|
|
|
|
#1 |
|
Tomurcuktum sana,
saklatmadın içinde... Oysa benim içimin yarısı senden yapılmaydı... ![]()
|
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
neden sonra farkına varıyor insan ayağına takılan bütün taşları yoluna kendi döşediğinin... ![]() |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Vasat bir günün sonu. Hava kararmak üzere. Üşüyorum. Kendime daha kalın bir mont almalıyım. Şöyle yüreğime kadar beni ısıtacak... ![]() |
|
|
|
|
|
|
#4 |
|
ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç
bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç dilsizler yalan söyleyemez anladım ...ya ben konuşamadım ya sen sağırdın her şeye rağmen bana öyle çok sığdın ki içimde kimseye yer bırakmadın ![]() |
|
|
|
|
|
|
#5 |
|
mayınlı bir sevda tarlasındayız
ikimiz de yasaklıyız el ele ve korkarak yürüyoruz korkumuz basacağımız her adımda yeniden başlıyor ...oysa mayınlar ayağımızı kaldırınca patlıyor ![]() |
|
|
|
|
|
|
#6 |
|
...vazgeçmek için öyle uzun bir gece ki
tutunmuşken sesine düşmek kadar yaralı düş kadar yalan başa dönmenin tutar yanı yok ...devam etmenin geleceği.. |
|
|
|
|
|
|
#7 |
|
NEDEN YOKSUN... Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda.. Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana.. Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat.. Tanıdığım bir şey bu bulutlar,ulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa.. Beni de ağlat demeliyim.. Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi.. Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi.. Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık.. Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu.. Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç.. Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu.. Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor.. İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun.. Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum.. Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum.. Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam.. Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden.. Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları beni avutan.. Kimi zaman evet son kez git ve bir daha dönme kalbimi yıkan.. Dokunduğun yürek aynı marur bakışlarınla izliyorsun bu şehri.. Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların bir gün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin.. Adımlarını ne de çabuk sıklaştırdın gitmek için ve neden acele ettin haykırışlarını çığlıklarına adamak için.. Gözlerim kan dolu izliyorum seni.. Bir yerlerde hala varsın biliyorum.. Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için.. Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin dar ağacına.. Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin gitsen de yalnızız kalsan da yalnız.. Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki.. Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin.. Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarından.. Kaç bahar oldu söylermisin.. Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu.. Ebediyen ölmeyecek ruhumun bir şehri var sende akgurbetçi konuya verdiğin destek için teşekkürler ![]() |
|
|
|
|
|
|
#8 |
|
[Kesinlikle dinlenilmeli] GİT --- Şimdi gidiyorsun Git Oysa senden tek bir damla istemiştim Sana kocaman bir deniz sunmak için Şimdi gidiyorsun Git Ne zaman başladı bu hikaye Anımsamak zor Gençtim Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım Komazdı öyle üç-beş nöbetleri Geceler içimi acıtmazdı böyle Bir insan bu kadar eksilebilir mi Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı Bu şehrin biryerlerinde Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin O adam bendim unuttun mu Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu Seni unutamadı İşin kolayına kaçmadım Uğruna ölmedim yani Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep Sen bunu da bilmedin Ben bir bakışına bin anlam yükledim Sen aşka kestirmeden gittin Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma Şimdi gidiyorsun Git Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden Bütün ışıklarımı söndürüyorsun Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun Yazıklar olsun yazıklar olsun Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor Hani sen sevdiğini Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin Uzun lafın kısası yoktur Anlatacağım çok şey var Hoyrat bir rüzgar gibi geldin Aklımı hayatımı dağıttın Şimdi gidiyorsun Git Daha ayrılığa bile çarpmadan Aşk bize döndü Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil Ama sana dokunmak da yasak bana Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır Sen var ya sen Allah kahretsin Yani şimdi Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı Yani şimdi başkaları mı sevecek seni Ben saçlarını okşadığım zaman Ellerin öksüz kalırdı Şimdi gidiyorsun git Kahraman Tazeoğlu |
|
|
|
|
|
|
#9 |
|
Beni benden ayıran, beni bana ayartan sevgili! Henüz karşıma çıkmadan, karşı çıkmadan, kayıp gittin, kaybedip gittin. Küfür gibi kanayan bu yaradan yangın doğuyor. Alev alev sönüyor, cayır cayır susuyorum. Sana ait ne varsa yakıp yıksaydım keşke diyorum. Ne çare gücüm yetmiyor. En büyük sevgiler geçiyor yanımdan, bakamıyorum. 'Kendini... intihardır bu' diyorlar, diyenlere de bakamıyorum. |
|
|
|
|
|
|
#10 |
|
Teşekkürler sevgili Buz-ul emeğine sağlık güzeldi
![]() |
|
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|