞİ BEKLİYOR

7 Mehmetçiğimizi şehit verdik. 7 eve daha ateş düştü. Analar, babalar, eşler, kardeşler, çocuklar… Artık çok zor durumdalar…

Kanlı ellerin bu saldırısı Türkiye'nin eskisi gibi olmayacağını bir kere daha gösterdi. Artık taşların yerinden oynaması gerektiğini gün yüzüne çıkardı.

Türkiye'nin çokça tartıştığı konuların başında terörle mücadele yöntemleri yer alıyor.

30 yılı aşkın süredir kahraman Mehmetçiğimiz dağlarda mücadele ediyor. Şehitlerimizin sayısı 6 bini buldu.

Son yıllarda yeni ama önemli bir tartışma gündemde. Terörü bitirmeye çalışırken doğru yöntemleri uyguluyor muyuz?

3 ay eğitimden geçen 20 yaşındaki gençler yıllarca dağda yaşayan teröristle mücadele zorlanmıyor mu?

Pek çok olayda gördük ki süregelen uygulamada bir yanlışlık var.

Son 2 örnek çok çarpıcı. Ortalıkta dolaşan iddiaları da düşünürsek durum vahim.

Aktütün ve Dağlıca karakolları baskınları çok taze.

Mehmetçiğimiz belki de teröristi görmeye bile fırsat bulamadı. Aktütün'de 17, Dağlıca'da 12 şehit verdik. Üstüne üstlük 8 askerimizi kaçırıp sınırın ötesine götürdüler.

Ve son olay. Silahlarla konvoya saldırı 7 şehit daha.

Olayların zamanlamasına, hain planlarını işletmek isteyenlerin anaların yüreğini dağlamasına, gencecik fidanları kendi amaçları için devirdiklerine değinmeyeceğim. Diyeceğim şudur. Konuşulanlar artık yapılmalılar.

Tarih: 27 Haziran 2007. Yer: Eğridir Dağ Komando okulu.

Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla şu konuşmayı yapıyor.

“İç güvenlik harekátında özel kuvvetler, jandarma, özel harekát birlikleri, 6 komando tugayı ve iç güvenlik taburları kullanıyoruz. Harekátın bel kemiğini komando tugayları oluşturuyor. 2008'den itibaren komando tugaylarında yedek subaylar görev almayacak. 2009'dan itibaren de er ve erbaşların yerlerini uzman çavuşlar alacak. Yedek subaylarımıza ve kahraman Mehmetçiğimize güvenmediğimizden değil. Terörle mücadelede devamlılık esastır, bu gerekçeyle karar alıyoruz.”

Türkiye, dar bir tünelden geçiyor. Uzakta ışık görünüyor. Ümidimiz tamdır.

Profesyonel askerlik için öngörülen süre geldi de geçiyor. Henüz kamuoyu ile paylaşılan somut bir bilgi bilmiyoruz. Tokat'ta verdiğimiz şehitler bahse konu olan terör bölgesinde değil. Ancak adım adım profesyonelliğe geçilmesi gerektiği pek çok konuşmanın ortak paydası. Kamuoyu toplu bir düzenleme için de ilk adımın atılmasını bekliyor.

Kardeş kavgası, iç kargaşa isteyenler hala zindeler.

24 saat önce 7 baba daha evladını kaybetti. Bir şeyler yapmanın vakti şimdi değilse ne zamandır?

