Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-01-2008, 16:12   #1
Kullanıcı Adı
Deniz.Feneri
Standart Türkiye yol haritasını çiziyor
Türkiye yol haritasını çiziyor
Anayasa Mahkemesi, 4,5 aydır yaşanan belirsizliği bitirdi. Anayasa'da belirtilen çoğunluğa ulaşılamadığı için (6'ya 5) AK Parti kapatılmadı. Sadece bir yıllık Hazine yardımının yarısının kesilmesi kararlaştırıldı.

Erdoğan: AK Parti, yol haritasını çizdi

Başsavcı aynı delillerle yeni dava açamayacak
Bazı kesimler tarafından dile getirilen 'AK Parti'nin kapatılma tehlikesinin hâlâ devam ettiği' iddiasına hukukçulardan itiraz geldi. Mahkeme'nin AK Parti hakkında verdiği 'kapatılamaz' kararının kesin hüküm niteliğinde olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Siyasi Partiler Kanunu'nun 98. maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin kararına itiraz yolu bulunmadığının altını çiziyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop, Ceza Usul Kanunu'ndaki hükümlere göre Yargıtay Başsavcılığı'nın yeniden dava açma hakkının olduğunu ancak, Başsavcı'nın karara bağlanan davanın iddianamesindeki bilgi, belge ve delilleri kullanmasının mümkün olmadığı görüşünde. Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Şen de Başsavcı'nın hukukun genel ve özel ilkeleri ile bağlı olduğuna dikkat çekti: Aynı sebep ve aynı saiklerle mahkemenin önüne yeni bir iddianame ile gidilemez.

Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında verdiği karar kesin hüküm niteliğinde. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'nun 98. maddesine göre Anayasa Mahkemesi'nin kararına herhangi bir itiraz yolu yok. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AK Parti hakkında aynı delillerle yeni bir dava açamayacak.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop, Ceza Usul Kanunu'ndaki hükümlere göre Yargıtay Başsavcılığı'nın yeniden dava açma hakkının olduğunu söyledi. Şentop, başsavcının yeni iddianamede karara bağlanan davanın iddianamesindeki bilgi, belge ve delilleri kullanmasının ise mümkün olmadığını kaydetti. Boğaziçi Avukatlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Şen de aynı görüşte. Başsavcının hukukun genel ve özel ilkeleri ile bağlı olduğunu, aynı sebep ve aynı saiklerle mahkemenin önüne yeni bir iddianame ile gidemeyeceğini vurguladı. Yeni bir dava için yeni olgular gerektiğini savunan Şen, şöyle devam etti: "Bir mahkemenin önüne aynı konu ve aynı olaylarla yeniden gidilemez. Giderse ne olur? Anayasa Mahkemesi bu iddianameyi reddeder. Reddetmezse hukukun en temel ilkesini, yani 'aynı konuda yeniden karar verilememesi' ilkesini çiğnemiş olur." Şen, Başsavcılığın yeni bir dava açması için bu davada tartışılmayan ve raportörün rapor hazırladığı konuların dışında yeni belge ve bilgiler bulması gerektiğini dile getirdi.

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise, AK Parti'nin kapatılma tehlikesinin hâlâ devam ettiği iddiasında. Kanadoğlu, "AKP'li sade vatandaş da bu karara sevinebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu karar iktidar partisine verilmiş kesin ihtar kararıdır. Bu yolda devam ettiği sürece 'benim kapatılmam kaçınılmaz olur' kararıdır." dedi.

Delillerin 3'te 2'si dosya dışı bırakıldı

Anayasa Mahkemesi üyelerinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın iddianamede öne sürdüğü kapatma delillerinin 3'te 2'sini dosya dışı bıraktığı öğrenildi. Yüksek Mahkeme'nin müzakereler sırasında delilleri 'laikliğe aykırı fiiller' değerlendirmesine tabi tuttuğu belirtildi. Delillerin büyük bölümünü laikliğe aykırı eylem niteliğinde bulmayan mahkeme üyeleri, bazı açıklamaları düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında bularak ayıkladı. AK Partililerin özellikle yargı kararlarına karşı yaptığı açıklamalar, delil sayılmadı. İddianamede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elçilere genelge göndererek, Türk okulları ve Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'yla ilişkiye geçilmesini istediği ve laikliğe aykırı fiil işlediği iddia ediliyordu. Yüksek Mahkeme üyeleri, genelgenin laikliğe aykırı fiil niteliğinde olmadığını belirterek, bu delili de dosya dışı bıraktı. Metin Arslan, Ankara

