Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-24-2012, 03:29   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Türkiye görevini yaptı... Sıra Kürt halkında! / Hasan Karakaya - Yeni Akit
Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan'ın "en bü­yük özel­lik­le­rin­den bi­ri" de, "ver­di­ği sö­zü tut­ma­sı"dır.
Bu­na, "Baş­ba­kan­lı­ğı" dö­ne­min­de çok şa­hit ol­duk... Ama, Er­do­ğan, "Baş­ba­kan" ol­ma­dan ön­ce de "ver­di­ği sö­zü tu­tar"dı...
Ta­rih, 30 Ka­sım 1996'dır.
Tay­yip Er­do­ğan, "İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı" ola­rak dö­ne­min İS­Kİ Ge­nel Mü­dü­rü Vey­sel Eroğ­lu ile bir­lik­te Ka­zan­de­re Ba­ra­jı'nın "te­mel"ini at­mak­ta­dır... Bu ba­raj, yıl­da "100 mil­yon met­re­küp su" te­min ede­cek ve "1 mil­yon 700 bin İs­tan­bul­lu­nun su ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­cak"tır!..
"Te­mel at­ma tö­re­ni"nde bir "söz" ve­rir Tay­yip Er­do­ğan...
Ka­me­ra­la­rın önün­de der ki;
"Bu­gün bu­ra­da te­me­li­ni at­tı­ğı­mız Ka­zan­de­re Ba­ra­jı'nın açı­lı­şı­nı da; Al­lah na­sip eder­se 2 Ağus­tos 1997'de ve yi­ne sa­at 12.00'de, bir­lik­te ya­pa­ca­ğız!"
Şu hâ­le ba­kın...
"Bu, ne bi­çim Be­le­di­ye Baş­ka­nı"dır ki; alı­nan "iha­le"le­rin ay­lar-yıl­lar son­ra bi­ti­ri­le­bil­di­ği bir ül­ke­de, bı­ra­kın "gün" ver­me­yi, açı­lı­şın "sa­at"ini ve­ri­yor!..
30 Ka­sım 1996'da ve de "sa­at 12.00'de" te­me­li­ni at­tı­ğı "ba­raj"ın, 2 Ağus­tos 1997'de, ve de "sa­at 12.00'de açı­la­ca­ğı­nı" söy­lü­yor!..
Hiç unut­mam...
Tay­yip Er­do­ğan, o te­mel at­ma tö­re­nin­de "Al­lah na­sip eder­se" de­miş­ti ya, ba­zı ga­ze­te­ler, er­te­si gün alay­cı baş­lık­lar at­mış­lar­dı;
"İşi­miz Al­lah'a kal­dı!!!"
Son­ra, o ta­rih gel­di çat­tı...
Ne ol­du, bi­li­yor mu­su­nuz;
Ka­zan­de­re Ba­ra­jı, Tay­yip Er­do­ğan'ın "söz ver­di­ği ta­rih­te", evet "8 ay son­ra", ya­ni "2 Ağus­tos 1997 ta­ri­hin­de ve tam sa­at 12.00'de" hiz­me­te açıl­dı...
Böy­le­ce;
"İşi­miz Al­lah'a kal­dı" di­ye baş­lık atıp, alay eden­ler; rah­met­li Tur­gut Özal'ın de­yi­miy­le "kıç­la­rı­nın üs­tü­ne otur­du­lar!"
Tay­yip Er­do­ğan'ın, "Baş­ba­kan" ol­duk­tan son­ra­ki "hiz­met"le­ri­ni say­mı­yo­rum...
Sa­de­ce;
Onun na­sıl bir "plân ve pro­je ada­mı" ol­du­ğu­nu, ken­di­si­ne na­sıl "he­def"ler ta­yin et­ti­ği­ni, "söz" ver­di­ğin­de na­sıl ye­ri­ne ge­tir­di­ği­ni an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum...
SÖZ VER&shyİ AMA NA­SIL?
Ve yıl 2011...
Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan, 23 Ekim 2011 gü­nü sa­at 13.42'de 7.2 ile, 9 Ka­sım 2011'de 5.6 ile sar­sı­lan ve yer­le bir olan Van'da­dır.
Ta­rih, 23 Ekim 2011'dir.
Bel­ki "ilk de­fa" du­ya­cak­sı­nız ama, bu "çok önem­li ay­rın­tı"yı yaz­mak du­ru­mun­da­yım.
Er­do­ğan, o ak­şam Van'a git­miş­tir ama, na­sıl git­miş­tir?..
"Acı­lar için­de kıv­ra­na­rak" git­miş­tir...