Metin Yıkar
Samanyolu Haber Genel Yayın Yönetmeni

Şehit olan Jandarma Er Fatih Yonca'nın evinde yas var.
İZİNDEN DÖNDÜĞÜ GÜN ŞEHİT DÜŞTÜ
Tokat'ın Reşadiye ilçesi Sazak köyünde teröristler tarafından pusuya düşürülerek şehit edilen Jandarma Er Fatih Yonca'nın memleketi Türk bayrakları ile donatıldı. Hatay'ın İskenderun ilçesine bağlı Bekbele beldesi Orhangazi köyünde oturan Fatih Yonca'nın kurban bayramında izine geldiği ve önceki gün sabah birliğine teslim olmasının ardından çıktığı ilk görevinde teröristlerce şehit edildiği belirtildi.
AYLIKLARINI ANNESİNE GÖNDERİYORDU
Jandarma Er Fatih Yonca'nın askeriyeden aldığı aylıkla evinin geçimini sağladığı ve harçlıklarını annesine gönderdiği öğrenildi. Bekbele Beldesi Organgazi köyünde kirada oturan ve maddi durumu yerinde olmayan Yonca Ailesi, oğullarının şehit haberinin gelmesiyle yıkıldı. Sabah saatlerinden itibaren Şehit Yonca'nın Mahallesi ve Bekbele beldesindeki tüm ev ve işyerleri Türk bayrakları ile donatıldı. Kurban bayramı iznine gelen ve evinin bahçesini kendi elleri ile parke taşı ile döşeyen Şehit Fatih Yonca'nın erkek Kardeşi Hakay Yonca, "Ağabeyim bize motosiklet alacağını söylemişti ve evimizin bahçesine çamurda yürümeyelim diye kendi elleri ile parke taşı döşedi. Ne yapalım vatan sağ olsun. Ben de geçen yıl Rize'de askerdim ve bir yıl önce askerliğimi bitirdim." dedi.
TATİLE GİDİYORUM ANNE
Fatih Yonca'nın acılı annesi ise, "Oğlum dünyada bir taneydi. Yavrum benim ciğerimi yaktın, ablama ne söyleyeceğim. Yanmış ciğerim. Ben oğlum 24 yıl kucağımda yatırdım. Tatile gidiyorum dedi. Beni buradan aşağıya indirmedi. Annem sıkılma buradan seni kurtaracağım dedi. Annem seni buralarda yaşatmam, dedi. Kuzum yaktın beni gittin." diyerek ağıtlar yaktı.

İskenderun Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polisler de şehit yakınlarına başsağlığı dilediler ve şehidin evinin çevresinde geniş güvenlik önlemi aldılar. Şehit Jandarma Er Fatih Yonca'nın Türk bayrağına sarılı tabutunun Tokat'tan bugün getirileceği ve akşam saatlerinde Hatay'da olacağı belirtildi. Şehit er Fatih Yonca'nın cenazesi, yarın Kaptan Mehmet Paşa Camii'nde öğleyin kılınacak cenaze namazının ardından İskenderun Şehitliği'nde toprağa verilecek.
ASKER AYLIĞI NE KADAR

JANDARMA ER: 16.80
JANDARMA PİYADE ER: 19.75

Ahmet Altan son sözünü söyledi

Tam insafsız bir saldırı sonucunda bir otobüste yanan zavallı Serap’ın ölümüne yanarken Tokat’tan yedi askerin şehit olduğu haberi geldi.Yazı Boyutu 10 12 14 16 Acı, öfkeye döndü.

Belli ki birileri Türkiye’yi yeniden kana bulamak istiyor.

Ama bu sefer geçmişe benzemez bu oyunlar.

Bu sefer, başkalarının hayatlarını rahatça alabileceklerini, insanları kurban edebileceklerini sananlar kendi hayatlarını da koyuyorlar masanın üstüne.

Hepimizi öldürebilirler, Kürtleri Türkleri karşılıklı kışkırtarak sokakları kan bataklığına çevirebilirler.

İstanbul’daki genç kızı da, Diyarbakır’daki delikanlıyı da, Tokat’taki yedi askeri de öldürtebilirler.

Barışın kapısına geldiğimizde, huzura, özgürlüğe parmaklarımızın ucuyla değdiğimizde bizi sokak savaşlarına sürükleyebilirler.

Bin bir türlü kaprisle, siyasi hesapla, çıkarcılıkla bunu yapabilirler.