Kapatmaya karşı çıkan yargıçlar Venedik kriterlerini hatırlattı

Anayasa Mahkemesi, AK Parti davasındaki karar görüşmelerinde ateşli müzakerelere sahne oldu. En önemli tartışma üniversitelere özgürlük getiren anayasa değişikliği üzerinde yaşandı. Anayasa değişikliğinin iptali yönünde oy kullanan üyelerden Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli, AK Parti'nin kapatılmasına karşı çıkarken AİHM içtihatları ve Venedik Kriterleri'ne dikkat çekti. Bu üyeler, söz konusu düzenlemenin parti kapatmayı gerektiren şiddet kriterini içermediğini ve demokrasiyi tehlikeye sokacak bir eylem olmadığını belirterek şu görüşü savundu: "Anayasa değişikliği laikliğe aykırı ancak laikliği ve demokrasiyi ortadan kaldıran bir düzenleme değil. Bu eylem, partiyi odak haline getirir; ancak yoğunluklu olmadığı için kapatılmasına sebep olmaz."

Görüşmelerde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le ilgili delillerin de odak hali için yeterli olmadığı vurgulandı. İddianamenin Cumhurbaşkanı yönünden reddini isteyen Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli, karar oturumlarında da bu görüşlerini tekrar etti. Anayasa'ya göre tarafsız cumhurbaşkanının önceki eylemlerinin Siyasi Partiler Kanunu kapsamında cezalandırılamayacağını vurgulayan üyeler, Gül'ün eylemlerinin odak olma kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Bu görüş üyelerin çoğunluğu tarafından benimsendi.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, AK Parti kapatma davasında Anayasa'nın 69. maddesinde belirtilen 'odak' tanımı konusunda farklı görüşler dile getirdi. 6 üye, odak halinin temelli kapatmayı gerektirecek şekilde oluştuğunu savundu. Kapatmaya karşı olan ancak odak halinin zayıf da olsa bulunduğunu belirten 4 üye ise, 2001 yılından sonra yapılan anayasa değişikliğine dikkat çekti. Değişiklikle odak hali için 'yoğunluluk, kararlılık ve benimsenme' şartlarının getirildiğinin altını çizen üyeler, odak halinin yoğunlukla oluşmadığını bildirdi. Bu yüzden iddianamede yer verilen fiillerin ağırlığının kapatmayı gerektirmediğini vurguladı. Bu görüşlerin ardından oylamaya geçildi. Yapılan oylamada 6 üye AK Parti'nin kapatılmasını, 4 üye kapatılması yerine Hazine yardımının kesilmesini, Başkan Haşim Kılıç ise davanın reddini istedi. Odak halinin tespiti nedeniyle Hazine yardımının kısmen kesilmesine karar verildi.

Yüksek Mahkeme üyelerinin odak tartışması, daha çok eğitim özgürlüğü getiren düzenleme üzerinde yoğunlaştı. Üyelerin çoğunluğu, iptal edilen anayasa değişikliğini ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İspanya'da başörtüsü için kullandığı "Velev ki siyasi simge olsa, yasaklayabilir misiniz?" açıklamasını odaklaşmaya delil gösterdi. 6 üye, anayasa değişikliğinin iptaliyle Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin laikliğe aykırı fiillerin odağı halinin tespit edildiğini savundu. Kapatmaya karşı olan ancak anayasa değişikliğinin iptali yönünde oy kullanan üyeler Ahmet Akyalçın, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli ise, AİHM içtihatları ve Venedik Kriterleri'ne dikkat çekti. Akyalçın, Kaleli ve Özgüldür, anayasa değişikliğinin iptal edilerek laikliğe aykırılığın ortadan kaldırıldığını, böyle bir değişikliğin yapılması halinde yeniden iptalinin gündeme geleceğini hatırlattı.