Çün­kü, git­me­den ön­ce "ba­ğır­sak"la­rın­da­ki acı da­ya­nıl­maz hâ­le gel­miş, o da "has­ta­ne"ye gi­de­rek, "Gastroskopi" yap­tır­mış­tır.
Evet, gastroskopi...
Işık­lı ve es­nek ci­haz­la "sin­di­rim sis­te­mi"ne gi­ril­miş ve in­ce­le­me ya­pıl­mış­tır.
Si­zin an­la­ya­ca­ğı­nız;
He­nüz 26 Ka­sım 2011'de­ki "sin­di­rim sis­te­mi ame­li­ya­tı" ya­pıl­ma­mış­tır.
Er­do­ğan, ken­di­si­ne ya­pı­lan "gastrosko­pi"den son­ra, "ken­di acı­sı­nı" unu­tup, "dep­rem acı­sı" ya­şa­yan in­san­la­rın ya­nı­na, evet "Van hal­kı"nın ya­nı­na koş­muş­tur.
"San­cı­lar için­de kıv­ra­na kıv­ra­na" git­ti­ği Van'da, "afet böl­ge­le­ri"ni gez­miş, ça­lış­ma­la­rı ye­rin­de in­ce­le­miş ve ora­da de­miş­tir ki; "Di­ğer vi­la­yet­ler­de da­ha ön­ce mey­da­na gel­miş dep­rem­le­rin al­tın­dan kalk­tı­ğı­mız gi­bi, bu­ra­dan da kal­ka­ca­ğız... Eli­miz­den ge­len bü­tün ted­bir­le­ri şu an­da al­dık, alı­yo­ruz... Ya­ni bu kı­şın so­ğu­ğun­da biz va­tan­da­şı­mı­zı ken­di ha­lin­de, yal­nız ba­şı­na bı­ra­ka­cak de­ği­liz... En geç bir yıl için­de de ka­lı­cı ko­nut­la­rı bi­ti­rip, siz­le­re tes­lim ede­ce­ğiz... Al­lah'ın iz­niy­le Van'ı bir yıl­da in­şa ede­riz."
SÖZ VER&shyİ­Ğİ TA­RİH­TE
Evet, Er­do­ğan'ın bu söz­le­ri söy­le­di­ği ta­rih 23 Ekim 2011'dir.
Bu­gün gün­ler­den ne?..
24 Ekim 2012 Çar­şam­ba...
Er­do­ğan, dün Van'day­dı...
Ya­ni, 23 Ekim 2012'de...
Ya­ni, "tam bir yıl ön­ce" git­ti­ği ve "Ge­le­cek kı­şa kal­ma­dan ka­lı­cı ko­nut­la­rı tes­lim ede­ce­ğiz" di­ye söz ver­di­ği Van'da...
Er­do­ğan, tıp­kı "söz" ver­di­ği gi­bi, dün o ko­nut­la­rın "anah­tar tes­lim tö­re­ni"ndey­di.
Baş­ba­kan'ın ta­li­ma­tıy­la;
¥ Dep­rem böl­ge­si­ne tam 3 mil­yar 600 mil­yon li­ra ak­ta­rıl­dı.
¥ Dep­rem­ler­de, yak­la­şık 40 bin ko­nut, 3 bin iş­ye­ri ve 9 bin ahır, bü­yük ha­sar gör­müş, kul­la­nı­la­maz hâ­le gel­miş­ti.
¥ Dep­rem­den son­ra, da­ha doğ­ru­su dep­re­min 39. gü­nün­de "Van mer­kez"de 10 bin 443, Er­ciş'te 4 bin 880 ol­mak üze­re top­lam "15 bin 340 ka­lı­cı ko­nut"un te­me­li atıl­mış­tı.
¥ İçi­ne gi­ri­le­mez ha­le ge­len 1015 ders­li­ğin ye­ri­ne 2 bin 600 ders­lik in­şa edil­di...
Ve bu­gün...
1 yıl ön­ce te­me­li atı­lan ko­nut­lar ve ders­lik­ler dün tes­lim edil­di...
Uzun lâ­fın kı­sa­sı;
Van'da ya­ra­lar sa­rıl­dı, şe­hir sil­baş­tan ye­ni­len­di... Bir yıl ön­ce; "Van bo­şal­dı, ha­ya­let şeh­re dön­dü" yo­rum­la­rı ya­pı­lır­ken, bu­gün; "göl man­za­ra­lı, kon­for­lu ev­ler" in­şa edil­di ve hal­kın hiz­me­ti­ne su­nul­du...
