![]() |
#1 |
![]() (Bir yayın yönetmenine mektuplar-3)
“Son günlerde şuradan buradan kulağımıza kar suyu kaçırmaya çalışan bazı fısıltılar işitmeye, köşelerde şimdilik utangaç biçimde dile getirilen bazı itirazlara rastlıyoruz. Deniliyor ki, ‘Bu adamların üzerine fazla gidilirse, şu kadar insan işsiz kalacak’. İşte bu laf beni çıldırtıyor. İçimden, böyle düşünenlerin yüzüne haykırmak istiyorum. Son ekonomik krizde kaç bin insanın işsiz kaldığını biliyor musunuz?” Yukarıdaki satırları mevcut durumunuzu kötüleştirmek için yazacak kadar vicdansız değilim. Unutmuş olabilirsin. Bu satırlar size ait. 2003 yılında denetimini ve dağıtımını elinizden kaçırdığınız Sabah’ın (atv’nin) batmasını meşru göstermek için yazdığınız yazılardan bir tanesinden yapılmış bir alıntı. Doğan desteğiyle Vatan kurulmuş, Sabah’ın önemli yazar ve muhabirleri yeni gazeteye geçmiş, buna rağmen Sabah’ın Turgay Ciner tarafından (Dinç Bilgin’in izni ve onayıyla) ayakta tutulmaya çalışıldığı günlerdi. Dün yazdım, amacım eskileri karıştırmak değil. Bildiğim kadarıyla Aydın Doğan o günleri kaleme alıyor. Anılarının kitap olacağını duydum. Asıl tartışma o gün başlayacak... Buralara gelmemizin nedeni, “Medyada rakiplerimiz bize kalleşlik yapıyorlar ve pusu kuruyorlar” cümlesiydi. Show TV ve Akşam’ın sahibi Mehmet Emin Karamehmet’i Hürriyet’te “kara adam”, o günlerde Sabah ve atv’nin sahibi Turgay Ciner’i “kriminal adam” olarak lanse ediyordunuz. Elinizde bu insanlara “kara ve kriminal” diyecek ne tür yargı kararı vardı? Yoktu. Şimdi rahatsız olduğunuz Al Capone benzetmesinden ne farkı var? Yani sizden sıkı bir özeleştiri beklemek hakkımız... Doğan Grubu elindeki gücü kullanarak pek çok şirkete sahip oldu. Yaptığı borsa operasyonlarında ciddi paralar kazandı. Rakip medya kuruluşlarının bu sürece yönelik eleştirel haberler yapması normal değil mi? Sizler de gazetelerinizde rakiplerinizi sorgulamıyor musunuz? Kabul edilemez olan, rakiplere pusu kurmaktır. Rakiplerinizi sindirmek maksadıyla haksız ve mesnetsiz suçlamak değil mi? Hükümetlere ve bağımsız kurumlara gizli/açık baskılar yapmak değil mi? Mesela, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’ü aramıza alsak da sorsak, Sabah’a el koymadan önce sizin gruptan kaç kişi yanına varmış ve ricada bulunmuş? Pusular böyle kurulmadı mı geçmişte? Ertuğrul Bey, Doğan Grubu’nun 2001 yılında reklam harcamalarından aldığı pay ile bugün aldığı pay arasındaki farkı, gazetecilik başarınız olarak mı görüyorsunuz? Bunu gerçekten merak ediyorum. Dünyanın herhangi bir ülkesinde reklam harcamalarının yüzde 57’sinden fazlasını kontrol eden bir medya grubu var mı? Son 8 yılda ne yaptınız da bu paya ulaştınız? Söyleyeyim, vahşi ve acımasızdınız. Tirajlarınız artmamış olmanıza rağmen Türkiye’nin en başarılı yayın yönetmeni olarak görülmenizin tek nedeni var: Bu vahşi süreci, bir şal gibi örtecek nitelikte kaleme ve yönetici yeteneğine sahiptiniz. Hani şu dönemin bakanı Güneş Taner’e (ticari bir isteğiniz vardı galiba) Başbakan Mesut Yılmaz’ı terbiye etmek için söylediğiniz cümle neydi: “Röportaj için gideceksin, ana avrat kavga edeceksin, ondan sonra tekrar iyi adam olacaksın.” Özgüveninizi ve yeteneğinizi ve yapabileceklerinizi gösteren bir bir ifade... Unutulmazdı... Mevcut durum ile ilgili üzülmeyin. Danıştay’da sizi rahatlatacak bir kararın çok yakında açıklanacağına ilişkin ciddi istihbarata sahibim. Bu olaylar umarım bir yol kazası olarak anılarınızda kalır ve fair rekabeti sizler de öğrenirsiniz.
![]() Konu rıfat gökalp tarafından (10-08-2009 Saat 20:13 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|