Tartışmalar sırasında kapatmaya karşı olan üyeler, iptal edilen anayasa değişikliğinin parti kapatmayı gerektiren şiddete yönelik, demokrasiyi tehlikeye sokacak ölçüde bir eylem olmadığının da altını çizdi.

Gül'ün eylemleri, odak oluşturmaz

Müzakereler sırasında Cumhurbaşkanı Gül hakkında iddianamede belirtilen eylemler de masaya yatırıldı. Yurtdışındaki Türk okullarıyla ilgili genelgelerde dış temsilciliklere dernek, vakıf ve okullarla temas ve ilişki kurulması talimatı verilmediği, misyon şeflerinin her bir kuruluş için ayrı ayrı değerlendirme yapıp takdir yetkisini kullanmaları yönündeki teamülün hatırlatıldığı kaydedildi. Fethullah Gülen'in beraat kararının da gündeme geldiği görüşmelerde, söz konusu genelgelerin laiklik karşıtı olmadığı, Dışişleri Bakanlığı döneminde yapılan konuşmaların ise düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildi. İddianamede Cumhurbaşkanı Gül'e atfen yer alan bazı açıklamaların tekzip edildiği de kaydedildi.

Ekonomi konuşulmadı

AK Parti müzakereleri sırasında ekonomik ve siyasi dengelerin konuşulmadığı tartışmaların hukuki zeminde gerçekleştiği ifade edildi. Mahkeme kaynakları, "Üyeler siyasi açıklamaların hukuksal yönünü değerlendirdi. Kararın getireceği ekonomik ve siyasi etkileri üyeler vicdanlarında duymuş olabilir, ancak müzakerelerde konuşulmadı." değerlendirmesini yaptı.

2001'de parti kapatma zorlaştırıldı

2001 yılında yapılan anayasa değişikliği ile parti kapatmanın zorlaştırılması AK Parti davasında da kendisini gösterdi. Anayasa Mahkemesi, Hak-Par kararının ardından AK Parti davasında da 6'ya 5 oyla kapatılmama kararı verdi. Dönemin DSP-MHP-ANAP hükümeti, 2001'de yaptığı anayasa değişikliği ile siyasi partiler için daha güvenceli bir hüküm ortaya koydu. Değişiklikle odak hali için 'yoğunluluk, kararlılık ve benimsenme' şartları getirildi. 2001 yılındaki diğer bir değişiklik ise Anayasa'nın 149. maddesinde yapıldı. Düzenleme ile anayasaya siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluk (7 oy) şartı getirildi. Daha önce 6'ya 5 salt çoğunlukla parti kapatma kararı veriliyordu.

Dünya basını: Türkiye uçurumun kenarından döndü

Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatılması talebini reddetmesi dünya basınında geniş yankı buldu. Avrupa ve Amerikan gazeteleri, kararın Türkiye'yi uçurumun kenarından çevirdiği; ancak elitlerle parti arasındaki mücadelenin alttan alta devam edeceği yorumunda bulundu. Arap ve Rus basını ise AK Parti'nin kapatılmadığını; ancak uyarıldığını yazdı. Amerikan Wall Street Journal gazetesi, kararla, Batı'nın kilit öneme sahip müttefiki olarak gördüğü Türkiye'de istikrarsızlığa yol açabilecek siyasi krizin şimdilik önüne geçildiğini vurgularken; Washington Times, Anayasa Mahkemesi'nin yabancı yatırımcılara rahat nefes aldırıp, AB üyeliği yolunda duraksama endişelerini giderdiğine dikkat çekti. İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye'nin hem kendisinin hem dostlarının ödünü kopardıktan sonra uçurumun kıyısından döndüğünü belirtti: "Türkiye topyekün bir siyasî kriz ihtimalini bertaraf etti." Alman Allgemeine Zeitung ise, Yüksek Mahkeme'nin kararını, 'Son seçimleri açık farkla kazanmış bir partinin kapatılması, seçmen iradesinin hiçe sayılması anlamına gelirdi' yorumuyla okurlarına duyurdu.