Bu ko­nu­da, her­kes; en baş­ta hal­kı­mı­za, Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan'a, TO­Kİ'ye, Van Va­li­si Mü­nir Ka­ra­loğ­lu'na ve eme­ği ge­çen her­ke­se te­şek­kür et­me­li­dir...
Zi­ra, "en­kaz"dan "ye­ni bir şe­hir" in­şa edil­miş­tir.
Hem de, "1 yıl" için­de!..
Dün­ya­da, bu­nu ba­şa­ra­bi­le­cek ül­ke, çok zor bu­lu­nur... Ama, Tür­ki­ye ba­şar­mış­tır...


YE­Nİ BİR AÇI­LIM HAM­LE­Sİ

Şim­di, bel­ki "sı­ra­sı mı?" de­ni­le­cek ama, ben yi­ne de sı­ca­ğı sı­ca­ğı­na yaz­mak is­ti­yo­rum.
Evet, 1 yıl gi­bi çok kı­sa sü­re­de "bin­ler­ce ko­nut" ya­pıl­dı ve dün Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan ta­ra­fın­dan sa­hip­le­ri­ne tes­lim edil­di.
Bu çok önem­li...
Van ola­yın­da gö­rül­müş­tür ki; bu mil­let "Türk-Kürt ay­rı­mı" yap­ma­mış, "yar­dım" için bü­tün im­kân­la­rı­nı se­fer­ber et­miş­tir.
Bu Hü­kü­met de;
Van'ın DTP'li Be­le­di­ye­si "ce­na­ze araç­la­rı"nı bi­le Van'da kul­lan­ma­yıp "te­rö­rist ce­na­ze­le­ri"ni al­ma­ya gön­de­rir­ken, "ay­rım-gay­rım" yap­ma­mış; "Bu halk DTP'ye oy ve­ri­yor" di­ye­rek on­la­rı ce­za­lan­dır­ma­ya kalk­ma­mış, tam ak­si­ne "ev­le­rin tes­li­mi"nde ola­ğa­nüs­tü bir ça­ba har­ca­mış­tır!..
Şim­di sı­ra, "Van hal­kın­da"dır!..
Bu­gü­ne ka­dar "ide­olo­jik kör­lük" için­dey­di­ler, hiç ol­maz­sa bun­dan son­ra "hiz­met"le­re oy ver­me­li­dir­ler.
Er­do­ğan, 23 Ka­sım 2011'de ver­di­ği "söz"ün ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­ti­rip, "ka­lı­cı ko­nut­la­rı 1 yıl için­de ver­mek­le" gös­ter­miş­tir ki; "Kürt hal­kı" bir ya­na, "PKK ve­ya BDP bir ya­na" de­miş, "Kürt hal­kı"nı "Türk hal­kı"ndan ayır­ma­dı­ğı­nı or­ta­ya koy­muş­tur...
Bu­nun­la da kal­ma­ya­cak­tır.
Azer­bay­can dö­nü­şün­de; "Kan du­ra­cak­sa, İm­ra­lı ile de gö­rü­şü­lür" di­yen Baş­ba­kan, öy­le an­la­şı­lı­yor ki; Kürt me­se­le­sin­de "ye­ni bir açı­lım sü­re­ci" baş­lat­ma­yı plân­la­mak­ta­dır...
Evet, ye­ni bir, "Mil­lî Bir­lik ve Kar­deş­lik Ham­le­si" baş­la­tı­la­cak­tır.
"Te­rör­le Mü­ca­de­le" el­bet­te de­vam et­ti­ri­le­cek ama "di­ya­log" im­kân­la­rı da gö­zar­dı edil­me­ye­cek­tir... Bu ye­ni sü­reç­te, "Ha­bur" ve "Os­lo"dan çı­ka­rı­lan ders­ler ma­sa­ya ya­tı­rı­la­cak, do­la­yı­sıy­la "te­rö­rist­ler­le dağ­da ku­cak­la­şan BDP'li­ler" ile "Kan­dil'de­ki te­rör ba­ron­la­rı" dev­re­dı­şı bı­ra­kı­la­cak­tır.
Bu ye­ni sü­reç­te ön­ce­lik, "Kürt hal­kı"nda ola­cak­tır... El­bet­te Ab­dul­lah Öca­lan da "mu­ha­tap" alı­na­cak ama ken­di­si­ne "ev hap­si" gi­bi bir va­at­te bu­lu­nul­ma­ya­cak­tır.
Söy­le­me­ye ça­lış­tı­ğım şu;
Kürt hal­kı, bu ye­ni sü­re­cin kıy­me­ti­ni bil­me­li, "PKK ve BDP'den ken­di­si­ne bir ha­yır gel­me­ye­ce­ği­ni" ar­tık gör­me­li­dir.
Ma­dem ki "Tür­ki­ye"den baş­ka ül­ke­miz yok, ma­dem ki "ba­rış" için­de ya­şa­mak is­ti­yo­ruz ve ma­dem ki "kan ve göz­ya­şı"ndan bık­tık, o hal­de "so­rum­lu­luk"la­rı­mı­zı ye­ri­ne ge­tir­me­nin tam za­ma­nı­dır.
Ak­si hal­de,
Er­do­ğan, ken­di­si­ne yö­ne­lik; "Uğ­raş­tın, uğ­raş­tın da ne ol­du?.. Bak, BDP'nin gü­dü­mün­den yi­ne çık­ma­dı­lar" şek­lin­de­ki suç­la­ma­la­ra ce­vap ve­re­mez, üzü­lür, kı­rı­lır, gü­ce­nir ve ümit­siz­li­ğe dü­şer.
Uzun lâ­fın kı­sa­sı;
Kürt hal­kı, ken­di­si­ne uza­tılan; "dost­luk ve in­san­lık eli"ni geri çevir­memeli, bunun kıy­metini bil­melidir.
Özel­lik­le, "bugün"den son­ra!..



Polis­ler ve sen­di­ka
As­lın­da, ben de doğ­ru bul­mu­yor­dum... Po­lis­ler "sen­di­ka" ku­rar­lar­sa, 1980 ön­ce­sin­de­ki "Pol-Der"li, "Pol-Bir"li kamp­laş­ma­lar ye­ni­den ya­şa­nır di­ye en­di­şe edi­yor­dum... Em­ni­yet Ge­nel Mü­dü­rü Meh­met Kı­lıç­lar da ay­nı en­di­şe­yi ta­şı­yor ol­ma­lı ki; bir "ge­nel­ge" ya­yın­la­yıp, "sen­di­ka ku­ra­maz­sı­nız" de­yip, ek­le­miş; "Ak­si dav­ra­nan­lar hak­kın­da di­sip­lin so­ruş­tur­ma­sı açı­la­cak ve sen­di­ka­ya üye olan po­lis­ler mes­lek­ten atı­la­cak­lar­dır!"
Ga­ze­te­ler, bu ha­be­ri; "242 bin po­li­sin sen­di­ka kur­ma ha­ya­li baş­la­ma­dan bit­ti" şek­lin­de ver­miş...
De­di­ğim gi­bi; "sen­di­ka" ola­yı­nı ben de tas­vip et­mi­yo­rum... Ama, "po­lis­le­rin hak­lı şi­kâ­yet­le­ri"nin de gi­de­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum... 242 bin po­lis, eğer "sen­di­ka" kur­ma mer­ha­le­si­ne gel­miş­ler­se, bu de­mek­tir ki, "so­run­la­rı­nı an­lat­mak­ta ve çö­züm bul­mak­ta" ça­re­siz ka­lı­yor­lar...
Oy­sa, her­kes çok iyi bi­li­yor ki; po­lis­ler "yaz" ve "ayaz" de­me­den fe­da­kâr­ca ça­lı­şı­yor, za­man za­man "in­sa­nüs­tü" ça­ba sarf edi­yor­lar.
Bu­na kar­şı­lık; "su­bay" ve "ast­su­bay"lar­la kı­yas­lan­dı­ğın­da, ken­di­le­ri­ne bir "ev", o ev­de bir "sof­ra" ku­ra­bi­le­cek im­kân­lar­dan mah­rum bir ya­şan­tı­ya mah­kûm olu­yor­lar.
Ta­mam, "sen­di­ka" kur­ma­sın­lar... Ama, bi­ri­le­ri de on­la­rın "dert"le­ri­ni din­le­me­li ve "so­run­la­rı­na çö­züm bul­ma­lı" de­ğil mi?..
İçiş­le­ri Ba­ka­nı sa­yın İd­ris Na­im Şa­hin, Ma­li­ye Ba­ka­nı Meh­met Şim­şek ve Em­ni­yet Ge­nel Mü­dü­rü Meh­met Kı­lıç­lar, eğer bir ara­ya ge­lir­ler de "so­run"la­rı ma­sa­ya ya­tı­rır­lar­sa, mut­la­ka bir "çö­züm" bu­la­cak­lar­dır.
Unut­ma­yın, "242 bin po­lis" siz­ler­den mut­lu bir haber bek­liyor.

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı