|
|
|
|
#1 | |
|
Alıntı:
Bu iftar yemeğine, başta Diyanet İşleri Başkam Mehmet Nuri Yılmaz olmak üzere çok sayıda tanınmış din adamı katıldı. Bunu tam fırsat bilen kartel medya yaygarayı bastı. "Laiklik elden gidiyor!" günlerce bu yaygara devam etti. Başbakan, papazlara ve hahamlara bir yemek vermiş olsaydı "Laiklik elden gidiyor" diye yaygara yapılır mıydı? Laikliğin elden gitmesiyle, iftar yemeğinin, iftar yemeğiyle laikliğin elden gitmesinin ne alakası var? Tabiiki yaygara yapan kartel medya, bu hadiseye bir de kılıf bulmuş; tarikat şeyhleri. Tarikat şeyhleri dedikleri zatlardan birisi Ecevit'le görüşse, Çillerle görüşse laiklik elden gitmiyor da, Erbakan'la görüştüğü zaman neden elden gidiyor? Yoksa bunu laiklik mi böyle istiyor? Yaygaracıların kendi ifadeleriyle "Nurculuk Tarikatı" liderlerinden Fethullah Gülen Hoca Efendi Ecevit'le ve Çillerle görüşmedi mi? Görüştü... Bu görüşmeyi Ecevit ve Çiller yaptığına göre, başbakanlık yapmış olan bu iki lider laikliğe karşıdırlar diyebilir miyiz? 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı da sizin gibi inciler döktürmüştü!; Alıntı: BU MİLLET APTAL! "Halk cahil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok Geçen üst düzey çok üst düzey bir komutanla konuştum, o da diyor ki yani hedefleri belli kesinle yani tereddüt etmenin âlemi yok. Bunların hedefleri kesin diyor. Bunun dışında başka bir şey düşünmemek lazım. Yani efendim demokrasi, insan hakları, özgürlük bunların hepsi bahane. Fevkalade tehlikeli.. Şey cumhurbaşkanını şey seçmesi. Böyle bir şey kısa zamanda olmaz, ondan sonra bir de Türk şeyin halkın seçmesi, kadar tehlikeli bir şey yok çünkü Türkiye Fransa, İsviçre değil halk cahil" http://www.ensonhaber.com/gundem/194...let-aptal.html
|
||
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
"Her Türk asker doğar" düşüncesinden kurtulmamız elzemdir. Zira "asker" artık bildiğimiz "asker" değildir. Balkan Savaşları sırasında başlayan "ordunun siyasallaşması" Cumhuriyet döneminde daha şiddetlenmiştir. Ve peygamber ocağı bambaşka bir hal almıştır. İşte bu evrilmiş "asker" ve "askeriye"; "Her Türk asker doğar" sloganlarıyla muteber bir noktaya çekilmeye çalışılmıştır. Bunun için bu sözden kurtulmamız şarttır...
TSK tamamen sivil denetime bağlı olmalıdır. TSK'nın hesapları incelenmeli. Başbakan ve hükümet insiyatiflerini kullanabilmelidir. Hükümetin korkmaması çok önemlidir. Ama "Şemdinli" olayını da unutmadık. Hükümetin savcıyı nasıl yalnız bıraktığını hala hatırlıyoruz... |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Arkadaşlar sivil anayasa olmadan , bir takım cevrelerin karşılıklı zihniyetleri değişmeden bu adımların atılması yani refarandum kararı bana pek makul gelmiyor. Anayasal düzenek üstüne vazife olmayan bir çok karara imza attığını unutmayalım , anayasa daki üyelerin kararları ile sonuc alınan mekanizmada referandum kararını iptal etmeye yeltenmeyeceklerini nerden biliyorsunuz olduki halkımız sizce asker ile sivil arasındaki bu tarz meselelerde kararını sivilden yana vereceklerinede inanmıyorum. Askere o lan yüksek güven bu çekişmede değişiklikleri arzu eden cevrelere hüsran yaşatabilir zemin olarak insanların zihniyeti kazanılmadan bir şeylerin değişmesi mümkün değildir.
|
|
|
|
|
|
|
#4 |
|
Bence askere sivil yargı yolu açılmalı.
Yoksa TSK'nın hiç bir hatası askeri yargı ile düzeltilemez. |
|
|
|
|
|
|
#5 |
|
tuğrul paşa cevabım size değil gece gündüzeydi yanlış anladınız.
|
|
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Alıntı:
Dur sana,senin anlayabileceğin şekilde açıklayayım. İsviçre'de yapılan minare yasağı felaket bir uygulamadır.Yani isviçre ,Kilise çanlarınıda yasaklasa aynı şekilde felaket bir uygulama olurdu. Şahsen onada karşı çıkardık. Çünkü insanların dini ibadet yerlerine referandumla olsada zarar vermek insan haklarına saygısızlıktır. Gelelim askere sivil yargı yolunun açılmasına. Bu şimdi,hiç kimsenin vicdani özgürlüklerine ve insan haklarına karşı bir uygulama değil. Madem darbe oluşumları yok,madem illegal planlar yok sivil yargıda yargılanmaktan neden bu kadar korkarsınız? Sivil yargıda bu milletin yargısıdır korkmayınız. Ama milletin olduğu için korkmanız normal yıllardır milletin iradesinden korktuğunuz gibi. Her neyse, Başbuğ çıkıpta bu planı yapanları değilde sızdıranları araştırmaya kalkar,ceza sızdıranlara verilirse kimsenin askeri yargıya güveni kalmaz doğal olarak. Sen nasıl sivil yargıya güvenmiyorsan ben de Anayasa mahkemesine güvenmem. Bırakın cuntalar sivil yargıda yargılansın. Bu kimin alehine olur? Aksine bu ülkenin lehine olur. |
||
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|