AB, 5 Kasım'a kadar yeni reformlar bekliyor

AK Parti'ye karşı açılan kapatma davasının açıklandığı 14 Mart'tan bu yana ABD'nin aksine demokrasi yönünde net tavır koyan Avrupa Birliği, acil reform çağrısı yapıyor. Kapatma davasının reddedilmesinin ardından rahatlayan AB "gün reform günüdür" diyor. Hem AB Komisyonu hem de Avrupa Parlamentosu milletvekilleri üst üste yaptıkları açıklamalarda bir taraftan Mahkeme kararından duydukları memnuniyeti ifade ederken, bir taraftan da AK Parti'ye "artık bahaneniz kalmadı" mesajı gönderiyor. Hükümetten, ilerleme raporunun yayınlanacağı 5 Kasım'a kadar somut adımlar atmasını bekliyor.

AK Parti kapatma davasını "yargı darbesi" ve "demokrasi karşıtı güçlerin" işi olarak gören AB, kısa süre içerisinde yeni bir anayasa metni beklentisi içerisinde. Soğuk Savaş'ın ardından Doğu Avrupa ülkelerinin bazılarının AB üyeliği için yeni anayasalar kaleme aldıklarına işaret eden uzmanlar, müzakereci ülke Türkiye'nin hâlâ askerî bir cuntanın hazırladığı anayasayı değiştirmemiş olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyor. Yeni bir anayasanın Türkiye'nin temel sorunları olan insan hakları, Kürt meselesi, Alevi sorunu, inanç hürriyeti, laiklik, asker-sivil ilişkileri, ifade hürriyeti gibi sorunlara kalıcı çözüm getirebileceği düşünülüyor. Temel hakları teminat altına alan bir anayasanın yokluğunda ise gerilimlerin kalıcı olarak çözülemeyeceği düşünülüyor.

Yeni anayasa için bütün toplum kesimlerini kucaklayan ve dinleyen bir yaklaşımla ortaya çıkarılacak metnin Türkiye'nin yeni "uzlaşması, mukavelesi" olabileceği kaydediliyor. AB, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına karşı olmamakla birlikte, AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi'nden dönen başörtüsü düzenlemesini toplumdan yeteri kadar destek almadığı için eleştirmişti.

 

Deniz.Feneri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-01-2008, 16:12   #2
Kullanıcı Adı
Deniz.Feneri
Standart Türkiye yol haritasını çiziyor
İlerleme Raporu olumsuz çıkabilir

Bu yılki ilerleme raporunun 5 Kasım'da açıklanması bekleniyor. Ancak AB kaynakları, önümüzdeki birkaç ay içerisinde yeni reform adımları atılmazsa raporun olumlu bir metin haline gelmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor. AK Parti'nin 2005'ten bu yana AB'ye sırtını dönmüş bir intiba verdiğine işaret eden kaynaklar, "27 Nisan muhtırası, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve kapatma davası tabii ki hangi ülkede olursa olsun hükümetlerin enerjisini tüketen olaylar. Son 20 ayı bu çerçevede değerlendiriyoruz. Ama artık bunlar arkada kaldığına göre AK Parti'nin tekrar hızla reform irade ve azmini göstermesini bekliyoruz." diyor.

AK Parti'nin birçok badireyi atlattığına işaret eden kaynaklar, Brüksel'in artık hükümetin reform samimiyetini daha ciddi sorgulamaya başlayacağına dikkat çekiyor. AB dışişleri bakanları yaz tatilinin ardından 5 Eylül'de Fransa'nın Avignon kentinde bir araya gelecek. 15-16 Ekim'de de Avrupalı liderler ara zirvede buluşacak. Kıbrıs'ta çözüme ulaşılamaması durumunda 2009 yılında sorunun tekrar AB gündemine geleceğini hatırlatan kaynaklar, Türkiye'nin ancak güçlü bir reform dalgası ile Kıbrıs'ta elini güçlendirebileceğini savunuyor. Selçuk Gültaşlı, Brüksel