Diyarbakır’daki genç Kürtleri sokaklara salabilirler, İzmir’de, Çanakkale’de genç Türkleri sokaklara dökebilirler.

Yeniden sıkıyönetimler gelsin, yeniden tanklar yürüsün, yeniden baskılar artsın isteyebilirler.

Barışta kavuşamayacaklarını düşündükleri siyasi güce, savaşta kavuşabileceklerini düşünebilirler.

Ama bugün başkasının hayatını tehlikeye atan herkesin hayatı tehlikeye girer.

Barışı önlemek için “dağa çıkarım” diyen Türk politikacıyla, “dağlara gideriz” diyen Kürt politikacının “zihinsel ortaklığının” ördüğü bela kafesine sadece biz girmeyiz, kendileri de girerler.

Eğer plan, bu ülkenin insanlarını sokaklarda birbirine kırdırmaksa, ne hapisteki lider, ne dağdaki lider, ne yeni bir darbenin hayalini kuran darbeci, yaratılacak bu belanın dışında kalır.

Ergenekon’un, Kafes planının arzuladığı o kanlı kaosun yaratılmasına yardım etmek için hiç beklenmedik yerlerden koşarak gelenler olduğunu görüyoruz.

On iki yıldan beri tek eylem yapılmamış Tokat’ta, tam DTP davasından bir gün önce askerlere tuzak kuruluyor.

Başbakan Erdoğan’ın Obama’yla görüşmesinden bir saat önce patlıyor Tokat’ta silahlar.

Türklerde ve Kürtlerde biriken kızgınlığı birileri iyice tahrik edip kalabalıkları sokaklarda vuruşturmak istiyor.

İzmir’de DTP konvoyunu taşlayan kızla, Diyarbakır’da parti merkezi yakan gencin “ırkçı” öfkelerini siyasi bir çıkara dönüştürmek istiyor belli ki birileri.

“Açılım bitti” diye sevinçli açıklamalar yapanlar, “açılım bittiğinde” onun yerini alacak şiddetin nasıl bir şey olacağını sanıyorlar?

O şiddetin kurbanları sadece İstanbul’da Serap, Diyarbakır’da Aydın, Tokat’ta yedi genç şehit mi olacak?

Yirmi beş yıllık acının biriktirdiği, beslediği o “ırkçı öfke” ya barışçı bir açılımla yatıştırılır ve ülke huzura kavuşur ya da alabildiğine kışkırtılır ve bütün ülke, bütün insanlar tehlikeye atılır.

Bu sefer o şiddetin hedefinde herkesin ismi yazar.

Durum çok açık.

Türkiye ya barışa kavuşacak ya da bu kadar kışkırtmayla kitlesel katliamlar yaşayacak, otobüslerde genç kızlar vahşice yakılacak, sokaklarda çocuklar vurulacak, askerlere pusular kurulacak, büyük kitleler ayaklanacak, katliamlar olacak.

Ama şunu unutmayın, Kürt meselesi artık sadece Türkiye’nin meselesi değil, bütün dünyanın meselesi.

Türkiye’nin karışması bütün bölgeyi karmakarışık eder, Ortadoğu’nun bütün dengeleri altüst olur.

Bunun bedelini herkes öder bu defa.

Bizim gibi sıradan insanlar zaten öder, sokaklarda vurulur gideriz ama “hücresi on beş santim küçüldü” diye ortalığı yakmaya kalkan Apo da, “barış olursa benim siyasi geleceğim ne olacak” diyen Karayılan da, bir kaos planını uygulatıp o karışıklıkta iktidara gelmeyi amaçlayan darbeci de öder, DTP’yi kapatıp Kürtleri siyasetten atmaya çalışan da öder, “dağa çıkarız” diyen Türk ve Kürt politikacı da öder.

“Ortalığı kan gölüne çeviririz” diye babalanıp duranları dinliyoruz günlerdir, kan gölüne çevirirsiniz ama bu sefer o gölde başkalarıyla birlikte siz de boğulursunuz.

Bu katliam Türkiye’de son katliam olur, birçok insanla birlikte katliama destek olanlar da hayatını kaybeder.

Toplumsal kışkırtmalarla şaka olmaz, başlatırsınız ama bitiremezsiniz.

Bu vahşetten vazgeçin, sadece başkalarının kurban olacağını sanmayın, sizin adınızı da yazarlar kurbanların arasına.
Bakın barış için bütün koşullar hazır, hep birlikte yaşayabiliriz, gençlerimiz aydınlık bir gelecekte sürdürürler hayatlarını.

Ama barışa kıyarsanız, barışa kıyana da kıyarlar bu sefer.

Bu sözümü hatırlarsınız ama hatırladığınız son söz olur bu.

Yapmayın, ne başkalarının hayatıyla, ne kendi hayatınızla oynayın.

Bırakın insanlar yaşasın, siz de yaşayın.

AHMET ALTAN-TARAF

Buradaki itimat edilmeyecek yanı söylermisiniz............

Hey Allahım cuntacıları ortaya çıkardı diye orduya saldırmış oldu yani
Yahut çözülemeyen ceylan olayının üzerine gitti diye herhalde..
Yok bende hiç hazzetmem bu gazeteden ama orduya saldırdığına'da hiç şahit olmadım eğer başka bir saldırısından söz ediyorsan onu söylede bilelim..

şehitlerimizin ailerine baş sağlığı dilerim

Sanki devletimizin eli kolu bağlı gibi durur caresiz bicimde duruşu vardır bazı gücler elbette Türkiyeyi gücsüz duruma dürüşmek vede devletimizi eli kolu bağlı gibi herdediğini yaptırmak gayretinde var gibi kişiler gezinirler sayın başbakanım öncelikle AB değil Türkiye ABD değil Türkiye önceliktir herşeyden önce başbakanım döneminde cok zorluklar cıktı cok ta yıpranmalar üzerine gidildi bunları biliyoruz Şehitler dile geldi tokatta eskiye dayalı terör örgütü vardır sol örgüttur oda yasadışı TKPML/TİKKO örgütü vardır bu zamanla askerimize zarar vermiştir belki o ıktımal örgüt yinemi cıktı şüppesi vardır sayın başbakanım artık sadece Türkiye içindekiler olaylara bakmalı Ne ABD ne AB bunların içindekiler saten bizleri yıpratmak isteyenlerdir Yasalar caydırıcı değil yasalar ağırlaştırılmış hapisler olmalı bu günde yarın rahatca malımıza mülkümüze zarar veren kahpe pkk yandaşları hala veriyorlar zarar onlar it sürüsü gibi coğaldıkca pkk yandaşları it gibi yaşamları devam edecektir ülkemizin parasıyla barınırlar ülkemizin parasıyla silah cephane alırlar ülkemiz besledi ülkemize düşman oldular Bunlar Türkiyenin Başına bela belaoldukca zarar da vermeye devam ederler İdamlar Bir ülkede olduğu zamanlar kahpe Terörlerde korktuğu tek ip le asılacak şerefsizlerdir atın hapise sonra af cıkınca bir başbakan geldiğinde tekrar kurşun sıkmaya gayret edecektir Allah Ülkemizi korusun Kötülere fırsat vermesin amin Vatan bir bütündür parcalanamaz her doğan askerse her doğan Genc askerliğini yapmalıdır zenginin züppesi askerden kacsın okuyacam diye aylak aylak gezen üniversiteli zibidilerde devlet ordu bir askerlikten güzael haber verir diye bekleyen ahmaklara yazık diyorum eli silah tutmamış adam gibi askerlik yapmamışlar yazık demekten ne care gelir okuyanlara ülkemizin geleceğinde büyük rol oynarlar haklılar ama askerliği yapamam diyenler ben kısa dönem bana yeterli diğerleri düşünsün diyenler Ahlaksız vede nankörlerdir