Avrupa yolunun olmazsa olmazı; yeni sivil anayasa

Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kararı, Avrupa Birliği yolunda bir süreden beri duraklayan refom sürecinin canlandırılması çağrılarını yeniden gündeme getirdi. AB ile ilgili çalışmalar yapan uzmanlar, bu konuda atılacak en önemli adımın ise yeni bir sivil anayasa yapmaktan geçtiğini vurguluyor. AB'nin istedikleri ile herhangi bir Türk vatandaşının istekleri arasında fark olmadığına dikkat çeken Can Baydarol, "12 Eylül Anayasası'nda anti-demokratik bütün görüntüleri yıkılmalı. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu değiştirilmeli. Demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü kâğıt üzerinden gerçek hayata taşınmalı." sözleriyle, Türkiye'nin yol haritasındaki aciliyetleri ortaya koyuyor.

AB'nin birinci beklentisi yeni anayasa

Gazeteci Cengiz Çandar da, AB'nin birincil beklentisinin yeni anayasa olduğu inancında. "Bu çerçevede parti kapatmanın imkânsızlaşacağı, siyasi yapının Avrupa normlarına uydurulacağı, Venedik Kriterleri'ne uygun hukuki düzenlemenin yapılması gerekiyor." diyen Çandar'a göre bunu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da dillendirdi. AB konusunda uzman olan hukukçu Tuluğ Gümüştekin ise AB'nin özellikle AK Parti'nin kapatma sürecini oluşturan 4 buçuk ayda, Türkiye'yi yakından izlediğini belirterek, "AB en öncelikli beklentisinin sivil anayasa olduğunu sık sık söyledi." ifadesini kullanıyor. Emekli Büyükelçi İlter Türkmen ise öncelikli adımın tamamen hukuki olacağından hareketle, yeni anayasa için yine de temkinli olunması kanaatinde. AB sürecinin, Türkiye'nin iç gelişmelerinden bağımsız olmadığını belirten Türkmen'e göre, AK Parti'nin derhal yeni anayasa hazırlığına girişmesi tepkileri çekebilir.

Türkiye'nin 2002'de müzakere süreci için 2004'ten itibaren tam üyelik için AB ile masaya oturduğunu hatırlatan Cengiz Çandar, "Biz bir sürü yol geçtik. Bugüne kadar, tam üyelik müzakerelerine başlayan her ülke o yolun sonuna vardı. Bu kapı, bize de tam üye olalım diye açıldı. Bizden istenenleri yerine getirirsek biz de tam üye olacağız." sözleriyle iyimser olmak gerektiğinin altını çiziyor.

Çandar'ın bu belirlemesi, AB uzmanları tarafından da kabul gören bir gerçek. Uzmanlar, AB içinde Türkiye'yi destekleyenlerin sayısının daha fazla olduğuna dikkat çekerken; Türkiye'nin yaptığı yanlışların sürece zarar verdiğini düşünüyor. İlter Türkmen, Türk siyasetinde AB konusundaki görüş farklılığının bilinçsizliğine işaret ederek, "AK Parti ile muhalefetin AB konusunda anlaşması gerekiyor; ama muhalefet bize ümitsiz bir tablo sunuyor." diyor. Türkmen'e göre, AK Parti'nin en büyük eksikliği AB'ye destek için kamuoyunu yönlendirememesi. "Kamuoyunu tamamen medya yönlendirir hale geldi." diyen İlter Türkmen, AK Parti'nin 2002'deki tavrına geri dönmesini salık veriyor.

Türkiye'de, AB'ye karşı oluşmaya başlayan kamuoyu, uzmanların dikkatini çeken başka bir konu. Tuluğ Gümüştekin'e göre, karşıt çizgideki kamuoyunu ortaya çıkaran, dezenformasyondan başka bir şey değil. Gümüştekin, müzakere sürecinin sıkıcılığının da bunda etkili olduğunu belirtirken; AK Parti'nin AB yolunda gerileyen performansının da göz ardı edilemeyeceğini düşünüyor.

"Daha güçlü bir şekilde masaya oturacak hükümeti nasıl bir Avrupa Birliği bekliyor?" sorusuna verilecek cevapların farklılığı dikkat çekiyor. Birliğin içişlerinde yaşadığı sorunlara ilişkin Dünya Ticaret Örgütü'nü gündeme getiren Can Baydarol, "Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde dünyanın ekonomik anayasası yazılıyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün küresel ticaretin serbestleşmesini öngören müzakereleri bir krize girdi." saptamasını yapıyor. Baydarol'a göre, bu kriz Türkiye'nin zaman kazanmasına dönüştürülerek, bir avantaj haline getirilebilir. Türkiye'yi özellikle Gümrük Birliği'yle ilgili müzakerelerin zorlayacağını işaret eden Can Baydarol'a, Tuluğ Gümüştekin ve İlter Türkmen de katılıyor. "Önümüzde, açılabilecek 5-6 başlık var. Müzakere kolay bir süreç olmayacak." diyen Gümüştekin, hükümetin kendi iradesiyle sorunları aşabileceğine inanıyor. Birçok uzmanın Türkiye'yi bekleyen sıcak günlere ilişkin iyimserliğine karşın İlter Türkmen temkinli konuşuyor: "Bundan sonra, görüşmelere daha zor koşullar altında devam edilecek. İki taraftan blokajlar olunca müzakereler ne kadar ilerleyebilir, merak konusu. Kıbrıs blokajı, Gümrük Birliği'ni, Fransa'nın blokajı, tam üyeliği ilgilendiriyor. Bunların aşılması lazım." Türkmen, ortaya çıkan sorunlarda, CHP'nin dış politikayı bloke etmesinin büyük payı olduğunu belirtirken, Türkiye'yi çok zorlayan Gümrük Birliği meselesinin 2009'de yine gündeme geleceği uyarısında bulunuyor.Fatih Vural, İstanbul

Kararı alkışlayıp reformları hatırlattılar

Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kararının uluslararası yankıları dün de devam ederken, Ankara'ya 'reformları hızlandırma zamanı' mesajı verildi. Avrupa Birliği'nin motor ülkelerinden Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel'in, Başbakan Erdoğan'ı telefonla arayarak, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında verdiği karardan dolayı rahatlık duyduğunu ilettiği bildirildi. Merkel'in Türkiye'deki istikrar ile demokratik gelişmelerin önemini vurguladığı belirtildi. Berlin'den ikinci açıklama ise Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'den geldi. Steinmeier, yaptığı yazılı açıklamada "Şimdi önemli olan, karar yetkisi olan herkesin ülkede barışma ve siyasi istikrara katkı sağlaması ve reform yolunda kararlılıkla devam etmesi." dedi. Alman bakan, Türkiye'nin AB ile yakınlaşabilmesi için demokratik kuruluşlarını anayasa reformu çerçevesinde daha da güçlendirmesinin ve Partiler Yasası'nı Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirmesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Türk halkının tercihlerine uyuyor

AB'nin diğer önemli ülkesi ve dönem başkanı Fransa'nın Avrupa işlerinden sorumlu bakanı Jean-Pierre Jouyet de kararın "rahatlama" sağladığını ve AB ile Ankara arasında başlatılan müzakerelerin korunmasına imkan verdiğini bildirdi. Bakan Jouyet, "bu kararın yeterince olumlu nitelenebileceğini ve bir rahatlama sağladığını" ve "Türk halkının geçen yılki seçimlerdeki tercihine uyduğunu" vurguladı. Bakan, "bu kararın Türkiye'deki kurumların demokratik işleyişinin korunmasını ve kuvvetler ayrılığı ilkesine uyulmasını sağladığını" belirtti.

Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik de "Kararla Türkiye'nin kendini tanımlama sürecinde önemli bir adım atılmış oldu." değerlendirmesinde bulundu. Yaptığı yazılı açıklamada, şimdi Türk toplumunun içinde oluşan ayrışmaların giderilmesi için çaba gösterme ve birlikte Avrupa standartları ve değerleri yönünde reformlara devam etme zamanı olduğunu vurguladı. Yunan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ise kararın önemine işaret ederken, hükümete AB yolundaki reformlarını sürdürmesi çağrısında bulundu. Dış Haberler Servisi


Türk demokrasisi için çok iyi bir gelişme

Anayasa Mahkemesi'nin, AK Parti'yi kapatma talebini reddetmesine Avrupa'dan destek açıklamaları dün de devam etti. Zaman'a konuşan AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma, "Türk demokrasisi için çok iyi bir gün. Sanıyorum bütün Avrupa, Brüksel bu karardan sonra rahatladı. Ama bu Hazine yardımı meselesinin de peşini bırakmayacağız. Bu cezanın neden verildiğini anlamamız gerekiyor, belki AK Parti buna da itiraz eder." dedi

Mahkemenin çok akıllıca bir karar verdiğini, Türkiye'nin istikrarına katkıda bulunduğunu ifade eden Wiersma, "AK Parti hızla reform gündemine dönmeli, anayasa paketlerini hızlandırmalı, ülkenin laik tabiatını tahkim etmeli. Bunu söylerken AK Parti'nin gizli bir gündeme sahip olduğuna hiçbir zaman inanmadığımı vurgulamam gerekiyor. '' şeklinde konuştu.

AP üyesi Cem Özdemir de kararı, "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın gündeme getirdiği konu çok mühim; yani bundan sonra artık partilerin yasaklanmaması için gerekli kanuni düzenlemeleri yapmak. Ardından çağdaş, demokratik ve modern bir anayasa için hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Herkes mahkemenin kararını iyi okumalı. Mahkemenin söylediği net bir şekilde "uzlaşın, meselelerinizi buralara kadar getirmeyin"dir." şeklinde değerlendirdi.

"Bu kadar cepheleşme varken, bombalar patlarken, Ergenekon soruşturması devam ederken, hâlâ darbe söylentileri dolaşırken Türkiye önemli bir sınavı verdi. Bu mesajı AB de almalı ve Türkiye'nin üyelik sürecini hızlandırmalı." diyen Özdemir, AK Parti'nin kendisine oy vermeyen çevrelerin endişelerini ciddiye alması gerektiğini de vurguladı.

AP Liberal Grup gölge Türkiye raportörü Alexander Graf Lambsdorff da "Bu karar ile krizin derinleşmesi, müzakerelerin kesilmesi ya da askıya alınmasının da önüne geçti Türkiye. Parti kapatılsaydı, müzakerelerin askıya alınmasını bekliyordum. Artık AK Parti enerjisini anayasa reformlarına harcamalı. Zira hakimlerin aldığı karara bakarsanız gerilimin hâlâ sürdüğünü görüyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu. "Ciddi bir felaket önlendi. AK Parti kapatılsaydı Türkiye-AB ilişkilerinin ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum.'' diyen AP Dış İlişkiler Komitesi üyesi Ari Vatanen ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Mahkeme kararı ile Türkiye tam demokrasi yolunda önemli bir adım attı. Artık gün demokrasinin güçlendirilmesi, takviye edilmesi günüdür." Selçuk Gültaşlı, Brüksel

TEPKİLER

ZEKİ SEZER (DSP Genel Başkanı)

AK Parti'yi siyaseten yeneceğiz

Anayasa Mahkemesi'nin kararı tartışılmamalı. Sıkıntı var ülkede, ama sıkıntıları aşacak sağduyuyu siyasette hepimizin göstermesi gerekiyor. Bu karar bize, AK Parti'yi siyaseten yenme imkânı tanıdı. AK Parti'yi siyaseten yeneceğiz.

SÜLEYMAN SOYLU (DP Genel Başkanı)

Siyasetin önü açıldı

Demokrasi kazandı. Siyasetin önü açıldı. Karardan memnuniyet duyuyorum. Ülkeyi taşıyabilecek bir Anayasa'nın acil bir şekilde hazırlanması lazım. Türkiye'de karşılıklı cepheleşmekten dolayı bir husumet enerjisi birikmiştir. Bu enerjinin boşalması için bir an evvel erken seçim yapılmalı.

MURAT KARAYALÇIN (SHP Genel Başkanı)

AK Parti ders çıkarmalı

4 aydır süren siyasî kriz aşıldı. Bundan memnuniyet duyuyoruz. AKP yönetimi 'nerede yanlış yaptığını' iyice düşünmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin partileri için bir 'aklanma, beraat etme' kararı almadığını, tam tersine kararın, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma durumunun tescili anlamına geldiği gerçeğini akıldan çıkarmamalıdır.

EMRE AKÖZ (Sabah Gazetesi yazarı)

Olumlu yönde değişim sinyali

Ekonomi ve Ergenekon'un arkasındaki siyasî iradenin devamı açısından iyi oldu. Ancak kararın 6'ya 5 olması vesayet rejiminin devamıdır. En azından Türkiye'nin olumlu yönde değişim ihtimali arttı.

Prof. Dr. ERGUN ÖZBUDUN (Anayasa hukukçusu)

İddianamede hiçbir delil yoktu

Bu karar, Türkiye'de oldukça geniş bir çevreyi memnun etmiş olabilir. Türkiye, ucu belirsiz bir siyaset ortamına itilmemiştir. Ben mutlu olanlar arasında değilim. Şimdiye kadar yargı sürecini etkilememek için bir şey söylemedim. Ama AK Parti'nin laikliğe karşı eylemlerin odağı haline geldiği hakkında tek bir kanıt yoktur. İddianamede yer alan iddialarda AK Parti'yi laikliğe aykırı eylemlere götüren ciddi bir dayanak yoktur. Hukukî doğrular sayı hesabıyla uygulanmaz.

OKTAY EKŞİ (Hürriyet Gazetesi yazarı)

Deniz Baykal'la aynı görüşteyim

Benim fikirlerim Deniz Baykal'ınki ile örtüşüyor. Anayasa Mahkemesi, 'laikliğe karşı eylemlerin odağı oldunuz' diyor. AK Parti bu karar karşısında 'kapatılmadık ama bazı hatalarımız oldu ki bir müeyyide ile karşılaştık' şeklinde düşünmelidir. Ancak Başbakan Erdoğan'ın meseleye bu açıdan bakacağını beklemiyorum.

Prof. Dr. AHMET İNSEL (G.Saray Üniv. Öğretim Üyesi)

Hukukî bir dava değildi

Bu, hukukî bir kapatma davası değildir. İddianamede yer alanlar sadece bir niyettir. İddianame başından beri olgun değildi. Artık Anayasa Mahkemesi veya diğer mahkemeler yoluyla siyasete yön verme yerine mücadeleyi siyasal alan içine çekmek önem arz etmektedir.

PERİHAN MAĞDEN (Gazeteci yazar)

Demokratikleşme

çabalarına hız verilmeli

Ülkemiz için hayırlı bir havadis. Bu dava hiç açılmasaydı ya da karar bu oranla çıkmasaydı daha mutlu olacaktım. Ergenekon, statükonun güç gösterisinin üzerine gidilmesi anlamında, Türkiye tarihindeki en önemli olay. Üzerine gidilmeye devam edilmeli. Bundan sonra tek dileğim, AK Parti'nin ilk dönemindeki gibi demokratikleşme çabalarını sürdürmesi.

TARKAN KADOOĞLU (Doğu ve Güneydoğu Sanayici

ve İşadamları Dernekleri Federasyonu)

AB süreci hızlandırılmalı

Karar, Türkiye'nin daha güçlü, daha istikrarlı bir ülke haline gelmesine yönelik bir fırsat. 14 Mart'tan bu yana kaybedilenler telafi edilmeli. Bu tür sancıları yeniden yaşamamak için demokratikleşmeye yönelik reform paketleri bir an önce hayata geçirilmeli. AB süreci hızlandırılmalı, yeni anayasa gündeme alınmalı.

AZİZ NART (Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği)

Bölge insanının yüzü gülüyor

Demokrasi bir kez daha kazandı. Seçimle gelen seçimle gitmeli. Toplum, kararı memnuniyetle karşılamıştır. İnsanların yüzü gülüyor. Türkiye'nin itibarı artacak. Bölge halkının yarısı bu partiye oy vermişti. Kapatılsaydı durum belirsiz olacaktı. Bölgenin istikrarı açısından olumlu bir karar. Artık yeni anayasa çalışmalarına hız verilmeli.
Deniz.Feneri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-01-2008, 16:22   #3
Kullanıcı Adı
Deniz.Feneri
Standart Türkiye yol haritasını çiziyor
ben teşekkür ederim abi
Deniz.Feneri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı